Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.

Aşağa gitmek 
+12
Cassandra Coulby
Diana Milaras
Johanna Sophie Frank
Satellite Romolius
Rose Laquisha
Tierra Squidna
Eöl Ancalimë
Aneckha Foster
Cassandra C. Tears
Annabel Anderson
Veronica K. Folchart
Elais Anja Brennt
16 posters
YazarMesaj
Elais Anja Brennt
-
avatar


Mesaj Sayısı : 841
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimeÇarş. Şub. 02, 2011 7:28 pm

Son notlarını da yazıp toparlandı cadı. Parşömenlerini de alıp çıkmadan önce son bir lokma kek attı ağzına. Bu lokma büyük gelmiş, yanağının sol tarafının oldukça şiş görünmesine neden olmuştu. Ahşap sandalyesinin arkasına astığı siyah cübbesini elleriyle havada çevirip sırtına geçirdi. Cübbesinin içinde kalan kıvırıcık, sarı saçlarını elleriyle savurduktan sonra not ettiği kağıtlarla birlikte kitaplarını da kucağına aldı. Çalışma odasının sessizliğine hayran olsada burada fazla kalamayacaktı. İşlemesi gereken bir ders vardı. Son zamanlarda eşinide göremez olmuştu cadı. Şimdilik masasında durduğu Venedik tatilinden kalma fotoğrafıyla yetinmek zorundaydı. Resme bakarken elini rastgele uzatıp asasını bulmaya çalıştı. Müthiş ahşap işlemeli asasını bulduktan sonra hızlı adımlarla kapıya doğru yöneldi...

Dersliğe girdiğinde öğrenciler fazlasıyla yüksek seste konuşuyordu. Her şey karman çorman olmuş gibi geldi. Çoğu öğrenci biribiriyle konuşuyorken Slytherin öğrencilerinden bazıları da kafesteki Fwooper'ı rahatsız ediyorlardı. Cadı bir an önce derse geçmek istiyordu. Ayaklarını bilerek yere çarparak hızlı adımlarla masasına doğru ilerledi. Nihayet öğrenciler profesörün geldiğini görebilmişti. Sınıf aniden sessizliğe büründü. Cadı yaptığı büyü ile sınıfın tüm perdelerini açtı. Güneş dağların arkasına saklanmaya çalışıyordu henüz. Dışarıda rüzgardan eser yoktu. İnsanın tenini okşayacak hafif bir esinti vardı sadece. Dışarı bakarken ister istemez cadının ince dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Tüm öğrenciler onu bekliyordu. Yalnızca birkaçı onun biraz dalgın olduğunu anlayabilmişti. Sağ elini yıpranmış kitabının üzerine koyunca derse girmiş olduğunu hatırladı tekrar. Boğazını temizleyerek konuşmaya başladı. "Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum." demesiyle sınıfta uğultular başladı. Cadı hiçbir şey yapmadan tüm ciddiyetiyle sınıfın susmasını bekledi. İstediği kısa süre içinde gerçekleşmişti. Sessizlik sağlandığında zarif bir hareketle tahtaya doğru süzüldü. Narin parmaklarına tebeşiri sıkıştırıp yazmaya başladı. "Kalkan iksiri: içildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür." bir yandan sesli şekilde okumayı tercih ediyordu cadı. Tekrar yüzünü sınıfa döndü. "Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın." Kollarını göğüs hizasında bağlayıp bekledi. sınıfta 'accio' büyüsü yankılanmaya başladı. Parşömenler havada uçuşup sıralara bir kuş gibi konmaya başladı. Bu işlem tamamlandıktan sonra öğrenciler parşömenlerini açıp okumaya başladı. "Sizden istediğim gayet açık. Hepinize kolay gelsin." tekrar masasının üzerine oturup öğrencileri beklemeye başladı.


Parşömende yazanlar:


x İksiri yapıp benim yorumu bekleyin. Başarıp başarmadığınız bana bağlı.
x Dersin seyrini değiştirmediği sürece istediğiniz gibi olay ekleyebilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica K. Folchart
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Veronica K. Folchart


Mesaj Sayısı : 507
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Eltorn Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Bina arkadaşlarından bayağı farklı.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePerş. Şub. 03, 2011 3:35 pm

Hava günlerdir olduğundan daha güneşli ve harika görünüyordu. Aslında uyandığımdan beri pencereden dışarısını izlemekle geçirmiştim zamanımı. Hayaletlerden birinin şakası üzerine sabahın beşinde uyanmış ve bir daha uyuyamamıştım. -Teşekkürler!- Güneş doğana kadar salonun her yerini ezberleyecek kadar bakınmıştım etrafıma. Bir-iki kez birkaç ev cini ortalıkta dolanıp ateşi yakmış, etrafı toplamıştı ama çok umrumda değildi. Sonunda salona öğrenciler gelmeye başladığında karnım açlıktan gurulduyordu. Her sabah kahvaltıya Mich ile beraber indiğim için alışkanlık olmuştu artık, uyanmasını beklemekten başka bir şey yapamıyordum. "Sonunda." diye ayağa fırladım merdivenlerde Mich'i görünce. Giyinmişti ve elinde ayrılamadığı saç fırçası vardı. "Hadi acele et biraz." dedim elindeki fırçayı kaparak. "Hey, bir dakika." dedi Mich bileğine bakarak. "Yine ne oldu?" dedim fırçayı bir koltuğa fırlatırken. "Bilekliğim. Bilekliğim nerede?" yerlere bakınarak söylenmeyi sürdürdü "Tanrım! Bu hafta üçüncüye kaybediyorum! Veronica yardım eder misin?" dedi kafasını kaldırarak. Yarım saat boyunca ortak salonun her köşesini aradık, orada olmadığına emin olunca yatakhaneye çıktık. En sonunda Mich bilekliğini çarşafına takılmış bir halde bulunca sinirden kıpkırmızı olmuştum. "Hadi, çok açım Michelle." dedim kolundan çekiştirerek. Ama ortak salona indiğimizde öğrencilerin çoğu gelmişti ve ilk derse gitmek için hazırlık yapmaya başlamıştı. Bu da kahvaltının çoktan bittiği anlamına geliyordu. "Harika." dedim mırıldanarak. Tekrar geldiğimiz yoldan geri dönerek yatakhaneye çıktık ve ilk ders için hazırlanmaya başladık. İkimizin ders programı aynı olduğu için sorun olmuyordu, her gün aynı derslere giriyorduk. Ders programımı çantamın dibinden çıkartıp düzelttim. “İlk ders iksir.” dedim Mich’e dönerek. Yüzünü buruşturdu ama bir şey söylemedi. Bende sadece sırıtmakla yetinip ayağa kalktım. Çantamı alıp Mich’in karşısındaki yatağa oturdum ve hazırlanmasını bekledim. Olabildiğince yavaş hareket ediyordu. Aslında Mich iksiri pek beceremezdi, ayaklarını sürüyerek gitmesinin nedeni de buydu zaten. “Hazırım.” dedi bir süre sonra. Beraber yatakhaneden indik ve salonun kapısından geçerek dışarı çıktık.

Ortak salon yedinci katta olduğu için zindanlara kadar koşarak indik. Birkaç kestirme ve öğrenci kalabalığından sonra iksir sınıfının önüne geldik. Profesör Le Guédon sınıfın kapısını her zaman erken açardı, bu yüzden açık bulduğumuzda hiç şaşırmamıştık. Pencereye yakın iki kazanın başına geçtik ve oturup beklemeye başladık. Karnım o kadar gürültülü gurulduyordu ki koridordan geçenler nasıl duymuyor merak etmeye başlamıştım. On beş dakika içinde öğrenciler gelmeye başlarken gürültü seviyesi arttı. Profesörün geldiğini belli eden sessizlik olduğundaysa Mich beni yavaşça dürtüp “Ya bugün tehlikeli bir iksir yaparsak?” dedi ürkek bir sesle. Gözlerimi devirmekle yetindim. Zaten daha ilk dersteydik, ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? Profesör boğazını temizleyerek konuşmaya başladı. “Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum.” Ardından tahtaya doğru ilerleyerek yazmaya başladı. “Kalkan iksiri: içildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür.” Tebeşiri yerine bıraktı ve masasının önüne geçti. “Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın.” Sınıf accio büyüleriyle dolarken Mich’e baktım. “Pekala, anlaşma yapalım. Sen büyü gerektiren işleri yap bende iksirinde yardım edeyim. Büyü yapmayı hiç beceremiyorum.” “Kabul.” dedi sırıtarak. Bana da bir parşömen uzattı ve bir tane daha çağırdı. Parşömeni açmaya çalışırken Profesör Le Guédon “Sizden istediğim gayet açık. Hepinize kolay gelsin.” dedi. “Ben malzemeleri alırım.” dedim Mich’e bakarak. Tamam anlamında başını sallarken asasını çıkarmış kazanların altını yakmaya çalışıyordu. Elimde parşömenle malzeme dolabına doğru ilerleyen öğrencilere katıldım. Bir parça cincüce zırhı için kavga eden iki kızın arasından geçerek gereken her şeyden iki tane alıp geri döndüm. Mich bu arada suyu eklemiş ve kaynatmaya başlamıştı. “Pekala, öncelikle suyun kaynadığından emin olmalıyız.” dedim kazana bakarak. Oysaki Mich bu kısmı çoktan halletmişti, iki kazandan da dumanlar çıkıyordu. “Nane ekle. Bir tutam atmalısın, dikkat et.” dedim kazana naneleri atarken. Masanın ucunda duran ejderha yürek tellerinden birini alarak kazana attım ve parşömene baktım. “On iki kez saat yönünde, sonra on iki kez saatin tersi yönünde.” diye mırıldandım. Sayarak karıştırmaya başladım, bir, iki, üç. On iki kez olduktan sonra ters yönde karıştırmaya başladım. En sonunda iksir tıslayarak koyu yeşil bir renge döndü. Kepçeyi kazandan çıkarıp masanın üstüne koydum ve Michelle’e döndüm. İki kez daha karıştırdıktan sonra onunki de aynı renge dönmüştü. “Tamam, oluyor işte. Birde beceremiyorum diyorsun.” dedim sırıtarak. Parşömene doğru eğilip ikinci adıma baktım. Biraz boynuz tozu alıp kazana attım, ardından zırh parçasını da onun yanına yolladım. İksir koyu yeşil olmaktan çıkıp açık yeşil ile sarı arasında bir renk olmuştu. Yedi kez saat yönünde karıştırdıktan sonra durdum ve bir kez de ters yönde karıştırdım. İksir önce sarıya, sonrada beyaza döndü. Bu sırada Profesör Le Guédon “On dakikanız var!” dedi sesini duyurmaya çalışarak. “Ben bitird-.” dedim Mich’e dönerek. Ancak lafım yarım kalmasıyla “İksirine ne yaptın?” dedim şaşkınlıkla. İksiri mora dönmüştü ve Mich’in rengide yaklaşık iksiriyle aynı tondaydı. "Bilmiyorum, kendi kendine oldu!" dedi umutsuz bir ses tonuyla. Kazanına yaklaşıp baktım. "Sanırım boynuz tozunu biraz abartmışsın." Parşömene doğru bakarak "Hayır, doğru ölçüde koyduğuma eminim. " dedi. Profesör "Süreniz doldu. İksirlerinizi şişelere doldurup masama koyun. Toparlanabilirsiniz." demesiyle rengi daha da soldu. Asasını eline alıp umutsuzca bir şeyler mırıldanarak iksirine doğru salladı. "Uğraşma, daha kötü yapacaksın." dedim elini tutarak. İksirleri şişelere doldurup mantarlarını kapadık. Mich'in şişesini de alıp profesörün masasına koydum. Bu sırada Mich büyülerle etrafı temizlemişti ve kalan malzemeleri dolaba geri koymuştu. Zilin çalmasıyla kapıya akın eden öğrencilere katıldık. "Hadi, sana neyin iyi geleceğini biliyorum." dedim sırıtarak. Soru sorarcasına bana baktı. "Kahvaltı. Yemekhaneye inebiliriz, geçen gün şu Hufflepufflı çocuk bağıra bağıra birine söylerken duydum. Ayrıca istesen de istemesen de geliyorsun, çünkü senden önce ben açım. Biraz daha beklersem seni yiyeceğim." dedim karnım guruldarken.

*Şey, Michelle ile ortak rp yaptık, sorun olmaz umarım.


Profesörün Notu: İksir konusunda yetenekli olduğunuz açık. Sizi tebrik ederim bayan Mipple. İksirinizi başarıyla tamamladınız. Otuz üzerinden yirmi yedi puan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annabel Anderson
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Annabel Anderson


Mesaj Sayısı : 291
Gerçek İsim : Betül
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : En büyük tutkusu kötülük yapmak olan bir sürtük o, evet.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue92 / 10092 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue46 / 10046 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePerş. Şub. 03, 2011 4:42 pm

Koşar adımlarla kızlar yatakhanesinin merdivenlerinden çıkarken gözlerimi yakan yaşları bastırmaya çalıştım. Biçim Değiştirme'den sonra hızlı adımlarla zindanlara inmiş, dersten önce kendimi toparlamaya karar vermiştim. Odaya girdim, çantamı yatağıma fırlattım ve banyoya geçtim. Aynadaki yansımama baktım. Yüzüm bembeyazdı ve titriyordum. Boğazımı sıkan kravatımı gevşettim. Ellerimi mermer lavabonun kenarlarına dayadım ve bir süre o şekilde durdum. Düşündüm, ne olmuştu da okulun en gözde, en iyi çiftiyken bu kadar uzak olmuştuk? Bunu anlamam için onunla konuşmam gerekirdi. Ama kontrol edemediğim aptal öfkemin beni esir alacağından ve yanlış bir şey yapacağımdan korkuyordum. Başımı kaldırdım ve gözlerimi aynadaki beyaz surata diktim. "Ne zaman bu kadar zayıf ve korkak biri oldun Annabel Anderson?"

Beş dakika sonra kendimi daha iyi hissettiğime karar verdim. İksir dersi vardı. Aklımı talimatlara verince belki biraz sakinleşirim umuduyla yatakhaneden çıktım. Portreden geçtim ve kendimden emin adımlarla koridorda yürümeye başladım. Dersliğe girmeden önce tedbir olsun diye bir kez tıklattım. Profesör Le Guédon henüz gelmemişti. Aphrodite ve Teia'nın her zamanki yerimizde çene çaldıklarını gördüm ve hızlı adımlarla yanlarına gittim. Önlerinden geçerken birkaç kafanın dönüp baktığını gördüm ve kendi kendime gülümsedim. Nate bunu görseydi deli olurdu eminim, diye düşündüm. Yanlarına gittiğimde Teia ve Aphrodite'in bir şey olmamış gibi davranmaları beni çok mutlu etti, onlara açıklamak istemiyordum. Tam o sırada topuklu ayakkabılarını zemine vura vura yürüyen Profesör Le Guédon göründü. Asasını kaldırdı ve pencereleri örten kalın perdeleri kaldırdı. Sınıfa tam bir sessizlik hakimdi.
"Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum." dedi Profesör, ciddi bir ses tonuyla. "Ah, lanet olsun." dedi Aphrodite alçak sesle. "Tanrı aşkına, bugün okulun ilk günü!" diye inledi Teia da. İkisine de katılıyordum, o yüzden sadece başımı salladım. Sınıfın her yerinde bu tarz konuşmalar geçiyordu, Profesörün sessizce beklediğini gördüm. Bu çok klasik ama etkili bir yöntemdi. Sınıf yeniden sessiz haline büründüğüne Profesör tahtaya doğru ilerledi ve yazmaya başladı. "Kalkan iksiri : İçildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür." diye okudu bir yandan yazdıklarını. Zarif bir hareketle bize döndü ve masasının üzerindeki yığını göstererek : "Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın." dedi. "Accio." diye mırıldandım asamı masaya yönelterek. Yığının arasından çıkan bir parşömen dosdoğru bana geldi ve önüme kondu. Kendimden emin bir gülümsemeyle mürekkep kokan kağıdı açtım ve düzgün bir elyazısıyla yazılan talimatları okumaya başladım. "Sizden istediğim gayet açık. Hepinize kolay gelsin." dedi Profesör Le Guédon ve dönüp masasının üzerine oturdu. Uyuşuk adımlarla kazanımın başına geçtim. Ellerimi birbirine sürterek ısıtmaya çalıştım, zindanlar buz gibiydi. Pencerelerden güneş vuruyordu ancak kış güneşi, ısıtmıyordu.

"Hmm bakalım bakalım... 1 litre su, pekala." dedim ölçeğimi kendime doğru çekerken. Renksiz, kokusuz sıvıyı ölçtüm ve kazanıma boşalttım. Yan sırada oturan Gryffindor'lu kızın çoktan 3. talimata geçmiş olduğunu gördü ve acele etmeye başladı. Aslında böyle şeyleri hiç takmazdı ancak bu sene Slytherin'in kazanmasını yürekten istiyordu. Asil Salazar Slytherin'in kurduğu bu yüce bina, o kupayı kazanmayı kesinlikle hak ediyordu. Suyun kaynamasını hızlandırmak için "Engorgio." diye fısıldadım asamı ateşe doğrultarak. Kazanımı ısıtan kırmızı alevler büyüdü ve kısa süre içinde suyun yüzeyinde büyük kabarcıklar oluşmaya başladı. Bu kaynadığının göstergesiydi. Asamı tekrar ateşe doğrulttum ve "Reducuo." diyerek normal boyutuna gelmesini sağladım. "Bir tutam nane." dedim kendi kendime. Kaynayan kazanıma onu da attıktan sonra parşömene tekrar baktım. "Ejderha yürek teli. Sende var mı Teia?" dedim gözlerimi parşömenden ayırmadan. Okul alışverişine çıktığımda bunu unutmuş olmalıydım. Teia parmağıyla ejderha yürek tellerinin durduğu kabı gösterdi. Bir tane aldım ve onu da kazanıma attım. Parşömende iksiri, önce saat yönünde on iki kez, sonra saatin tersi yönünde on iki kez karıştırmam gerektiği söyleniyordu. Hızlı hareketlerle bu talimatı da yerine getirdim. İksir açık yeşilden koyu bir çimen yeşiline dönmeye başlamıştı. Parşömende de böyle gözükmesi gerektiğini okuyunca gülümsedim. Sıradaki talimat için tek boynuzlu atın boynuzunu aldım ve toz haline getirinceye kadar ezdim. Öncesinde yapılması gereken bir şey olup olmadığını kontrol ettim ve emin olunca tozu iksire ekledim. Cincüce tarafından yapılmış zırhtan ufak bir parça aldım ve onu da kazanıma attım. İksirden "Tıss!" şeklinde bir ses geldi ve gri dumanlar yükseldi. "Yedi kere saat yönünde, bir kere tersi yönünde." diye mırıldandım ve iksirimi karıştırmaya başladım. Rengini gözlemledim. Koyu yeşil, yavaş yavaş griye, sonra da kırık bir beyaza dönüştü. Biraz daha karıştırmaya devam ettim. Profesör Le Guédon'a baktım. Saatini kontrol ediyordu, demek ki dersin bitiş vakti yaklaşmıştı. Gözlerimi sınıfta gezdirdim. Yanımdaki Gryffindor'lu kızın iksirinin rengi benimkinden biraz daha berrak bir beyazdı. Endişeyle kaşlarımı çattım ve iksirimi yavaş yavaş karıştırmaya devam ettim. Tam not alamasam da binama iyi bir puan kazandıracağımdan emindim.

Profesörün Notu: Ah bayan Anderson! Tam istediğim gibi bir kıvam olmuş. Rol oyununuzda biraz daha betimleme yapsanız çok daha iyi bir puan kazandırabilirdiniz binanıza. Otuz üzerinden yirmi altı.


En son Annabel Anderson tarafından Perş. Şub. 03, 2011 5:16 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra C. Tears
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Cassandra C. Tears


Mesaj Sayısı : 231
Gerçek İsim : thepreciouslove*
Sihirsel Soy : Melez.
En Belirgin Özellik : Psikopat.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue98 / 10098 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue49 / 10049 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePerş. Şub. 03, 2011 4:59 pm

    Yataktan doğruldum. Bir türlü uyuyamıyordum fakat henüz uyanan yoktu. Normaldi de, güneş daha doğmamıştı. Yataktan katlım ve ayakucumdaki sandığa doğru ilerledim. Sandığa gülümseyerek baktım, maddi herhangi bir değeri olmayan bu sandık benim için çok değerliydi. Sandığa hayran hayran bakmayı bırakıp cüppemi çıkartım. Yavaş ve sakin bir şekilde giyindim. Henüz uyuyan cadılara baktım. Veronica’nın yatağı haricindeki tüm yataklarda uyuyan cadılar vardı, elime saç fırçamı aldım. Yavaş adımlarla ortak salona inerken dolanmış saçlarımı tarıyordum. Aşağı inerken pek dikkatli değildim ve tökezledim.Bir basamağı atlamak zorunda kaldım ve ayağımı ağrıttım. İçimden "Lanet ayakkabılar!"diyordum. O sırada oturan Veronica’yı fark ettim. Veronica ayağa fırladı “Sonunda!” dedi.Mırıldandım "Umarım geç kalktığımı falan düşünmüyordur." Ona cevap vermeden baktım ve saçlarımı taramaya devam ettim. Veronica gözlerini devirdi ve bana “Acele et biraz!” dedi ardından elimden fırçayı kaptı. Derin bir nefes aldım ve bileğime baktım. “Hey, bir dakika!” dedim. Bıkmış bir ses tonuyla “Yine ne oldu?” dedi o sırada fırçayı koltuğa fırlattı. Ona endişeli bir şekilde baktım “Bilekliğim. Bilekliğim nerde?” dedim. Sesim bir hayli endişeli çıkmış olacak ki Veronica bir anda kulak kesildi. “Tanrım! Bu hafta üçüncüye kaybediyorum! Veronica yardım eder misin?” dedim. Yarım saat boyunca ortak salonda bakılmadık taş altı bırakmadık fakat yoktu işte. Endişelenmeye başlıyordum, bu sırada yatakhaneye çıktık. Bilekliği çarşafıma takılı kalmış bir şekilde bulduk. Ben rahatlamıştım fakat Veronica ise sinirden kızarıyordu. Hiçbir şey demedim çünkü korkuyordum. Kolumdan çekiştirerek “Hadi çok açım Michelle!” dedi. Fakat ortak salona indiğimizde gördüğümüz kalabalık kahvaltının bitişinin göstergesiydi. Veronica bir şeyler mırıldandı ve bizde ilk derse hazırlanmak için yatakhaneye geri çıktık.

    Veronica’yla Hogwarts koridorlarındaki kalabalığa karıştık. Önümü dahi göremeden dersliğe odaklanmış bir şekilde hızlı adımlarla ilerledim. Dersliğe girdik ve yan yana duran iki kazanın başına geçtik. İçimde berbat bir his vardı. Veronica’ya baktım ürkek bir ses tonuyla “Ya bugün tehlikeli bir iksir yaparsak?” dedim. Bana baktı ve gözlerini devirdi. Derslikten çıkan ses artmaya başlıyordu. Fakat içeriye giren profesör tüm gürültüleri kesmeye yetti. Profesör keskin adımlarla masasına yöneldi. Perdeler açıldı ve güneş ışığı gözlerimize yansıdı. Fakat rüzgâr yoktu. Belki hafif bir esinti, ama rüzgâr değil. Profesör boğazını temizledi, ardından konuşmaya başladı. "Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum." dedi. Uğultular çıkmaya başladı. Profesörün sözleri kafa karıştırmıştı. Profesör tahtaya yöneldi, yazdığını okuyarak bu günkü dersin içeriğini kısaca anlattı. Öğrencilere -bize- döndü. "Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın." dedi. Asamı çantamdan çıkarttım, masaya doğrulttum. “Accio!” ve parşömeni elimde hissettim. Veronica bana bakıyordu ardından “Pekâlâ, anlaşma yapalım. Sen büyü gerektiren işleri yap bende iksirinde yardım edeyim. Büyü yapmayı hiç beceremiyorum.” dedi. Ona baktım ve sırıttım. “Kabul.” Açıkçası bu anlaşmayı sevmiştim. Elimdeki parşömeni ona verdim ardından kendim için bir tane çağardım. Profesör bize baktı “Sizden istediğim gayet açık. Hepinize kolay gelsin.” dedi. Veronica “Ben malzemeleri alırım.” dedi. Ardından o malzemeleri almaya gitti. Bende parşömende olan yazıları okudum. Kazanların altlarına sırayla “Incendio!” büyüsünü uyguladım. Kazanların altı yanmıştı, sırada olan büyüyü mırıldandım. “Aguamenti!” iki kazanda suyla dolmuş, altı yanmış bir şekilde Veronica’nın getireceklerini bekliyordu. Veronica kucağındaki malzemelerle geri geldi. Malzemelerimi ondan aldım ve zafer kazanmış gibi kazanları gösterdim. Konuşmaya başladı “Pekala, öncelikle suyun kaynadığından emin olmalıyız.”. Ben bu kısmı çoktan halletmiştim oysa, bu kız etrafına daha fazla dikkat etmeliydi. Kazanın üstünden çıkan buharlar ve beraberinde getirdiği sıcaklık fark edilmeyecek gibi değildi. Tekrar konuşmaya başladı “Nane ekle. Bir tutam atmalısın, dikkat et.” dedi. Yeşil nanelerden aldığım bir tutamı dikkatlice kaynar kazana attım. Masanın ucunda yürek telleri bulunuyordu, onlara uzandım. Bir tanesini aldım ve umursamazca kazana koydum. Veronica’da bu işlemi halletmişti. Yavaşça karıştırıyordum, hızlı olursa sıçrar falan. On bir ve işte düz-ters işlemi bitmişti. Veronica o sırada bana bakıyordu. İksirlerimizin aynı renkte olduğunu görünce çok rahatladım. Bana sırıtarak baktı , “Tamam, oluyor işte. Birde beceremiyorum diyorsun.” Ona hak verebilirdim bu sefer rezil etmemiştim. Veronica parşömenlere eğildi, boynuz tozunu kazana attı. Sonra kalan adımları uyguladı, iksiri en sonunda beyaz olmuştu. Profesör “On dakikanız var!” dedi. İçimi bir telaş kapladı. İksirim, ona ne oluyordu? Veronica bana döndü “Ben bitird-.” dedi. Evet, sonu gelemeyen bir cümle rezilliğimin kanıtıdır. Bana baktı ve “İksirine ne yaptın?” dedi. Ağlayacaktım. Berbat bir sesle “Bilmiyorum, kendi kendine oldu!” dedim. İksirim mordu! Beyazdan eser yoktu, açık bir morda değildi. Veronica dehşet verici bir ifadeyle kazanıma eğildi "Sanırım boynuz tozunu biraz abartmışsın." bu lafı duyunca iyice kötü oldum. Titrek ve yarım bir sesle "Hayır, doğru ölçüde koyduğuma eminim. " dedim. Aslında o kadar emin olduğum söylenemezdi. Profesör o sırada beni kahreden cümleyi söyledi "Süreniz doldu. İksirlerinizi şişelere doldurup masama koyun. Toparlanabilirsiniz." Ağlayacaktım, bir Ravenclaw öğrencisi ve bir rezil iksir. O sırada iksirimin rengi tuhaflaşmaya devam etti. İçimden bir ses “Düzelt şu lanet iksiri!” dedi asama atıldım ve kazana doğru mırıldanmaya başladım. "Uğraşma, daha kötü yapacaksın." dedi ve elimi tuttu. Başarısızlık yüzüme çarpıyordu. Lanet iksir! Onu bir şişeye koydum ve mantarı kapattım. Veronica benim şişemi de alıp profesörün masasına yöneldi. Ben o sırada etrafı temizlemiştim. Artan malzemeleri dolaba tıkıştırdım. Zil gürültülü bir şekilde çaldı ve öğrenciler kapıya akın etti. Veronica’yla onlara karıştık. Veronica sırıtan suratıyla "Hadi, sana neyin iyi geleceğini biliyorum." dedi. Ona soru soran üzgün bir noktalama işaretiymişim gibi baktım. "Kahvaltı. Yemekhaneye inebiliriz, geçen gün şu Hufflepufflı kız birine söylerken duydum. Ayrıca istesen de istemesen de geliyorsun, çünkü senden önce ben açım. Biraz daha beklersem seni yiyeceğim." dedi ve bu sırada karnı guruldadı. Aç olduğumu biliyordum fakat hissetmiyordum. Genede Veronica’yla beraber yemekhaneye inmek için sınıftan çıktık.



*İksirinizi yazıp beni bekleyin kısmını tam anlayamadım. Sorun oluyorsa son kısımları siliyim.
~ Sorun değil.

Profesörün Notu: Üzülerek belirtmek isterim ki iksriniz son noktadan sonra başka bir şeye dönüşmüş. Başarısız bir iksir olmuş. Boynuz tozunun mikatırnı tam ayarlayamamanızdan kaynaklanıyor. Eğer doğru miktarda kullansaydınız başarıyla iksirinizi tamamlamış olacaktınız. Otuz üzerinden yirmi beş.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aneckha Foster
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Aneckha Foster


Mesaj Sayısı : 351
Gerçek İsim : Begüm
Sihirsel Soy : Safkan

Özel Yetenek : Zihinfendar.
En Belirgin Özellik : sinsi/kurnaz
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue92 / 10092 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue46 / 10046 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimeC.tesi Şub. 05, 2011 2:35 pm

Kendinle barışık olman seni başarıya götürür elki ama beni hırsa götürüyor.Bu yüzden hep bir çaba içindeki ruhum sonsuz nurun sessiz pınarlarında ve benim de oraya ulaşmam için çalışıyor.
Hogwartstaki günlerin ne başlangıcı ne sonu,sıradan bir gün daha.Aynanın karşısında kendime bakarak gülümsedim "bENİM DÜNYAM,benim Krallığım" diye.Hepimizin kral kraliçe olduğu dünyasındaku ufacık dünyalardan biri de benimki işte.Uçuk kaçıklığa her zaman izin vermiyorum,ne de olsa realist bir toplumun meyvesiyim.Bu realist olmamı gerektirir değil mi?Ne saçmalık ama.
Duygu denizimde rotam belli salınırken gözlerim aniden saate kayıyor.Çıkmam gerektiğinin farkındayım.Ortak salondan biraz uğultu geliyor; "Muhtemelen pis bir şaka." diye sırıtıp zihnimi aşırı komik(!) düşüncelerden uzak tutmaya çalışarak ne olduğunu bakmaya gidiyorum.
Bir kaç Slytherinli erkeğimiz kendi aralarında gülüşüyor.Belli ki eğlence çoktan bitmiş.Kalan kırıntılarla yetinen insan kalabalığı; "Ah,ne acı."
İçten bir gülümseme yayılıyor suratıma.Bu iyiye işaret mi kestirmesi size kalmış.Sonuçta keyifli olduğum anlarda merhametim zayıflar.Her ne kadar keyfim yerinde olsa da yetişmem gereken bir ders var.Saate bakıyorum. "Acele etsem iyi olur." diyerek adımlarıma "hızlı" emrini veriyorum.
Bazen inek öğrenci modelimi kaybediyorum.Ve bu çok geç aklıma geliyor.İksir sınıfının kapısındayken aklıma gelen "parşömentsizliğim ve tüy kalemsizliğim" beni öfkelendirse de yapılması gereken; bir çare bulmak.
Huffuflepuff adlı bölümün nezaket ve asillik gibi iyi niyeti taşıdığını hatırlatıyor önümden geçen sarı cüppeli bir kız.Bir kez daha kız olduğum için Tanrıya şükrederken yaklaşan sarı cüppeli erkeğin tam önüne geçip gülümsüyorum."Afedersiniz ama nezaket ve güzelliği belirtiyor değil mi cüppedeki sarılar?"Şaşkın ve "amacın ne?" bakışları altından sırıtarak "Evet." cevabını veriyor.Sırada ne olduğunu bekleyen kişimiz sanırım iyi niyetin yanında zeka kıvılcımları da taşıyor.Doğru kelimeyi ararken ki zahmetim içime öfke dolduruyor."Dilinizde ne deniyor demek istediğim şey onu bulmaya çalışıyorum." derken kumral tenimiz beyazladığını ve sinirden taş kesildiğimi fark ediyorum.Bazen bir çok dil bilmek tüm dilleri katlediyor.Ve ben hala aksağanım ve telaffuzumla Fransızlığımı belli ediyorum."Pes ediyorum,bulamadım." diye donukça belirtiyorum.Ne olduğunu anlamayan çalışan bakışları boynuma ve vücuduma kayıyor. "Aptal mı bu?" diye düşünmekten kendimi alamıyorum.Hışımla elindeki parşömenti ve tüy kalemi çekiyorum.Beklenmedik bir tepkiye karşı şaşkınlığını belirten yüz ifadesi hoşuma gidiyor.Arkamı dönüp derse girmeye hazırken hatırlıyorum;nezaketimi.Omzumun üzerinden geriye dönüm "Mer(ğ)si bayım." diye sırıtıyorum;tam bana göre.
Malesef bu küçük kelimeyi hatırlamama olayım derse geç kalmamı sağlamıştı. "Şahane." diye homurdanırken fark ettiğim bir şey daha beni çileden çıkarıyor.Arka sıralardan birine geçip oturduğumda herkesin bir parşömentte yazılı iksiri yapmaya çalıştığını ve gereksiz yere geç kaldığımı ve gereksiz yere o çocukla muhatap olduğumu anlıyorum. "Çok güzel!" diye homurdanıyorum,gerçekten de çok güzel.
Masasında oturan öğretmenin gözleriyle karşı karşıya geldiğinde kendini topladı ve yapması gereken işe odaklandı.Parşömentleri nereden alacaktım?"Parşömentler masanın üzerinde." diyen öğretmene içtenlikle gülümseyip başımı öne eğerek teşekkür ediyorum.Asamı çıkararak "Accio." diyorum ve parşöment masanın üzerinde.Büyü gerçekten de büyülü bir şey diye gülümsüyorum.
Ve başlıyoruz. "Kalkan İksiri"İsmi güzelmiş diyerek ne işe yaradığı hakkında kafamdaki kurgulardan başka bir fikrimin olmadığı bu iksiri yapmaya başlıyorum.İksirler konusunda süregelen bir alışkanlığı olmadığını belirtmiş miydim?Bazen beklenenin üzerinde iksirleri yapabilirken bazen basit bir iksiri yapmaktan bile aciz oluyorum.Ne kadar da acı.
Kazanımın altını "İNcendio." ile yaktıktan sonra bir litre suyu içine boşaltıyorum.Suyun akıp gitmesi hoşuma gidiyor,o beyaz ve kristal arasında belirsiz bir rengi.Sıradaki şeyin bir tutam nane olduğunu söylüyor parşöment,biz de ona uyacağız tabiki.Suyun kaynayıp kaynamadığını hep işaret parmağımı sokarak anlarım.Bazen berbat bir acı hissediyo olabiliyorsunuz ama bunu sorun etmiyorum.Neyse ki su tam kaynamak üzere.Yani çok sıcak değil.Parmağımın sızlamaması hoşuma gidiyor;itiraf etmem gerek ki bazen sorun ediyo olabilirim.
Bir elimle kazanımı karıştırırken diğer elimle bir tutam belki daha az da olabilir naneye atıyorum içerisine.Gözüme eksik geliyor ama sonradan ekleme yapmak pek işime gelmiyor,atrı hoylanmıyorum.Kuralımı tek taraflı fes ederek çok az bir nane kırıntısı daha ekliyorum."Ejderha yürek teli mi?" diye sormaktan kendimi alamadım.İksir yapmayı -arada başarısız olsam da- sevdiğim için malsemelere aşina olmam gerektiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.Ben genelde isimlerine ve şekillerine göre farklı kurgular oluşturan tiplerdenim.
"Belki de bir ejderha avcısı görkemli bir ejdarhayla savaştıktan sonra gururunu okşayacak bir şey olması için ejderhanın kalbini açmış ve yüreğine avuçları arasındayken seslenmiştir."diye kurguma başlamaktan kendimi alamıyorum.Bu sırada karıştırmaktan birazı dışarı dötülen suyumu fark ediyorum.Aklıma bir soru takılıyor "Öyle olsa bile bir ejderhanın yüreğinde tel mi var?Kıllı mı?Ay ne kadar iğrenç." İçimden konuştuğumu sanıyordum ama sanırım son kısmını ağzımdan kaçırdım.Yanımdaki kız bana tip tip bakıyordu.Bir şey demeden malzemeler arasında ejderha yürek telini alıp kazanın içerisine attım.Sadece bir tel atmıştım.Umarım olur.
Tek boynuzlu bir atın boynuzunu alıp saklamak varken neden bunun tozunu yapma ihtiyacı duymuştu ki büyücü?Aklımın almadığından değil o anki saf merakımdan düşünüyordum tüm bunları.Tek boynuzlu atın boynuzunun tozundan bir tutamı alıp avucuma bırakıyorum.Rengine bakıp kokluyorum.Pek ilgi çekici değil,oysa ki tem boynuzlu atlar hep görkemli olmuştur benim için.Elimdeki tozun yarısından fazlasını elimi ileri geri birbirine sürterken bırakıyorum kazanımın içine.Normalde bu hareketi ellerimizi ısıtmak için yaparız fakat ben böyle yapmayı,daha doğrusu bu hareketi seviyordum.Avuçlarımı açtığımda elimde kalan tozu ne yapmalıydım?Sterilize edilmediği kesin olan bu tozu yere dötüp ziyan etmeye gerek yoktu.Zaten çok azdı ve bununla az önce bana tip tip bakan kızı sinir etmek istiyordum.Boynuzu koparılan bir tek boynuzlu atı düşündüm.Başımı sağa sola sallayıp kendime geldiğimde yanımdaki kız iksirine gömülmüştü."Tam zamanı." diye düşünüp yanımdakı kıza seslendim o nezaket dolu ve aksağanlı sesimle "Afedersiniz bakar mısınız?" Nezaketli olmak her zaman için iyi ve saygı gören bir şeydi.Kafasını kaldırmış bakan kız ağzını açmıştı ki avucumdaki tozları onu doğru üfledim."Aptal Slytherinli." deyip önüne döndüğünde "Ne bozuk bir ağız." diye ayıplarcasına söyledim.
Ben her zaman sorun çıkaran bir tip değilim.Yanlış anlamanızı istemem,sadece eğlenmek istediğimde eğlenirim.İksirime döndüm,iç açıcı bir görüntüsü yoktu.Yavaşça karıştırdım ve parşömente dönüp baktım.Cincüne yapımı zırhın bir parçasını da attıktan sonra bitiyordu.Babam aklıma geldi.Cincüce yapımı eserler ve değerli taşlarla ilgilenir.İşini bilen bir kuyumcudur.Cincücelerin çok becerikle fakat emredilmek üzere olduklarını söylediğini hatırlıyor gibiyim.Bizim de bir kaç tane cincücemiz var evimizde.Parmakları iğrenç gözüküyor.Bunlar neden aklıma geliyordu ki?
Kendimi iksire verip zırhın küçük bir kesitini alıp iksirin içine attım.İşte mişmişti.Olup olmadığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu sadece bitirdiğim için mutlu ve huzurluydum.Gülümseyerek başımı kaldırdım.
Yan tarafımdaki kız tek boynuzlu atın boynuz tozunu atmış sıradaki lamzemeye bakmak için perşömentini arıyordu."Cincüce yapımı bir zırhın küçük bir kesimini eklemen gerekiyor." diye nazikçe gülümsedim.Beni umursamayan kız arkasını döndü ve bölümünden bir oğlana sordu.Benim söylediğimi söylemişti.
"Bazı insanlar iyilik yapıldığında anlamıyor." diye düşündüm.

~~~~

Profesörün Notu: İksirinizi başarılı bi şekilde tamamladınız. Duygusal betimlemeleriniz oldukça iyi ama görsel betimlemelere de yer vermelisiniz. Ayrıca bir düzeltme okuması yapmanızı tavsiye ederim. İmla hatalarınız gözüme çarpmadı değil. Otuz üzerinden yirmi iki.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eöl Ancalimë
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
avatar


Mesaj Sayısı : 12
Patronus : Maral Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Cesaret ve Bilgelik
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue87 / 10087 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimeC.tesi Şub. 05, 2011 2:59 pm

Sadece kış aylarına özgü sis katmanları Hogwarts' ı tüm dünyadan ayırmış, başka bir gezegene ait kara parçasına benzetmişti. Tüm arazi üzerinde dev, gri bir tencere kapağı taşıyor gibiydi. Aşağıda bekçinin sabanlarla çizdiği nakışlar toprağa ayrı bir güzellik katıyordu. Toprak yer yer cilalanmış gibi ışıl ışıl parlıyor, etrafa dalga dalga bereket kokusu yayıyordu. Bu puslu aralık ayında şatonun altıncı katındaki Gryffindor aslanlarının yatakhanesi fersiz bir gün ışığını ağırlıyordu. Yatakhane Eöl haricinde bomboştu.

Genç adam yatakhanenin ormana bakan penceresine dayanarak birkaç uzun nefes aldı, her nefes aldıkça ömrü uzuyormuşçasına "Oh" çekiyordu. Hogwarts' ın havası çok iyi geliyordu Eöl' e, onu fani dünyanın kelepçelerinden kurtarıyor özgürce bulutların üzerine çıkarıyordu adeta. Eöl sis katmanının ötesindekileri hayal ederken, derinlerden yürekleri ısıtan bir ses: "Hadi Eöl, derse geç kalıyorsun, zaten biçim değiştirmeye geç kaldın!" dedi sitemkâr bir şekilde. Eöl hızla arkasını döndü bu sesin sahibiyle karşılaşmak için fakat sessizlikti karşısındaki sadece.

Yatağına çöktü. Bir şok yaşıyordu, gaipten sesler duymak büyücüler dünyasında bile hoş karşılanmazdı doğrusu. Birkaç dakika hareketsiz bir şekilde durduktan sonra kendi kendini azarladı: "Bir Gryffindor' a yakışmıyorsun, cesaret kesinlikle bu olamaz. Kalk ve kendini toparla!" dedi ve kendini avuturcasına ekledi: "Öyle bir ses hiç duymadın!"

Beş dakikası vardı iksir dersine yetişmek için, Kışlık pelerinini aldıktan sonra soğuk zindanlara gitmek için yola koyuldu. Hogwarts' ta yeni değildi fakat tüm ihtişamı ve gizemiyle yüzyıllardır, sarp kayalardan yapılma bir kale gibi, zamana ve diğer tüm koşullara kafa tutan şatonun tüm sırlarına vakıf olmak imkânsızdı. Yine kaybolmuştu şatoda. Durmadan yer değiştiren merdivenler, açılmayan kapılar, kibirli hayaletler... Yine işlerini layıkıyla yerine getirmiş, Eöl' ün karşısına dikilmişlerdi. Zindanlardaki dersliğin önüne geldiğinde kapıyı iki kere tıklattı. İçerinden ses gelmiyordu "Profesör de gecikti herhalde." dedi ve kapıyı açtı. Gerçekten de şans bu sefer ondan yanaydı, ders başlayalı bir dakika olmasına rağmen Profesör Le Guédon henüz derse girmemişti. Şükran duygusu içinde dersliğin en köşesindeki yerine doğru ilerledi. Penelope ve Tierra orada oturmuş muhabbet ediyorlardı. Eöl tam ağzını açmış neler kaynattıklarını soracaktı ki Profesör Le Guédon sınıftan içeriye girdi.

Hakimâne bakışlarla öğrencileri süzdü. "Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum." dedi profesör, ciddi bir ses tonuyla. İsimsiz kafalardan sitemkâr sesler yükseliyordu. Profesör aldırmaksızın tahtaya yöneldi ve yazmaya başladı. "Kalkan iksiri: İçildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür." diye okudu bir yandan yazdıklarını. Bir balerin edasıyla döndü masasının üzerindeki yığını göstererek: "Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın." dedi. "Accio." diye mırıldandı Eöl asasını masaya yönelterek. Yığının arasından çıkan bir parşömen sihrin karşı konulmaz etkisiyle Eöl' e doğru geliyordu. Biraz hırpalanmış bir parşömendi, hemencecik açılıverdi. Oldukça düzgün ve makul derecede eğik bir yazıyla yazılmış talimatları barındırıyordu içinde. Zindanlardaki loş derslikte bir parşömen fırtınası yaşanırken profesör tiz sesiyle: "Sizden istediğim gayet açık. Hepinize kolay gelsin." dedi ve dönüp masasının üzerine oturdu.

Eöl seri adımlarla altından yapılma ve aslan kafası işlemeli kazanının başına geçti. Parşömende şunlar yazılıydı:

~Malzemeler:
1 Litre su,

Bir tutam nane,
Ejderha yürek teli,
Tek boynuzlu atın boynuzunun tozu,
Cincüce tarafından yapılmış zırhın küçük bir parçası.

~Yapılışı:
Su kazana dökülür ve kaynatılır. Kaynatıldıktan sonra içine bir tutam nane eklenir. Sonra da ejderha yürek teli iksire katıldıktan sonra sırasıyla saat yönünde on iki kez ve saatin aksi yönünde on iki kez karıştırılır. Burada iksir koyu yeşil renkte olmalıdır. Eğer bu renkteyse içine sırayla boynuz tozu ve zırh parçası atılır. Yedi kere saat yönünde, bir kerede saatin tersi yönünde karıştırılır. Eğer iksir doğru yapıldıysa beyaz renkte olmalıdır. İksir içilerek kullanılır.


"Hmm... Oldukça güzel ve basit bir iksir." diye mırıldandı fakat iksirin kolaylığı gevşemeye neden olmamalıydı zira yan taraftaki Slytherinli üçüncü sınıf öğrencisi çoktan başlamıştı fakat tüm işlerini elleriyle yapıyordu. Eöl küçümseyerek onu süzdü ve "Salak Slytherin!" diye fısıldadı. Tekrar kazanın başına döndü ve "Aquamenti!" diye fısıldadı, kazan yaklaşık bir litre kadar renksiz sıvıyla dolmuştu fakat kaynayana kadar beklemek gerekiyordu ve Eöl' ün beklemeye tahammülü yoktu. Basit bir hızlandırma büyüsü işini görürdü. Asasını ateşe doğrultarak "Engorgio." diye fısıldadı, olmuştu ateş daha parlak bir hale gelmişti. Birkaç dakika sonra su kaynamaya başlamıştı. Asasını tekrar havaya kaldırdı ve ateşin parlaklığını ve dolayısıyla gücünü birazcık azalttı. Sırada nane vardı. Yeşilimsi yapraklar kaynayan suyun sihirsel girdabında yok olurken kazanın içindeki sıvı yeşilimsi bir renk alıyordu. Sıra ejderha yürek telindeydi. Eöl iğrenerek yürek telini eline aldı ve kazanın içine fırlattı, yürek teli yeşilimsi sıvının diplerine doğru ilerliyordu ve bu sırada on iki kez saat yönünde ve on iki kez tersi yönde karıştırılması gerekiyordu. Eöl hemen kazanın yanındaki altından kepçesine doğru uzandı...

Karıştırırken bir yandan da sayıyordu: "Bir, iki... On bir, on iki." İlk bölüm bitmişti ve şimdi tersi yönde karıştırmak gerekiyordu. "Bir, iki... On bir, on iki." Karıştırma işlemi bitmişti ama Eöl de bitmişti. Kahverengi saçları kazandan çıkan buharın etkisi ve terle sırılsıklam olmuştu ve karıştırırken birkaç damla ter kazanın içine düştü. "Umarım iksiri bozmazlar." diye fısıldadı boynuz tozları ve zırh parçası koyu yeşil renkteki iksirin içinde yok olurken. Ardından bir kez daha karıştırma işlemi başlayacaktı. Yedi kez saat yönünde ve bir kez de tersi yönde... Nihayet süt beyazı bir iksir oluşuvermişti kazanda fakat Eöl sınıftaki iksirlerden en iyisini yapmak istiyordu bu yüzden süt beyazı sıvıdan bir şişe alıp kenara koyduktan sonra kazanda kalan iksire, kalkanın etkisini arttırmak ve kendini yenileyebilmesini sağlamak için birazcık geyikotu ekledi. "Puff!"

Eklemenin ardından kazanın içinden yeşilimsi dumanlar çıktı ve tüm zindanı kapladı. Öte yandan iksirin süt beyazı rengini parıldayan bir ışık topu rengine dönüştürmüştü geyikotu. Sınıfta Eöl' ün sebebiyet verdiği sis tam dağılmışken profesör çıkabileceklerini belirtti. Zindanlardaki zorlu dersin ardından Hogwarts’ ın tertemiz havası paha biçilmezdi…
Edit: Umarım sondaki bölüm problem olmaz, eğer olursa silebilirim.

~~~~

Profesörün Notu: İksiriniz gayet başarılı bir iksir olmuş. Tebrikler. Fakat iksirin birazda sabır işi olduğunu unutmayın. Rpnize gelince; kaliteli ve betimlemeleri oldukça hoş bir rp olmuş. Başarılarınızın devamını dilerim. Otuz üzerinden otuz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tierra Squidna
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Tierra Squidna


Mesaj Sayısı : 755
Gerçek İsim : Şeyma.
Sihirsel Soy : Safkan
Özel Yetenek : Görücü.
Meta.
En Belirgin Özellik : Kendinden emin.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimeC.tesi Şub. 05, 2011 4:35 pm

Salıverdim gözyaşlarımı, daha fazla tutamadım göz pınarlarımda. Tarif edilemez bir öfke selinin içerisindeyim. Sinirlerime hakim olamazsam suların dibine gömüleceğim. Belki bedenim bu öfke nöbetine alışmıştı. Ama ruhum alışmış mıydı? Yüreğim dayanır mıydı bu ulaşılmaz güce? Ya beynim, o yorulmamış mıydı tüm bu olanlardan? Ama bana karşı olan bu kuvvete boyun eğmemeliyim! Bedenim ve hatta beynim dahi bu güce dayanamazken yüreğimle karşı çıkmalıyım. Def etmeliyim onları benden ve sevdiklerimden. Onların suratındaki o aptal gülümsemeye inat silmeliyim gözyaşlarımı. İzin vermemeliyim gözlerimi terketmelerine. Mutlu bir ifade takınarak bakmalıyım etrafıma. Çünkü; sıcak bir gülümsemeyi hak edecek çok insan var şu dünyada.

Babamın düzenle, inci gibi yazdığı mektubun mührünü dahi açmadan şömineye fırlatıverdim. Yine zırvalayacak, yapmam gerekenleri söyleyip duracaktı. Haa, birde satır aralarında anneme laflar sokacak. Onun izinden gidip, pislik biri olmam için bana sunduğu hediyeleri söylesem ağzınız bir karış açılırdı herhalde. Ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar, ne kadar üzerlerse üzsünler ama ben yaşamalıyım hayatı dolu dolu kahkahalarla! Mektubun yanışını ve ardından kül olup havaya savruluşunu seyre daldım. Acıyordu içim. Hatta o mektupla yanıyordu. Benim ne zaman gerçekten bir ailem olacaktı? Ya da olacak mıydı?
Nemli gözlerimi elimin tersiyle silip kurulduğum yatağımdan usulca kalktım. Etrafımın kırmızıyla sarılı olması her zaman güç vermiştir bana. Gözlerimi kırpıştırıp, pijamalarımı çıkarmaya başladım. Okul formamı üzerime çektim.Eteğim belimi sıkıyordu. Kilolar! Pelerinimi sırtıma atıp aynanın karşısına geçtim. Yatarken her ne halt yediysem, saçlarım cin çarpmışa dönmüştü. Basit ve kıvrak bir asa hareketiyle saçlarımın düzelişine şahit oldum. Aynadaki aksime içten bir gülücük fırlatıp yatakhaneden çıktım. Döne döne merdivenlerden inerek ortak salona vardığımda, gördüğüm arkadaşlarıma isteklice bir el salladım. Kimisi şöminenin önünde toplanmış dedikodu yapıyor, kimisi tüy kalemiyle bir şeyler çiziktiriyor, kimisi ise aylak aylak dolanıyor. Nerede bunların ruhu? diye söyleniyorum.Zaman kaybetmeden portre deliğinden çıkıp Şişman Hanım'ın dar koridorundandan geçiyorum. Sihiirle genişlettiğim çantama elimi daldırır daldırmaz ders programını kaptım. Bir göz gezdirdiğimde ilk dersin iksir olduğunu gördüm.
Ne hoş(!) Bu kış ayında, güneş yüzünü bizlere göstermeyi esirgememişken yerin altındaki zindanda ders işlemek... İksir dersi sıradan bir ders geliyordu bana. Talimatlara uy ve çık. Sırf zorunlu olduğu için katıldığım bu derse, ilerde seherbaz olma hayalleri kurduğum için katlanıyorum. Merdivenleri üçer beşer atlayarak varmıştım o kasvetli yere. Hızımı kesip durduğumda nefes nefese kalmış ve küçük bir ösürük nöbetine tutulmuştum. Haa, bu arada koşarak gelmemden ders aşkı ile yanıp tutuştuğumu sananlar, tek amacım iksiri yapıp bir an önce gün ışığına çıkmak. Benden önce gelenlerin arasına karışıp duvar dibinde bir yerlere oturdum.

Profesör içeri girdi ve kargaşa içinde olan sınıfı susturmak adına tabanlarına acı çektirdi. Yani İksir dersini sevmiyor olabilirdim. Ama profesörüne ciddi anlamda kanım kaynıyordu. Çoğu zaman yaptığım iksiri bırakıp gözlerimi profesöre diker ve babam yüzünden göremediğim annemin hayallerine dalardım. O anne olurdu hep. Yani profesör Elais. "Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum." dedi profesör. Önemli. Hani zor durumda kaldığımızda hayatımızı kurtaracak düzeyde bir şey mi? I-ıh hiç sanmıyorum. Tahtaya yinelip parmakları arasında sıkıştırdığı tebeşirle bir şeyler yazdı. Kalkan iksiri: içildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür."Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın." dedi ara vermeden. "Accio" diye mırıldandım. Sesim tabiki diğerlerininkine karışmıştı.

Diğerleri gibi ben de malzemeleri almak üzere ayaklanmıştım. Listeye bakarak eksiksiz bir şekilde masamın üzerine dizdim. Kazanı önüme çekip diğerlerini uzaklaştırdım. Asamı kıvrak bir kareketle sallayıp "Aquamenti!" diye söylendim. Su kazanda boy gösterince sıra beklemeye gelmişti. Kaynayana kadar öyle mi? Yani yüz derece olmasını bekleyecektim. Tanrım ne berbat bir ders. Her şekilde nefret etmem için elinden geleni yapıyor ama öyle değil mi? Dayanamayıp "Engorgio." diye fısıldadım. "Evet, bu işimi görür." Alevler gözle görülür şekilde büyümüş ve kazandaki su da fokurdamaya başlamıştı. "Nane." Elime geçirdiğim bir tutam naneyi de kazana atıverdim. Nanenin rengi de dahil herşeyinden nefret ediyordum. Isırgan otu gibi elimin kaşınmasına sebep oluyordu. Bir çeşit alerji olmalı. Ejderha yürek telini de iksir kazanına attıktan sonra yanı başımda duran Kepçeye uzandım. Kendimi ev hanımı gibi hissediyordum. Saat yönünde yavaş yavaş çevirmeye başladım. Bir yandan da hata yapmamak için sayıyordum. "Bir, iki, üç..." On iki kere çevirdikten sonra saatin tersi yönüne bir güzergahta ilerlettim. Tekrar on iki kere. İksirin koyu yeşil olduğunu gördüğümde vücuduma yayılan sıcaklığın suratımdaki aptal ifadeden olduğunu anladım. Harıl harıl karıştırdığım kazandan kafamı kaldırdığımda birçok kazandan yükseleb koyu yeşil renkleri görüyordum. Herkes mi iyiydi yahu? Boynuz tozu ve zırh parçasını kazana attım ve yeşilin içinde eriyip gidişini büyük bir dikkatle seyrettim. Hadi Tierra az kaldı dayan! Kepçeyi minik ellerimin arasına alıp tekrar saat yönünde tekrar çevirdim ve bıraktım. Griye yakın bir renk olmuştu. Beyaz olması gerekmiyor muydu? "Lanet!" diye söylendim yüksek sesle. O sırada iksirini bitirmiş olan kırmızılar içindeki yakışıklı bir çocuk "Saatin tersi yönünde de bir kere çevirmen gerekiyor." dedi güler yüzle. Grinin bir girdap gibi dönüp yerini beyaza bırakışıyla rahat bir oh çektim. Çocuğu da gözüme kestirip bir ara tanışmalıyım diye geçirdim içimden. Kocaman bir gülümsemeyle bu genç büyücüye bakıp "Teşekkürler." dedim. Ah evet bitmişti kabus...

~~~~

Profesörün Notu: İksirinizi yapmayı başardınız. Rpnizin başlangıç kısmı değişik ve hoş olmuş. Sonlara doğru betimlemeler azaldıysada kaliteli bir rp olmuş. Tebrikler. Otuz üzerinden yirmi sekiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rose Laquisha
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Rose Laquisha


Mesaj Sayısı : 551
Sihirsel Soy : safkan
En Belirgin Özellik : akıllı,gzel ve cesur
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue72 / 10072 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue36 / 10036 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimeC.tesi Şub. 05, 2011 6:52 pm

Bugün tam zamanında kalkmıştım.Ama kendime gelebilmem uzun sürmüştü.Bu sabah uyuşuklukluğum üzerimdeydi.Mumya gibi hareket ederek dolabimin kapısını açtım.Tabi yüksek sesle bir gıcırdamayla."Uyuyan biri olsaydı uyanırdı ve kimse yok herkez kalkmış." dedim mırıltıyla etfafıma bakarak.Ama yanılmıştım Tierra birden hopladı fakat hala kalkmadı."Tanrım!Tierra geç kaldık çabuk uyanmalısın tatlım!" dedi bağırarak.Tierra'yı dürttüm fakat benden ters tarafa dündü."Tierra!" diye haykırdım.Sıçradı ve hemen ayağa kalktı.Tierra'nın dolabını açtım ve üst-başını ona fırlattım.Bana sert bir bakış fırlattıkdan sonra giyinmete başladı.Saçımı serbers bıraktım.Göz ucuyla Tierraya baktım.Hala giyiniyordu."Tierra ayaktasın ama hala uyuyorsun!" diye kıkırdadım.Sadece gülümsedi.Sonunda dersliğe doğru yürümeye başladık.Dersliğe girdiğimizde Profesörde hemen arkamızdan girmişti.Sınıf karmakarışıktı."Bugün dersimizde önemli bir
iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve
anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum."
diye başladı Profesör."Kalkan iksiri : İçildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür." diye yazdı Profesör tahtaya.Profesör'ün "Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın." sözüyle hemen "Accio!" demem bir oldu.Parşomende:
~Malzemeler:
1 Litre su,
Bir tutam nane,
Ejderha yürek teli,
Tek boynuzlu atın boynuzunun tozu,
Cincüce tarafından yapılmış zırhın küçük bir parçası.

~Yapılışı:
Su
kazana dökülür ve kaynatılır. Kaynatıldıktan sonra içine bir tutam nane
eklenir. Sonra da ejderha yürek teli iksire katıldıktan sonra sırasıyla
saat yönünde on iki kez ve saatin aksi yönünde on iki kez
karıştırılır.Burada iksir koyu yeşil renkte olmalıdır.Eğer bu renkteyse
içine sırayla boynuz tozu ve zırh parçası atılır. Yedi kere saat
yönünde, bir kerede saatin tersi yönünde karıştırılır. Eğer iksir doğru
yapıldıysa beyaz renkte olmalıdır. İksir içilerek kullanılır.


"Bunu yapabilirim." dedim sessizce.Bir kazan aldım ve dikkatle suyu kazana döküp kaynatmaya başladım.Kaynadığından emin oldukdan sonra içinde bir tutam nane ekledim.Sonra tıpkı parşömende yazdığı gibi ejderha yürek telini kazanın içinde atıp saat yönünde ve saatin tersi yönünde on iki kez karıştırmaya başladım.Gözlerimi kısıp iksire dikkatle baktım.İksir yavaş yavaş koyu yeşile dönmeye başladı.Gülümsedim ve parşömendeki geri kalan yeri incelemeye başladım.İksirin içine boynuz tozu ve zırh parçası attım.Hafifce yedi kere saat yönünde bir kerede saatin tersi yönünde karıştırdım.İksir sanki renk değiştiriyodu.Fark etmeden sesli ama kısa bir kahkaha atmamla birlikte herkez bana baktı.Utanmadan ellerimi birbirine dolayıp Profesörü beklemeye başladım.

~~~~

Profesörün Notu: İksirinizi tamamladınız. İstediğim gibi olmuş. Tebrikler. Rpniz keyifliydi ama kısa kesmişsiniz. Biraz daha uzun olsaydı çok daha iyi bir rp olurdu. Betimlemelere biraz daha ağırlık vermelisiniz. Otuz üzerinden yirmi.


En son Cherie Joan Nixe tarafından Salı Şub. 08, 2011 6:04 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Romolius
Beauxbatons VI. Sınıf
 Beauxbatons VI. Sınıf
Satellite Romolius


Mesaj Sayısı : 572
Gerçek İsim : İlkin.
Patronus : Sincap. Sihirsel Soy : Safkan.
Özel Yetenek : Metamorfmagus.

En Belirgin Özellik : Söylenilenlere göre atılganlığım.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue90 / 10090 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue45 / 10045 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePtsi Şub. 07, 2011 8:56 am

Güneş ağarmıştı, gün başlamıştı. Ama ben sıcacık yatağımdan kalkıp da iksir dersliğine kadar yürümek istemiyordum, bunu kaldırabileceğimi düşünmüyordum. Yine de bunu yapmak zorundaydım, iksir dersliğine geç kalmak istemezdim. Öğretmenlere yalakalık yapıyordum ne zamandan beri, sırf fazla not için. Ama yine de katı öğretmenler, bir iki puanı çok görüyordu bana. Bu sefer de yine aynı taktiği deneyecektim; hanım hanımcık uslu bir kız olacaktım. Bunun için ilk görünüşten başlamam gerektiğini gayet iyi biliyordum. Yüzümü yıkadım ve ardından aynanın karşısına geçtim. Aynanın üstü buğulanmıştı, pek net görünmüyordu. Yine de aralarda az çok görünen temiz yerlerde kahverengi saçlarımı örmüştüm. Örgüler biraz sert olmuştu; canımı acıtıyordu ama gayet de istediğim havayı vermişti bana. Üzerime de sarı ceketimi giydim, Hufflepuff öğrencisi olmaktan gurur duyuyordum. Birkaç kere de tatlı minik gülüşü çalıştım; artık derse hazırdım.

Dersliğe girdiğimde herkes bağırışıyordu. İlk iki sıra boş gibiydi, herkes arkalara doğru kaymıştı; birkaç öğretmen kuzusu dışında. Ben de o öğretmen kuzularındandım, önlere oturdum. Tahta sıraların üzerinde her zamanki gibi karalanmış bir şekilde kazımalar vardı. Onları incelemeye koyuldum. Bu sırada diğerlerine dikkat etmemeye çalışıyordum. Kendi iç dünyamla başbaşaydım. Ama sert topuk sesleriyle kendime gelere çevreme bakındığımda öğretmenin geldiğini gördüm ve yerimden fırlayarak ayağa dikildim. Öğretmen bir kafa hareketiyle oturmamızı işaret etti ve her birimiz oturduk.

Öğretmen bugünün konusunu anlatırken konuşacak birilerini aradım, dersi deli gibi merak ederken yerimde böyle dikilmek bana zor geliyordu. Kafamda hangi iksiri öğreneceğimiz, iksirin zor olup olmadığı gibi bir sürü soru vardı, ama el kaldırıp soracak halim yoktu; birkaç dakika bekledikten sonra zaten iksirin ne iksiri olduğunu öğrenecektik. Heyecanlanmıştım, ayaklarımı yere vurup duruyordum. Bazı öğrencilerin tepkisini çekse bile, öğretmenin sesi benim ayakkabılarımın sesini bastırıyordu. Sonunda hangi iksiri yapacağımızı söylemişti, ben örgülerimle uğraşırken. Kalkan iksiri yapacaktık. Nasıl bir şey olduğunu veya olacağını bilmiyordum; öğretmenin anlattıklarından bir şeyler çıkarmıştım ama deneyerek görecektim. Masanın üzerindeki kağıtları işaret edip almamızı söyledi. Accio'yla beraber kağıt önüme geldi. İncelemeye başladım. Umarım becerebilirdim.

Malzemelere baktım. Bir de iksirin yapılışına. Yüzümde garip bir ifade oluştu; döndürme sayısı ve yönü bile hesaplanması gerekiyordu. Bunun için uğraşmak zorundaymışım demek ki. Geçmek istiyordum dersten, delicesine hem de. Acele etmeli miydim bilmiyordum; ben bunları düşünürken dersin çoğu bitmişti bile. Saate baktım tekrar, akrep ile yelkovanın çıkardığı sesler kalbimin atmasını bile tetikliyordu. Korku kapladı içimi, zor da olsa elime suyu aldım ve derin bir nefes alarak kazana döktüm. O an içimdeki bütün duygular ve düşünceler gitmişti. Bu iksiri yapmak istiyordum, şu anda sadece ona odaklanmıştım. Sürekli içimden tekrar ediyordum eskimiş parşömende yazanları. İçine bir tutam nane ekilir. O zaman benim de ekmem gerekiyordu. Elime aldım naneleri, tane tanelerdi, onları tutmak zordu. İster istemez kazana döküldüler zaten. Bunun bir kayıp olup olmadığından ise henüz emin değildim. Sıradaki bölümde ise döndürmeler devreye giriyordu. Arkamda iksirini tamamlamış bir kız duruyordu. Ona sorma ihtiyacı hissettim. "Şu döndürmeler işe yarıyor mu? Ters yöne döndürsem bir şey olur mu?" Kız ise sadece bana gülümsemekle yetindi. Bunun üzerine ben de orada yazanları harfi harfine uygulamaya çalışmaya başladım. Ejderha yürek teli, adı gibi mükemmel (!) görünüşe sahipti. Hemen onu bırakmak istediğim için resmen kazanın içine fırlattım ve saat yönü ile saat yönünün tersinde on iki kez hızla karıştırmaya başladım. İksirin rengi yeşil olması gerekiyordu parşömende yazılana göre. Deneyecektim, ama başarır mıydım bilemiyordum. Biraz bekledim, sonra da rengin hafiften yeşile kaçtığını görerek sevindim. Hemen sonraki adımları uygulamaya başladım. Boynuz tozunu kazana attıktan sonra parşömende yazılana göre zırh parçasını da kazana atarak yedi kez saat yönünde, bir kez de saatin tersi yönünde karıştırdım. Gözlerimi kapayarak iksirimin renginin beyaz olmasını ummaya başladım. Ardından öğretmenin gelmesini bekledim; iksiri başarmayı gerçekten istiyordum.

~~~~

Profesörün Notu: İksiri başarıyla tamamladınız. Tebrikler. Rpnizde tek bir konuşma olması rpnizin daha akıcı ve sade olmasını sağlamış. Bunların yanında bir de betimlemeleriniz bolca olsaydı çok iyi bir rp olurdu. Otuz üzerinden yirmi altı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Johanna Sophie Frank
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Johanna Sophie Frank


Mesaj Sayısı : 46
Gerçek İsim : ceren
Sihirsel Soy : safkan
En Belirgin Özellik : cesur gizemli- zeki çevik ahlaklı...:)
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue71 / 10071 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePerş. Şub. 10, 2011 11:56 am

Hogwarts arazisinde yürüyordum. Hava oldukça açıktı, gökyüzünde bulutlardan eser yoktu. Güneş, bir spot ışık; dünya ise sahne gibi göründü gözüme... Gerçekten ne kadar çok ışık vardı bugün, ve ne kadar da sıcaktı... Şakaklarımdan boynuma bir damla terin süzüldüğünü hissettiğimde, elim boynuma gitti. Yünlü, yumuşak bir şeye temas ettim. Bu da ne? Bu sıcakta neden Gryffindor'un renklerini taşıyan o çizgili atkıyı takmışım ki? Atkıyı boynumdan çıkarıp, ışıklardan dolayı parlayan yeşil çimlere attım. Havada bir değil, iki- üç güneş varmış gibiydi. Atkıyı fırlatmamla, daha yere temas etmeden; püsküllü, kadife, kurşun grisi bir şapkaya dönüşmüştü. Bir an için her şeyden çok, bu dönüşen nesneyi merak ettim. Şapkanın yanına eğildim. Ona dokunduğum anda ise altından bir gerdanlığa dönüşüverdi. O kadar güzeldi ki... Onu alıp takmak istedim. Ama tam kalbimden bu isteği geçirdiğim anda her tarafımdaki güneşler ışıklarıyla beni boğdular... Bembeyaz, sıcak bir boşlukta süzülüyordum... Gözlerimi açtığımda; kırmızı kadife tenteye bakıyordum. Sol yanımdaki perdelerin arasından gün ışığı sızıyordu. Kızıl saçlarım ter içinde kalmıştı. Perdeleri açıp, ayaklarımı bu gibi taşa koydum. Beyaz ayaklarıma bakarken bunun bana ne kadar iyi geldiğini hissettim. Soğuk içime işlerken; pencereden dışarı baktım. Buz beyazı bir gökyüzü uzanıyordu, Hogwarts arazisinde. Rüyamın aksine, aslında ne kadarda soğuk görünüyordu dışarısı. Akçaağaç kümeleri esen rüzgarda eğiliyorlardı.

Üzerimden rüyanın etkilerini atmak için hemen duşa girip çıktım ve hazırlandım. Komodinimin baş ucuna astığım ders programıma baktığımda o gün ilk dersin iksir olduğunu fark ettim. Sandığımdan bakır kazanımı çıkarıp içine gerekli şeyleri attım- kazanım bakırdı, çünkü kalaylı kazanımı ödünç verdiğim arkadaşım onu eritmişti malesef; aşk iksiri yapmak o kadar kolay sanıyordu ne yazık ki, Ravenclaw olduğu için zeki olacağını sanmıştım oysaki. Yenisini sipariş edene kadar bununla idare edecektim. Neyse ki daha ilk iksir dersine girecektik. Bakır- sevmediğim- kazanın içine kristal takım şişelerimi ve gene bakır ölçek takımı koydum. Sırt çantamı sırtıma atmadan önce kışlık pelerinimi ve atkımı da taktım tabii. Zindana ineceğiz kolay değil. Genelde soğuk olur orası ki kış ayındayız yani.

Koridorda fazla oyalanmadım. Zaten oyalanacak şeyde yoktu. Erken davranıp, çoğu arkadaşımdan önce gelmiştim yine. Ben getirdiğim eşyaları yerleştirip dururken başka öğrenciler sık sık kapıyı açıp içeri giriyorlardı. Bugün keyfim o kadar da yerinde değildi. Millet birbiriyle konuşup duruyor, bazı Slytherin öğrencileri ise hocanın kafesteki hayvanını dürterek rahatsız ediyorlardı- her zamanki Slytherin davranışı işte, gaddar veletler.

Of... Başım ağrıyordu. Keşke ağrı kesici bir iksir yapsak bu ders diye geçirdim içimden. Profesör girdiğinde, sınıfta hala uğultu vardı. Hocanın geldiğini gören herkes otomatik olarak koca çenelerini kapıyordu. Asasının basit bir hareketiyle perdeleri açtı ve saklanmış güneşe bakmaya başladı, bize arkası dönüktü. Sabah rüzgardan eğilmiş akçaağaçları düşünerek şimdi hiçbir şeyi kımıldatmayan rüzgara şaşırdım. Doğa mucizelerle doluydu... Ve derse başladık... Profesör kalkan iksirini hazırlayacağımızı söyledi. Bu karışımı içtiğimizde bir nevi protego görevi görecekti yani öyle mi? İksirleri severim, ama protego büyüsü varken bu bana biraz dolaylı gibi gelmişti. Belki, mugglelarda kullanılabilir diyerek, Profesör'ün çağırmamızı istediği malzemelerin yazılı olduğu parşömen parçasını asamın basit bir hareketiyle çağırdım. "Accio!" Parşömen parçası süzülerek kazanımın yanına kondu. Millet daha ne yapacağına yeni yeni uyanırken ben elimde malzemelerin yazılı olduğu parşömen ile malzeme dolabına yürüyordum bile. Sırasıyla malzemeleri kucağıma dolduruyordum. Fazla zor bir iksire benzemiyordu. Malzemeleri de çok fazla değildi. Suyu büyüyle yaratabilirdim. Küçük küçük naylon torbalarda paketlenmiş nanelerden bir paket aldım. Bir tutam için oldukça yeterliydi. Boynuz tozu da onun alt rafında aynı şekilde aketlenmişti. Deri kaplı bir kutudan da bir paket kaptım. Dolabın önü çok kalabalık olmaya başlamıştı. Herkes birbirini itiyordu resmen. Koyu yeşil, ejderha yürek lifi olduğunu bildiğim bir şeyi de kaptım ve asamı boş olan elimle cüppemden çıkardım. En üst raftaki Cincüce yapımı zırh parçalarından birini çağırdım. "Accio!" o da gelip asam doğrultusunda kucağıma yerleşince hemen o kalabalığın arasından sıyrıldım ve kazanımın başına döndüm.

Malzemeleri, yemek programı yapan mugglelar gibi sırama dizdim. Bunu, yaz tatilinde muggle doğumlu arkadaşımı ziyarete gittiğimde tevilizyon ya da ona benzer bir şeyde görmüştüm. Kadın böyle dizip yemekler yapıyordu; kameraya bol bol sırıtarak.
Önce iksirin yapılışı başlığının altında yazılanlara göz gezdirdim. Evet, önce suyu kaynatmam gerekiyordu. Asamı ikinci kez cüppemden sıyırdım ve kazanımın suyla dolmasını sağlayacak büyüyü mırıldandım ; " Aguamenti!" Suyla doldurduğumda bunun aynı zamanda kaynaması da gerekti " İncendio!" kazanımın altındaki küçük ocak harlamış, bakır kazanımı sıcaklığıyla saran sarılı-turunculu harelere boğmuştu. Suyun kaynadığını içinde, gazozdaki baloncuklara benzer şeyler gördüğümde anladım. Ateşi hemen kısığa alıp, naylon torbalardan içinde nane olanı alıp içine bir tutam attım; naneler kaynar suyun üzerinde asılı kalmıştı. Ardından yeşil ve kaygan ejderha yürek lifini alıp kazana attım. 'Cup' diye bir ses çıkarıp azıcık su sıçramasına yol açarak, sıcak suya gömülmüştü. Gümüş kepçemi alıp, tarifinde yazdığı gibi yavaşça on iki kez saat yönünde karıştırdım; iksir şimdiden grimsi bir yeşile dönmüştü. On iki kez de saat yönünün tersinde karıştırdığımda tam tetematıyla tarifteki koyu yeşil rengindeydi. Doğru yaptığımdan emin bir şekilde, pudraya benzeyen boynuz tozundan aldım ve iksirime elimi gezdirerek serptim. Su, boynuz tozunu benliğine alır gibi içine alıyordu. Koyu yeşil rengi git gide açılıyordu. Cincüce zırhına gelmişti sıra; son malzememi attığımda 'Cozz!' diye bir cızıldama duydum ve tok bir sesle zırh parçası kazanın dibine indi. Kepçemi tekrar devralıp tekrar karıştırma işlemine başladım. Bir yandan da tarif parşömenine bakıyordum. Tek bir satır bile atlarsam eminim ki bu iksir hiçbir işe yaramayan çamurdan farksız bir şeye dönüşüverecekti. Yedi kere saat yönünde karıştırmaya başladım. Boynuz tozunu attıktan sonra, açık yeşile dönmüş olan iksir; Karıştırdıkça beyaz rengine doğru adım adım ilerliyordu. Kepçenin kazandaki her turu rengini açıyordu. Saat yönündeki yedinci tur bittiğinde beyazımsı bir gümüş rengindeydi. Tam beyaz sayılmazdı. Eh, anca bu kadar diyecekken bir umut parşömene baktığımda saat yönünün tersinde de bir kez karıştırmak gerektiğini okudum. Bana mutluluk veren bu satırı düşünerek tarifin dediğini yaptım ve iksir şimdi süt beyazı bir renge dönüşmüştü. Hemen kristal, bombeli görünümlü şişelerimden birini aldım tıpasını asamla çıkarıp, kepçe yardımıyla şişeye süt beyazı sıvıyı dikkatle boşalttım. Tıpasını tekrar kapayıp, ne olur ne olmaz iksiri yok etmeden; Profesör'ün değerlendirmesini beklemeye başladım.

~~~~

Profesörün Notu: İksir konusunda yetenekli olduğunuzu düşünüyorum. Başarılı bir şekilde sizden istediğimi yapmışsınız. Rpniz ise akıcı bir dile sahip. Betimlemeleriniz hoş. Kaliteli bir rp olmuş. Tebrikler. Otuz üzerinden yirmi sekiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Diana Milaras
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Diana Milaras


Mesaj Sayısı : 24
Gerçek İsim : Şevval.
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Çıkarcılığı.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue87 / 10087 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePerş. Şub. 10, 2011 1:53 pm

Güneş Hogwarts'ın kuleleri arasında yüzünü göstermeye başlamışken yatağında huzursuzca kıpırdandı Diana. Bugünün de derslerle dolu sıradan bir günden hiçbir farkı olmayacaktı. O, hafta sonunun gelmesini ne kadar şiddetle istese sanki o derece yavaş geliyordu cuma günü. Yatağının etrafını saran yeşil perdeleri açtı, yeni yeni uyanmaya başlamış olan arkadaşlarına günaydın diledi. Sandığının üzerinde durmakta olan yılan motifli tokasını aldı ve saçlarını kıvrak bir hareketle başının üzerinde sabitledi. Saçlarının toplu olmasını seviyordu. Böylece hem kendini daha rahat hissediyor, hem de önüne gelecek olan saçların rahatsız edici görüntüsünden kurtuluyordu. Derin bir nefes aldı, uykunun getirdiği mahmurluktan kurtulabilmek için. Kahvaltıya geç kalmak istemiyordu. İki yanındaki yatak boş ve düzeltilmiş görünüyordu. Bazıları çoktan kahvaltıya gitmiş olmalıydı. Hızlıca üzerini değiştirdi. Sandığının üzerine bir kez daha eğildi. Annesinin hediyesi olan, kenarları zümrüt misali parlayan işlemeli aynayı çıkardı. Kendine son bir çekidüzen verdikten sonra o da tıpkı diğer herkes gibi adımlarını büyük salona yöneltti.

Zindanlardan yukarı çıkan merdivenler Hogwarts'a adım attığı ve ortak salonuna yerleştiği ilk günden beri ona sıkıntı verir olmuştu. Ders aralarında, bir şey lazım olduğunda veya unutulduğunda sürekli ortak salona uğraması gerekiyordu ve Slytherin ortak salonunun zindanlarda olması pekçok merdiven inip çıkma zorunluluğunu da beraberinde getiriyordu. Nihayet son basamağı da çıktığında etrafın Büyük Salon'a giden öğrencilerle dolu olduğunu gördü. Kendi binasından birileri yok gibi görünüyordu. Bu nedenle diğer öğrencilere bakmaya bile tenezzül etmeden hızlıca Büyük Salon'a girdi. Kenarda durmakta olan Slytherin masası diğer binalara nispeten daha boş görünüyordu fakat özellikle bir bölümünde kalabalık bir grup oturmaktaydı. Onların kendi döneminde öğrenciler olduklarını fark edince gülümsedi ister istemez. Onların yanına giderek iyi sabahlar diledi, kibar bir şekilde. Arkadaşları da onu aynı şekilde selamladılar. Güzel bir sabahtı. Büyük Salon'un tavanında tek tük bulutlar kümelenmiş olmasına rağmen Güneş tüm cömertliğiyle yüzünü gösteriyordu. ''Ders programına bakmayı unutmuşum.'' dedi Diana, balkabağı suyundan bir yudum alarak. ''İlk dersin ne olduğunu bileniniz var mı?'' Gruba kısa süreli bir sessizlik çöktü aniden. ''İksir.'' diye cevapladı onu ağzı tıka basa yemekle dolu olan bir çocuk. Bu güzel haberdi. İksir profesörünü severdi Diana. Zeki, yetenekli, anlayışlı bir cadıydı. Onun dersinde kesinlikle rahat hissediyordu kendini. Yeniden merdiven çıkmayacak olması da ayrı bir mutluluk kaynağıydı tabi onun için. ''Benim kitaplarımı almam gerek. Zindanlarda görüşürüz.'' dedi Diana apar topar masadan kalkarken. Arkadaşlarının çoğu zekice davranarak kitaplarını yanlarında getirmişlerdi. Ekmeğinin son parçasını ağzına atarken masanın üzerinde durmakta olan asasını kaptı ve kitaplarını almak üzere yeniden ortak salona döndü.

İksir dersliğinin kapısında inanılmaz bir yoğunluk vardı bugün. Anlaşılan hiç kimse dönemin ilk derslerine geç kalmak istemiyordu, her ne kadar bu düşünceler dönemin ortalarına doğru yok olsa bile. Diana yolun ortasında kümelenmiş olan Gryffindor öğrencilerini iterek kapıya doğru yol açmaya çalıştı kendine. Arkasından söylenen kızgın seslri ve küfürleri duyabiliyordu ama aldırmadı. Dersliğe girerek boş bir yer buldu kendine. Kendi binasından en erken gelen o olmuştu herhalde. Gelecek olan arkadaşlarına yer tutmak amacıyla çantasını ve kitaplarını tüm masanın etrafına yaydı. Bunun yeni gelenlerin oturmasına engel olacağı düşüncesindeydi. Yaklaşık yedi-sekiz dakika sonra sınıf iyice dolmaya başladı. Masasına gelmiş olan iki bina arkadaşıyla sohbete dalmıştı bile. Etrafta konuşulan başka hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Aniden o curcunalı sınıfta büyük bir sessizlik oldu. Diana anlattığı şeye kendisini öylesine kaptırmıştı ki bu sessizliğin nedenini çok sonra fark edebildi. Profesörün kızgın bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. ''Üzgünüm profesör, geldiğinizi görmemiştim.'' diyerek özür diledi karşısındaki cadıdan. Profesör yeniden derse odaklandığında Diana da yanındakilerle sohbeti kesmiş, derse odaklamıştı kendini. En azından eğlenceli bir şeyler olsa diye düşünüyordu. Profesör bugün kalkan iksirini deneyeceklerini, bunun önemli bir iksir olduğunu ve kendisine odaklanmalarını istediğinde şaşırtıcı bir şekilde Diana'nın dikkati hala başka bir yere kaymamıştı. Elini çenesine koydu ve masaya yaslanarak profesörü dinlemeye devam etti. ''Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın.'' Profesörün sesi bir kez daha sınıfta yankılandı. İksirin talimatları bu parşömenlerde yazıyor olmalıydı. Asasını en yakınındaki paşömene doğrultarak ''Accio.'' diye mırıldandı. Çağırma büyüsü şimdilik en iyi olduğu büyüydü. Üç günlük bir çalışmanın sonunda artık zorlanmadan başarabiliyordu. Hızla eline doğru gelen parşömeni kaptı ve içinde yazılanları okudu. Çok zora benzemiyordu. Malzemeleri temin etmek amacıyla sınıfın sağ tarafında durmakta olan dolaba yürüdü.

Diana kazanının altını yakmakla uğraşırken bir yandan da hala masasının üzerinde duran parşömene göz gezdiriyordu. Nedenini bilmiyordu fakat bu iksiri layıkıyla yapabilmek için inanılmaz bir istek duyuyordu içinde. İlk talimat oldukça basitti. Suyu kaynatın. Diana bir litrelik suyun tamamını kazanına boca ettikten sonra kaynaması için beklemeye koyuldu. Beklemek gerçekten iksir yapımının en sevmediği kısmıydı. Sabırlı olduğu söylenemezdi, bu nedenle çok daha fazla süre beklemesi gereken iksir yapımlarına nasıl tahammül edeceğini bilemiyordu. Nihayet kazanından fokurtular gelmeye başladığında ikinci talimatı okudu Diana. Bir tutam nane. Miktarını iyi ayarlamış olmayı umarak bir tutam naneyi de kaynayan suyun üzerine ilave etti. Ejderha yürek teli de bu su-nane karışımına katıldı. Şimdi iksir çok saydam bir yeşil rengine dönmüştü. İşte, Diana'nın en başarısız olduğu bölüme gelmişti sıra. Karıştırma. Zor geliyordu ona. Kaç kere karıştırdığını yalnızca bir saniyeliğine unutman, tüm iksiri berbat etmene yetebilirdi. On iki kez saat yönünde ve on iki kez... ''Diana.'' diye seslendi bir ses arkasından. ''NE VAR?'' diye cevapladı onu kız. Sesi istemeden yüksek çıkmıştı fakat işte onun yüzünden kaçıncı karıştırışında olduğu uçup gitmişti aklından. On bir miydi? Bitirmiş miydi yoksa karıştırmayı? Bir kere daha karıştırmalı mıydı? Onun bu ters tavrından ürkmüş olacak ki seslenen kişiden bir daha ses seda çıkmamıştı. Şikayeti yoktu Diana'nın. Onu rahatsız etmesinlerdi, ona yeterdi. On birden yana kullandı şansını. Kepçesini bir kez daha saatin aksi yönüne çevirdi. Evet, olmuştu galiba! İksiri şimdi çok koyu olmamakla beraber koyuya çalan bir yeşil rengindeydi. Sırasıyla boynuz tozu ve zırh parçasını da ekledi. Buraya kadar gelmişken her şeyi berbat etmemeyi umuyordu. İçinden dikkatlice sayarak yedi kere saat yönünde, bir kere de saatin aksi yönünde karıştırdı. Tüm talimatları eksiksiz tamamlamıştı. Parşömende iksirin beyaz renkte olması gerektiği yazılıydı fakat Diana'nın iksiri kusursuz bir beyaz renge sahip olmasına rağmen içerisinde gri benekler kalmıştı. Buna hangi talimatı yanlış yapmasının sebep olduğunu düşündü fakat yine de fena sayılmazdı kendi gözünde. Kazanının arkasına geçerek o gri benekleri gizlemeye çalıştı ve yorum sırasının kendisine gelmesini bekledi
.


~~~~

Profesörün Notu: İksirinizde bir sorun yok. Beneklerin gitmesi için biraz daha karıştırın. Nadir de olsa böyle sorunlar çıkabiliyor. Rpniz oldukça kaliteli olmuş. Tasvirler yerinde, akıcı ve imla hatası yok. Başarılarınızın devamını dilerim. Otuz üzerinden otuz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra Coulby
Ölüm Yiyen
Ölüm Yiyen
Cassandra Coulby


Mesaj Sayısı : 47
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : &
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePerş. Şub. 10, 2011 4:36 pm

Taburemde oturmuş, ellerimle masa üzerinde bir ritim yakalamıştım. Gözlerimi kısarak pencerelere çevirdim ve perdelerin arkasında saklı olan ve sınıfımızı aydınlatmaya yetmeyen hafif ışık süzmesine baktım. Ve ardından gözlerimi tekrar asmaya diktim, bir sınıfın nasıl bu kadar sıkıcı olabileceğini düşündüm.

Evet, dersteyiz.

Evet, dersimiz iksir.

Önümde koca bir kazan ve isimlerini ezberlerken can çekiştiğim türlü malzemeler. Kapı açılınca elimi durdurdum ve profesöre baktım. Kapı önünde huzursuzca dikiliyordu. Sınıf onu fark etmemişti ve bu durum onu hayli rahatsız ediyordu anlaşılan. Sert adımlarla ilerlerken birkaç öğrenci Fwooper’ı yalnız bıraktı aceleyle. Profesör yerine geçti asasını çıkardı ve perdeleri minik bir büyüyle açtı. Güneş dağların arkasındaydı, hafif bir rüzgâr yumuşak tenleri yalayarak geçiyordu. Halen bekliyordu, gözleri çok uzaklara dalmış, yüzünde hoş bir gülümseme vardı. Elini rahatsız olmuşçasına parşömenin üzerine koydu ve boğazını temizleyerek konuşmaya başladı. "Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum." Ben dâhil herkes şikâyet mırıltıları çıkarmaya başladı. Buyurun. Kim iksir dersini sever ki! Sınıf ve ben yavaşça susmaya başlarken profesörün gözlerinde nefret mi ciddiyet mi vardı anlaşılmıyordu. Tahtaya doğru yürüdü emin adımlarla, bir tebeşiri eline aldı ve yazmaya başladı. "Kalkan iksiri: içildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür.” Yavaşça döndü sözlerini bitirirken bize doğru ve tekrar gür sesiyle konuştu. "Herkes masamın üzerinde bulunan parşömenleri çağırsın” Parşömeni sessizce çağırdım ve önüme süzülmesini bekledim. Öne eğildim ve hazırlayacağım karışımı düşündüm. Başaramayacağımı biliyorum. Hiçbir zaman başaramadım ki. Ah, bir dakika… Bir kere fazlaca yaklaşmıştım, sanırım o sayılır. Yüzümü asarak kollarımı kıvırmaya başladım. Bu sefer kurallara uy. Bir yerine bir buçuk ölçek koymayı kes. Parşömeni yavaşça açarken profesör tekrar konuştu. "Sizden istediğim gayet açık. Hepinize kolay gelsin."

Evet, açık da! İçli bir inleyişle parşömeni okumaya başladım. Hızlıca gözden geçirip işe koyuldum. Bir litre su… Evet, kolay. Kazana dökerken yarısı da dışarıya dökülmüştü ki ben buna alışığım. Sanırım kazanı boşaltıp tekrar dökeceğim.

Evet, şimdide sıra; ne kaynamasını mı bekleyeceğim. Ellerimi bağladım ve sıkıcı dakikaların beni esir almasına izin verdim.

Kaynamaya başlar başlamaz büyük bir heyecanla öne eğildim sıradaki malzemeyi elime aldım.

Bir tutam nane… Hızlı bir hareketle içine attım ve okumaya devam ettim. Ejderha yürek telini kat ve karıştır. İçine attım ve saat yönünde on iki kere çevir. Acaba bunun hesabını nasıl yapabilirim. Tam on ikiyi nasıl tutturacağım ki şimdi! Neyse şuradan başladım. Çevir… Ve saatin ters yönünde on iki defa… Okumaya devam! İksir koyu yeşil mi olmalı. Biraz açık yeşil gibi duruyor. Belki biraz daha ejderha yürek teliyle hallolur. Hayır, ne denildiyse onu koydum ben! Neyse, devam! Boynuz tozu ve zırh parçası. Yedi kere saat yönünde çevirdim ve şimdi bir kerede saatin ters yönünde. Acaba yedi kere mi demek istiyor burada. Her neyse. Bir kere çevirelim. Şimdi okumaya devam. Evet, evet. Ne? Bitmiş ve beyaz renk mi olmalı. Benimki gri ama?! Belki biraz daha karıştırırsam? Evet, belki olur. Bir kere daha karıştırdım ve profesörün uyarıcı bakışlarıyla durdum.

Sonuç. Ben bittim!

~~~~

Profesörün Notu: Bir şeylerin tutamında bir yanlışlık yapmış olmalısınız. Yoksa kesinlikle istediğim gibi olacaktı. İksirler bazen epey yorucu ve kafa karıştırıcı olabiliyor. Ama dikkat bunların üstesinden gelebilir. Rpniz keşke biraz daha uzun olsaydı. Hoş bir rp idi. Tasvirlerde sıkıntı yok değil. Otuz üzerinden yirmi beş.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis Camellia Morales
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Alexis Camellia Morales


Mesaj Sayısı : 8
Gerçek İsim : ...
Sihirsel Soy : Melez
En Belirgin Özellik : Cesaretli&İnatçı
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue89 / 10089 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimeCuma Şub. 11, 2011 8:25 pm

"Bugün dersimizde önemli bir iksiri öğreneceğiz arkadaşlar. Bu yüzden tüm dikkatinizi bana ve anlatacaklarıma odaklamanızı istiyorum."

Camellia kulaklarına ulaşan berrak sesle önüne döndü. İksir dersliğini gerçekten sevmiyordu. Zindanlar gayet iç karartıcıydı zaten etraftaki ağır gürültü de cabası oluyordu bu durumda…

İçine doluşan düşüncelerle, üşüdüğü için kırmızımsı bir renk alan alt dudağı aşağıya doğru sevimli bir şekilde kıvrıldı. Uzun dalgalı saçları yüzünü örtüyordu. Sabah mahmurluğundan sıyrılmaya çalışarak, çenesinden destek alıp masaya yasladığı dirseklerini sakince kaldırdı. İçeri giren iksir profesörüne baktı dikkatini toplamaya çalışarak. Bugün biraz dalgın görünüyordu. Yüzü solgun gibiydi. Yanında oturan arkadaşıyla göz göze geldiler bir an. Camellia boyun eğerek gülümsedi. Sevmediği şeyleri yapmak zor gelse de gerektiği şekilde yapmaya çalışacaktı.
‘Başlıyoruz galiba.’ Dedi bu sefer daha güven dolu bir bakışla.
‘Ters tarafından kalkmadığına eminsin sen dimi? İksir dersindeyiz! Hayır net göremiyorsan söyle gözlüğünü getiriyim.’
‘Hocayı dinleyelim ama. ‘ Yanındaki bu cıvıl cıvıl kızın içini ısıtmasını seviyordu. O’na anlatması gereken şeyler vardı ama önce dersi anlamalıydı. Hocaya baktı tekrar. Sınıf nihayet susmuştu kendinde huysuz bir baş ağrısı bırakırken.
"Kalkan iksiri: içildiğinde size yapılan uğursuzluk büyülerinde kalkan görevi görür." Evet bu kısım kolaydı eğer iksiri yapabilirse. Belki birgün içme fırsatını yakalardı. Herkes ‘accio’ diyince başlamak üzere olduklarını fark etti.Camellia da sınıfa eşlik ederek parşömeni çağırdı.Zarif bir hareketle masasına konan sararmış yaprak parçasının önünde nazikçe eğildiğini farz etti bir an. Bu düşünce onu eğlendirmişti.

"Sizden istediğim gayet açık. Hepinize kolay gelsin."

Bir an içinde bir istek uyandı. Sabahtan beri beklediği arzu şu an içindeydi galiba.Işıltıyla parlayan mavi gözleri parşömendekileri okumaya girişirken alt dudağını ısırdı işe girişmenin verdiği hazla.

‘Su kazana dökülür ve kaynatılır.’ Kolaylıkla önündeki kazana koydu 1 litre suyu ve kaynatmaya başladı. Bu akışkan ve renksiz sıvı kendi susuzluğunu hatırlattı. Sabah kahvaltı yapmadan çıkmıştı. Ama alışkındı bu duruma. İkinci madde olarak bir tutam nane vardı sırada. Ah işte sevdiği şeylerden biri. Bir tutam denmişti. Bahçelerinde renkli saksılarında güneşe tebessüm eden tatlı naneleri geldi aklına. Kokuyu içine çekti. Burnunu hafifçe kaşındırsa da bu duygu hayli hoşuna gitti. Fazla zaman kaybetmeden ejderha yürek telini aramaya koyuldu malzemelerinin arasında. Başta bulamayınca telaşa kapılsa da çantasından çıkarmayı unuttuğunu fark edince sakinleşti bedeni. Elleri hala heyecanla titrerken ejderha yürek telini kattı kazanına. Bu iş yemek yapmak gibi geliyordu her zaman ona. Tek fark bir iksir hazırlıyor oluşuydu. İşte işin zor kısmına gelmişti ki ilerideki bir çocuğun kazanından küskün bir ‘puf’ sesi geldi mor bir dumanı da peşine katarak. Dikkatinin fazla dağılmasına izin vermeden talimatlara döndü tekrar.
‘Sırasıyla saat yönünde on iki kez ve saatin aksi yönünde on iki kez karıştırılır.’
Eli kepçeyi kavrarken pamuk beyazı yüzü kazana daha da yaklaştı. Şimdi pür dikkat saat yönüne karıştırmaya başlamıştı iksirini. On iki kez saat yönüne karıştırdıktan sonra tam tersi yönde karıştırmaya başlayacaktı ki arkadaşının ‘Zırhı unuttum!’ diyen endişeli sesini duydu.
Kepçeyle kalakalmıştı.Ters yönde karıştırmaya başlamadan önce yanıtladı onu. Hesapları karışsın istemiyordu.
‘Çantamın içine bak.’
Ardından tersi yönde on iki kez karıştırdı. Kazanın buharından yanakları pembeleşmişti. Yüzü ateş gibi sıcacıktı. Bunaldığını hissetse de bir an talimatları okumaya devam etti. İlk başta sarı dumanlar etrafını sarsa da açık yeşil bir tondan çimen rengine dönmüştü yavaşça. Doğru yapmış olduğunu umarak sıradaki malzemeye baktı. Boynuz tozu ve zırh parçasını da yeteceğini umarak attıktan sonra yedi kere saat yönünde kepçeyi çevirdi. Kendini artık tamamen bir aşçı gibi hissediyordu. Ah keşke şimdi Hogwarts’ın mutfağında olsaydı. Düşüncelere fazla dalmanın etkisiyle son dakika unuttuğu saatin tersi yönüne son ve tek karıştırışı da yaptıktan sonra arkasındaki ayak seslerine kulak kabarttı.İksirin ne renk aldığına baktı. Kusursuz bir beyaz olmasa da sarımsı bir kirli beyazı andırıyordu. Sanki iksiri kremle beyaz rengi arasında sıkışıp kalmıştı. Derin bir iç çekerek yorumu beklemeye başladı.


~~~~

Profesörün Notu: Nadir rastlanan durumlardan bir tanesi gelmiş başınıza. Ancak korkulacak bir durum yok. İksiri başardınız. Keşke daha uzun olsaymış rpniz. Hiç sıkılmadan okuyabilirdim. Tasvirler çok hoş olmuş. Tebrikler. Otuz üzerinden yirmi yedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Penelope Christina Lion
Büyücü
Büyücü
Penelope Christina Lion


Mesaj Sayısı : 901
Gerçek İsim : Şafak
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Değişmeyen tek şey değişimdir.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue81 / 10081 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue41 / 10041 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePaz Şub. 13, 2011 9:39 am

Başlıyoruz galiba, sizin için sıradan bir kavram olan yeni bir güne başlamaktan bahsediyorum. Çünkü bu benim için bu aralar özel, yoğun bir şey. Sanırım fazlasıyla düşünüyorum. Hayatı yani, sevdiklerim elimden akıp giderken tam anlamıyla böyle oluyor çünkü benim ne zaman gideceğimi kim kestirebilir ki? Tamam bu benim gibi biri için basit bir düşünüş şekli ama gerçekten yoruldum. Yani farklı olmak dışında değişim için bir şey yapmadığım halde hayat beni yormayı başarıyorsa, ne için uğraşıyorum? Oysa annemlerin kavgada olmamam gerektiği bana küçüklüğümden beri işlediği bir şeydi. Robert asla karışmadı bu konuda ama o da babamın vasiyetini yerine getirmek ister. Ama ben biliyorum, bu ailede asırlardır isyancıların genleri yatıyor. Ve biz asırlardır savaşan bir aileyiz. Tüm malvarlığımız bu. Ama ben şimdi geri kalan tek Lion ne kadar vazgeçtim savaştan. Ne kadar sürer bilmiyorum ama dinlenmeye ihtiyacım var. İnsanların tutarsızlıklarından uzak sağlam bir kafa bazen her şey demektir. Dışarıdan hiç bir zaman öyle gözükmesem de bazen insanlardan ve garip huylarından çok bunalıyorum, bizim türümüzde garip normal olmayan bir şey var. Yine üzülerek itiraf ediyorum ki bir büyücü olarak Muggle'lardan biraz daha duyarlı olduğumuzu iddaa edeceğim. Ama benimki bir ayrımcılık değil, kesinlikle. Oysa Slytherin için güzel bir yem olurdum. Hayır, oraya atılsaydım, seçmen şapkanın ne düşündüğünü kim bilebilir, muhtemelen şimdi olduğum insanla alakam olmazdı. Binalarımız başta aramızda o kadar keskin farklar olmasa da seni başkalaştırıyordu. İster istemez bir aslan olmayı öğreniyordun. Eva arkadaşlarının arasında beni tanımıyormuş gibi yapardı bu yüzden, tabi bende. Tanrım ne kadar sıkılıyorum. Bunları düşünürken oturduğum yer bir ders sırası. Herkesten önce gelmiş olmam kendimi biraz asosyal hissettiriyor ama aynı zamanda böyle hissetmeye ihtiyacım olduğunu da düşünüyorum. Asosyal olmak herkesin ihtiyacı… Ama önümde oturan vıcık vıcık çifti görünce içim kalkmıyor değil. O böyle değildi eskiden, şimdi tanıyamıyorum. Ah tabi ki önümdeki çiftten bahsetmiyorum. Ama kafam karışık işte… İçeri giren Profesör Le Guédon'a göz ucuyla bakıyorum. İksir dersini sevmek zorundayım, hedeflerim göz önüne alındığında sevmeme lüksümün olmadığı tüm o derslerden biri, ama iksir her şeyden öte bir lüks değil, hayati bir zorunluluk. Bu yüzden Elais'in dediklerini harfi harfine dinlerim her zaman. Evet, iksir aynı zamanda bir sezgi ve yetenek işi kitapta yazanlar harfi harfine uyguladığında bir duygusu olmaz. Ama eğer bu işi kıvıramayacaksan en iyi yöntem harfi harfine talimatları uygulamaktır. Yoksa sonuç; bum ! Kalkan iksirini bir kaç kere duymuştum, artık öğrenmenin zamanı gelmişti sanırım. Hatta geç kalmış bile olabilirdim, bu iksir gerçekten önemliydi. Eğer yeterince , önemli kişiler için en azından, uygulanabilirse sonuç mükemmel olabilirdi tanrım, kimleri koruyabilirdi bu iksir? Bu yüzden hatasız olmalıydı. Her zaman iksirlerime uyguladığım o deneyselliği kullanmam risk almak demekti. Bu gün bir koyun olacaktım, harfi harfine her şeyi yapan. Ve önümde gördüğüm takıma baktım, sanırım ilk yapmam gereken suyu kaynatmak olacaktı, basit iş. Suyu kazana döktüm ve kaynamasını bekledim. Yavaşça fokurdamaya başlayan suya gülümseyerek elimde tuttuğum "bir tutam" naneyi attım içine. Sonra ,buralarda bir yerlerde olması gereken ejderha yürek telini, tanrım buralarda bir yerde olmalıydı. Ne yani önümde eksik malzeme mi vardı? Pekala bende eksik malzeme olması demek, Slytherinlilerde de eksik malzeme olması gerek demekti. Göz ucuyla Elais'e bakarak yandaki Slytherinlinin yürek telini aldım. Profesör görmüş müydü bilmiyordum ama gülümseyerek işime devam ettim. On iki kez sağa ve on iki kez sola. Ah şimdi müzik olacaktı. Ritm eşliğinde kazanımı karıştırmaktan daha eğlenceli ne olabilirdi ki? Hafifçe bir ezgi tutturdum ve saymaya başladım. Koyu yeşil, bu tam kıvam mıydı bilmiyordum, iksirime bakarak gülümsedim. Tanrım bu işi seviyor muyum bu kadar mutluyum? Geri kalan malzemelerim eksik olmadığına göre boynuz tuzu ve zırh parçasını kazanıma ekleyecektim. Benim güzel kazanıma, ama başım dönmeye başlamıştı. Masanın üstüne tutunarak ayakta kalmaya çalıştım. Kazanın fazla beklememesi gerektiğini düşünerek malzemeleri attım içine. Kağıda bakacak halim yoktu ama yinede hatırlıyordum işte; saat yönünde yedi saatin tersinde bir. Masaya yaslanmaya devam ederek bitirdim iksirimi.

~~~~

Profesörün Notu: İksir konusunda gerçekten yeteneklisiniz. İksiriniz başarılı. Rpniz sade olmuş. Ama duygusal tasvirler ve akıcılık müthiş diyebilirim. Fakat görsel tasvirler azdı. Otuz üzerinden yirmi sekiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elais Anja Brennt
-
avatar


Mesaj Sayısı : 841
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePtsi Şub. 14, 2011 8:41 pm

Out: Bekletiyorum sizi. Ancak teknik işlere bakmaktan vakit kalmıyor pek. En kısa zamanda puanlarınızı vereceğim. Bir de not düşeyim; İksiri başarıp başaramamanız size puan kaybettirmiyor. Kurgu farklılığı olsun diye böyle bir şey yaptım.


*Ders devam etmektedir. Rp'lerinizi bırakmaya devam edebilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Judith Gisele Ryngéer
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Judith Gisele Ryngéer


Mesaj Sayısı : 20
Gerçek İsim : Rabia.
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Çift kişilikli olduğu düşünülüyor. Çünkü iyi günlerinde iyi kalpli, neşeli ,yardım sever, düşünceli ve anlayışlıdır fakat herhangi belirgin bir neden olmadan somurtkan ve ukala olabilir.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue85 / 10085 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue43 / 10043 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePtsi Mart 14, 2011 5:29 pm

Üç saatlik uykudan sonra kalkıp ders kitaplarımı alarak çalışma masama geçtim. İlk dönemin bir kısmını bazı sebeplerden dolayı kaçırmıştım. ''Bunu telafi etmeliyim.'' diye mırıldandım. Ders çalışmak istemediğimde tam bir tembele dönüşsemde ders çalışmam gerektiğinin bilincindeyim ve bu beni inek öğrencilerden biri yapmaya yetiyor. Kitaplara konsantre oldum ve vaktin nasıl geçtiğini anlamadan sabah olmuştu bile... Yaklaşık bir buçuk saat sonra iksir dersim vardı. Bir saat boyunca iksir kitabını inceleyip kaçırdığım iksir derslerine göz attım.

Artık hazırlanma vakti gelmişti. Cübbemi giyip sarı saçlarımı tepeden sıkı bir şekilde topladım. Ders esnasında dağılıp dikkatimi dağıtmasını istemiyordum. Hızlı ve dikkatli adımlarla iksir dersliğine gittim. Orta sıralarda oturan birkaç kişi dışında kimse görünmüyordu. Ön sıralardan birine geçip ders kitaplarımdan birini açıp çalışmaya koyuldum. Derslik kalabalıklaşmaya başladı ve kalabalıklaştıkça dersliğe bir gürültü hakim oldu. Çok geçmeden Profesör sert adımlarla sınıfa girdi. Tek bir hareketle sınıfın bütün pencerelerini açtı. Ders kitaplarımı kenara topladım ve kendisine odaklanmamızı söyleyen Profesöre baktım.

Yapacağımız iksirin uğursuzluk büyülerine karşı bir çeşit kalkan görevi göreceğini anlatan Profesör masasındaki parşomenleri çağırmamızı söyledi. Asamı kaldırıp ''Accio'' diye fısıldayarak parşomeni çağırdım. Profesörün iksiri yapmamızı istediği belliydi. Parşomeni açıp yönergeler doğrultusunda iksiri yapmaya başladım. Suyu mililitresine kadar ayarlayıp kazana döktüm ve kaynayınca içine bir tutam nane ve ejderha yürek telini kattım. Her karıştırışta fısıldayarak sayıp 12 kere saat yönüne ve 12 kerede saat yönünün tersine karıştırmayı tamamladım. Sırada boynuz tozu ve zırh parçası vardı. Boynuz tozunu kattıktan sonra birden önce zırh parçasını katıp katmayacağım hakkında şüpheye düşüp panikleyerek parşomene baktım ve doğru sırayla kattığımı görünce rahatlayarak zırh parşasınıda kattım. Yedi kere saat yönünde ve bir kere de aksi yönde karıştırdıktan sonra parşomendeki yönergeleri tekrar tekrar okuyup atladığım bir şey olup olmadığına baktım.

~~~~

Profesörün Notu: İksiriniz başarılı, tebrikler. Rpnizde tasvir konusunda eksiklikler mevcut. Anlatmınız hoş. Biraz daha olay katsaydınız çok daha iyi bir rp olurdu. Otuz üzerinden yirmi dört.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archer Langley
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Archer Langley


Mesaj Sayısı : 173
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Acımasız.
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue93 / 10093 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimeSalı Nis. 05, 2011 11:10 am

Elleri tüm maharetlerini kullanarak kızın bedeninde dolaşıyordu. Dudakları aceleci ve ateşliydi. Dolgun dudakların birleştiği noktadan insanı kıvrandırabilecek kadar arzu dolu dalgalar yayılıyordu birbirinden çok farklı iki vücuda. Uzun parmakları kısa süreli sürtünmenin ardından cadının ince telli saçlarını bulmuş sertçe okşuyordu. Daha çok kışkırtmak istercesine vücudunun her noktasını kıza bastırıyordu. Sapkın, zararlı düşünceleri ele geçirmişti kontrolünü. Sonu şimdiden belli olan bir yolculuktan farksızdı yaptıkları. Birbirlerine tüm yeteneklerini çekinmeden sunacak ardından küflü zindanın bir köşesinde üst üste sızıp kalacaklardı. Diğer tüm kızlarla olduğu gibi. Dokunuşları ağır ağır kızın minicik eteğinin içine kaymış hareketleri kızı inleterek zevke boğuyordu artık. Adını bilmediği –aslında hakkında hiçbir şey bilmiyordu- kız çığlık atana kadar sürdürdü ahlaksız dokunuşlarını. Cadıyı sertçe duvara yaslayıp dudaklarını dişledi hayvanımsı bir tavırla. Nefes nefese kalmış kızın gözlerine baktı bir süre. Kız ne olduğunu anlamaya çalışırken geri çekilip gömleğini ilikledi. Ardından bir yere savurduğu siyah cüppesini üzerine geçirip cüppenin altında duran asayı beline tıkıştırdı. “Ne yani! Bunun için mi getirdin beni buraya?” Gülümsedi. Bu kıza hiç kimse Archer Langley hakkında bilgi vermemiş miydi? Oynamıştı işte onunla da. Tüm arzu ve şehvetini körükleyip ortada bırakmıştı. Zevk aldığı şeyler listesinde ikinci sıradaydı bu davranışı. Birde bu şekilde bıraktığı kızların başka erkeklere gidip kendilerini onlarda teselli etmesini izlemek. Geniş bir gülümseme yaydı suratına. “Gerçekten kendini seni altıma alabileceğim kadar iyi mi sanıyorsun?” Soruya soruyla karşılık vererek daha çok çıldırtmayı umuyordu kızı. Cadı ağlayarak boş zindandan çıktığında ise bunu çok iyi becerdiğini anlamıştı. Attığı kahkaha zindanlarda yankılanırken yaptıklarının verdiği zevki hücrelerinde bile hissedebiliyordu.

&

Dersliğe girerken sabah yaşadıklarını hatırlamıştı. Yüzüne pis bir sırıtma kondurarak boş sıralardan birine oturdu. Belirli birkaç kişiyle sohbet ederek profesörün gelmesini beklemişti. Her biri kendi hallerinde takılan öğrencileri izledi Bayan Guédon dersliğe giriş yapana kadar. Büyük bir gürültü yapan öğrenciler çil yavrusu gibi seri adımlarla sıralarına geçiyorlardı. Profesör ise derslikteki sesi bastırmak istercesine ayaklarını yere vuruyordu. Derse geçmek için yapılan klişe hazırlıklar takip etti sonrasını. Genç büyücü sıkıntı içinde profesörü dinliyordu. İksir yapmak hiç ona göre bir şey değildi. Sahi neden gelmişti ki dersliğe? Profesörlerin başarısız davranışları hakkındaki yorumlarını dinlemektense göl kenarında kendini sessizliğin kollarına bırakabilirdi. Veya kendini kollarına bırakabileceği başka bir şey bulurdu. Safkan bir çıtır! Hiçte fena fikir değildi. Kollarını göğsünde kavuştururken profesörün dersliği aniden terk ederse ne yapabileceğini düşündü. En fazla binasından puan kırarlardı. Okul idaresine de götürülebilirdi. Yahut profesör ters taraftan kalkmış olurdu ve puf! Her ikisi birden! Sertçe dudağını kemirdi. Bir şeyleri yapmaya mecbur olmak fazlasıyla huzursuz ediyordu onu. Ağzının içine yayılan metalimsi tatla irkildi. Dudağında ufak ısırıklar bıraktığı yer tiz bir acıyla sızlıyordu. Lanet! O sırada konuşmaya başlayan profesörün sesiyle kendine geldi. Her ne kadar umurunda olmasa da hangi iksiri yapacaklarını merak ediyordu. Bayan Guédon’un kendisini pür dikkat dinlemelerini istemesiyle merakı daha çok artıyordu. Hadiii! Sadede gel kadın! Profesörün tahtaya yönelmek gibi merakını gidermeyi geciktiren hareketleri çıldırtıyordu Archer’ı. Ciğerlerine sınıfa giren temiz havayı doldurdu. Sabır! Heh! Kalkan iksiri!

Daha önce böyle bir iksir duymuş muydu? Sanmıyordu. Yinede çok fazla yararlı bir karışım olduğu kesindi. İşine yarayabilirdi. Profesörün talimatıyla sessizce çağırma büyüsünü mırıldandı. Saniyeler sonra elinde olan parşömeni dikkatle okudu. Malzemelerin çoğu diğer iksirlerde olduğu gibi midesini bulandırmamıştı. Bir tek cincüce tarafından yapılan zırhın parçası, olayı aklına yatmamıştı. Ahmak yaratıkların yaptığı malzemeyi kullanarak yapılan bir iksiri öleceğini bilse kullanmazdı herhalde. Yada kullanırdı. Emin olamıyordu. Yapılışı, başlığı altında yazılanlara kaydı parıldayan bakışları. On iki kez saat yönünde! On iki kez saatin aksi yönünde! Yedi kez saat yönünde! Yedi kez saatin aksi yönünde! Hayy****! Okuduklarından sonra bile kafası karışmıştı. Uygulamaya geçtiğinde ne tür bir felaket yaratabileceği konusu ise tartışılmaya açıktı. Malzemelerin bulunduğu dolaba yönelip rastgele bir şeyler çıkardı. Aldıklarını eski kazanlardan birinin içine koyup boş yerlerden birine geçti. Yapacağından değil, profesörden güncel nutuklardan birini dinlemek istemediğinden yapıyor gibi gözükmeye çalışacaktı. Diğer öğrenciler hararetle iksirle boğuşurken Archer kazanın içine doldurduğu suyla oynuyordu. Bir tutam naneyi avucunun içinde onlarca parçaya ayırarak duru suyun üzerine attı. Ardından nane parçalarının üzerine bir tutam tek boynuzlu atın boynuzunun tozunu ekledi. Ortaya çıkan renk oyununa ve sudaki hafif hareketlenmeye macera dolu bir film izliyormuşçasına bakıyordu. Dersin bitimine kadar parşömende yazan hiçbir yönergeye göre hareket etmemişti. Sadece can sıkıntısından malzemeleri çocukça birbirine karıştırmış suda oluşan tepkimeyi izlemişti. Öğrenciler iksirlerini küçük tüplere doldurup profesörün masasına bırakırken Archer Langley adının yazılı olduğu boş bir tüp bırakarak dersliği terk etmişti.

~~~~

Profesörün Notu: Değişik bir rp olduğunu söylemeliyim. Kaliteli fakat tasvirlerde sorun var gibi. Otuz üzerinden yirmi dokuz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elais Anja Brennt
-
avatar


Mesaj Sayısı : 841
Rpg Puanı :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Right_bar_bleue

II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Empty
MesajKonu: Geri: II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.   II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri. Icon_minitimePerş. Nis. 07, 2011 7:15 pm

Ders bitmiştir. Katılan tüm öğrencilere teşekkürler.^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
II. Dönem/I. Ders ~ Kalkan İksiri.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Üçüncü Dönem İlk Ders
» İlk Ders
» Eski Yazılar İkinci Ders - Çivi Yazısı - Ortak Ders
» Eski Yazılar İlk Ders - Hiyeroglif -Ortak Ders
» Dördüncü Dönem.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: Düşünseli :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: