Paristeki otel odasındaydı Henry. Geniş camın karşısında, güneşin parlattığı Eyfel Kulesine bakarak viskisini içiyordu. Saattine baktı ve hazırlanması gerektiğini anladı. Bugün, Hogwarst'ta güzel bir eğlence vardı. Kendilerinin çaldığı bir eğlence. Öğrencileri eğlendireceklerdi. Sınav streslerini üzerlerinden atmak için çok güzel bir fırsat diye düşündü Henry. Hemen arkasını döndü ve gardırobuna doğru ilerlemeye başladı. Gardırobu açtığında içinde envayi çeşit kıyafet vardı. Sanki buraya sonuza dek yaşayacakmış gibi kıyafet getirmişti, sebebini bilmeden.
İçlerinden beyaz bir cüppe buldu. Beyaz güzeldi, sade bir renkti ve insanların onu görmesini kolaylaştıracak bir renkti. Üzerine geçirdi. Parlatılmış olan siyah, resmi ayakkabılarınıda giydi ve üzerine açık mavi bir pelerin geçirdi. Keman çantasını aldı ve artık hazırdı.
Gitmek istediği yer olan Hogwarts'ı düşündü ve bir anda "Pof!" Hogwarts'ın tam önündeydi. Şato, bu eski şato sanki hâla o genç ruhunu taşıyordu, hiç eskimemişti, içindeki öğrenciler onu her daim genç kılıyorlardı. Öyle bir şatoydu ki burası, büyü dünyasına çok büyük değişiklikler getirebilecek olan öğrenciler yetiştiriyorlardı. Güneş, şatonun her bir camına yansıyor, çok güzel bir görüntü oluşturuyordu. Hızlı ve kendinden emin adımlarla içeriye girdi. Eski anılarından hatırladıklarıyla Balo salonunun kapısını buldu; "İşte başlıyoruz." Derin bir nefes aldı ve Profesör Albusanın; "Ve son olarak, bugün buraya bizim için gelen iki büyük müzisyeni davet ediyorum: Madam Rosepery de Querin ve Bay Henry Phoenıx!" Büyük Balo Salonunu kapısından adımını içeriye attığında etrafındaki dört uzun masadaki her öğrencinin alkış tuttuğunu gördü. Bu onu gururlandırmış ve kendine bir güven getirmişti.
Sahneye vardığında Profesör Albusan'ın elini sıkarak kendisine teşekkür etti. Alkışlar devam ederken keman çantasını kenara koydu ve içinden kemanıyla arşe'sini çıkarttı. Kendini hazır hissettiğinde; "Ihım"
Hafif ama yavaş bir solo attıktan sonra aniden canlı bir soloya geçiş yaptı ve durdu. "Hepinize geldiğiniz için teker teker teşekkür ederiz. Mezun olduğumuz okulumuz da, Hogwarst'ta bir gün konser vereceğimiz hiç aklımıza gelmemişti, Rosepery'le. Ancak buradayız işte!" Diyerek tebessüm etti alkışların arasından. Ve sözüne devam etti; "Madam Rosepery Dé Querin'in bir yakını büyüc dünyasına veda ettiği için benimle birlikte gelemedi." Herkesten bir üzüntü nidası çıktı. "Ancak ilerleyen saattlerde umarız ki, bize katılır."
Tekrar arşesini havaya kaldırdı. Kemanını özenli ve ciddi bir şekilde çenesinin altına yerleştirdi. Arşe'yi eliyle tutmuyordu. Eli arşe'nin üstünde, havadaydı. Bir kaç kere ileri geri, akoru kontrol ettikten sonra.
Rusya ordusunun yazıp bestelediği, Kalinka şarkısına ilk girişini yaptı. Çok yavaştan başlayıp, hızlıya doğru giden bu şarkı, öğrencileri gerçekten sevindirecekti. Müzik hafiften hızlanıp, temposu belli olunca, elleriyle eşlik eden öğrenciler oluştu, gittikçe daha hızlanan şarkıyla birlikte öğrencilerin yüzü gülmeye, ve tempoyla birlikte herkes bir el çırpma sesi yükseliyordu. Tempo belliydi. Sadece gittikçe hızlanıyordu.
Gittikçe hızlanan tempoyu bir anda kesip, yavaş bir solo attıktan sonra tekrar eski tempodan devam ederek hızlanan şarkıya devam etti Henry. Öğrencilerin hoşuna gidiyordu, belki de herkes yavaş bir şarkı bekliyordu, Balo'da, ama karşımda genç bir kitlesi vardı, yavaş bir şarkıdan girmek gerçekten en büyük hata olurud bir sanatçı için. Önce gençleri kendime ısıtmalı ve onlarla anlaşmalıydım. Şarkının en hızlı temposuna geldiğimde bir kez ve son kez daha arşeyi hızlıca kendime çektikten sonra selam verdim; "Hepinize tekrardan Teşekkür Ederiz!"
Arşe'yi tekrar hazırladığım da, Metallica grubunun herkesce sevilen şarkısnı çalmaya başladım. Nothing Else Matters. Bu şarkıyı her ne kadar bir rock grubu yapmış olsa da şarkı türü slow'dur, şarkıyı herkesin sevme sebebide budur. Huzur vericidir. Şarkıyı çalmaya devam ederken bir yandna öğrencileri gözlerimle süzüyordum. Eski anılarıma dalıp gitmişken bir yandan şarkıyı çalıyordum.
***Edit: Öğrenciler buradan sonra rp bırakabilirler.***