Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mark Croom-Carter

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Mark Croom-Carter
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Mark Croom-Carter


Mesaj Sayısı : 10
Gerçek İsim : Baran.
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Daha yazmadım kurguyu o.O
Rpg Puanı :
Mark Croom-Carter Left_bar_bleue77 / 10077 / 100Mark Croom-Carter Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Mark Croom-Carter Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Mark Croom-Carter Right_bar_bleue

Mark Croom-Carter Empty
MesajKonu: Mark Croom-Carter   Mark Croom-Carter Icon_minitimePaz Kas. 28, 2010 4:34 pm

Beş katlı yüksek bir binanın yavan arasında ki küçük odası, bir barınaktan çok, bir dolabı andırıyordu. Kendine yemek sağlayabilmesi konusunda ki şüpheleri hep aynıydı. Veronika'yla ayrıldıklarından beri kendine değil yemek pişirmek, su içmeye bile üşenir olmaya başlamıştı. Mark, ürkek ya da gözü rahatça korkutulabilecek yapıda biri değildi. Üstelik bunun tam tersiydi. Ama uzun zamandır kuşkulu denecek denli alıngan ve gergindi. Öyle içe kapalı öyle ilgisiz bir yaşam sürüyordu ki, bırak arkadaşlarını, diğer insanlarla da karşılaşma korkusu vardı. Onda bu etkileri başlatan ve kendine olan güveninin kaybolmasına sebep olan yaşadığı boşanmaydı. Kendini kapattığı bu tahtadan odadan kurtulmak için hiç bir çaba göstermemiş ve gelen arkadaşlarını da geri çevirmişti.

Bugün farklı hissederek uyanamasında ki en büyük etken, sıcacık gün ışıklarının odanın perdesinı delip geçtiğini hatta yüzüne vurduğunu görmesiydi. Uzun zamandır ilk defa böylesine mutlu bir sabaha uyanmıştı. Aylardır kendini kapattığı tavan arasından çıkamanın zamanı olduğunu düşünmüştü henüz gözlerini açtığında, ' aman tanrım ' diye düşündü tuhaf bir gülümseyişle. İçine dolan huzur tamamıyla yüzüne yansıyordu ve aylardır suratsız Mark gitmiş, yerine farklı biri gelmiş gibiydi adeta.

Yataktan doğrulurken bir yandan ıslık çalıyor, diğer yandan da nereye gitsem diye düşünüyordu. Elbette aklına ilk gelen yer, Çatlak Kazan olmuştu. Çatlak Kazan'ı Hogwarts'dan bu zamana kadar sevmişti. Orayı hem sıcacık bir yuva, hem de insanaların kendilerini gizlediği bir ortam olarak görüyordu. Tanıştığı çoğu insanı orada tanımıştı. Hatta Veronika'yla bile burda tanışmış ve her pazar yorgunluklarını burada atmışlardı. İçinden düşünürken, Veronika'nın adı geçtiğinde ise sıcacık gülümseme yayıldı yüzüne, hala unutmadığı gibi, deliler gibi de seviyordu.

Eski odanın içerisinde bulunan her eşyanın üzeri örümcek ağlarıyla doluşmuştu. Temizlemek istemiyordu. Bir kaç kez denese bile daha berbat etmişti çoğu zaman..
Dolabına yaklaştığında, tozlu raflardan birinden bir gömlek ve bir pantalon çıkaktarak hızla üzerine geçirdi. Hemen perdeye doğru koşarak hafifçe camı araladı ve camın yanında bulunan siyah koltuğa yaslandı. Şöyle bir dışarı baktığında bir çok kişi koşuşturma içerisindeydi. Heyecanlı büyücü ve cadılar, işlerine ya da alışverişe gidiyorlardı.

Tüm bu heyecana dayanamayarak Çatlak Kazan'a doğru yola koyuldu. Eskiden tüm hayatının bu yollarda geçtiğini düşünüyordu. Şimdi ise aynı düşünce yine kafasında yayılmaya başlamıştı. Bayılıyordu, Hogwarts'ın açılış heyacanını yaşayan öğrencileri seyretmeye, her birine bakıp eskilerini hatırlamaya. Çoğu zaman çatlak Kazan'ı bu yüzden severdi. Birazdan Çatlak Kazan'a geldiğinde kapıyı tek eliyle hafifçe iterek açtı. Kapının açılmasıyla beraber bir çıngırak sesiyle, kendini tahtadan yapılmış zeminin üzerine bırakarak, loş ışığın altındaki Çatlak Kazan müşterilerine şöyle bir bakara gülümsedi. Hemen ardından her zaman ki karanlık köşesine geçerek " Bakar mısınız ! Bir Ateşviskisi istiyorum " dedi ve arkasına yaslanarak, bugünün Gelecek Postası sayını okumaya başladı.. Dışarıdan gelen insan sesleri, içine huzur dolduruyordu adeta..

Karanlık köşenin tüm kasveti ve rehaveti çökmüştü Mark'ın üzerine. Olabildiğince sessizliği tercih ediyordu Çatlak Kazan'ın en kuytu köşesinde. Kendini bırakmış tüm düşüncelere, neler yaşadığını ve ne haksızlıklara maruz kaldığını birer birer geçirdi aklından.. Bazılarında gülümedi, bazılarında ise gözleri doluyordu. Geçmiş te yapılan hataların neredeyse hepsini telafi etmeyi başarmış ve elinden geldiğince mutlu olmaya çalışmıştı. Aslında hayatında Veronika'yı tanımadan önce yaşamadığını düşünüyordu çoğu zaman, hatta ona " Kurtarıcım " derdi kendi kendine karaladığı bir kaç yazının içerisinde.

Çatlak Kazan'ın içi kalabalıktı. İnsanlar bağırarak gülüyorlar, konuşuyorlardı. Kafasında ki bu yoğun düşünceler onları duymamasını sağlıyordu ve masada bulunan Ateş Viskisini yudumluyordu. Bir an için, kapının açıldığı ve içeri bir rüzgarin girdiğini hissetti. Oturduğu köşeden kimin geldiği gözükmediği için hafifçe doğrularak bakmaya çalışsa da beceremedi. Tekrar Gelecek Postasını eline alarak, manşetlere göz gezdirmeye başladı. Hiç bir haberi okuyamıyordu uzun zamandır. Hiç birine şaşıramıyordu. Çoğu arkadaşı bu duyguları abarttığını düşünüyordu. Bir an için burnunda onun kokusunu hissetti. Aklı ve kalbi yerinden çıkacakmışcasına Gelecek Postasını masaya bıraktı. Kaşlarını çatarak baktı önünde duran gölge silüetine, söyleyecek söz bulamadan, karşısındakinin o olduğunu anladığında, hafif bir sıcaklık yayıldı içine, Veronika'nin burada olması hiç şaşırtıcı gelmiyordu ancak aylardır neredeyse hiç karşılaşmamışlardı.

Veronika, sandalyeyi çekerek hızla oturdu ve o ince sesiyle bir ateş viskisi istedi. İşte o anda Mark'ın içine dolan duygular yavaş yavaş zapt ediyordu. Veronika tüm içtenliğiyle,tüm güzelliğiyle karşısında duruyordu. Sanki aylardır beklediği gün bugünmüş gibiydi. Gözlerine baktı bir an için, derin bakışları yakalayacağını umdu ve başarılı da oldu. Bakışlarını içinde hissediyordu. Veronika ise gülümseyerek " Merhaba " dedi. Mark, konuşamıyordu ve tek kelime edemiyordu. Küçük bir aptal gibi kalmıştı karşısında, hemen kendisini toparlaması gerektiğini içinden tekrarlayarak, " Me-me-merhaba Veronika " dedi şaşkınlığını gizlemeyerek. Onu burada görmüş olsa bile yanına oturacağı aklına bile gelmiyordu, bu yüzden tüm şaşkınlığıyla dinlemeye başladı.

Oturduğu sandalye'ye zorla tutunan Mark. Kendini toparlamaya çalışıyordu. İçinde bulunan mutluluk hissini, şaşkınlık bastiriyordu. Nefes alış verişleri çok daha hızlanmıştı. Normalde Veronika onun bu halina gülerdi. Böyle zamanlarda, kafasını göğsüne yaslardı ve hızlanan kalp atışlarını dinlerdi. Herşeyi bırakıp bir an için kalkıp gitmek istedi. Aylardır çıkamadığı melankolik hayatından sadece bir günlüğüne sıyrılmıştı ve olana bakın. Kendini kapattığı evin pencerelerinden, her köşesinden izlerdi olanları, hayal ederdi. Geceleri beraber sokakta sarmaş dolaş yürüdüklerini ve evlendikleri tarihe kadar, aylardır kafasında bunları analiz etmiş gibiydi. O eşsiz güzelliği kaybetmenin acısı aylar sürmüştü. Hatta şuan bile devam eden, o büyük kocaman delik, daha da büyümüştü. Bir erkeğe göre olabildiğince duygusal olan Mark, bunu sadece sevdiği insana gösteriyordu.

Bir an için derin nefes alarak, Ateş Viskisini tek dikişte içti ve tekrar derin bir nefes aldı. Bardağı masaya koyarken biraz hızlı koyduğu için çıkan sesten rahatsız oldu. Çatlak Kazan bir an sessizleşti. İçerideki loş ortamın verdiği ıssızlıkla konuşmaya cesaret edemiyordu. Bazılarına göre aşırı olan bu durumu onun etkisinden çıkamadığı aşkın kurbanı olduğunun göstergesiydi. Önceden söyleseler aşık olacağına asla inanmazdı çünkü bu konuda ki duygularını yitirmişti o zamanlar, hatta Hogwarts'da çoğu kızla dalga bile geçmişti. Yine yapılan o davranışı aşırılık olarak görüyordu herkes ancak o bir kişiyi sevmişti.


Ellerini masanın üzerine birleştirerek, Gelecek Postasına göz gezdiren Veronika'nın baktığı yerlere baktı. Böyle zamanlarda çoğu zaman elleri terlerdi. Hafifçe gülümsedi Mark. Gelecek Postasında kayda değer hiç birşey yoktu. Elbette o bir bahaneydi zaten, içine girdiği çıkmazdan onu kurtardığını düşünüyordu bir şeyler okumanın. Bir an için gözleri, gözlerine değdi. İçinde akan sıcacık güneş ışığını derin nefeslerle hissetmeye başladı. Veronika olabildiğince yavaş yudumladığı ateş viskisinin ardından masaya biraz daha yaklaşarak " Mark, anlatsana, işler nasıl gidiyor " dedi ciddiyetle. Bu soru karşıısnda biraz şaşkınlığını gizleyemeyerek " İyi. " diyebildi sadece. Aslında verdiği bu tepki sadece şaşkınlıktandı başka hiç bir anlam taşımıyordu. Kendine geldiğinde de " Bende yeni toparlanmıştım " dedi sakalını sıvazlayarak, ardından arkasıdan geçen garsona seslenerek " Bir ateşviskisi daha ! " dedi.

Sessizce dinliyordu etkisinden çıkamadığı o derin aşk duygusunun.. Günlerdir yalan dolan gülümsemeler yayıyordu etrafa. Ne yapsa, ne etse yinede içinde bir geç kalmışlık hissi oluyordu. Veronika'yla ayrılmalarının üzerinden henüz bir kaç ay geçmesine rağmen, odasından çıkamamıştı. Ruhunu dinlendirmişti belki ancak her köşesinde anıların bulundu bir odada ne kadar iyi olabilirdi ki. Aklında hep, son defa görsem hissi uyanmıştı. Vazgeçilmez bir histi ve can yakıcı olan yanında buydu zaten.. Arkasını dönüp öylece gidememişti. Çoğu arkadaşı onu kurtarmaya çalıştı. Hatta Edward zorla evden çıkarmıştı ancak hiç bir işe yaramamıştı. O güzel gözlerin yerini hiç kimse, hiç birşey alamazdı.

Kalbinin hızlı atışını dinlerken, aldığı nefes alışverişlerin teklediğini farketti. Bir an için Veronika'yı baştan aşağıya süzdü. Saçlarından, o çilek dudaklarına kadar, her tarafını süzdü. Gözlerinde hafif bir buğulanma oldu. Derin nefes alarak, elinin tersiyle aldı Veronika görmeden. Bu kusursuz yaratımın ona sahip olduğu günler geldi belki de aklına, beraber yaşadıkları ve o gözlerin içerisinden tüm vücuduna aktığı dakikalar geldi aklına. Düşüncelerini her zajman yüzüne yansıtan bir adam olduğu için kendini hemen toparlamaya çalıştı. Oturduğu sandalyeden doğrularak, elleriyle kafasını destekledi ve Ateş Viskisinden bir yudum alarak gülümsedi. Ardından Veronika birşeyler söyledi " Ben henüz toparlandım bile diyemiyorum... Ama uğraşıyorum işte. " dedi bir tebessümle. Veronika'nın nasıl gülümsediğini hatırlatı. Hiç unutmamıştı. Kendini kaptırdığı ve aşkın onları en doruk noktalarına çıkarttığı dakikaları hatırladı. Bir an için abarttıp abartmadığını düşünsede, bunları böyle bir insanla yaşamak ona her zajman heyecan vermişti.

Sandalyede tekrar doğurlarak, dışa vurduğu üzüntülü bir ifadeyle " Tabii. Toparlanmak lazım. Keşke.. " dedi ve ardından gözlerini devirerek baktı " Keşke dememeliyim. " dedi ve gülümsedi ardından içkiyi bir dikişte bitirerek ellerini göğsünde kavuşturdu.

Hafif bir yalancı öksürükle bıraktığı bardağı tekrar eline aldı. Tekrar bir yudum aldı ve kendini bıraktığı baş döndürücü içkinin etkisini kimseye belli etmemeye çalıştı. Kolay sarhoş olmayacak kadar dirençliydi vücudu, zaten uzun zamandır içmesi oldukça alıştırmıştı bünyesini.. Bir kaç ayda olabildiğince kilo vermiş ve hiç birşey yememişti. Belki bundan yıllar sonra birbirilerinin karşılarına çıksalar bu kadar etki etmezdi. Sonuçta bugün yeni bir olacaktı. Güneş bugün onun için doğmuş olduğunu düşünüyordu. Yaşadığı duyguları tarif etmeye kalksa, içinde acıdan başka birşey yoktu. Ayrılmak zorunda kalmışlardı ve bunun zorunluluğuyle ikiside acı çekiyordu. Veronika'nın ne yaşadığından haber almıştı bu süre içerisinde ne de başka birşeyden. Gururu el vermediği için kimseye soramamıştı ve cesaret edememişti. Arada Edward onu toparlamaya geldiğinde ona sorardı. Oda zaten hiç bilmezdi ne olduğunu..

Tüm bu düşünceler akarken aklından, elleriyle oynamaya başladı. Küçük bir çocuk gibi kırgın, üzgündü. Utanmasa, dudaklarını bükebilirdi hatta bağıra bağıra ağlayabilirdi. İçine içine ağlıyordu. Kafasını yere eğerek düzelmek için kendine gelmesi için toparlandı. İçinden ' Hayır, güçsüz olmayacağım! ' diyordu. Kafasını ilk olarak tavana çevirdi ve Veronika'ya başladığında gözlerinin ışıl ışıl parıldamasını sağladı. Gülümsüyordu. Aslında gülümsemesi sadece sinirdendi. Hayatının en harika kadınıyla karşı karşıya oturmuş ona aşık olduğunu söyleyemiyordu. Kendine hakim olamazsa, yapışacaktı dudaklarına.. Ancak kimsenin onu böylesine güçsüz görmesini istemiyordu. Hiç kimsenin...

Ellerini biraz daha Veronika'ya yaklaştırarak bakt. Ardından Veronika'nın konuştuğunu farketti " Keşke, hiç keşke demek zorunda kalmasaydık. " demişti ancak dökülen kelimeler olabildiğince hızlıydı. Mark, ilk olarak duyduğunun doğru olup olmadığını anlamaya çalıştı. İçkiden yudum aldı ve ağzında biraz gezdirerek, yuttu. Veronika'ya daha yakın olmak istiyordu ancak kendine engel olan bir gururu ve ayrı olduklarına dair bir belgeleri vardı tabii ki. Gülümseyerek " Evet.. Bunu ben de dilerdim. Geleceği dönüp bakmadım hiç, hem geçmişte odada bıraktığın anılarla boğuştum. Aslında o zaman olabildiğince keşke lafını kullandım. Sorun değil, rahat ol. İkimizde ne hisisettiğimizi biliyoruz. " dedi sırıtarak. İstediğini yapmıştı. Umursamıyormuş gibi göstermek istiyordu ama yine de çok başarılı olamamıştı. Yine gülümsedi ve " Ah.. anılar " diyerek gözlerini Çatlak Kazan'ın kapısına dikti.

Ateşviskisini artık biraz daha hızlı içiyordu. Aklında bulunan herşeyi bir an için silerek, Vera'nın gözlerine baktı. İçinde ki ışığı farketmemek ve tüm kavgalara rağmen onu hala sevdiğini görebilmek ve kendine itiraf edebilmek oldukça zor olacaktı. Saatlerdir sessiz bir ortamdan bir anda, kendini bir ateşin içinde hissetti. Tüm sevgisi ve inancı yaşanılan kısa süreli evlilikle beraber gittiğini düşünürken, öfkesine yenik düştüğünü anlaması biraz zaman almıştı. Sinirle dişlerini sıkmaya başladı. Çoğu zaman aldığı kararlardan nefret ediyordu. Aralarında ki yaş farkında rağmen, birbirilerine ne kadar aşık olduklarını evlendikleri dönem herkes konuşuyordu. Daha doğrusu yakında bulunan arkadaşları.. Edward ise çoğu zaman destekliyordu Mark'ı..

Ellerini masada birleştirerek, konuşmaya çalıştı ancak söylediklerinin arkasında durup, umursamadığını ona göstermesi gerekiyordu. Sonuçta aralarında bir ayrılık yaşanmıştı fakat herşeye rağmen yine de tüm vücudu, kalbi Vera'yı arzuluyordu her geçen dakikada.. Kendini tutabilmek uğruna bir ateş viskisi daha istedi. Hemen ardından Vera'nın " Rahatım zaten! " dediğini duydu. İçinden derin bir nefes alarak, kendini tüm çatlak kazanda geri çekti. Sandalyesine yaslanarak, Vera'nın dudak büküşünü izlediğinde ise yüzüne sıcacık bir tebessüm dağıldı. Aynı eski günlerdeki gibi onu mutlu edebilmek pahasına herşeyi yapabilmeyi dilerdi. Herşeyden vazgeçip tekrar onun ve onunla olmak istedi ya da evlenmeden önce kurdukları küçük hayallerine sığdırdıkları minik çocukları düşünmek isterdi. Hemen herşeyi unutarak kendini toparladı ve kesik kesik nefes alarak ; " Se.. se.. " çıkabiliyordu ağzından sadece, tüm gücünü topladı ve " Seni seviyorum. " diyebildi ardından hızlı bir şekilde toparlanarak, Çatlak Kazan'dan çıktı. Tüm hayalleri gerçekleşmiş gibiydi adeta, herşey daha iyi oluyor gibiydi...

Başka bir sitede yaptığım RP'dir. Umarım sorun olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cynthia Weitz
Vampir
Vampir
Cynthia Weitz


Mesaj Sayısı : 2904
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Kedi Sihirsel Soy : Safkan.
Özel Yetenek : Metamorfmagus
En Belirgin Özellik : İnatçı.
Rpg Puanı :
Mark Croom-Carter Left_bar_bleue93 / 10093 / 100Mark Croom-Carter Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Mark Croom-Carter Left_bar_bleue47 / 10047 / 100Mark Croom-Carter Right_bar_bleue

Mark Croom-Carter Empty
MesajKonu: Geri: Mark Croom-Carter   Mark Croom-Carter Icon_minitimePaz Kas. 28, 2010 5:07 pm

Güzeldi. Uzun olduğunun zaten farkındayız bol bol. :D Betimlemeler yerindeydi fakat biraz daha süslü -mü derler? :F ne bileyim, buna teşhis koyamadım.- bi' anlatımla falan daha ilginç yapabilirdin bana kalırsa. İmla hatası da yok sayamayacak kadar çok vardı. Birde "Veronika" ya takıldım. Ülkeden ülkeye isim yazımı değişiyor tabi ama Veronica diye yazılması gerekmiyor mu? Renkleri sevdim, iyi bir tondaydı. Kurgun sadeydi bana kalırsa. Ama çok kırmanın yersiz olacağı görüşündeyim.

Betimleme: 25/30
Renk ve Paragraf Düzeni: 10/10
Uzunluk: 5/5
İmla Düzeni: 4/10
Anlatım: 23/30
Kurgu: 10/15

Toplam Rol Oyunu Puanı: 77/100

Godric's Hollow'a hoşgeldin. İyi RPG'ler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://godricshollow.yetkin-forum.com/lejant-f75/esin-asdf-xd-t1
 
Mark Croom-Carter
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mark Johnson
» Esmeralda Ava Carter
» Stephan J. Carter
» Felix Xavier Carter
» Felix Xavier Carter

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter İşlemleri :: Puan Belirleme-
Buraya geçin: