Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ortak Düşman

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Robert A. Tallbot
Seherbaz
Seherbaz
Robert A. Tallbot


Mesaj Sayısı : 43
Gerçek İsim : Oğuz
Patronus : Acromantula Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : x.
Rpg Puanı :
Ortak Düşman Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ortak Düşman Left_bar_bleue47 / 10047 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue

Ortak Düşman Empty
MesajKonu: Ortak Düşman   Ortak Düşman Icon_minitimeSalı Haz. 21, 2011 5:30 pm

Ortak Düşman ?di=RSBI








" Biliyor musun, sanırım sadece paslanan ben değilim, sende paslanıyorsun. Artık eskisi gibi bağlantıların yok sanırım ha Robert?

Dedi kendine açılmış olan kapının ardındaki yaşlı yüze. Öldürmeye karar verdiğinden beri Robert her zaman yanında olmuş ve gereken bilgiyi bağlantılarından alıp Loth'a ulaştırmıştı. Sahip olduğu bir kaç bar sayesinde geniş çevreye sahip olmuş ve her nasıl yapıyorsa istenilen kişiyi kolaylıkla bulmuştu. Oğlunu öldüren ölümyiyenden intikamını aldığı için Loth'a karşı bir minettarlığı vardı halbu ki Loth'un neredeyse öldürdüğü herkes Robert tarafından bulunmuştu. Yani minnetarlık duyulması gereken kişi oydu. Aralarındaki çıkar ilişkisi çoktan sonlanmış ve bir dostluğa dönüşmüştü fakat bu gece buraya gelmesinin sebebi yakın bir dostla içki içmesi değildi. Uzun zamandır sesini duyamadığı Robert' dan acil isim ve adres almasıydı amaç. Elinde tuttuğu yıllanmış viskiyi içeri girerken ona uzattı ve yerini bildiği bardakları çıkarmak için kaliteli bir içki koleksiyonunu barındıran dolaba gitti. Gözüne çarpan iki bardağı alıp masaya bıraktı ve koltuğa oturdu. Davetsizde olsa içeri dalmış ve gereken bilgiyi almadan gitmeyecekti. Robert büyük bir sakinlikle kapıyı kapatıp ağır adımlarla salona ilerledi ve Loth'un karşısındaki koltuğa oturdu. Viskiyi açıp bardaklara doldurdu. Buz almak için kalkacakken Loth eliyle Rob'un dizini tutup oturmasını sağladı. Burada çok kalmayacaktı ve kimin viskiyi nasıl sevdiği hiç umrunda değildi. İçeri girerken yüzündeki küstah gülümseme silinmiş çok daha ciddi bir ifadeye yerini bırakmıştı. Viskisini alıp büyük bir yudum aldı daha sonra elini Rob'un eline götürdü. Dostça bir şekilde sıktı ve derin bir nefes alıp konuşmaa başladı,

" Buraya gelmemin sadece iki sebebi olabiliyor ve şu anda içki içmeye gelmediğimi biliyorsun. Uzun zamandır senden ses çıkmıyordu ve merak ettim tabi ki fakat nasıl olduğunu bakmayada gelmedim. Buraya ismini ve adresini çok iyi bildiğin biri için geldim. Dostun sayılır senin lakin bu onu öldürmeyeceğim anlamına gelmez. Karımı öldüren pisliklerden biriydi o yani en azından oradaydı. Yalan söylemişti ama durumun ciddiyetini nasıl gösterebilirdi ki? Sonuçta çoğu insan dostunu kolayca satmaz. Bu yüzden şimdi bana [NPC]Julian Gibson' ın adresini vermeni istiyorum. Sana bu şekilde arkadaşını öldüreceğimi söylemek üzücü ama dostluğumuz için Rob, senin için yaptıklarım adına, kırma beni.

Rob içkisini kafasına dikmiş ve masının üzerinde duran kağıda yazmaya başlamıştı. Adresin yazılı olduğu kağıdı uzatıp kalktı ve odasına gitti. Loth içkisini fondipledikten sonra cisimlendi. Kendini Paris de Coeur adlı bir otelde bulduğunda içeri girdi yavaşça. Geniş holde arıyordu gözleri Julian'ı. Kağıdın üzerinde sadece ismi yazıyordu otelin odayı sormak için ise resepsiyona ilerlemek zorunda kaldı. Odayı sormadan önce söylenemeyeceğini bildiğinden para uzatip sormuş ve cevabını aldığında ise merdivenlere yürümeye başlamıştı. İlk katta kaldığından cisimlenmeye gerek duymamıştı. Ağır adımlarla merdiveni çıkarken odaların numarasının yazdığı tabloya baktı ve odaya doğru ilerledi. Kapının önünde kendini bulduğunda hiç beklemeden kapıya bir tekme atıp kiliti kırdı. Julian yatağında yatmış kitabını okuyordu. Loth asasını çekip ona baktığında söyleyecek pek bir şey yoktu ama Julian söylemeye çalışmıştı. Küçümser bir gülümseme yüzünü kapladığında Loth'un, küfürler yağmaya başladı. Direk öldürmektense cümlesinin sonlanmasını beklemiş ve büyük bir sabırla adamı izlemişti. " Avada Kedavra "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Enrichetta Centoni
Luminight
Luminight
Enrichetta Centoni


Mesaj Sayısı : 70
Sihirsel Soy : Soysuz.
En Belirgin Özellik : Dengesiz.
Rpg Puanı :
Ortak Düşman Left_bar_bleue80 / 10080 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ortak Düşman Left_bar_bleue40 / 10040 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue

Ortak Düşman Empty
MesajKonu: Geri: Ortak Düşman   Ortak Düşman Icon_minitimeSalı Haz. 21, 2011 8:24 pm

Bir kaltak olabilirim fakat kimse zorla bedenime sahip olamaz. Ölmesi lazım. O pislik herif bir başkasına da aynı şeyi yapmadan toprağın metrelerce altını boylamalı.

Kendisinden yaşlarca büyük zengin bir sübyancının bedenine zorla sahip olduğu geceyi hatırladıkça öfkeyle ısınıyordu bedeni. Vücudunda dolaşan kan beyninde toplanmış gibiydi. Kirlendiğini düşünüyordu. Bir sürtükseniz ahlak, kural gibi dertleriniz olmaz. Zaten kendi isteğinizle arzuladığınız her erkeğin altına yatarsınız. Fakat kendine göre belirli sınırları vardı Enrichetta’nın. Tabi ki dedesi yaşındaki o herifle asla kendi isteğiyle yatmazdı. O da bunu bildiğinden kızın iyice sarhoş olmasını beklemişti. Ardından bulduğu ilk fırsatta avına saldıran vahşi bir hayvanın hareketlerini taklit ederek üzerine çullanmıştı kızın. Luminight olarak açmıştı gözlerini dünyaya. Bunun hep kendisine bahsedilmiş en güzel ödül olduğunu düşünürdü. Normal insanlardan katlarca fazla güç, liderliğe dayalı özel büyüler… Çok kolay bir şekilde öldürebilirdi kendisine saldıran adamı. Eğer parmağını bile hareket ettiremeyecek kadar sarhoş olmasaydı. Çok güç görüntüler oluşuyordu zihninde. Bedeninin kullanıldığına dair hatırladıkları bölük resimler halindeydi. Neyse ki adının Julian olduğunu öğrendiği adam çekingenliğe dair en ufak bir his barındırmıyordu içinde. Enrichetta’ya bardaki bazı kişilerin gözü önünde sahip olmaktan kaçınmamıştı. Ve bu yaşına göre yeterince tehlikeli kaltağın kendisine ulaşabilmesi için bir sürü ipucu bırakmıştı ardında. Her noktasında hissettiği öfkeyle bütün gün güneşin en parlak ışıklarını depo etmişti bünyesinde. Buna ihtiyacı yoktu, ışığın bulunduğu her ortamda zaten fazlasıyla güçlüydü normal insanlardan. Yinede güce karşı zaafı vardı. Hiçbir zaman yeterli seviyeye ulaştığını düşünmüyordu. Saplantılı olarak her şeyin hep daha fazlasını istiyordu. Daha fazla güç, daha fazla haz, daha fazla kibir… Ve bu akşam daha fazla intikam… Güneş batalı saatler olmuştu. Gece, tehlikeyle kutsadığı saatler bahşediyordu dünyadaki her bireye. Küçük apartman dairesinde oturduğu rahatsız koltuktan kalktı. Kararlı adımlarla balkona çıktı. Esen ılık meltem saçlarını yüzünün etrafında savurarak, tenini okşarken ellerini avuçları gökyüzüne dönük şekilde iki yana açtı. Renkli sokak lambasındaki ışığa odaklandı. Işık cılızlaşarak sönerken avuçlarında biriken eşit paydaki gücü hissediyordu teninde. Zihninde sürekli o adamın yanında olmak istediğini tekrar ediyordu. Yeterli kararlılığa ulaştığında fısıldadı. “Rectolight!” Balkon ve şehrin curcunası kayboldu bir anda. Beyaz bir yol belirdi önünde. Önceden tekrarladığı bir büyü olsa her seferinde endişe duymadan edemiyordu. Ürkekçe ilk adımını attı. Arkasındaki beyaz yol kısalırken önündeki mesafe uzuyordu. Sabit bakışlarla ilerledi. Ta ki kendisini lüks bir otel odasında bulana dek. Elleriyle gözlerini ovuşturdu rahatsızca. Bakışları odanın loşluğuna alıştığında görüntüler netleşti yavaş yavaş. Julian Gibson bembeyaz kesilmiş teniyle odanın ortasındaki geniş yatakta soluksuzca yatıyordu. Yatağın birkaç adım yanında Enrichettaya arkası dönük iri bir adam vardı. Asasını sıkıca kavramış… Tanrım! Julian Gibson ölmüştü. Belki saniyeler önce gelse bu zevki kendisi tadacaktı. Öfkelendi. Burnundan soluyordu adeta. Olduğu yere sabitlenmişti ayakları. Bağırmaya başladı. “Seni Piç! Onu nasıl öldürürsün?! Julian Gibson’ı ben öldürmeliydim! Onun bedenime sahip olurken yaşadığı hazzı bende onu öldürürken tatmalıydım!” Varlığını hissetmesi ve söyledikleriyle kendisine dönen adama çocuksu kızgınlığa bürünmüş ifadesiyle bakıyordu. Lunaparktaki son salıncağı saniyeler önce kaptırmış gibi hissediyordu kendini. Biri ondan önce gelmiş tadacağı mükemmel zevke engel olmuştu! Harika! ke engel olmuştu! Harika!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Robert A. Tallbot
Seherbaz
Seherbaz
Robert A. Tallbot


Mesaj Sayısı : 43
Gerçek İsim : Oğuz
Patronus : Acromantula Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : x.
Rpg Puanı :
Ortak Düşman Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ortak Düşman Left_bar_bleue47 / 10047 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue

Ortak Düşman Empty
MesajKonu: Geri: Ortak Düşman   Ortak Düşman Icon_minitimeÇarş. Haz. 22, 2011 11:52 pm

Julian'ı öldürürken aldığı büyük haz anlatılamayacak kadar hoş gelmişti Loth'a. Artık kendinden başka bir gözle bakar olmuştu. Bir zamanlar korktuğu o canavarlardan biri haline gelmeye başlamış ve sorgulamadan kişinin seçtiği tarafı öğrenip işkence veya direk öldürmekle nefretini bastırmaya çalışmıştı. Kulağa pek hoş gelmiyordu ama sonuçta bir piç kurusu daha eksiliyordu dünyadan. Hayatının bir değeri olmadığını anladığında bu olaylara girişmiş ve "Madem yarın bir gün gideceğim o halde bir kaç pisliğide beraberimde götürsem iyi olur." düşüncesiyle dengesiz davranışlarını sergilemeye başlamıştı ama yinede düşüncesini yerine getirmek için oldukça kararlıydı. Julian, sadece bir başlangıç... Gerçi her öldürdüğü kişini arkasından bu sadece bir başlangıç diyordu çünkü bu piçlerin asla sonlanmayacağını çok iyi biliyordu ve elinden gelen sadece öldürmekti. Bu otelde, bu odada bulunmasının tek sebebi öldürmekti ve o işlemi az önce geride bırakmıştı. Şimdi gitmesi en mantıklı ve doğru olan şey gibi geliyordu Loth'a. Asasını nasıl ağır bir şekilde doğrulttuysa adama o şekilde kınına doğru götürüp yerleştirdi. Kılıç kınından esinlenip kendi eliylede yapsa tek amacı hız bakımından önde olabilmekti ve hiç aksamamamış her seferinde işe yaramıştı. Yatakta yatan cansız bedene cisimlenmeden önce bakmaya karar verip ağzına kadar nefret ile dolmayı bekledi. Tek bir bakış bunun için yeterliyken onu izlemeye kalkıyordu. Yumruğunu sımsıkı sıkarak duvara bir yumruk atmıştı ama tam bu arada arkasından gelen bir ses paniklemesine neden oldu. “Seni Piç! Onu nasıl öldürürsün?! Arkasını döndüğünde kadının suratındaki kızgın ifadeyi görmüş ve neler olduğu hakkında bir ipucu yakalamaya çalışmıştı. Aslında bir an için eli asasına gitmişti ama onu durduran şey şu sözler olmuştu: "Julian Gibson’ı ben öldürmeliydim! Onun bedenime sahip olurken yaşadığı hazzı bende onu öldürürken tatmalıydım!” Ortak bir düşman, hedef vardı ancak hedefini tamamlayan kişi Loth olmuştu. O kadının yerinde olsa verdiği tepkinin aynısını verebilirdi ama bu tür bir tartışmaya girmeyi istemiyordu bile. Bir an için cisimlenip bu güzel ve neşeli(!) sohbetin sonlanmasında karar kıldı ama bir düşman kazanmak şu sıralar pek ihtiyacı olmayan bir şeydi. " Hey, hey, heeey... Piç mi dedin sen? Neyse, bak tatlım aranızda ne geçti umrumda bile değil, beni ilgilendirmez ki ama iş işten geçti tamam mı? Değiştirebileceğimiz bir şey olmadığına göre sinirlenme, gereksiz. Neyse ben gideyim, o artık sana aittir. Ne yapmak istersen yap. Dedi çok sakin bir şekilde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Enrichetta Centoni
Luminight
Luminight
Enrichetta Centoni


Mesaj Sayısı : 70
Sihirsel Soy : Soysuz.
En Belirgin Özellik : Dengesiz.
Rpg Puanı :
Ortak Düşman Left_bar_bleue80 / 10080 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ortak Düşman Left_bar_bleue40 / 10040 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue

Ortak Düşman Empty
MesajKonu: Geri: Ortak Düşman   Ortak Düşman Icon_minitimePerş. Haz. 23, 2011 9:31 am

Ellerini biçimli kalçalarının iki yanına yerleştirmişti. Bakışları ısrarcıydı ve giderek azalsa bile hala öfkesinin bir kısmını yansıtıyordu. Başka biri olsa, hiç günah işlememiş biri ve Julian’ın pisliklerinden bir kaçına maruz kalmış biri, bu iri cüsseli adama teşekkür bile edebilirdi. Ah, beni günah işlemekten kurtardınız! Tanrı sizi kutsasın! İç sesinin alaycı tonuna gülümsemek üzereyken bunun hayli garip kaçacağını düşünerek ifadesini ciddi ve kızgın tutmak için çabalamaya başladı. Öfkesine rağmen sessiz, sakin durmayı becerebiliyordu. Daha adamın üzerine de atlamamıştı üstelik. Bu büyük bir başarıydı. Gerçi böylesine bir kavgayı kazanabileceğinden emin değildi. Daha önce hiç görmediği adam hayli kaslı bir bedene sahipti. Gözünü kırpmadan birini öldürebildiğine göre hayli de tehlikeli olmalıydı. Korkuyor muydu? Odanın ortasındaki yatakta lanet olasıca bir ceset yatarken, hayır. Ama başka şartlar altında olsaydı… Hayır, hayır. Yine korkmazdım. İkileme düştüğünde yada bir konudan kesin emin olmadığında yaptığı şeyi tekrarlamıştı. Eksik özgüvenini kendi dolduruşlarıyla tamamlamak. Bu da tam korkaklara göre bir işti. Farkında olmadan dalgın gözlerle bakıyordu adamın suratına. Düşüncelerinde kaybolmuştu. “Hey, hey, heeey... Piç mi dedin sen? Neyse, bak tatlım aranızda ne geçti umrumda bile değil, beni ilgilendirmez ki ama iş işten geçti tamam mı? Değiştirebileceğimiz bir şey olmadığına göre sinirlenme, gereksiz. Neyse ben gideyim, o artık sana aittir. Ne yapmak istersen yap.” Duyduğu sesle irkilerek düşüncelerinden sıyrıldı. Kalçasının bir tarafındaki elini çekerek saçlarına yöneltti. Ne yapacağının bilemeden ince parmaklarını saçlarına geçirdi. Zaten yeterince düzgün olan saçlarını düzeltirmiş gibi yaparken zaman kazanmaya çalışıyordu. Söylediklerinin en ufak noktasına kadar haklı olan bu adama karşı ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Julian’ı öldürdüğünü öğrendiği zamanla kıyaslanınca öfkesinde bir azalma olmuştu evet ama.. Öfke öfkeydi sonuçta. Ve Enrichetta sinirli olduğunda karşısındakini de aynı duygularla boğmakta üzerine yoktu. Lanet bir sürtükten ne bekleyebilirdiniz ki? Yaşama amacı olmayan insanların tek uğraşı birilerine sataşarak insanları huzursuz etmek olurdu. Nokta. Bundan ötesi yoktu. Tekrardan kalçasına indirdiği elini gevşeterek adama yaklaştı. Kısa bir zaman tanıdı kendine. Yüzünün etrafından dökülen düz saçları, geniş çenesini, bir erkekle kıyaslandığında küçük olan gözleri incelemek için kısa bir süre.. Kaslı bir bedenle birleştiğinde fazlasıyla ağız sulandırıcıydı Enrichetta için. Saçlarından başlayarak bir bütün olarak boydan boya süzdü adamı. Tehlikeli imajının onu ne kadar çekici kıldığını görmezden gelemedi. En son tekrardan bakışları yukarı yöneldiğinde başını kaldırarak bakıyordu adamın gözlerine. Kendisinin zaten minyon olan bedeni bu akşam için düz taban spor ayakkabılarla birleşince gerçek boyu ortaya çıkmıştı. Başını sakince iki yana salladı. Düşündüklerinden sıkılmıştı. Eğlenceli bir gece olmasını umarak kendisine şaşkın bakışlarla bakan adama çocuksu ifadelerinden birini sundu. “Hadi ama, oradan bakınca nekrofili gibi mi duruyorum?” Sorusuna gülümsemek üzereyken bir kere daha engel oldu surat kaslarının yumuşak hareketlerine. İfadesini pazar günün ayinlerinde günahlarından arınmış biri kadar masum tutarken planını uygulamaya koyuldu. Dudaklarını büzerek başını yana eğdi. Ellerinin göğüslerinin altında birbirine kenetlerken amacı zaten dolgun olan göğüslerinin daha da göze batmasını sağlamaktı. Kararsız kalsa da bir adım daha yaklaştı adama. Aralarındaki mesafe azalmıştı ve Enrichetta bundan endişe duymadan edemiyordu. Gözlerindeki çocuksu bakışlarla dudaklarını ıslattı. “Hiçbir yere gitmiyorsun yakışıklı. Bilmem farkında mısın ama odanın ortasında bir ceset var. Ve dışarıdakilerin bunu öğrenmesi benim ses tellerimi azıcık zorlamama bakar. Ses tellerimin ne kadar güçlü olduğunu öğrenmek ister misin?” Masumane ses tonunun ardından söylediklerine zıt, tatlı bir gülümseme sundu kendisinden birkaç yaş büyükmüş gibi duran adama. Vereceği tepkiyi beklerken ölü olup olmadığına inanmak için arada bir yataktaki bedene bakıyordu. En ufak bir kıpırtı bile olmadığını görünce ise rahatlayarak tekrardan karşısındaki adama çeviriyordu bakışlarını.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Robert A. Tallbot
Seherbaz
Seherbaz
Robert A. Tallbot


Mesaj Sayısı : 43
Gerçek İsim : Oğuz
Patronus : Acromantula Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : x.
Rpg Puanı :
Ortak Düşman Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ortak Düşman Left_bar_bleue47 / 10047 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue

Ortak Düşman Empty
MesajKonu: Geri: Ortak Düşman   Ortak Düşman Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 12:46 am

Aslında bir an için olsun pişman olmuştu Julian'ı öldürdüğüne çünkü onunla aralarında ki mesele kişisel değildi hatta onunla daha önce hiç karşılaşmamıştı bile sadece yaptıklarını duymuştu ama karşısındaki kadının daha çok hakkettiğini düşünmüştü. Yine de bu düşüncesinin değişmesi pek uzun bir zaman almamış tekrardan elde ettiği zafer için içten içe gururlanmaya başlamıştı. Her ne kadar hiç zorlanmasada paslanmış olduğu düşüncesi aklından tamamen silinmiş ve bu ölüm egosunu yeterince tatmin etmişti. Gidip içebildiği kadar hatta evin yolunu unutana kadar içmeyi istiyordu bu yüzden daha fazla kalıp gereksiz sohbetlere girmek istemiyordu. Yine de gitmeden önce kendisine piç kalıbını yakıştıran kadını incelemek ve onu aklına tamamen kazımak istemişti. Burada birini öldürmek için bulunduğuna göre cesur biriydi ve de tehlikeli olabilirdi. Birini öldürmek bir yana belalı ve sayılamayacak kadar çok kişiyi öldürmüş, ölüm emri vermiş kişinin odasına böylesine dalmak cesaret isterdi cidden. Loth'un sahip olduğu şey cesaretten çok amaçsızlıktı yani ölecekde olsa umrunda değildi hiçbir şey. Onu cesur biri olarak kafasına kazıdığında karşısındaki kadına karşı bir hayranlık beslemeye başlamıştı bile. Hayranlık, ilk başta davranışlar için doğsada tamamen incelendiğinde kadının eşsiz güzelliğini farketmemek olanaksızdı. Her zaman devasa bir bedene sahip olduğundan Loth, karşısındakinin minyon veya kalıplı olmasınu önemsemiyordu fakat minyon tipler her zaman daha fazla çekici gelmişti. Karşısındaki kadına henüz beslemeye başlamış olduğu hayranlığın belkide bir bölümünü bu neden kaplıyordu ama sadece bitmiyordu bu kadarıyla kadının güzelliği. Bir erkeğin hoşlanacağı her şeye sahipti. Şimdi bütün erkekleri düşünmektense kendi hoşlandığı şeylerin bu kadında olması onu gitmekten vazgeçirmek için yeterli bir sebepti. Kalçalarındaki eli sanki ne kadar biçimli ve hoş olduğunu göstermek istercesine dikkat çekiyordu. Çocuksu bir kızgınlığa sahipde olsa bu o sevimli yüzünü daha tatlı bir hale sokuyordu. Eğlenceli biri olduğu kesindi, onunla daha güzel bir ortamda tanışmayı çok isterdi. "Hadi ama, oradan bakınca nekrofili gibi mi duruyorum?” Duyduğunda kıkırdadı. Kadının söylediği ilk şey piç olunca çok daha sert bir tepki beklemişti ki buda şaşırtmıştı biraz. Bir şey söylemektense gülümseyerek onu izlemeye başladı. Kadın başını eğmiş ve o güzel dudaklarını büzüp yüzüne, Loth'un sevimli bulduğu çocuksu kızgınlığından çok daha tatlı bulduğu bir ifade yerleştirdi. Ellerini göğüslerinin altında birleştirdiğinde gözleri, kadının dolgun göğüslerine kaymış bir an olabildiğince açılmış ve eski haline dönerken yüzüne bir gülümseme oturtmuştu. " “Hiçbir yere gitmiyorsun yakışıklı. Bilmem farkında mısın ama odanın ortasında bir ceset var. Ve dışarıdakilerin bunu öğrenmesi benim ses tellerimi azıcık zorlamama bakar. Ses tellerimin ne kadar güçlü olduğunu öğrenmek ister misin?” Yutkundu. Aklına getirmediği bir sonuçla karşı karşıya olduğunu anlamıştı ki bu iyiydi. Kadının bir adım yaklaşmasından sonra olduğu yerde duracak kadar saf değildi. Bir adımda o attı ve iyice yaklaşmış olduklarının farkına vardığında gözleri sonunda kadının dolgun göğüslerinden ayrılıp gözlerine odaklanmıştı. " Tamam tamam... Sen kazandın. Burdayım ve bir yere gitmiyorum. Peki planın nedir?" Hoş bir gülümsemenin yanına birde tek kaşını hafifçe kaldırmak eklenmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Enrichetta Centoni
Luminight
Luminight
Enrichetta Centoni


Mesaj Sayısı : 70
Sihirsel Soy : Soysuz.
En Belirgin Özellik : Dengesiz.
Rpg Puanı :
Ortak Düşman Left_bar_bleue80 / 10080 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ortak Düşman Left_bar_bleue40 / 10040 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue

Ortak Düşman Empty
MesajKonu: Geri: Ortak Düşman   Ortak Düşman Icon_minitimePaz Haz. 26, 2011 10:50 am

Adamın çoğu erkeğin dikkatini çeken göğüslerine olan bakışlarını gülümseyerek seyrediyordu. Etkilenmiş olabileceğini düşündü. Yada bir katil olabildiğine göre Julian gibi bir adamdı. O lanet gecenin benzeri anları tekrardan kaldırabileceğinden emin değildi. Fakat en azından şimdi bedeni dinç ve ayıktı. Tekrardan bedeninin kullanılmaması için elinden geleni yaparak mücadele edebilirdi. Adama karşı ne kadar şansı vardı emin değildi gerçi. Aralarındaki mesafenin bir kere daha azalmasıyla gerilmişti. Buna rağmen belli etmeyerek gülümsemeyi sürdürüyordu. Korkunu belli edersen karşı taraf sana yapacaklarından zevk alır. Ve eğer bir şeylere maruz kalacaksan en azından buna düşmanlarını sinir ederek katlanmalısın. “Tamam tamam... Sen kazandın. Buradayım ve bir yere gitmiyorum. Peki planın nedir?” Genç adamın suratındaki tatlı ifadeyi gördüğünde tüm endişeleri yok olmuştu bir anda. Bir insan aynı anda hem bu kadar çekici hem de bu kadar tatlı nasıl olabilirdi ki? Kibri, kendini üstün görme arzusu kendisini bile şaşırtabilecek kadar bastırılmıştı. Hiç kimsenin kendisinden üstün çekiciliğe sahip olduğunu düşünmeyen Enrichetta yerini suskun ve hayran bir kadına bırakmıştı. Öyle ki adamın söylediklerini kavrayabilmesi için dakikalar boyunca düşünmesi gerekmişti. Hiçbir yere gitmiyordu işte. İstediği olmuş muydu? Evet. Peki, şimdi ne olacaktı? Hiçbir fikri yoktu. Göğsünün altında birbirine kenetlediği kollarını açtı. Dalgın bir şekilde adamın yüzüne doğru uzandı sağ eli. Adam şaşkınca kendisini izlerken parmakları ürkekçe yanağında dolaşıyordu. Dokunuşlarının ulaştığı tenin sıcaklığı parmak uçlarından dağılarak tüm bedenine yayılmıştı adeta. Sonuçlarından korksa da yirmi iki senelik ömrü boyunca ilk defa hissettiği duyguları nasıl kontrol edebileceğini bilmiyordu. Ergenlik dönemindeki on iki yaşında bir kız çocuğuna ait gibiydi düşünceleri, istekleri. O kadar gerçekçi ve bir o kadarda masumane arzulardan uzak.. Diğer elini de adamın öbür yanağına yerleştirdi. Yeni doğmuş bir bebeğe yapılan muamele gibi, adamın erkeksi yüzünü küçük avuçlarına sığdırmaya çalışmıştı. Yeşil gözleriyle kurduğu göz temasından sonra bakışlarıyla niyetini belli etti ilk önce. Küçük bir öpücük ölüm sebebi olacaksa eğer.. Bundan şikayetçi olabileceği söylenemezdi. Parmak uçlarında yükseldi. Nihayet yüzleri aynı seviyeye geldiğinde sakin bir gülümseme sundu istemsizce. Ardından kırmızı dudaklarını adamın sıcak dudaklarına örttü. Hiçbir şey yapamadan durduğu ilk saniyeleri atlatmasının ardından soluksuzca öptü, korkularını göz ardı ederek. Hiç tanımadığı bu adamın görüntüsüne olduğu kadar dudaklarının sıcaklığına da hayran kalmıştı. Dudakları yavaşça hareket ederken savunmasız hissediyordu kendini. Savaşta neredeyse bütün surları alt edilmiş güçsüz bir kale kadar savunmasız ve aciz.. İstemeyerekte olsa adamın tepkisini görebilmek için geri çekildi. Odadaki ceset unutulmuştu bir anda ve sanki hiç olmamış gibi muamele görüyordu. Elleri adamın geniş omuzlarına kaydığında sessizce gözlerine bakıyordu. Dili çekici bir şekilde dudaklarında dolaşıyordu. Fakat bu sefer diğerlerinden farklı olarak adamın kendisini arzulaması için yapmıyordu bunu. Dudaklarının tadını bir kere daha hissedebilmek için dili ağır ağır geziniyordu kırmızı dudaklarında. “Soluksuz bırakan bir tadın var..” Çok kısık bir sesle mırıldandıklarını adamın duyabildiğinden emin bile değildi. Düşündüklerini sesli olarak ifade etme ihtiyacı duymuştu bir an için. Kafası öylesine karışıktı ki.. Tekrardan sonucunu kestiremediği bir hamlede daha bulundu. “Kimsin sen?..” Geri çekilmeden merak ve ilgiyle seyrediyordu büyücüyü. Az sonra olağan tonuyla bağırmaya başlarsa yahut kendisine öfkeli gözlerle bakarsa üzerine gitmeyecekti elbette. Hiç yapmadığı bir şeyi yapar özür dileyerek çıkardı otel odasından. Ve kendisini güvende hissettiği karanlık ormanın derinliklerine inerek düşüncelerinin zihninde kum taneleri gibi sürüklenmesine izin verirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Robert A. Tallbot
Seherbaz
Seherbaz
Robert A. Tallbot


Mesaj Sayısı : 43
Gerçek İsim : Oğuz
Patronus : Acromantula Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : x.
Rpg Puanı :
Ortak Düşman Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ortak Düşman Left_bar_bleue47 / 10047 / 100Ortak Düşman Right_bar_bleue

Ortak Düşman Empty
MesajKonu: Geri: Ortak Düşman   Ortak Düşman Icon_minitimeCuma Tem. 22, 2011 3:42 am

Düşüncelerini kilit altında saklamaktansa bedenini kontrol etmesine izin veriyor ve arzuladığı şeyin peşinden gitmesine teşvik ediyordu. Hiç bir zaman davranışlarına yansıtamadığı mantığını şu anda kullanamayacak kadar güçsüz ve bitkin hissediyordu. Bütün bir odayı saran altın rengi süslemelerin altındaki bordo duvar kağıtları, odanın loş ışıklandırılmasıyla, olması gerektiğinden fazla karanlıktı. Mobilyaların üzerinde ise siyah denebilecek kadar koyu bir lacivert tonu baskındı. Aslında şu anda aklında oluşturmaya başladığı düşünce dalgalarının içinde aydınlığa hiç bir yer yoktu. Göz teması kurabilmek, dikkatini dolgun göğüs ve kalçalardan alabilmek için bir savaş veriyordu aklının derinlerinde. Sırf birinin arkadışına ne kadar güçlü olduğunu gösterebilmesi için bir daha dönmemek üzere çalınmıştı kendinden. Sadık bir eş olmak yapacağı her şeyden kolay gözüküyordu çünkü aşk zaten gözünü çoktan bürümüştü. Aradan geçen onca yıldan sonra hayatına devam etmesi gerektiğini biliyordu. Fakat bir başkasına herhangi bir duygu hissedemeyecek kadar zayıftı. Uzun bir süre aşmaya, yıkmaya çalıştığı sorunu, duygular konusunda güvensizlik ve zayıflıktı. Her zaman bu kadar acımasız bir pislik değildi. Sırf sözleri hoşuna gitti diye ağlayabilecek kadar duygusal hatta hanım evladıydı. Zaman ona sadece geçmişi yavaştan unutması gerektiğini öğretmiyordu aynı zamanda ona güç ve tecrübe veriyordu. Bu küçük sayılabilecek sorunu halletmiş olduğundan şu anda yapabileceği, atabileceği her adımda özgür hissederdi kendini. Hissetmedi. Göz temasını kalıcı kurabildiğinde kadının gözlerindeki büyüleyici havanın farkına varmış hayranlıkla izlemişti. Hayranlıkla daldığı büyüleyici gözler kendisine daha yakınlaştıkça içinde bir şeylerin kıpırdadığını hissediyordu. Heyecan olmasını o kadar çok diliyordu ki ama nafile... Bu şey kendine duyduğu nefretti. Buraya gelme sebebini unutmuş eşine verdiği intikam sözünü yerine getirmek için bir adım daha atıp kendini bir fazlasıyla çekici bir kadınla burun buruna bulmuştu. Doğru olanı yapıp burayı terketmesi gerekirken çoktan kendini teslim etmişti kadına, dudaklarının temasından hissettiği sıcaklık koruyordu kendini. Böylece ne kadar pislik bir şahıs olduğunu kendine bir kez daha kanıtlamıştı. Mırıldanma işitti kulaklarında. Ne dendiğini anlamamış sorma gereğide uyanmamıştı içinde. Konuşmak gereksiz kalıyordu veya söyleyecek bir şey olmamasından dolayı bunun arkasına saklanıyordu. “Kimsin sen?..” İşte o an tamamdı her şey... Burada bulunmasının önemini bir kez daha hatırlamış ve utancından yerin dibine girmişti. Belki başka bir gün bu güzel kadınla aralarında bir şey olabilir ama bugün, asla! Ayrıca uzun zamandır kendine sormaktan korktuğu bir soruyu işitmişti çınlayan kulaklarında. Derin bir nefes alıp kadının ince belini kavrarken onu yavaşça kendinden itti ve geri geri bir kaç adım atıp uzaklaştı. " Gördün mü? Daha hiç tanımadığın biriyle yakınlaşıyorsun. Saçmalıktan başka bir şey değil bu. " Dedi. Sakin bir şekilde konuşsada bakışlarının sertliği ve burun deliklerinin büyüyüp son bir kaç kez nefes alabilecek gibi soluması durumunu anlatıyordu. " Büyük ihtimalle tanımak istemeyeceğin kişilerden biriyim." Derken hala kendine olan sinirini koruyor ve istemsizcede olsa etrafada yansıtıyordu. Dizlerine kadar uzanan paltosunun cebinden sigarasını çıkartıp dudaklarının arasına yerleştirdi. Paketi cebine geri bıraktığında kendisine büyük babasından kalmış olan eski bir pirinç çakmağını aramaya koyuldu. Arayışının olumsuz sona erişinden sonra dudakları arasındaki sigarayı kırıp yere fırlattı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ortak Düşman
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tüm Sınıflar Ortak Ders
» Gryffindor Ortak Salonu
» Tüm Sınıflar Ortak Ders
» Ortak Salon 1.Sezon
» Slytherin Binası Ortak Salonu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dünya Şehirleri :: Paris :: Cœur Oteli-
Buraya geçin: