Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Adrian T.T. Werop

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Adrian T.T. Werop
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Adrian T.T. Werop


Mesaj Sayısı : 8
Gerçek İsim : Tolga
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Hırslı ve başarıya aç olmasının yanı sıra özgüveni yüksek çevresinde saygı duyulan bir çocuktur...

Asasının adı gibi kendisi de ''adaletin kara yüzü'' olmayı misyon edinmiştir. Yani kendisine ve dünyaya kötü davranlara onların yöntemi olan kötülükle cevap vermekten çekinmez.
Rpg Puanı :
Adrian T.T. Werop Left_bar_bleue77 / 10077 / 100Adrian T.T. Werop Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Adrian T.T. Werop Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Adrian T.T. Werop Right_bar_bleue

Adrian T.T. Werop Empty
MesajKonu: Adrian T.T. Werop   Adrian T.T. Werop Icon_minitimePerş. Haz. 23, 2011 1:43 pm

Ah şu Werop ailesi... Ailemi anlamak dışarıdan bir birey için hiç kolay değildir. Aslında düşünüyorum da ben bile onları tam olarak anlayabilmiş değilim. Babam ve amcam safkan olduklarıyla övünen fakat muggle kökenli bir çok dotu bulunan iki büyücüdür, ikisi de başarılı birer kariyere sahip hırslı büyücülerdir gerçekten. Tek eksiklikleri hala iki küçük çocuk gibi birbirleriyle rekabet halinde olmalarıdır. Bu rekabet ister istemez kuzenim Rudesser ve beni de etkiliyordu. Fakat bizi onlara benzetmek tamamiyle yanlış olur çünkü babalarımız ne zaman hararetli bir tartışmaya girseler biz içlerinden birini haklı bulurduk ve kararımız hep ortak olurdu kuzenimle.

Biraz babalarımızdan bahsedeyim. Babam, amcama göre daha uzun boylu ,ki ikisi de ortalama bir büyücü boyundan yaklaşık bir karış daha uzunlar, her zaman sakallı, (çocukluğumdan beri onu sakalsız görmedim ama bazen kısalttığı olur) atletik yapılı bir adamdır. Amcamsa yine uzun olmasına rağmen babama göre kilolu olduğu için oldukça iri durmaktadır gözümde. Babamdan yaşça küçük fakat muggle usulü bir kavgada babamın amcama karşı hiç bir şansı yok bence. Aynı durum büyücü duellosu için geçerli değil. Ciddi anlamda yapacakları bir duello ikisinin de sonu olur fakat nerede duracaklarını bilmeleri gerçekten sevindirici. Hımm bu arada amcam sakal bırakmaktan nefret eder.

Hogwarts Büyü Okulu'na kabul edildiğimizi gösteren mektubun geldiği gün amcamlardaydık. Rudesser ve ben gizlice girdiğimiz yasak odadan ilk defa azarlanmadan çıkarıldık. Bu arada yeri gelmişken bu yasak odadan bahsedeyim. Amcamların evinde bulunan kırmızı kapılı bu oda hem evin yapısına hem de dekorasyonuna ters bir biçimde sırıtır. Zaman zaman eve gelen ilginç konuklarla beraber yetişkinler bu odaya girer ve asla biz küçükler bu odaya sokulmaz. Hatta kimse yokken bile bu odaya girmemiz yasaktır. Rudesser ve ben hep meraklı haylazlar olmuşuzdur. O gün bu odaya ilk girişimiz değildi. Daha önce de defalarca girmiş fakat bomboş bir odayla karşılaşmıştık. Parlak kırmızı kapısından girdiğinizde kendinizi bir sarayda bulacağınızı sanırsınız ancak içeriye atacağınız ilk adımda fikriniz değişir çünkü girdiiğiniz yer örümcek ağlarayıla kaplı labirent gibi kolidorların birleşimiyle oluşmuş devasa bir yerdir. Daha önce girdiğimizde en fazla beş dakika yakalanmadan bu odada dolaşabilmiştik fakat labirentimsi yapısı yüzünden hiç bir şey bulamadan yakayı ele vermiştik. Bu sefer farklı olacak sanmıştık çünkü içeride Hogwarts heyecanı vardı. Eğer mektup bir kaç dakika gelemese yasak odada bir şeyler bulacağımızdan emindik. Her neyse buradan azarlanmadan çıkmak bile güzeldi...

O akşam babam ve amcam ilk defa tek nefes olmuş bize öğütler savuyorlardı. Rudesserle göz göze geldiğimizde onun da ne kadar sıkıldığını anlıyabiliyordum. Umarım Hogwarts da böyle sıkıcı bir yer değildir demiştim kendi kendime.. Aslında Rudesser de ben de bu bunaltıcı aile ortamından daha kötü olacağını düşünmüyorduk Hogwarts'ın. Bizim yaşlarımızda bir çok cadı ve büyücü ile birlikte olmak fikri kulağa çok hoş geliyordu. Belki de Rudesser ile çok iyi anlaştığım için yaşıtlarımızın hepsi ile aramızın iyi olacağını düşünüyordum. Belki de haklıydım. Kim bilir...

Rudesser ve ben çoğu konuda aynı fikirdeydik fakat ayrı düştüğümüz bir nokta vardı. Bize anlatılanlara bakarak ben okumak için en ideal binanın Slytherin, o ise Gryffindor olduğunu düşünüyordu. Bu ayrımın küçükken babam ve amcam arasında yaşandığını da öğrendik. Babam Gryffindor amcam ise Slytherinde okumayı istemiş. Farklı binalara düşmüşler evet ancak isteklerinin tam tersi olmuş. Şimdi bakıyorum da ikisinin içerisindeki çocuk da ölmüş. Babamda anlatılan Gryffindor ruhundan eser yok, tam bir slytherin mezunu büyücü tavırlarına bürünmüş amcam ise Gryffindor. İstekleri gerçekleşmeyince ortama ayak uydurma yolunu seçmişler. Fakat ben bu olsun istemiyordum. Başka bir bina öğrencisi dahi olsam Slytherinli ruhumu hep koruyacaktım. Seçmen şapkadan önce ben kararımı vermiştim, benim ruhum bir Slytherin öğrencisiydi...

Hogwartsa gideceğimiz günden bir önceki gece erkenden uyudum. Diagon yolu gezisi oldukça yormuştu beni. Aslında çok heyecanlıydım fakat bu heyecan bile benim uykumu kaçırmaya yetmemişti. O gece gelecekde alacağım bir kararı etkileyecek bir rüya gördüm. Bu rüyanın önemini o sabah uyandığımda kavrayamayacaktım, takılmayacaktım belki ama hayatımın dönüm noktalarından birinde bu rüyanın yeri büyük olacaktı(!) Şimdi hatırlayabildiğim kadarıyla o rüyayı anlatmak istiyorum...

''Hava karanlıktı, zifiri karanlık... Önümü görmekte zorlanıyordum ve gerçekten nerede olduğumun farkında değildim. ''orada kimse yok mu?'' diye seslendim. Cevap gelmedi. Bir musluk açık kalmış olacak ki yere vuran su damaların sesi kulağımda yankılanıyordu. İçimi bir ürperti sarmıştı. Kocaman açılmış göz bebeklerim karanlıkta bir şeyler arıyordu. Elimi asama götürdüm. Rüyamda şu an olduğumdan büyüktüm. Bilmediğim bir kelime ağzımdan dökülürken asamın ucundan ışık yayıldı. Ben bir evin içindeydim. Bunu asla tahmin edemezdim. Gerçekten dışardaymışım hissine kapılmam hiç de mantıksız değildi çünkü oda içinde rüzgar esiyordu. O an yasak odanın derinliklerine olduğumu farkettim. Gerçekten yasak oda bu kadar derin olabilir miydi bilmiyorum ama rüyamda öyle idi. Çok geçmeden damlayan musluğa ulaştım. Bu sinir bozucu ses beni gerçekten rahatsız etmişti fakat musluğu kapatamadım. Bir büyü ile falan sıkılmış olacağını düşündüm. Bu sırada başka sesler işitmeye başladım. Çok uzaktan gelen fısıltılardı. Akan su damlalarının yankılanan sesi duymamı engelliyordu fakat buna takılmadım. Asamın ucundaki ışığı söndürüp sese doğru ilerledim... Yaklaştığımı anlamamları için oldukça sessiz ilerliyordum. Sonunda sesler netleşmeye başlamıştı. O karanlıkta asalardan küçük ışıkları farketmem çok zor olmadı. Kolidor gibi bir yerin arkasında sayabildiğim kadarıyla beş asa... Duvarın arkasından kafamı uzattım. Hiç net olmamakla birlikte seçmeye çalışıyordum kimliklerini... Bir yandan da ne konuştuklarını anlamaya çalışıyordum. Kesinlikle bizim konuştuğumuz dil değildi. Biraz daha yaklaşmak için bir aım attığımda olanlar oldu. Vazo olduğunu düşündüğüm bir şeye çarptım ve kırılma sesi ile birlikte oradakilerin koşarak üzerime doğru geldiklerini hissettim. Koşarak oradan uzaklamaya çalıştım. Kalbim hızla atıyordu. Neredeydim, neler oluyordu, bu adamlar kimin nesiydi, hangi dilde konuşuyorlardı...? Bir büyü tarafından düşürülene kadar koştum... Ayağıma isabeteden büyü sadece düşürülmem için yapılmış zararsız bir büyü idi ancak benim kimliğimi saptadıktan sonra öldürmeyeceklerinden emin değildim. Yaklaşan sadece bir kişiydi. Düşürdüğüm asamı kenara itti ve asasını bana doğrulttu. Asasının ucundaki ışık onun yüzünü görmeme olanak sağlamıştı. Sağ yanağında bir yara izi vardı. Dişlerinin hepsi çürük, sakalları oldukça pejmürde bir şeklikde duran oldukça çirkin bir adamdı. Nefesi iğrenç bir şekilde yüzüme vuruyordu. Tek kelime etmeden öğlece yüzüme bakarken arkadan diğerleri koşarak geliyordu. O an ile uyanışım arasındaki kısmı hayal gibi hatırlıyorum, arkadan bir adamın asasından bana doğru gönderilern bir büyü ve hayır diye kulaklarımda çınlayan bir haykırış ve son olarak gördüğüm babamın yüzü...''

Not:
Bu kurgu Rudesser ile konuşmadağımdan sadece puanlama için yazdığım karakterimle ilgisiz bir kurgu olarak kalabilir...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Beatricia Gallagher
Yönetim
Yönetim
Beatricia Gallagher


Mesaj Sayısı : 584
Gerçek İsim : Yağmur
Patronus : Kuğu. Sihirsel Soy : Melez.
Özel Yetenek : Görücü.
En Belirgin Özellik : Ayşinsever
Rpg Puanı :
Adrian T.T. Werop Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Adrian T.T. Werop Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Adrian T.T. Werop Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Adrian T.T. Werop Right_bar_bleue

Adrian T.T. Werop Empty
MesajKonu: Geri: Adrian T.T. Werop   Adrian T.T. Werop Icon_minitimePerş. Haz. 23, 2011 1:53 pm

Betimleme: 26/30
Renk ve Paragraf Düzeni: 2/10
Uzunluk: 4/5
İmla Düzeni: 7/10
Anlatım: 26/30
Kurgu: 12/15

Toplam:77
Öncelikle renk seçimi kötüydü, paragraflar farklı renk değil de tek renk olsa çok daha iyi olurdu. Anlatımını sevdim, kurguda güzeldi. Bir tek görünüm rahatsız etti beni.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://twitter.com/#!/yagmurayyildiz
 
Adrian T.T. Werop
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Rudesser T.M. Werop
» Adrian Steph
» Jared Adrian
» Adrian T.T.
» Adrian Dwain.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter İşlemleri :: Puan Belirleme-
Buraya geçin: