Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Rosepery Dé Querin
Durmstrang Müdiresi
Durmstrang Müdiresi
Rosepery Dé Querin


Mesaj Sayısı : 267
Gerçek İsim : Büşra
Patronus : Yüzüklerin Efendisi Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : LOTR: Yüzüklerin Efendisi
Rpg Puanı :
''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Left_bar_bleue97 / 10097 / 100''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Right_bar_bleue
Düello Gücü :
''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Left_bar_bleue49 / 10049 / 100''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Right_bar_bleue

''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Empty
MesajKonu: ''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı?   ''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Icon_minitimeC.tesi Haz. 11, 2011 9:32 am

''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? 11743&''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? 11757

Mekan: Olympia Bar
Zaman: 21:30



Seni görebilmek; eski zamanlarda ellerinin dokunuşunu hissetmek kadar heyecanlandırırdı beni; görebilme şansına sahip olabilseydim eğer. Yıllar sadece sıcacık evimden ve annemden ayırmadı beni, senden de koparıp attı. Acımasız bir ayrılıştı bu; yürek burkacak kadar zayıf değil, aksine beni çürütecek kadar merhametsizdi. Bir gün, iki gün, üç gün... Gün geçtikçe daha çok, daha çok çürüdüm, dışarıdaki insanlara fark ettiremediğim bir koku meydana geldi içimde. Hissettiğim kemanının sesi ve gözlerimin önünden bir türlü gitmeyen o gülüşün bastırdı tüm bu lanet şeyleri. Ama en çok seni öpememek koydu bana. O sıcacık ellerinin sahip olduğu parmaklarla oynamayı ne çok severdim. Dayanamayıp, dudaklarımı dudaklarına bastırdığım zamanlarda ölüp dirilirdim; bir bebek gibi hayata yeniden başlardım bu sayede. Gözlerimi gözlerinin içinde gördüğüm zaman anlardım ne kadar mutlu olduğumu. Çünkü sen sevgilim; nefesini boynumda hissedecek kadar yakındın bana. Sensiz geçirdiğim tüm zamanlar şarap içmek gibi günah doldurdu bedenime. İçimde yaşattığım tek cennetimdin sen.

Sevgilim,
Bizim masalımız bir varmış bir yokmuş diye başlamasın. ''Hep var olsun'' olsa olmaz mı?


''Bir tane daha.''
''Çok fazla içiyorsunuz, bayan.''
''Dediğimi yap.''

Girişin hemen sağ tarafında, bir direk üzerinde adeta yılan gibi kıvrılan striptizci kadını gören yarı baygın gözlerim, içkiyle dolan midemi bulandırmaya yetmişti. Öğürdüğümü garsondan gizlemeye çalışarak uzattığı içki bardağından bir yudum aldım. Başımı masanın üzerine dayarak yudumladığım içkiyi tükürdüm. Ellerimle ağzımda kalan sıvıyı silmeye çalışırken, yanaklarıma bulaştırdığımın farkında değildim. İçkinin daha fazlasını kaldıramayacak kadar sarhoş olduğumu hissedebiliyordum. Düşünceler beynimin içinde dolaşıp duruyordu, bu da beni rahatsız ediyordu. Bunu geçirmenin en iyi yolunun içmek olduğunu düşünerek gelmiştim buraya. Belki hata yapmıştım, belki de yapmamıştım. Ani bir hareketle, daha ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. Kalçama saplanan sızı önce derinlere indi, lakin yüreğimdeki acı bunu yok etmeyi başarmıştı. Kolumdan hızlıca tutup kaldıran garsona ukalaca baktım.

''Sorununuz ne?''
''Aşk. Buna çözümün var mı, yakışıklı?''

Garsonun bakışları altında ondan bir makas aldım. Sendeleye sendeleye yürümeye devam ederek masanın üzerindeki içki bardağını -bu sefer ağzımı kesinlikle çekmeyerek- yudumladım ve tamamen bitirdim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, tekrar gördüğüm insanlarda bir değişiklik vardı. Hepsinden ikişer bazen de üçer tane görmeye başlamıştım. Oysa bar bu kadar kalabalık değildi, ve sesler bu derece kulak tırmalamıyordu. Hıçkırarak geriye doğru adım attım. Sağımdaki ve solumdaki insanlar olmasaydı çoktan düşmüş, kalkamaz hale gelmiştim bile. Kusacağımı hissederek güçsüz bir şekilde ittim etrafımdaki insanları. Gözlerim bir an için karşı tarafta oturan bir baya takıldı. Bana bakmıyordu ama bu tarafa baktığından şüphe yoktu. Onu bulanık görmeme karşın tanıdık bir siması vardı. Evet, evet, Henry'e benziyordu. Gözlerimi daha büyük açmaya çalışarak göz kapaklarımı zorladım. Hen... Düşüncelerimi tamamlayamadan iğrenç bir ses tonuyla dışarı çıkardım tüm yiyip içtiklerimi. Kolumu masaya dayamış halde, kalan her şeyi yavaş yavaş sıvımsı bir şekilde çıkarıyordum. İlk defa kendimden iğrendiğimi fark ederek başıma sıkıca bastırdım. Başım dönüyordu, içinde bana acı veren sesler vardı. Daha fazla dayanamadım ve yere düştüm. Gerisini hatırlamıyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Henry Phoenix
Büyücü
Büyücü
Henry Phoenix


Mesaj Sayısı : 318
Gerçek İsim : Uygar
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Düşüncesini dile getirebilme.
Rpg Puanı :
''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Left_bar_bleue95 / 10095 / 100''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Right_bar_bleue
Düello Gücü :
''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Left_bar_bleue48 / 10048 / 100''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Right_bar_bleue

''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Empty
MesajKonu: Geri: ''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı?   ''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı? Icon_minitimeC.tesi Haz. 11, 2011 10:14 am

O gitti gideli, günler ayları, aylar yılları takip etmişti. Zaman geçiyordu, anılar geçiyordu, hatıralar geçiyordu, hepsi tarihe gömülüyordu yavaş yavaş. Ama bir tek o yaşıyordu hala. Aklımda. Kalbim de... Hiç çıkmmaıştı ki, hiç çıkamamıştı ki, hiç çıkarmamıştım ki. Ama hırslı bir yapım vardı benim. Onu arıyordum, pes etmiyordum. Ülke, ülke tüm dünyayı gezmiştim. Sadece tek bir insanı bulabilmek adına, hayata yeniden başlayabilmek adına. Her gittiğim yer de sanki onun izi vardı, sanki notalar kulaklarıma ilişiyordu, sanki bana şarkı söylüyordu, içimden;

"Ah sesim yetebilse,
Geçmişe,
Kulağına fısıldardım,
Ah Sevgilim, keşke burada olsaydın."

Sanki her seferinde gittiğim yerlere vardığımda, tam ben geldiğim sırada oradan ayrılmış gibiydi. Sanki her seferinde ucundan kaçırıyordum, hayatımın yeni başlangıcını. Bende ki hırs hiç tükenmeyecek sanıyordum, yanılmışım. Her ne kadar büyücü olsam da, ben de insanım, benim de bir yerden sonra ümidim kesiliyormuş. Kendimi son durak olarak, Büyük Aşkların şehri olan Paris'e verdim. Yorgun aşkların şehri, Paris.

Ümidim yoktu artık, hırsım yoktu artık, inancım kalmamıştı. Gözlerinin içindeki o aşk, o sevgi, o hayat dolu bakışlar. Avuçlarının içinde tuttuğun hayatım, senin ellerinde. Gözlerin bile anlatamadığı şeyleri, dudakların birleşerek hissettiği o anlar. Tüm bu düşünceler beni bir barda kurcalayıp duruyordu. Yavaş, ama sarhoş olmadan içiyordum. Nerede durmam gerektiğini biliyordum. Bar'ı taramak istedim, belki son bir ümit. Bir bayan vardı, garsonla flört ediyor gibiydi ya da sarhoş olduğu için böyleydi. Arkadan bakınca kimseye benzetemedim ama o saçları. Onun saçlarıda aynıydı, uzun ve dalgalı. Bana sarıldığı anlarda nasıl da gıdıklardı beni o saçları, ama ben hiç aldırış etmezdim, tek hissettiğim kalbinin atışlarını hızlanışıydı. O zamanlar da. Garsonla tartışıyor gibiydiler, o daha fazla içki istiyor, garson ise çok fazla içiyorsunuz gibilerinden endişeli bakışlarla bayana bakıyordu. Bayan içtikçe içiyordu, "Pariste'ki herkes aşktan çürüyor demek ha?" diye düşündüm. Bir ara bayan, garsondan makas aldı, etrafa bakındı biraz, ama kafası olduğu yerde sallanıp duruyordu. Gerçekten sarhoşdu. Bir ara ayağa kalktı ve sendeledi, sendeledi ve az daha yere düşerken, iki yanında oturan kişiler onu tuttu. Sonra bir an gözleri bana dikildi. Heyecan oluşmuştu içim de, ama niye? Belki de saçlarından dolayı onu Rose'a benzettim. Bilmiyorum ama içimdeki kalp, küçücük, onun küçücük kalbi bir anda pır pır olmaya başladı. Onu izlerken, yediği içtiği şeyleir dayanamayıp, güçsüz bir halde dışarı attığını gördüm. Buna dayanamazdım. Beni bu kadar heyecanlandıran ve Rose'a bu kadar benzeyen bir insana böyle şeyler olduğunu görmeye dayanamazdım. Biramın son yududmunu da alıp ayağa kalktım ve yanına gitmeye başladım. Yolu yarıladığım da bir anda uykuya dalıp gitmişti. Yaklaştıkça yüzünü çıkartabildim. Gittikçe heyecanlanıyordum istemsiz bir şekilde. Işığın altına geldiğimde...

"Aman tanrım! Rose!"

Bu oydu. Bu Rose'du. İnanılmazdı. Dizlerimin üstüne, Rose'un önüne çöküvermiştim. Ona sanki ölmüş gibi bakıyordum ama ölmemişti, sadece uyumuştu. Etraftakilerin bana bakan merak dolu gözlerine teker teker bakarak başımı sallayarak, teşekkür ettim. Rose'u kucakladım ve sandalyeye oturttum. Garsondan bir peçete rica edip yüzünü sildim. Şu an öpmeye, koklaşmaya zaman yoktu. Uyuyordu, eski zamanlarda koynuma yatıp, uyuduğu gibi, kıyamazdım o zamanlar. Şu anda olduğu gibi kıyamadım gene. Kucakladım onu ve dışarı çıkıp bir taksi durdurdum.

"Coeur Oteli lütfen."

10 dakika sonra oteldeydik. Taksiciye parasını ödedikten sonra, otele odama doğru giderken lobby'de herkesin gözü üzerimdeydi. Normaldi, Terden ölüyordum ve kucağımda ölü gibi uyuyan bir güzel vardı, sevdiceğim vardı. Otel odama çıktım ve kapıyı aceleyle açarak Rose'umu yatağa yavaşça uzattım. Kapıyı kapattım ve baş ucuna oturdum. O kadar güzeldi ki, o kadar inanılmazdı ki, o hayattı resmen benim, o başlangıçtı benim için. Bir tek benim başlangıcım. Otelin bir camından Eyfel kulesi görünüyordu, ışıklandırılmıştı. Çok güzel bir manzaraydı. Elimle Rose'umun saçını okşamaya başladım. Okşadım, okşadım ve okşadım. Sabah olana kadar okşadım.

Not: Devamı Coeur Otelin'de
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://godricshollow.yetkin-forum.com/
 
''Hep Var Olsun'' Olsa Olmaz Mı?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ölüm Kapıyı Çalınca, Açmamak Olmaz.
» Akraba OLSUN YA=)
» İçki en büyük yardımcımız olsun.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dünya Şehirleri :: Paris :: Olympia Bar-
Buraya geçin: