Ariana aynada kendisine son kez baktı. Aynada gördüğü siyah düz saçları beline kadar uzanan, mini elbisesine uygun hafif bir makyaj yapmış genç kıza baktı. Normalde kot pantolon-tişört giyen saçlarını at kuyruğu yapan kız bugün sanki o değildi. İçindeki burukluk ve sevinç karışımı his loş odanın da etkisiyle düşünmesini engelliyor, karar vermesini zorlaştırıyordu. Dışarıdaki fırtınalı hava da ruh halini hiç mi hiç düzeltmiyordu.
Partiyi vermek onun fikriydi ama bu ablası onları terk etmeden önceydi. Beyaz çift kişilik ucunda tülleri olan yatağına oturdu genç kız. Gözlerini sonsuzluğa dikti ve olanlar zihninde bir kez daha canlandı.
"Üzgünüm canım parti de benden güzel olman için daha çok uğraşmalısın." diye göz kırparak odasına girdi ablası. İki kardeş karşılıklı laf dalaşına girdiler ve güneşli havanın aydınlattığı odada yastık savaşıyla son verdiler. Yorgunluktan bitap düşmüş yatağın üzerinde uzanıyorlardı. Ama bu mutlu olan son anılarıydı. Odaya giren yoldaşlıktan Sadie biraz sıkkın bir biçimde önlerinde durdu ve konuşmaya başladı.
-Kızlar... Ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama...
-Hadi Sadie. Ne olabilir ki? " dedi ablam gülümseyerek. Bunun onun son gülümsemesi olduğu gibi bir his vardı içimde.
-Sheridan... Koruma görevinde çok kötü yaralanmış ve..." abla Ashley'nin suratı aniden düştü ve dehşetli bir hal aldı. Yataktan yavaşça kalktı ve sözlerini düşündüğü gibi tamamlamaması için Sadie'ye yalvaran gözlerle baktı. Sheridan onun nişanlısıydı.
-Ve... Üzgünüm Ashley. Büyücü dünyası çok iyi bir büyücüsünü kaybetti."
Ashley'nin suratı korku, acı ve dehşet ifadeleriyle doluydu. Bir an olanları anlamak için Ariana'ya baktı. Sırf aynı şeyi anladıklarını doğrulamak için. Odadan hızla çıktı ve aydınlık koridordaki tabloların yanından hızla geçti. Salona girdiğinde herkesin suratında o ifadeyi gördü. Suçluluk ve acı.
-Sizin yüzünüzden..."diye başladı Ashley."Sizin yüzünüzden..." "Size onu bu işlere bulaştırmamanızı söylemiştim. Size ondan uzak durun demiştim. Onun bu iş için yeterince iyi olduğunu söylemiştim! Ve şimdi sizin yüzünüzden o... O... O öldü anladınız mı? O öl-dü."Kendisi de inanamazcasına söylemişti son kelimeyi. "Artık yok." Tüm salon sessizliğe bürünmüştü. Sheridan asla bu işi yapmak istememişti ama mecbur kalmıştı. Bu bir görevdi. "Ve sizin yüzünüzden..." Son kelimeleri dolu salonda yankılandı. Şimdi makyajsız gözlerindeki dehşet ifadesi doruğa ulaşmıştı. Herkese iğrenircesine baktı. "Ari... Bir tek seni için döneceğim." dedi ve buharlaştı.
Gideli tam bir hafta olmuştu. Bugünde Ariana'nın mezun oluşunun partisi vardı. Herkes olanları çoktan unutsa da ailede bunun yankıları hala sürüyordu. En çok da Ariana. Herkesten çok o tanırdı ablasını. Onun gidişi Ariana' da çöküntüye sebep olmuştu ama biraz toparlanmıştı diyelim. Partiyi ne kadar iptal etmek istese de aylar öncesinden ayarlandığı için ailesi izin vermesi. Toparlanmasının diğer bir nedeni de Ted'di. Ted ve Sheridan kuzendi. Ama Ted her şeye rağmen Ariana'nın yanında olmuştu. Siyah saçlı, mavi gözlü yakışıklı çocuk Ariana'ya delicesine aşıktı. Ariana'da ona...
Kapının çalınmasıyla Ariana kendine geldi. Gidip kapıyı açtı. Karşısında siyah bir takım giymiş, saçları hiç olmadığı kadar düzgün, mavi gözleri insanı delip geçen genç bir yakışıklı vardı. Hafif bir gülümseme belirdi suratlarında.
-Partinin en güzel kızı hazır değil mi?" Hafif bir gülümsemeyle yetindi Ariana. Birlikte aşağı indiler. Partinin yapılacağı bahçe süslerle donatılmıştı. İnsanların kafasında uçan kekler, pastalar ve içecekler vardı. Bahçe otlardan temizlenmiş, ağaçlar budanmış ve hiç olmadığı kadar düzenliydi. Bir yer bulup oturdular. Onlarında gelmesiyle parti başlamıştı. Babası ayağa kalktı ve hafifçe öksürdü.
-Sevgili konuklar, öncelikle hepinize geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Lafı fazla uzatmak istemiyorum aslında. Parti başlasın!
Parti tam anlamıyla kusursuz olmayabilirdi mesela anne ve babası evden gitmeyi reddetmişti. Ama ortam fena sayılmazdı. Bir dans pistleri bile vardı. Etraf mor bir ışıkla aydınlatılıyordu. Bazıları dans pistine bazıları da arkadaşlarının yanına koştular. Ariana oturmuş onları izlerken Ted konuştu. "Hadi ama bütün bunlar senin için ve sen oturuyorsun. Gecenin en ateşli kızıyla bir dans istiyorum." "Tamam. Bu akşam sen nasıl istersen öyle olsun."
Mutlu çift dans pistine ilerlediler. Birbirlerine gerçekten çok yakışıyorlardı ve birbirlerini seviyorlardı. Bu mutlu sevgi bağı bir öpüşmeyle güzelleşmek üzereyken ışıklar söndü ve çığlıklar duyuldu. İnsanlar buharlaşmaya başlamışlardı. Kimse ne olup bittiğini anlayamazken Arianna ve Ted el ele neler olduğunu anlamak için asalarını çıkarmış etrafı aydınlatıyorlardı. O sırada onu gördüler. Ashley... Gittiğinden beri hiç bir şey yememişcesine zayıflamıştı ve bu haliyle daha bir korkutucu oluyordu. Kıyafetiyse hala gittiği günkü beyaz elbisesiydi. Suratı bir hortlak kadar bembeyazdı.
-Arianna benimlesin." diye bir ses duyuldu ve ortam birden yok oldu. Arianna'nın tek hissettiği Ted'in eli ve kendisini tutan bir çift koldu.
Kendisini bir malikanede buldu. Yanında ablası ve hala elini cesaret verircesine tutmakta olan Ted vardı. Malikane sanki yeraltındaymışcasına bir his veriyordu insana. Etraf fazlasıyla loştu ve pencereler siyah perdelerle kapalıydı. Oldukça temiz olmasına rağmen yerdeki halı sanki yüzyıllardır yerinden oynamıyormuş gibiydi. Oldukça büyük olan ev insana yalnızlık hissi veriyordu. Eğer ablası 1 hafta burada yaşadıysa ona acıyordu. Birkaç mobilya bir masanın etrafına dizilmişti. Masanın üzeri gelecek postası ve resimlerle doluydu. Dikkatlice bakınca resimlerin Shridan'a ait olduğunu gördüm.
-Ariana korkmana gerek yok tatlım. Seni onların yanına bırakmayacağım. Sheridan'a olanların size de olmasına izin vermeyeceğim...