Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Buluşma

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Beatricia Gallagher
Yönetim
Yönetim
Beatricia Gallagher


Mesaj Sayısı : 584
Gerçek İsim : Yağmur
Patronus : Kuğu. Sihirsel Soy : Melez.
Özel Yetenek : Görücü.
En Belirgin Özellik : Ayşinsever
Rpg Puanı :
Buluşma Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Buluşma Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Buluşma Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Buluşma Right_bar_bleue

Buluşma Empty
MesajKonu: Buluşma   Buluşma Icon_minitimePtsi Ağus. 22, 2011 6:20 pm

Bonjour Paris. Fransa'nın başkenti, Fransa'da büyücülerin en çok bulunduğu eyalet. Gözünde İspanya ile boy ölçüşemeyecek olsa da güzel bir ülke olduğunu itiraf ediyordu, en azından kendine has bir büyücü okuluna sahipti. Beauxbatons, Hogwarts olmasaydı eğer gitmek isteyeceği tek okuldu. Fransız kızlarıyla takılmak sıkıcı olurdu büyük ihtimalle, sürekli onların gıcık aksanlarını taklit edeceğine de emindi. Yine de, sahip olabileceği en güzel okula sahipken, başka bir okulu düşlemek ona saçmalık gibi geliyordu. Neyse ki Fransa'ya karşı ön yargılarını az da olsa kırabilmişti. Muggleların söylediği gibi. Ölmeden önce görülmesi gereken şehir. Öyleydi de. Her sokağını gezerken kafasını döndürmemek için zorluyordu kendisini, muggle kentlerinde takılmayalı o kadar zaman olmuştu ki onların nasıl idare ettiğini merak ediyordu. Önlerinde ilerleyen alışveriş poşetleri yoktu, yemek yapan ev cinleri -ki buna kesinlikle karşıydı.- , kendi kendine ütülenen cübbeler. Hayır, mugglelar bu yaşantıdan çok uzaktı, her ihtiyaçlarını kendileri gideriyorlardı. Ev cinleri yok, kendi kendine ütülenen cübbeler yok. Hayat onlar için sandığından daha zordu anlaşılan. Bir muggle olsa, yaşamaya ne kadar dayanabileceği hakkında teoriler üretmeye başlamıştı bile cadı. Gerçi, en başta bir muggle olarak doğsaydı eğer, kendi kıyafetlerini ütülemeyi öğrenebilirdi. Kendi yemeğini bile yapardı hatta. Ama şans ona gülmüştü, bir melez bile olsa büyücü soyundan gelmek hoştu.

Sıradan kıyafetleriyle kalabalık sokakta dikkat çekmiyordu sarışın kız. Şu yakınınızdaki okulda okuyan sıradan bir kız gibi görünüyordu ya da öğle yemeğinde üzerinize meyveli yoğurt dökmekle sizi tehdit eden gıcık sarışın gibi. Hayır, gerçek bunların çok dışındaydı, meyveli yoğurt döken kızdan farklıydı, ya da sıradan birisinden. Sıradan olarak tanımlayacağınız son kişiydi kuşkusuz Beatricia. Onun gerçek kişiliğini duyduğu anda etrafından kaçışıp, ona deli gözüyle bakacak bir sürü kişi vardı şu an yürüdüğü sokakta. Hatta arkasından ilerleyip, göbeği yüzünden insanların yol verdiği şu önündeki adam bile. Onun açtığı yoldan yararlanarak resmen adamın sırtına yapışmış bir biçimde yürüyordu. Adam arada omzunun üstünden baksa da cadının bedenini göremeyecek kadar uzundu. Bundan faydalanarak adımlarını onun gittiği tarafa yöneltmeye devam etti. Aslında nereye gideceği hakkında bir bilgisi yoktu. Neredeydi şu lanet Pierre Kafe? Güneş bedenini kavururken yürümekten yeterince sıkılmıştı. Satellite biraz daha rahat bulabileceği bir yer seçemez miydi? Örneğin Çatlak Kazan gözüne gayet uygun görünmüştü, ya da Üç Süpürge olabilirdi, en azından Hogwarts'tan birkaç kişiyi görürlerdi. Tanımadıkları bir sokak dolusu muggle'ı değil. Nefes nefes kaldığı için lanet okuyordu kendisine. Dört bir yanındaki tabelalara bakıp gideceği yere ait bir iz arasa da bulamadı cadı. Uç uç tozuyla gelmeliydi belki de, gerçi aniden önlerinde birinin belirdiğini gören muggleların kafayı yiyeceği de bir gerçekti. Soluklanmak için bir dükkanın duvarına yaslandı, alnında birikmiş ter damlalarını elinin tersiyle sildi. Paris'e daha önce sadece bir kere gelmişti, o zaman yanında abisi olduğundan aradıkları mekanı kısa sürede bulmuşlardı. Onun arkasından yürümek oldukça cazipti, çünkü abisi bir şekilde her şeyi yönetmeyi beceriyordu. Onun bu özelliğini içten içe kıskanıyordu aslında, en azından bir kısmı genler sayesinde kendisine geçebilirdi. Bu sayede o da aradığı yeri rahatça bulabilirdi. Ama hayır, o yön bulma konusunda tanıyabileceğiniz en kötü kişiydi kuşkusuz. Bir süre daha soluklandıktan sonra kendisini zorlukla soğuk duvardan ayırdı, pembe dudaklarından çıkan bir inilti eşliğinde yürümeye devam etti. Dört bir yanında ilerleyen muggle'lara çaktırmadan göz atıyordu, çoğunun elinde telefon -adı bu muydu cidden?- denilen alet vardı, hatta birkaç tanesi onu kulağına dayayıp kahkahalar bile atıyordu. Olabildiğince normal bir yüz ifadesi takınmak için çabaladı. Onun yaşadığı dünya bunlara göre çok farklıydı. Genelde konuşan patronuslar onların işine yarardı.

En sonunda aradığı kafeyi sormak için durdu, önüne gelen ilk adamın yolunu kesti. Garipseyen bakışlara maruz kalsa da onu incelemek için birkaç saniye durakladı. Kirli, yüzünün dört bir yanını kaplayan sakal, uykusuzluktan oluşan mor-kahverengi halkalara sahipti muggle. Üzerindeki paçavrayı andıran kıyafetler üzerine oldukça boldu. Saçları terden olsa gerek geniş alnına yapışmıştı. Etrafa saldığı ter kokusu ise insanların ondan neden uzak yürüdüğünün bir göstergesi gibiydi. Buna aldırmamaya çalışarak küçük bir kağıdın üzerine yazılmış adresi uzattı adama. Genç adam yüksek sesle gideceği güzergahı tarih ederken insanların garipseyen bakışlarına maruz kalıyorlardı. En sonunda tarif ettiği yeri bir kez daha tekrarladıktan sonra ilerlemeye başladı. Yaklaşık on beş dakika sonra aradığı ismi bir tabelada gördüğünde rahatlamış bir şekilde nefes aldı. Parmak ucunda yükselerek Satellite'i görmek için çabalasa da yoktu anlaşılan. Ona lanet okumayı bir kenara bırakarak onu karşılamak için kapıyı aralayan çocuğa kaçamak bir bakış attı. Kıvırcık koyu renk saçlar, aynı tonda koyu renk gözler. Kendisine kıyasla oldukça uzun bir boya sahipti, ayrıca etkileyici baktığı da bir gerçekti. Kanın yanaklarına hücum etmesine aldırmadan onun gösterdiği yere doğru ilerledi. Kendisini ilk deri koltuğa bırakırken çocuğun göğsüne iliştirilmiş bir yaka kartı dikkatini çekti. Léon. Fransa'nın ilk Yahudi başbakanın adını taşıdığına göre çocuk cadı olduğunu öğrense ondan kaçardı kuşkusuz. Çocuğun ona verdiği menüye kısa bir süre göz attı. "Cappucino." İçinde süt olduğuna göre lezzetli olabilirdi, hem abisinin bundan bahsettiğini de hatırlıyordu. Menüyü tekrar çocuğun eline tutuştururken gözlerini pencereden dışarıya dikti. Satellite acele etse iyi olurdu, yoksa onu saçlarından Şamarcı Söğüt'e bağlamaktan zevk duyardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://twitter.com/#!/yagmurayyildiz
 
Buluşma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ani Buluşma..
» -Tekinsiz- Buluşma
» Buluşma~~Blair Laurén Stewart-Kristén Marié Cullen

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dünya Şehirleri :: Paris :: Pierre Kafe-
Buraya geçin: