Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clementine Crandal
Büyücü
Büyücü
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 34
Gerçek İsim : Viştane.
Sihirsel Soy : Kırmızı.
En Belirgin Özellik : Saçı var.
Rpg Puanı :
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Right_bar_bleue

Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Empty
MesajKonu: Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived.   Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Icon_minitimeCuma Kas. 05, 2010 10:24 pm

Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. 22222j&Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. 222tg
Clementine & Ariana
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived.


-Başlığınrpylepekbiilgisiyokaslındatamamendinlediğimşarkıylaalakalı.
amaarianazatencutestfalanotartışılmaz.L-


En son Clementine Crandal tarafından Cuma Kas. 05, 2010 10:50 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Büyücü
Büyücü
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 34
Gerçek İsim : Viştane.
Sihirsel Soy : Kırmızı.
En Belirgin Özellik : Saçı var.
Rpg Puanı :
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Right_bar_bleue

Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Empty
MesajKonu: Geri: Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived.   Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Icon_minitimeCuma Kas. 05, 2010 10:30 pm

Gece güzeldi. Huzurlu. Sanki bütün kılıflardan arınmış gibi ve fazla benimdi. Kollarımdaki bedenin sıcaklığı bile yeterliydi uyku arasında mutlu olabilmeme. Uzun zamandır güzel uykulardan uyanıyorum günlere ve huzur dolu dinlenme saatleri sunuyor bana gece. Bunun büyük nedeni sahip olduğum hayatın beklediğimin üstünde bir mükemmellikte seyretmesi elbette. En uç hayallerde bile bu kadar mutlu olabileceğimi düşünmemiştim çünkü ben. Çünkü dinlediğim masallar hep güzel bitse de çocukcaydı anılarımda, ve masal olarak kaldılar benim için. Gerçek olmaları ihtimali çocukken sahip olduğum farkındalığın yetersizliğiyle eş değerdi. Büyüdüm, büyüdükçe gelişti düşünceler, kavramlar.. Ve gerçek kavramım keskin çizgilere hapsoldu. Hiç beklemediğim bir anda ve kontrolüm dışında gelişti her şey. Bir baktım fazla güzel olan, mükemmele yakın her şey masala eş değer olmuştu. Çocukluğumun masalları, şehir masalları. Şehir masalı kavramını bilirsiniz. Kral, kraliçe, taht ve zaman kavramından uzaktırlar. Masal olma nedenleri imkansızlıklarla örülü hayallerle yazılmış olmalarıdır.* Kendi şehir masalımın baş rol oyuncusuydum bende. Sonra bir adam çıktı karşıma, her masalda olduğu gibi bir iki kötü anla yanında, ve bana şu an sahip olduğum masalı yaşatmaya başladı. Bütün keskin çizgileri sildi tek hamleyle, güm diye indi hayatımın ortasına büyük bir hızla ve ben onu çok sevdim.
Nasıl geldi ve ne zamandır onu bekliyordum sorusuna cevap veremem elbette. Ama başka isimli şehirlerde bir düşüncelerle oturuyorduk öylece. Geldi ve birden her şey parlaklaştı. Hayatımı güzelleştirdiği yetmemiş gibi, sanki beni yeterince mutlu etmemiş gibi bir de mucizemi renklendirecek bir başka dokunuşta bulundu ve küçük ay ışığımı getirdi bana. Birini bu kadar çok sevebileceğimi hiç düşünmemiştim ondan önce. Bir çocuğun annesi olma kavramını düşünmemiştim. Anne olmak tamamen karşıydı bana, sanki anneler evde oturur salçalı makarna yapar ve kocalarının dönüşünü beklermiş gibi. Bu şekilde düşündüğümden değil elbette ama bana zıt geliyordu işte. Sonra küçük kızımı aldım kollarıma ve nasıl daha çok sevebileceğimi düşünmeye başladım o günden sonra. Çünkü o kadar seviyordum ki o sevgi bile yetersiz geliyordu bana. Kendimi onlar uğruna atamayacağım tehlike yokmuş gibi.. Birini varlığından çok sevmenin tanımıydılar. Elbette ufak sorunlar, hatta büyük üzüntüler de oluyordu.
Hissettiğim öpücük de rüyalarımdan beni çıkarabilecek en iyi şeydi. Ayılmama neden olan en güzel şey. Uykusunu bir mücevher gibi herkesten saklayan biri olarak diyebilirim ki uyandırılmak kimse için bu kadar güzel olmamıştır. "Günaydın." Günü aydınlatan bir öpücükle karşılık verdi. Henüz yarım yaşanmış bir ömrün tutkusunu hissettiren tek dudaklar onunkilerdi ve bu hissi çok seviyordum. Gün çoktan aydınlanmıştı aslında, ama benim için aydınlık kavramı onunla başlıyordu. Bazen ben uyanmadan çıkıyordu evden, o zaman o gelene kadar boşlukta kalıyordum. Aralıklı bir gece gibi. Sanki şafağa doğru oturup dakika sayıyormuşum gibi. Gözümü açtığımda onu görüyorsam eğer, günaydın kavramı gerçek oluyordu. Nerede olsa tanırım diyebileceğim bir dokunuşu, sıcaklığı vardı. Sanki görmeden elli farklı el tutsam onunkini hemen bulurmuşum gibi.. "Sen kalkma." dedi şehirde kurduğum peri masalının prensi, "Ben Karoly'i alıp dışarı çıkıyorum." Ah, Karoly. Bizden çok babasına alışması önemliydi ve bu nedenle ara ara Thomas onu alıp şehri gezdiriyordu. Alışveriş yapıyorlardı, balık tutuyorlardı. Zaman öldüren ne varsa işte.. "Erken dönün. Birlikte yemek yiyelim" Başını salladı o çok sevdiğim gülümsemesiyle. Hoşçakal öpücüğümü hissettim tekrar. Seni seviyorum demenin daha farklı ve etkili yoluydu bir anlamda. Tam kapıdan çıkarken ona seslendim tekrar. "Thomas?" Otomatik bir tepkiymiş gibi döndü bana doğru. Ayçiçeklerinin güneşe dönüşü gibi. "Ariana'yı yanıma getirir misin?" Gülerek geçtiği yerlerden geri döndü. Küçük bebeğimi aldı kucağına. Ona bakışlarını seviyordum, muhtemelen Thomas'ı kıskanmayacağım tek varlık olma özelliğine sahipti Ariana. Ve ikisi arasında seçim yapamazdım asla. İtiraf etmek gerekirse çok salak savsak kıskançlıklara kapılabilen biriyim.
Küçük bebeğimi, ay ışığımı kendi kalktığı yere bıraktığında iki farklı uyduya çekilirmiş gibi hissettim kısa bir an. Aria ve Thomas arasında ikiye bölünsem bile yeteri kadar, hakettikleri kadar sevemezdim ikisini. Bebeğim kocamın boşalttığı yere kuruldu ve uykusuna devam etti bir şeyden habersiz. Yarı aralık dudakları ve küçük suratı o kadar güzeldi ki kendimi tutamayıp uyandırmamaya çalışarak öpüverdim yanaklarını. Uyku konusunda da bana benzeyecek gibiydi. Thomas'ın çıktığını duydum, evin içinden gelen sesleri, dış kapının kapanışını.. Bir süre daha bebeğimin uyku arasında titreyen göz kapaklarını izleyip nefesinin melodisini dinledim. Daha güzel bir sakinleştirici düşünülemez kesinlikle. Ona bakarken uyuyakaldım yeniden. Bebeksi mırıltıları, yüzüme değen küçük avuçları beni uyandırana kadar..
Çabuk büyümüştü. Zaman fazla hızlıydı, ona doyamıyordum. Gözlerimi açtığımda gülümseyişi yüzünü doldurdu. Onun bu güzelliğini, sevimliliğini ifade edecek bir kavram yok ve olamayacak.. Yerimde doğrulup kucağıma aldım küçük kızımı. Gülüşünü daha iyi duyabilmek için biraz da, küçük oyunlarla bir süre daha oyalandım olduğum yerde. Yalnızdık sonuçta, sadece bize özel zamanlardı ve doya doya kızımla vakit geçirmek istiyordum..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariana Wilson
Büyücü
Büyücü
avatar


Mesaj Sayısı : 11
Gerçek İsim : Ece.
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Annecidir kızımız. Ama babasına da tapar.
Rpg Puanı :
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Right_bar_bleue

Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Empty
MesajKonu: Geri: Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived.   Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived. Icon_minitimeCuma Kas. 05, 2010 11:36 pm

Bazen çevremde hareket edip duran ve her biri benimle ilgilenemeyecek kadar meşgul olan kocaman insanlara çok özeniyorum. Her biri bir yerlere koşuşturuyor, nereye olduğunu bilmiyorum ama bazıları bu hayattan çok mutlu görünüyor, bazılarıysa fazlasıyla ağlayacak gibi. Aslında çevremde ki çoğu insan sürekli gülüyor ve sanırım bu sayede oldukça kahkahalar atmaya meraklı bir ufaklık oluyorum. Bazen ağlasam da bu ağlamaları birkaç ana başlıkta toplayabileceğimizi düşünüyorum: Acıktığımda, ki bu genelde böhüüü ile başlayıp burun çekmeyle ve annemin beni kucağına alışıyla bitiyor, tuvaletimi şu bez denen rahatsız şeye yaptığımda, bir şeyden korktuğumda veya canım sıkıldığında. Her ağlamamın ne demek olduğunu anlayabilen ve kesinlikle insanüstü olan tek bir varlık var benimle ilgilenen; annem. Babamın sakar tavırlarının aksine annem kendinden emin bir şekilde yaklaşıyor bana ve bu beni sakinleştirmek için yetiyor bile. Annem yanımda değilken sürekli ağlayıp sizi kendimden bıktırabilecekken onun kolları arasında olduğumda ya da onu görebildiğim anlarda kesinlikle bir melek olabiliyorum. İçimden bir ses ona çok benzeyeceğimi benziyor ve umarım bu ses haklı çıkar.

Her zamanki gibi bilinç ve bilinçaltı arasındaki yerde geziniyorum ya da sizin tercih edeceğiniz şekilde uyku ve uyanıklık arasında. Boğumlu ve hafif tombul ayaklarım az önce gördüğüm rüyanın etkisiyle yavaş yavaş yukarı ve aşağıya doğru hareket ediyor, kollarım da aynı hareketleri yapmakta. Gözlerim yarı aralık ve bana doğru yaklaşan bir karartıya odaklanmış durumda. Odamın kapısından gelen ışık siluetin yüzünü benden gizliyor ve minicik kalbim olduğundan çok, çok daha hızlı atmaya başlıyor, sonra sakinleştirici sesi duyuyorum. Eller minik bedenimi sarıyor ve göğsüne bastırıyor. Sert ve sıcak göğsüne dayandığım anda tekrar uykuya dalıyorum ancak beynimin mink bir bölümü babamın saçlarla dolu başıma koyduğu öpücüğü fark ediyor. Sonrasıysa renkli ve hareketli resimlerle dolu rüyalar. Birbirinden bağımsız gibi görünen ama birbirlerini takip eden minik hikâye parçaları… Gözlerim yavaşça açılıyor, ihtiyacım olan uykuyu deliksiz bir şekilde uyuyabilmek gibi bir kabiliyetim var ve sanırım bu annem, babam ve ablamın uyku düzenlerini bozmamı engelliyor. İçten içe biraz daha uyuyabilmeyi diliyorum, aslında hep uyusam ve gerçekte olması imkânsız olan bu rüyalar âleminde biraz daha vakit geçirebilsem çok hoş olurdu gerçekten. Henüz fazla küçüğüm ve ailemi garip şeyler yaparken de gördüm örneğin sihirle hareket eden resimler veya uçan oyuncaklar… Ben de bu tarz şeyler yapabiliyorum ama bilinçsiz bir biçimde mesela bir keresinde annemin küpelerine ulaşmayı çok istemiştim ve küpeler havada süzülerek yanıma geldi, bir keresinde de eve gelen bir misafirin elinde duran çakmak sanırım benim yüzümden uçtu, uçtu ve halının üzerine yanar bir şekilde düştü. Gerisini anlatmak istememe sebebim kesinlikle beni çok korkutmuş olmalıydı, aniden ateş alan halılar pek bana göre değil sanırım. Bakışlarım beyaz tavana dikiliyor ve bir süre öylece kalıyorum sadece… Bir şeyler farklı… Benim yatağım -ya da beşiğim demek daha doğru olur- sallanabiliyordu ve odamın duvarları pembeydi. Tek gecede bu kadar çok şeyi değiştirmiş olamazdı babamlar. Öyle değil mi? Değil mi? Lütfen biri bana değiştiremeyeceklerini söylesin. Minik dudaklarımın arasından çıkan homurdanmalar eşliğinde göbeğimin üzerine dönüyorum ve henüz çok güçsüz olan bacaklarım kollarımı kullanarak emeklemeye başlıyorum. Homurdanışım devam etmekte. “Etsa sıos mua anma.” Ve bu tarz şeyler işte. Hiç biri sizin için bir anlam ifade etmiyor sanırım ancak bebekler arasında özel bir dil var. Gözleriniz şaşkınlıkla açıldı değil mi? Hah, sadece bunu bir sır olarak tutun olur mu? Eğer başkalarına ne mi olur? Ha-ha-ha. Sizi öldürmek zorunda kalırım. Yüzüme öyle eğlenen bir gülümsemeyle bakmayın, ciddiyim. Minik elim anneciğimin beyaz teninde dolaşıyor ve yüzümde şirin bir gülümseme beliriyor. Buraya geldiğimi fark etmemiştim anlaşılan babam, annemin yalnız uyumasını istemediği için beni rahat beşiğimden kaldırıp buraya getirmiş. Ya da annem beni yanında istemiş de olabilir. Her şekilde burada olduğum için mutluyum. Annemin yeşil gözleri yavaşça açılıyor ve beni gördüğü anda yüzüne meleksi bir bakış ve kutsanmış bir mutluluk ifadesi yerleşiyor. Annem her zamanki gibi beni çelimsiz görünen ama dünyanın tüm yükünü üzerinde taşımış olan sıcacık kollarının arasına alıyor. Dudaklarımın arasından memnun mırıltılar çıkıyor, kesinlikle başı okşanan bir kediyle aynı tepkileri veriyorum şu anda. Siyah saçlı meleğin bakışlarındaki şefkat ve mutluluk beni de etkiliyor ve tombul kollarımı onun saçları arasında dolaştırıp yüzüne dokunuyorum. O, kıpırdamadan neler yaptığımı izliyor ve boğumlu parmaklarımı dudaklarının arasına soktuğumda hafifçe ısırıyor parmağımı. Başımı sevimli kahkahalarla birlikte geriye atıyorum ve sesime benimkinden biraz daha kalın ama fazlasıyla anaç bir ses daha karışıyor. Mükemmeliyetin sesi işte bu; birlikte gülen bir anne ve kızı. Ce-eee’ler ve bunun gibi minicik bir sürü oyunun ardından annem yataktan kalkıyor ve doğal olarak beni de yanında götürerek koridorda ilerlemeye başlıyor. Mutfağa girdiğimizde beni büyük masanın üzerine koyuyor ve kendine yiyecek bir şeyler hazırlamayı planlıyor sanırım. Bense minik ayaklarımla ve ayak parmaklarımla oynayarak kendi kendime eğleniyorum ancak ben de bir insanım ve bir süre sonra canım gerçekten çok ama çok sıkılmaya başladı. Mızıldanmaya başladığımda annem yapacağı yemeğin malzemelerini çoktan dolaplardan çıkarmıştı ve beni kucağına aldıktan sonra tezgâha doğru ilerledi yemeği yapmak için. Bir yandan yaptıklarını bana anlatıyordu ama söylediği çoğu kelimenin anlamını henüz bilemediğim için her şey çok anlamsız geliyordu bana. Bir süre sonra hem beni kucağımda tutup hem de yemek yapamayacağı anlaşılmıştı. Yapabileceği en iyi şeyi yaparak mutfağın yerine bırakıyor beni ve ben de çevremde bulunan ve ilginç görünen her şeyi tek tek dürtmek için emeklemeye başlıyorum. Daha bu işlerde yeni olduğum için tüm evi tek başıma ve emekleyerek dolaşamadım ancak en kısa sürede buna yapacağıma emin olabilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ariana; The Cutest Baby That Ever Lived.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ariana Ella Grace

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: Düşünseli :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: