Blair Hogwarts'da geziniyordu.Sanki hiç görmemişçesine etrafını inceliyor ve dokunuyordu. Ömürünün yarısı burada öğrenci olarak geçmişti ve şimdide ömrünün diğer yarısı burda profesör olarak geçecekti.Blair artık bir görücü ve kehanet profesörüydü.Geleceği görebiliyor,boş zamanlarında eline bir defter alıp gördüklerini cizmeye calısıyordu.Yalnızken geleceği görmek onun için daha rahattı.Başkalarının yanında görünce onların korktuğunu anlıyor ve tedirgin olduğu için net göremiyordu.Blair görmüştü:Geleceğinde Dave vardı Blair'ın...
Bir anda durdu. Bu sefer gelecek yerine geçmişe yolculuk yaptı.Az mı ağlamıştı bu duvarlarda Dave için? Az mı göz yaşı dökmüştü?
Blair'ın arkadaşlarının görmediğini, Hogwarts duvarları görmüştü.
Duvarlara dokununca hala gözyaşlarını hissediyordu Blair.Yüzüne vuran o acımasız rüzgarıda...
Yüzünden süzülen göz yaşlarını silip,duvara bakarak gülümsedi.Dave geçmişinde de her zaman yer almıştı ve gördüklerine göre geleceğinde de fazlasıyla yer alacaktı.Kısık bir sesle:"Gelecek değişebilir.Hepsi bana bağğlı"dedi.Ardından her zaman ki gibi sevimli gülümsemesini yüzüne yerleştirip,gezintisine devam etti.Blair yıllar boyunca sevimliliğini kaybetmemişti.Hatta insanların karşısında daha sevimli,alımlı ve güzel bir kız duruyordu.Blair,ayağında ki topuklu ayakkabıların sesinden başka birşey duymuyordu.Bir anda topuklu ayakkabılarının sesinide duymadığını hissetti.Durdu.Gözünün önüne değişik bir görüntü yerleşti.Baş ağrısı başlıyordu.Şu an geleceği görüyordu elleriyle başını tutttu.Defterini çıkarmaya çalışırken.Yanına birisinin geldiğini ve ona :"İyi misiniz Profesör Stewart?"dediğini duydu.Bir anda görüntü gözünün önünden kalktı ve gercek hayata döndü.Bu olay gerçekleşirken nefesi kesilmişti sanki.Düşmemek için duvara zor tutundu.Blair zar zor gülümsemesini yerine yerleştirerek,yanında ki tanımadığı küçük kıza bakarak gülümsedi:"Bu olay sık sık oluyor tatlım.Korkmana gerek yok.Sonuçta ben bir görücüyüm."dedi.Küçük kız merakla sordu:"Görücülük Canını acıtıyor mu?".Blair küçük kıza doğru eğilerek "Canımı acıtmıyor. Birtanem,tam tersine bu çok ama çok güzel bir yetenek."dedi.Sonra küçük kızın şu anda derste olması gerektiğini düşündü.Gözlerini kapatarak:"Hım...Gelecek bana derse geç kaldığını ve derse gitmen gerektiğini söylüyor."diyerek Kızın saçını okşadı ve ardından güldü.Kız Blair'a gülümseyerek:"Hoşçakalın Profesör Stewart,görüşmek üzere."dedi.BLair kıza el sallamakla yetindi.Kız gidince gülümsemesi bir anda soldu.
Gördüklerini hattırlamaya çalıştı.Hatırlamadıkça kafasına vurdu.
Sadece karanlık ve boşluk olduğunu hatırlıyordu.Gözlerini kapatıp açtı.Umursamamayı ve yoluna devam etmesi gerektiğini anladı.
Odasına gidip çay yapraklarının sayısına bakmalıydı.
Odasına girdiğinde Diana tam karşısında duruyordu:"Yeni Profesörümüz ,aramıza hoşgeldin."dedi gülümseyerek.Blair da kısa bir kahkaha atıp Diana'ya sarıldı.Diana'yla araları gün geçtiikçe iyiye gidiyordu.Chuck Öldüğünde Blair onun yanında olmuştu.Bu yüzden Blair'ın yeri Dii'de başkaydı.
Sarılmaları bitince Blair'ın gözleri karardı.Başını tuttu.Net olarak görebiliyordu.
Chuck'ı görüyordu.Evet...Evet...Chuck'ı görüyordu.
Karanlıktı sadece yapılan sihirlerin ışığı ve onun ışığı altında Chuck'ı görüyordu.