Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 & Hogwarts'ın Kalbi

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Cassandra C. Tears
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Cassandra C. Tears


Mesaj Sayısı : 231
Gerçek İsim : thepreciouslove*
Sihirsel Soy : Melez.
En Belirgin Özellik : Psikopat.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue98 / 10098 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue49 / 10049 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 7:24 pm

& Hogwarts'ın Kalbi  Eanqjb& Hogwarts'ın Kalbi  Vavi1& Hogwarts'ın Kalbi  2s6re2x



Kişiler: Michelle Lauren Msery & Veronica N. Folchart & Tierra Squidna
Zaman: 21:00
Mekan: Hogwarts 2. Kat Koridoru, Çiçek Buketli Kadın Tablosu



***





    İkinci katın küf kokulu, yıpranmış köşelerden birine doğru ilerliyordum. Ayaklarımı yürümeye korkarcasına yere sürtüyordum. Tuvaletin yanında bulunan elinde bir demet çiçekle sağa sola hareket eden portrenin önüne geçtim, korkudan gözlerim dolmuştu. Elimle daha gözlerimden akmayan damlaları sildim. Etrafı kontrol ettim ve asamı çıkarttım, V’yi atlatmıştım şimdi sıra planımın kalan kısmındaydı. Asamı tabloya doğrulttum “Alohomora!” tablo yavaşça kenara kaydı, geçebileceğimden geniş değil fakat sığabileceğimden dar olmayan bir boşluk açıldı. İçeri girdiğimde gizli sırrımı gördüm, bir patronus gibi gözüken, sanki altın rengi bir sandığın içinde bulunan çeşit çeşit kavramlar içimi acıtıyordu. Elimi onlara doğru attım, sanki kaybolacaktı ama hala oradaydı işte. Geriye doğru bir adım attım, hala bu görüntüye alışamamıştım. Yutkundum ve dışarı çıktım. Tablo arkamdan kapandı ve bende koridorun başına döndüm. Veronica beni bekliyordu.


    Veronica’ya yaklaştım gözlerimin altı kızarmıştı ve belli oluyordu. Veronica bana baktı ve “Ne oldu Mich? Berbat gözüküyorsun.” dedi. Ona baktım ve “Bak V, kısa süre önce bir şey öğrendim ve kime anlatacağımı hiç bilmiyorum, en iyisi sendin çünkü sana güveniyordum. Lütfen beni pişman etme, kimseye söyleme. Başıma bir iş gelmesini kaldıramayacağımı iyi biliyoruz. Biz ikimiz bun hallederiz. Biz yapabiliriz.” dedim yalvarırcasına. Benim bu halimi görünce bana baktı “Mich tamam sakin ol, eğer çözecek bizsek ya evet ya hayırdır bilirsin.” dedi şaşkın bir tavırla. “Tamam, tamam.” diyerek mırıldandım. Onu parmaklarından tutup tabloya sürükledim. Ay ışığı bu köşeyi aydınlatmıyordu bu da etrafı geriyordu. Veronica bunu fark etti “Mich, saat geç oldu yarın baksak?” dedi. Ona baktım ve başımı hayır anlamında iki yana salladım, bu iş bu gece bitecekti.İçeri girmeden ona içerdekini nasıl anlatabilirdim ki? En iyisi göstermekti fakat V bunu hemen kavrayamayıp saçma tahminler yürütecekti. İç çektim, hala en iyi anlatma yolu göstermekti. Bir adım ilerledim asamı tabloya doğrulttum ve tabloyu açtım. Veronica Hogwarts’ta gizli geçitler olduğunu biliyordu ama bu kadarı fazlaydı. Oldukça şaşkındı ve bende onu sırtından itekleyerek birkaç adımlık gizli bölmeye soktum ve arkasından girdim. Veronica o gereksiz tahminlere başlamıştı “Burası ne? Bu sandık ne? Ah, hayır! Bunu sen mi yaptım Mich? Evet deme! Ah, cevap ver ne bu!” tahminleriyle resmen içimi bayıyordu. İç çektim ve “Kapa çeneni V! Bunu tabiîki ben yapmadım!” dedim, ardından devamını getirdim. “Bak, geçen hafta dolaşıyordum ve sonra sonra. Asamı, hah evet asamı! Salladım sonra büyü yaptım ve sonra sonra… Ah, lanet olası! Merlin’in kulak kiri!” lafımı bir türlü tamamlayamıyordum. Veronica bana baktı ve kaşlarını havaya kaldırdı “Ha?” evet, normal bir cevap aslında. Derince yutkundum ve doğru bir şekilde lafıma başladım “Geçen hafta bu koridorda dolaşıyordum. Aslında normaldi, ikinci kat işte. Sonra demetli tablonun arkasından yumuşak sesler gelmeye başladı. Elime asamı alıp tabloyu açtım, bir geçit bulmuştum. Önce ne olduğunu anlamadım, silik kavramlardı. Fakat sonra anladım oradaki her dağınık hareketli iz Hogwarts’tı. Yıllardan beri yoruldu V. O gerçekti, biz buna dikkat dahi etmedik. Artık yoruluyor. Şatoda döküntüler başladı, kalkan zayıflıyor. Günlerdir süren bu zorlu çabanın sonucu pekte iyi değil V. Hogwarts ağlıyor ama biz görmüyoruz. Hogwarts isyanda ama biz duymuyoruz. Duyarsızlığımızın yanı sıra kendimize zarar veriyoruz. Hogwarts’ın kalbi burada ama hala ona kaba davranıyoruz.” dedim. Yutkundum, Veronica beni anlamıştı ama ne diyeceğini bilmiyordu. Buda yetmezmiş gibi tablonun dışından tıkırtılar geliyordu, biri ordaydı. Eğer Veronica şaşkınlıkla yüksek sesle konuşursa bir sorun olacaktı. Konuşmazsa yaşadığına emin olacaktım, denilecek tek şey vardı. “Lütfen bağırmadan cevap ver.”


En son Michelle Lauren Msery tarafından C.tesi Mart 05, 2011 7:19 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica K. Folchart
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Veronica K. Folchart


Mesaj Sayısı : 507
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Eltorn Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Bina arkadaşlarından bayağı farklı.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue0 / 1000 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue0 / 1000 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: Geri: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 8:01 pm

"Hey, seninle ortak salonda görüşürüz." dedim bir çocuğa el sallayarak. Saat neredeyse dokuz olmuştu ve yatakhane dışındakileri Filch zincirlerle tehtid etmeye başlamıştı bile. Ancak koridorun sonunda Mich'i görmüştüm, tam olarak ne gördüğümden emin olamasam da saçları yeterince kendini ele veriyordu. Hızlıca peşinden gittim ve gölgelerden birine saklanarak izledim. Mızmız Myrtle'ın tuvaletine çok yakın bir yerdeydim ve içeriden sürekli ağlama sesleri geliyordu. Bir kere sesini kesse olmaz zaten diye düşündüm homurdanarak. Başımı tekrar çevirdiğimde Mich ortadan kaybolmuştu. "Bu da neyin nesi-" dedim saklandığım yerden çıkarak. Mich'in önünde durduğu tabloya ilerledim ve elinde bir buket çiçek taşıyan kadına dik dik baktım. Benim baktığım sırada tablo hafifçe yana kaydı ve içinden gözleri kızarmış bir Mich çıktı. "Ne oldu Mich? Berbat görünüyorsun." dedim ağladığını farkederek. Bana yalvaran bir ifade ile bakıp “Bak V, kısa süre önce bir şey öğrendim ve kime anlatacağımı hiç bilmiyorum, en iyisi sendin çünkü sana güveniyordum. Lütfen beni pişman etme, kimseye söyleme. Başıma bir iş gelmesini kaldıramayacağımı iyi biliyoruz. Biz ikimiz bun hallederiz. Biz yapabiliriz.” dedi. “Mich tamam sakin ol, eğer çözecek bizsek ya evet ya hayırdır bilirsin.” dedim kafam karışmış bir şekilde. Büyük ihtimalle Mich akşam akşam kafayı yemişti, başka bir açıklaması olamazdı, o yüzden fazla sorgulamamaya karar verdim. Beni tabloya doğru biraz daha sürüklerken “Mich, saat geç oldu yarın baksak?” dedim etrafıma bakınarak. Açıkçası bu saatte Filch'i görmeye hiç niyetli değildim. Derin bir iç çekerek bana baktı ve tabloyu açıp içeri ittirdi.

Tamam, sorgulamayacağım demiştim. Ama burası gerçekten tuhaftı! Oda ufacıktı ve tuğlalarla kaplıydı. Tam ortada parlayan sandığa benzer bir şey vardı. Aslında tarif edilemez bir şeydi, hem bir patronusa, hem altına, hem de sandığa benziyordu ama bir kalp gibi attığı için bunların hiçbiri olamayacağı barizdi. Birkaç saniye kendimi tuttuktan sonra “Burası ne? Bu sandık ne? Ah, hayır! Bunu sen mi yaptım Mich? Evet deme! Ah, cevap ver ne bu!” dedim nefes almadan. “Kapa çeneni V! Bunu tabiîki ben yapmadım!” dedi, ardından devam etti. “Bak, geçen hafta dolaşıyordum ve sonra sonra. Asamı, hah evet asamı! Salladım sonra büyü yaptım ve sonra sonra… Ah, lanet olası! Merlin’in kulak kiri!” Kafası oldukça karışmış görünüyordu, elleriyle saçlarını geriye çekip derin bir nefes aldı ve tekrar başladı. “Geçen hafta bu koridorda dolaşıyordum. Aslında normaldi, ikinci kat işte. Sonra demetli tablonun arkasından yumuşak sesler gelmeye başladı. Elime asamı alıp tabloyu açtım, bir geçit bulmuştum. Önce ne olduğunu anlamadım, silik kavramlardı. Fakat sonra anladım oradaki her dağınık hareketli iz Hogwarts’tı. Yıllardan beri yoruldu V. O gerçekti, biz buna dikkat dahi etmedik. Artık yoruluyor. Şatoda döküntüler başladı, kalkan zayıflıyor. Günlerdir süren bu zorlu çabanın sonucu pekte iyi değil V. Hogwarts ağlıyor ama biz görmüyoruz. Hogwarts isyanda ama biz duymuyoruz. Duyarsızlığımızın yanı sıra kendimize zarar veriyoruz. Hogwarts’ın kalbi burada ama hala ona kaba davranıyoruz.” Yutkundu, bense ağzım açık kalmış bir şekilde Mich'e doğru odaklandım. Dışarıdan ayak sesleri gelse de şuan umrumda değildi, yani düşünsenize. Hogwarts'ın kalbi, hemen yanınızda! Tanrım, rüyalarımda bile bu kadar büyük bir macera yaşayamazdım diye düşündüm. Mich büyük ihtimalle büyük bir tepki vereceğimi farketmişti. “Lütfen bağırmadan cevap ver.” dedi fısıldarcasına, kapıyı işaret etti. Ayak seslerini o da duymuştu tabi. "Tanrım, bu manyak bir şey!" dedim bulabileceğim en kendime özgü tabiri kullanarak. Koca bir şatonun canlı olabileceğini ne zaman görebilirdiniz ki? Sandığın yanına yaklaştım, Mich ise beni kolumdan tutup çok fazla ilerlememi sağladı. Dışarıdan gelen ayak sesi iyice yakınlaşmıştı ve sinirlerimi bozuyordu. "Of!" dedim hızlıca kapıya yönelerek.

Pekala, itiraf ediyorum. Önemli olaylarda asla rahat duramam, adrenalin seviyem çok artıyor. O sırada yaptığım tek iş kim olacağını umursamadan -Filch dahil- kapıyı açmak ve defolup söylemesini gitmek oldu. Ancak daha söze başlayamadan bunun benim yaşımda bir kız olduğunu farkettim. Kız Tierra'ydı, Gryffindor'dan aynı yaşta olduğum biri. Konuşmuşluğum yoktu ama bazen derslerde ortak seçiliyorduk falan, sıkıcı hikayeler. "Burada ne işiniz var?" dedi Tierra başını içeri uzatarak. Ne gördüğünü gerçekten merak ediyordum aslında. Ağlayan bir Mich? Koca bir sandık-patronus karışımı kalp? Yoksa sadece odanın tuğladan yapılışına mı dikkat etmişti? İçimi çekerek Tierra'yı kolundan tuttum ve içeri sürükledim. "V, ne yaptığını sanıyorsun?" dedi Mich bana bağırarak. "Çoktan gördü, ayrıca bize yardım edebilir." dedim Mich'i sakinleştirmeye çalışarak. "Neyi gördüm? Neyde yardım edebilirim?" dedi Tierra şaşkın bir şekilde. Mich'i ikinci kez anlatma derdinden kurtararak söze ben karıştım. "Tierra, bu büyük bir sır, tamam mı? Bunu kesinlikle saklamalısın. Bu sandığımsı-şey, Hogwarts'ın kalbi. Tamam biliyorum, delice. Ama bir şeyi tarif etmekten ya da en azından anlatmaktan hiç anlamam. Şato CANLI. Duvarlar ve merdivenler tıpkı insanlar gibi NEFES ALIYOR. Ve Hogwarts çok yorgun düştü, neredeyse ölmek üzere. Bizde ona yardım edeceğiz." dedim Mich ile beni göstererek. Mich ise hala şaşkın bir şekilde bana bakıyordu, sanırım olayı bu kadar çabuk kavramam garip gelmişti. "Ve tek başımıza yapamayız, bize yardım eder misin?" dedim Tierra'ya bakarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tierra Squidna
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Tierra Squidna


Mesaj Sayısı : 755
Gerçek İsim : Şeyma.
Sihirsel Soy : Safkan
Özel Yetenek : Görücü.
Meta.
En Belirgin Özellik : Kendinden emin.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue100 / 100100 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue50 / 10050 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: Geri: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 8:55 pm

    Beynime üşüşen düşüncelerden kurtulmaya çalışır gibi sallıyordum kafamı. Yoğun geçen bir ders gününün ardından yorulmuştum tabiki. Profesörler, üçüncü sınıf olduğumuzu umursamazcasına ödevler yağdırıyorlardı. Ucunda binamdan puan alınmayacağını bilsem şu kitapların yüzüne bile bakmazdım. Teorik bilgiler yerine şu asalarımızı neden kullanmıyorduk sanki? Süs olsun diye bulundurmaktan nefret ediyordum. Ortak salonda gözlerimi kırpıştırarak etrafıma bakındım. Herkesin önünde çiziktirdiği parşömen kağıtları, suratlarında hayattan bezmiş bir ifade. Yaşamayı unutmuş gibiler sanki. Yani gerçekten yaşamayı, eğlenmeyi... Her şey okul mu demek yahu? Bu kurala hiçbir zaman uymamışımdır zaten. Jud ve Cou da ellerine tutuşturdukları kitaplarına gömülnüşler. Benim gevezeliklerime ayak uyduracak veya benimle çene çalacak kimse yok gibiydi. Gözlerimi devirerek tuvalete gideceğimi söyledim. Başlarını kaldırmadan görüşürüz diye mırıldandılar. Ne zamandan beri dersi arkadaşlarına tercih eder olmuşlardı? Şimdi oturup mızmızlansam kimse bana haksızsın diyemezdi. Hem ben onları eğlendirebilmek için binbir türlü şebeklik yaparken, onlar parmağını bile kıpırdatmıyorlardı. Bu muydu arkadaşlık!? Bunun hesabını vereceklerdi. Yatağıma döndüğümde hepsini büyük bir nutuk bekliyordu.

    Sıkışmış falan değildim ama yüzümü yıkamak iyi gelecekti. Soğuk suyun verdiği rahatlığı ve ürperti hissini başka hiçbir şey veremezdi. Çeşmeyi açtım ve suyun akışını seyrettim bir müddet. Çıkan ses terapi gibi geliyordu bana. Biraz daha odaklanırsan aslında bir melodiydi. Ellerimi çeşmenin altına tutup avucuma suyun birikmesini sağladım. Yüzümü çeşmeye daha da yakınlaştırdım. Cübbemin ıslanmasını istemiyordum. Avucumdaki suyu sert bir şekilde suratıma çarptım. Bir kere ve bir kere daha. Gözlerime kaçan su damlalarından kurtulmak istercesine ellerimle yüzümü ovuşturuyordum. Hayata dönmüştüm sanki. Yaşayan bir ölü olmaktan çıkmıştım, zihnim hiç olmadığı kadar açıktı. Son günlerde gelen görüşler yüzünden hayli bitkin düşmüştüm. Baş ağrıları çekiyor ve geceleri inleyerek uyanıyordum. En kötüsüde anlatabileceğim kimsem yoktu. Evet çok yakın iki arkadaşım vardı ama anlatamıyordum işte. Onlara güvenmediğimden falan değil, sadece etraftakilerden çekiniyordum. Görücü olduğumu saklayacaktım. Bana dikilen gözler ve ucube diye mırıldanan ağızlar görmek istemiyordum. Zaten hali hazırdaki dengesiz hallerimle yeterince dikkat çekiyordum. Sivri dilim yüzünden yeterince düşmanlarım da vardı. Birgün ayağımı kaydırırlar diye korkmuyor da değildim hani.

    Karanlık koridorda biraz ilerlediğimde kulağıma sesler gelmişti. Önce Filch sanıp hemen saklanmaya çalıştım ama o değildi. Duvardaki tablodan sesler geliyordu. Burada ne haltlar dönüyordu? Kulağımı tabloya dayadım. "Fakat sonra anladım oradaki her dağınık hareketli iz Hogwarts’tı. Yıllardan beri yoruldu V. O gerçekti, biz buna dikkat dahi etmedik. Artık yoruluyor. Şatoda döküntüler başladı, kalkan zayıflıyor. Günlerdir süren bu zorlu çabanın sonucu pekte iyi değil V. Hogwarts ağlıyor ama biz görmüyoruz. Hogwarts isyanda ama biz duymuyoruz. Duyarsızlığımızın yanı sıra kendimize zarar veriyoruz. Hogwarts’ın kalbi burada ama hala ona kaba davranıyoruz.” Kalp mi? Hogwarts'ın? Yani bu beton binanın bir kalbi olduğunu mu söylüyorlardı? Hangisine şaşırmalıydım? Benden daha kaçık brilerinin olduğuna mı, yoksa şu gerçekten de kalp... Ah, hadi ama bu mümkün değil! Ne zamandır hap da kullanmıyordum. Hayal görmediğim aşikardı. Kulaklarım her kelimeyi harfi harfine duymuştu. “Lütfen bağırmadan cevap ver.” Konuşan kız ürkmüştü. Birinin bunları duyacağından korkuyor olmalıydı. E yani deli olduğunu kimsenin bilmesini istemezdi. Kapının ardında Veronica'yı görünce afallamıştım. Ravenclaw binasından bir kızdı. Onundabiraz dengesiz olduğunu duymuştum. Ama bu kadar da değildi değil mi?

    "Burada ne işiniz var?" dedim başımı kapıdan içeri uzatarak. İçimde kabaran merak beni kemirmeden ne olduğunu öğrenmeliydim. "V, ne yaptığını sanıyorsun?" salya sümük ağlayan ve az önce saçmalayan kız da buydu işte. Adını bilmiyordum ama V ile takılıyordu. "Çoktan gördü, ayrıca bize yardım edebilir." dedi V karşısındaki sarışın kızı sakinleştirmeye çalışırcasına. Bir şey gördüğümü hatırlamıyordum. Ama bana gösterecekleri şeyi merak ediyordum hemde ölesiye. "Neyi gördüm? Neyde yardım edebilirim?" dedim şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak. Sarışın kıza anlayamadığımı anlatmaya çalışırken V söze girmişti. "Tierra, bu büyük bir sır, tamam mı? Bunu kesinlikle saklamalısın. Bu sandığımsı-şey, Hogwarts'ın kalbi. Tamam biliyorum, delice. Ama bir şeyi tarif etmekten ya da en azından anlatmaktan hiç anlamam. Şato CANLI. Duvarlar ve merdivenler tıpkı insanlar gibi NEFES ALIYOR. Ve Hogwarts çok yorgun düştü, neredeyse ölmek üzere. Bizde ona yardım edeceğiz." Şato canlı, nefes alıyor. Kalp denilen şeyin önünden çekildiler ve görebileceğim bir konumdaydım. Tanrım! Haklılardı, bunlar bir deli saçması falan değildi. Önümdeki şey atıyordu. Belli bir ritimde yavaşça... Sese takılmıştım yine. Ama görüntüsü bir kalp gibi değildi. Ruhani bir şeydi bu. Patronusun o eşsiz görünüşü -yaratamıyor olsam da görmüştüm.- ve değişik canlı bir rengi vardı. Olağanüstü bir şeydi. Bir insan kalbi kadar değildi, çok daha büyük. Ve sanki yılları devirdiğine inat binlerce damar vardı üzerinde. Can çekişiyor gibiydi. Yorulmuştu evet. Sanki daha önceden hızlı atıyordu şimdi ise dinlenmek istiyordu. Bir müddet sonra da duracaktı belki. Bu binayı kurtarmalıydık. Aklıma ilk gelen fikri söylemiştim. "Bir profesöre söylemeliyiz hem de hemen." Sarışın kız telaşla V'ye dönmüştü. "Hayır, hayır bu işi biz halletmeliyiz." Biz mi? Aa nasıl? Sıradan üç küçük öğrenci bu koca binanın yüreğiyle baş edebilir miydi? Ben de V'ye döndüm ve "Şu kalbi nasıl zaptedeceğimizi bilen var mı aranızda? Elektro şok mu uygulayacağız." iğrenç mizah anlayışımı belli etmek zorunda olmasamda seviyordum bu durumu. " Sen sarı kız, eğer bir şeyler biliyorsan size yardım edeceğim." dedim kararlı bir sesle. Her ne kadar ders aşığı olmasamda burası benim yuvamdı ve yok olmasına göz yummayacaktım.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra C. Tears
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Cassandra C. Tears


Mesaj Sayısı : 231
Gerçek İsim : thepreciouslove*
Sihirsel Soy : Melez.
En Belirgin Özellik : Psikopat.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue98 / 10098 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue49 / 10049 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: Geri: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimeC.tesi Mart 05, 2011 10:44 am



    Kızıl buklelerim birkaç adımlık odanın sıkışık havasıyla sallanıyordu. Veronica’ya bu olayı anlatmamın normal olmasını beklemiyordum fakat işe başkalarının bu işe karışacağını falan sanmıyordum. Duvarları kaplayan tuğlaların arasından nefes alan şato bunu birkaç kişiye anlattığım için bana kızgın gibiydi. V kendi tabiriyle bana cevap vermişti ve ardından –her zamanki- saçma sapan davranışını yapıp içeri bir kızı almıştı. Şaşmamalıydım aslında, bu tür şeylerde kendini tutamaz o. Kollarımı bağladım, Veronica aldı o anlatsın işte. O anlatırken ağzım resmen açık kaldı, şato canlı. Güzel ifade. Tierra gayet iyi karşıladı bence. Bir de bu kadar ukala olmasa. Bide bana sarışın diyip duruyor, kör mü bu? Aslında onu pek zorlayamazdım, bu odanın ışığı berbattı. Çözüm bulma konusunda oldukça kötüydü bu kız, profesöre haber varmak ha? Sonra kalbe elektro şok yapmayı önerdi. Homurdanarak “Bir de ukalamız eksikti.” diye mırıldandım. Sonra çözüm neyse ne gerektiğini yapacağını söyledi.

    Belki bu kız işe yarardı, onu hemen kaçırmamaya karar verdim. Fakat herhangi birimiz ne yapacağımızı bilmiyorduk. Yanı yarım oda boyutunda sandıkımsı patronumsu altınımsı bir tanımsız kalp. Ve eğer onu düzenine sokmazsak Hogwarts yerle bir olurdu. Tierra’ya baktım ve bilmiş bir tavırla konuşmaya başladım “En başta saçlarım kızıl ve adım Casssandra. İstersen Mich yada Cass falan diyebilirsin.” dedim Tierra olur anlamında bana baktı. Fazla telaş ediyordum ve normalden garip davranıyordum ama bu durumda telaş etmezsen nerde edecektim ki? İç çektim ve Tierra ile konuşmaya devam ettim “En başta bir profesöre söylersek bu büyük bir skandala neden olur ve Hogwarts bunu kaldıramadan yıkılır. Fakat kendi başımıza kalırsak Hogwarts yorgunluktan yıkılır.” dedim. Günlerdir tüm kitapları okumuştum ama hiçbirinde koca şatonun yıkılmasını engellemek yoktu. Kendi kendime düşünmeyi bırakıp zihnimi dışarı vurdum “Günlerdir her kitabı karıştırıyorum ama hiçbir şey bulamadım. Masallardan fırladık sanki. Seçeneğimiz yok ama seçmemiz gereken bir şey var.” Tierra kafası karışmış bir şekilde bana baktı, anlamamıştı tabii. Kim anlar ki? Ona dilimizi bilmeyen bir yabancıymış gibi yaklaştım “Ya-pa-cak bir şey yok.” dedim. Tierra da Veronica da bana gözlerini devirerek baktı. Tierra oldukça haklı bir tavırla “An-la-dım.” dedi. Ona baktım ve “Bak, tamam haklısın fakat resmen burada sinir krizi geçiriyorum. Evimiz çöküyor ama biz keresteleri dahi toplamıyoruz.” Veronica en sonunda buna dayanamayıp olaya girdi “Mich, kendine gel lütfen.” dedi. Kafamı toplamaya çalıştım, haklıydı. Bukleli kadın tablosunun arkasındaki koca şatonun kalbi ölüyor biz yaşatmalıyız evet, evet olay buydu. Sakin olamıyordum işte. Tekrar Homaless Tales’e dönme düşüncesi bile içimi mahvediyordu. Orada küflü tarafları kesilmiş ekmeklerle çorba içmeye dönmek istemiyordum. Sinir insanlarla baş etmek, yemek yapma denemelerinde mutfağı patlatmak istemiyordum. Kim buna ne diyebilirdi? Ama şato diyordu işte. Karşı çıkıyordu ve beni lanet olası yurduma göndermeye çalışıyordu. Bencilliğimi bırakıp etrafa bakarsam ailesiyle sorunlu olanlar vardı. Yada tekrar muggle hayatına dönmek zorunda kalacak muggle asıllılar. Ayrıca bu çöküş bütün sihir dünyasını mahvederdi. Kafası karışmış, tecrübesiz küçüklere ne olacaktı peki? Hele muggle asıllılara ne olacaktı? Zavallı ebeveyninler çocuklarının delirdiğini düşünüp onları doktorlara götürecekti, doktorlarda onları kesip biçerek incelemeye başlayacaktı. Her şey yalnızca tek bir şeye varıyordu, bir felaket.

    Kendimi topladım ve her şeyi tek bir solukta anlatma çabasına girdim. “Yapabilecek bir şey yok fakat bir şey yapmazsak her şey daha berbata gidecek. Hogwarts çökerse, bakanlık çöker. Hele yeni büyücüleri düşünün, muggle anne-babadan olanları. Onlara ucube gözüyle bakarlar.” Nefesim bitmişti, bir soluk aldım ve devam etmeye koyuldum “Şatonun her yerini gezip basit büyülerle döküntüleri tamir ederek bir haftamı geçirdim ve emin olunki işe yaramıyor. Fakat zaman kazanmamızı sağlıyor. Bunu devam ettirelim, en azından bir süre. Genede hala bir arayış içerisindeyiz. Bu durumu düzeltmemiz lazım, yolunu bulacağız. Bulmak zorundayız.” dedim. İkiside bana bakıyordu, evet doğru dürüst cevap verebiliyorum dercesine kafamı salladım. Düşünceler beynimi kurcalıyor, o ihtimaller beni yiyip bitiriyordu. Pozitif olamıyordum işte, olmamı gerektiren bir durumda yoktu zaten. Mırıldanarak aklımdaki soruyu sordum. “Fikri olan?”






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica K. Folchart
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Veronica K. Folchart


Mesaj Sayısı : 507
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Eltorn Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Bina arkadaşlarından bayağı farklı.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue0 / 1000 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue0 / 1000 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: Geri: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimeC.tesi Mart 05, 2011 7:52 pm

Eveet, beş dakikadır yoktum farkındayım. Anlatma sırası bende, öhö öhöm.

Tierra'nın önerdiği ilk iş bir profesöre danışmak oldu. Mich ona karşı çıktı ve kendi aramızda halletmemizi söyledi, sonra Tierra klasik espirilerinden birini patlattı ve en sonunda bize yardım edeceğini söyledi. Evet, kaçırdığımız şeyler bunlar. Şimdi gerçek hayata dönelim.

Mich bütün bu olanlardan sonra yeterince patlamaya hazır bir hale gelmişti ancak kızgınlıktan değil, üzüntüden. Hogwarts'ın haline çok üzülüyor gibiydi, sanki kardeşiymiş gibi davranmaya başlamıştı. Yapmayın ama, sadece bir şato! diye bağırmak geldi içimden. Hogwarts'ı önemsemiyor değildim tabi ama Mich çok fazla büyütüyordu işi. Lütfen ama, dramatik konuşmalar kısmına geçmişti bile, bu abarttığını göstermiyordu da neyi gösteriyordu? Derin bir nefes alıp Mich'i sakinleştirmeye çalışarak "Mich, kendine gel lütfen." dedim en endişeli ses tonumu kullanarak. Bu halde gitmeye devam ederse stresten dolayı bir çeşit nöbet falan geçirecekti. O ise beni susturarak konuşmaya başladı. “Yapabilecek bir şey yok fakat bir şey yapmazsak her şey daha berbata gidecek. Hogwarts çökerse, bakanlık çöker. Hele yeni büyücüleri düşünün, muggle anne-babadan olanları. Onlara ucube gözüyle bakarlar.” Kısa bir an durakladı. “Şatonun her yerini gezip basit büyülerle döküntüleri tamir ederek bir haftamı geçirdim ve emin olunki işe yaramıyor. Fakat zaman kazanmamızı sağlıyor. Bunu devam ettirelim, en azından bir süre. Genede hala bir arayış içerisindeyiz. Bu durumu düzeltmemiz lazım, yolunu bulacağız. Bulmak zorundayız.” İkimize birden bakıyordu. Ne yapacağımızı bilmediğimi farkettim, yani tamam, bu şey bir kalpti. Ama nasıl koruyacaktık ki? "Fikri olan?" diye bitirdi lafını. Tierra ile birbirimize bakındık, ikimizde bu işin yeterince çılgın olduğunu düşünüyorduk bile. O sırada birkaç gün önce okumayı bitirdiğim roman aklıma geldi. Ne alaka diyebilirsiniz, ancak bazen bu tip kitaplar çok işe yarıyor. "Şey, aslında benim bir fikrim var." dedim elimi hafifçe kaldırarak. Sesim biraz titrese de aldırış etmeden devam ettim. "Bu şey eğer Hogwarts'ın kalbi ise Hogwarts ile ilgili şeylerle yaşıyor olmalı, değil mi? Yani-" Saçmalayan-Veronica yine devrede, yia! "Hogwarts dünyadaki en büyülü yer olmalı, bakanlık dışında. Bu da demektir ki büyüyle besleniyor olabilir. Yani varmaya çalıştığım şey.. Tanrım, cümlemi bile bitiremiyorum. Pekala, devam. Demeye çalıştığım şey bu kalp şeyine büyü aktarmayı denememiz. -Mich'e döndüm- Senin duvarlara yapmaya çalıştığın büyü aslında çok mantıklı, ama Hogwarts'ı dışarıdan değil ancak içeriden düzeltebiliriz gibi geliyor bana. Sonuçta bir insan da dışarıdan çok rahat yaralanabilir, ancak yarasını kapatmak tekrar yaralanmayacağı anlamına gelmiyor. Saçmaladığımın farkındayım, bu yüzden hemen kısa bir özet geçeceğim." dedim ve durdum. Derin bir nefes aldım ve üç parmağımı havaya kaldırdım. "Kalbi-" birincisini indirdim. "-Eski Din büyüleri ile-" İkinciyi de indirdim. "-tamir edeceğiz." Sonuncu parmağımı da indirmemle beraber elimi tekrar rahat bıraktım. Kalbin yanına gidip yere oturdum ve üzerini incelemeye başladım. "Harika, bu işimizi kolaylaştırır." dedim kızlar yanıma yaklaştığında. Sandığın üzerindeki birtakım işaretleri gösterdim. "Bir dakika, bunlar Eski Din işaretleri." dedi Tierra hafif bir şaşkınlıkla. "Eski Din de ne?" diye sordu Mich, onda da aynı şaşkınlık vardı. Ona doğru dönüp "Sihir Tarihi dersinde öğrenmiştik, geçen yıldı sanırım?" dedim Tierra'ya bakarak. Başıyla onaylandı ve kendisi devam etti. "Eski Din, aynı zamanda ilk büyüler gibi bir şey olduğunu farzet. Merlin'in kullandığı büyüler, ya da en azından Merlin'in zamanında kullanılan büyüler." Sandığın üzerindeki silik bir yumurtaya benzer şekli gösterdim. "Eski Din'de hayat anlamına gelen sembol bu." Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım, gerçekten felaket korkmuştum. "Sanırım tek yapmamız gereken belirli birkaç aşamayı takip etmek ve kalbin tekrar canlanmasını sağlamak. Eski Din'le ilgili bir kitabım vardı, üstündeki sembolleri çözmeyi deneyebilirim." dedim nefes almadan. O işaretler beni gerçektende ürkütmüştü, bu şey eğer Eski Din büyüleri ile ayakta duruyorsa şansımız çok iyi olamazdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tierra Squidna
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Tierra Squidna


Mesaj Sayısı : 755
Gerçek İsim : Şeyma.
Sihirsel Soy : Safkan
Özel Yetenek : Görücü.
Meta.
En Belirgin Özellik : Kendinden emin.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue100 / 100100 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue50 / 10050 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: Geri: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimePaz Mart 06, 2011 8:35 pm


    "Hogwarts dünyadaki en büyülü yer olmalı, bakanlık dışında. Bu da demektir ki büyüyle besleniyor olabilir. Yani varmaya çalıştığım şey.. Tanrım, cümlemi bile bitiremiyorum. Pekala, devam. Demeye çalıştığım şey bu kalp şeyine büyü aktarmayı denememiz. Senin duvarlara yapmaya çalıştığın büyü aslında çok mantıklı, ama Hogwarts'ı dışarıdan değil ancak içeriden düzeltebiliriz gibi geliyor bana. Sonuçta bir insan da dışarıdan çok rahat yaralanabilir, ancak yarasını kapatmak tekrar yaralanmayacağı anlamına gelmiyor. Saçmaladığımın farkındayım, bu yüzden hemen kısa bir özet geçeceğim." dedi Veronica ve üç parmağını havaya kaldırdı. Sırasıyla indirerek "Kalbi-" "-Eski Din büyüleri ile-" "-tamir edeceğiz." Kalbin yanına gitti ve onu yakından incelemeye başladı. "Harika, bu işimizi kolaylaştırır." dedi bizde kalbe temkinli yaklaşırken. Sandığın üzerindeki işeretleri gösterdi. Tabii ya bu neden daha önce dikkatimi çekmemişti ki! Ah, cevabı basit. Koca okulun bir canlı olduğunu öğrenince şoktan bu tür detaylara takılmamıştım. Ama şimdi olayın iç yüzünü anlamaya başladığımızda, daha akılcı düşünmeye başlamıştık ve hepimiz istediği bu okulu kurtarmaktı. Burası hepimiz için bir yuvaydı. Cassandra bazen yıkıkları büyüyle tamir ettiğini fakat bunun pek de işe yaramadığını söylemişti. Bu hiç de garip değildi doğrusu. Önemli olan kalpti, kalp durduğu an yaşama gibi bir lüksü kalmıyordu insanın. Tabii bir de binanın. "Bir dakika, bunlar Eski Din işaretleri." dedim bende heyecanıma yenik düşerek biraz sesli konuşmuştum. "Eski Din de ne?" diye sordu Cassandra. "Sihir Tarihi dersinde öğrenmiştik, geçen yıldı sanırım?" dedi Veronica bana bakarak. Bende başımla onaylayıp "Eski Din, aynı zamanda ilk büyüler gibi bir şey olduğunu farzet. Merlin'in kullandığı büyüler, ya da en azından Merlin'in zamanında kullanılan büyüler." dedim unutmadığıma hayret ederek. Veronica sandığın üzerindeki bir şekli göstererek devam etti. "Sanırım tek yapmamız gereken belirli birkaç aşamayı takip etmek ve kalbin tekrar canlanmasını sağlamak. Eski Din'le ilgili bir kitabım vardı, üstündeki sembolleri çözmeyi deneyebilirim."

    Aklıma ilk gelen şey masonluk olmuştu. Uzun zaman önce çok merak etmiş ve birtakım araştırma yapmıştım. Babamın bir mason grubuyla işbirliği yaptığını düşündüğüm için girişmiştim bu araştırmaya. Ve onun sakladığı birkaç kitabı bulmuştum. Muggle'lar tarafından yazılmış bir kitaptı bu ve bunu yazan kişi büyünün var olduğuna kesinlikle inanıyordu. Hatta tarihteki birçok eserin üzerindeki kargacık burgacık yazıları çözdüğünü, çözdüğü metni de yazmıştı. Büyünün hepimizin içinde olduğunu fakat bunu açığa çıkarmak için sadece o ırkla bir bağlantımız olması gerektiğini yazmıştı. O dönemin insanları bu kitapları okumuş fakat hepsi bunların deli saçması şeyler olduğunu düşünmüştü. Ama şimdi düşünüyorum da aslında hiçbir şey eski büyüler kadar güçlü değil. Büyü de modernleşme adı verilen çağ atlama döneminde etkisini kaybetmeye başlamıştı. Hogwarts'ta bu tür şeylerden uzak durulmaya çalışılıyordu fakat bu son zamanlarda imkansız hale gelmeye başlamıştı. Hem masonlar her zaman gizli bir örgüttü. İçeriğini bir mason üyesinden başkası bilemezdi. Saklamalarının sebebi kötü işler çevirmeleri değildi. Eğer dünyayı düzeltecek birileri varsa kendileriydi. Ve bana öyle geliyordu ki bizimde teşkilatlanmamız gerekiyordu. Şimdiden üç kişilik koca bir grup olmuştuk ve başarmak istediğimiz bir görev de vardı. Tereddüt dahi etmeden bir işe girişmiştik ve en nefret ettiğim şey elimi attığım işin yarıda kalmasıydı. "Kızlar, aslında bunun ucunun neye dayandığını biliyorum. Deli olduğumu düşünebilirsiniz ama öyle olduğundan eminim. Masonlukla ilgili bir durum bu." Bana gözlerini kocaman açarak bakıyorlardı. Hadi ama bir binanın atan kalbi var, duyduğunuz başka şeyler çılgınca gelmemeli. Uzun bir soluk alıp devam ettim. "Babam bir mason üyesi. Ondan bildiğim bir şeyler var. Semboller mesela." İçinde kalp bulunan kutunun yanındaki ağacın dallarına benzeyen şekli gösterdim. "Bunun ne olduğu hakkında fikri olan var mı?" Hayır anlamında başlarını sallıyorlardı. " Masonlar dini reddetmiştir. Din karşıtı oldukları için çoğu zaman dışlanmışlardır. Ama hiçbiri buna takmamış ve işlerini yürütmeye devam etmişlerdir. Bu yüzden eski din olduğu gerçeği yalanlandı değil mi?" dedim ve devam ettim." Bu dal beraberlik, birliktelik anlamında. Aslında çözmemiz gereken bir yazı falan yok. Bu semboller kalbin nasıl çalıştığına dair." dedim iyice yakınlaşıp inceleyerek. "Güvenin bana, demek istediğim güçlerimizi birleştirerek ona bir onarma büyüsü uygulamak. Fakat zamanlama çok önemli. Aynı anda ve seri bir şiekilde olmalı. Aksi takdirde daha da zarar verebiliriz." Koca bir masalın kahramanları gibiydik. Don kişotlara ne dersiniz? Kıurtarılması gereken bir okul var ve üç küçük kız bu işin üstesinden gelebilir. "Ve eğer başarırsak bu bizim sırrımız olur." dedim gülümseyerek. Yaptıklarıyla övünenlerden olmayacaktık. Masonlar hiçbir zaman bunu yapmamışlardır. Kendimi bir mason gibi görmeye başlamıştım. Aslında babamla ilk defa hemfikir olmamızın verdiği şaşkınlık vardı üzerimde. Belki de o düşündüğüm kötü bir kalıba soktuğum adam değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica K. Folchart
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Veronica K. Folchart


Mesaj Sayısı : 507
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Eltorn Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Bina arkadaşlarından bayağı farklı.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue0 / 1000 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue0 / 1000 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: Geri: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimeÇarş. Mart 16, 2011 7:04 pm

"Güvenin bana, demek istediğim güçlerimizi birleştirerek ona bir onarma büyüsü uygulamak. Fakat zamanlama çok önemli. Aynı anda ve seri bir şekilde olmalı. Aksi takdirde daha da zarar verebiliriz. Ve eğer başarırsak bu bizim sırrımız olur." diye bitirdi cümlesini gülümseyerek. Aynı şekilde karşılık verdim, masonlar konusunda çok ayrıntılı bir bilgim yoktu ama yinede az çok ne olduklarını biliyordum. "Bana uyar." dedim kalbe bakarak. Eğitim gördüğün okulun kalbi var, ne kadar dramatik. Mich hala tuhaf görünüyordu. İfadesi biraz kararsız gibiydi ama kalbi öylesine terk etmeyeceğinden emindim. Belki de yanlışlıkla öldürürsek ne olur falan diye düşünüyordu. Eh, yetimhanedekiler beni çok özlemişlerdir zaten diye düşündüm hafif bir gülümseyişle. "Pekala, büyülerden başlayalım o zaman." dedim asamı çıkartarak. "Hangi büyüyü yapacağız?" dedi Mich titrek bir sesle. Kendine henüz gelememiş gibi görünüyordu. Asa tutan elimi yavaşça indirip Mich'in yanına gittim. "Mich, iyi misin? Sesin iyi gelmiyor." dedim elini alnına koyarak. Sesini normale döndürmek için birkaç kere öksürdü. "İyiyim, cidden." dedi gülümseyerek. Aynı şekilde karşılık verdim ve Tierra'ya doğru döndüm. "Acaba bu kalbi açabilir miyiz, sandık açar gibi falan." dedi Mich dik dik bakarak. Kısa bir an boyunca hayal ettim ve midemdekilerin ağzıma geldiğini farkettim. "Açılabiliyorsa da görmek istemiyorum, hayır." dedim ellerimi abartılı bir şekilde sallayarak. "Cistem Aperio işimize yarayabilir mi?" dedi Tierra elini söz almak istermiş gibi kaldırarak. Tam olarak ne işe yaradığını hatırlamıyordum, o yüzden bilmem anlamında omuzlarımı silktim. Tierra ise asasını başının hizasında tutup kararlı bir şekilde "Cistem Aperio!" diye bağırdı. Kalp önce tıslar gibi bir ses çıkarttı, sonra da kaynıyormuş gibi fokurdamaya başladı. "Bu iyiye işaret mi?" dedim korkudan tizleşmiş sesimle. Yavaş yavaş duvara doğru gerilemeye başladık ne yaptığımızın farkında olmadan. Kalp tuhaf sesler çıkartmayı bırakıp etrafa açık mavi renkte duman salmaya başladı, cüppem ile ağzımı kapattım ve olabildiğince az nefes almaya çalıştım. Duman geldiği hızla kayboldu ve oda tekrar oksijenle doldu. "O da neydi şimdi?" dedi Mich kalbe doğru yaklaşarak.

Kalp yine aynı görünüyordu, hiçbir şey değişmemişti. Sadece üstündeki semboller biraz daha belirgin hale gelmişti ve neredeyse bizim dilimize benziyordu. "Okuyabiliyor musun?" dedim Tierra'ya dönerek. Masonlardan anlayan oydu, ben değil. Gözlerini kısıp kalbin üzerine eğildi. "Sanırım.. Sanırım bizden bir şey yapmamızı istiyor.." biraz daha eğildi. "Şey, ıım. Ne olduğunu anladım da çeviremiyorum, aslında bir çeşit görev gibi bir şeyden bahsediliyor." dedi doğrulup. Bize doğru döndü ve kalbe kısa bir bakış attıktan sonra konuşmaya devam etti. "Sanırım kalbi kurtarmak için bir çeşit görev yapacağız. Tam olarak ne kastettiğinden emin değilim, mason dili çok eski bir dil." dedi kaşlarını çatarak. "Ne gibi bir görev?" dedim aynı bakışlarla.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra C. Tears
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Cassandra C. Tears


Mesaj Sayısı : 231
Gerçek İsim : thepreciouslove*
Sihirsel Soy : Melez.
En Belirgin Özellik : Psikopat.
Rpg Puanı :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue98 / 10098 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
& Hogwarts'ın Kalbi  Left_bar_bleue49 / 10049 / 100& Hogwarts'ın Kalbi  Right_bar_bleue

& Hogwarts'ın Kalbi  Empty
MesajKonu: Geri: & Hogwarts'ın Kalbi    & Hogwarts'ın Kalbi  Icon_minitimeC.tesi Nis. 09, 2011 6:12 pm

Şimdi her şeyi bir toparlamak lazım. Beynim karma karışık, gene. En son Eski Din işe karıştı. Sihir tarihi hayran kulübü kurmadığım için geçen yılların derslerini tam olarak hatırlayamıyorum. Ama en son bir Merlin ödevi hazırlamıştım oradan birazını hatırladım. İçimi bir karamsarlık kapladı, biz bunu yapamayız. Daha kaç yaşındayız ki koca koca büyücüler bunu yapamazken. Ama şu da var ki koca koca büyücüler kalbi bulamazken biz bulduk. Hem geçmişte başarılı genç büyücüler de vardı. Hatırlamıyorum ama kesin vardır. Bu esnada ben pek sesimi çıkarmadım. Ne olduğunu anlamadığım garip büyüler, büyük ihtimalle kurtaramayacağımız koca bir okulla bir başımıza kaldık. Eski Din’i anlattığıma göre şimdi sıra ikinci garip aşamada. Tie gene devreye girdi ve çorbaya Musonluk’uda ekledi. Biberini de ben koyunca yıkarız okulu rahat rahat. A söyledim mi? Kalbin el kitabını bulduk. Beraberlik dalını falan. Ayrıca bu iç karmaşalar sırasında dışarıyı pek düşünmedim.Elimdeki yavru örümceklerle oynamak bu olaylardan daha zevkli. V bana soru sorduğunda iç savaş ateşkesteymiş gibi konuşup onu ikna ettim. Ardından saçma bir soru sordum ama cidden işe yaradı. Kalbi açtık ve o anı nasıl tanımlasak. En başta alındım biraz, büyüyü ben yapmamıştım vede iş böyle olunca orada kendimi gereksiz hissetmiştim. Sonra iğrençti, garip kokulu dumanlar salgılaması falan. Oldukça garipsedim. Ve şimdi asıl olay, kendimi bir mitolojik kahraman sanıyorum. Yani büyülü bir kalp bize büyülü bir görev verdi ve ne olduğu hakkında bir fikrimiz yok. Tierra biliyor ama söylemekten korkuyor -sanırım-. Bunun için onu suçlayamam, baksanıza ben konuşamıyorum bile.

Gözlerim uykudan kapanmak üzereydi ki o garip buharın kokusu burnuma keskince gelmeye başladı ve bu koku dolayısıyla birden fırladım. Öksürerek düşüncelerimi söyledim "Tamam bu hoş değil." Banan hangisi dercesine baktılar. Haksız da sayılmazlar, o kadar çok garip olay oldu ki bu gece. Kokular, diller, dinler, görevler. Onlara gözlerimi patlatarak baktım bu "hepsi" demekti. Gözlerimi açmaya çalışarak kızlara baktım. "Bakın saat gerçekten geç oldu, uykum var ve yarın iksir var. İksir yüzünden zaten kabuslar göreceğim bir de bu eklenirse uyuyamam ben. Ayrıca dönemin bitmesine az kaldı bu iş için gelecek dönem biraz daha büyüyüp devam etmeliyiz. Bir saat ayarlayıp minik baykuşlar kullanırız ve buluşup fikir alışverişi yaparız ama bu gece değil."

RP BAŞKA BİR YERDE, GELECEK DÖNEM DEVAM EDECEKTİR.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
& Hogwarts'ın Kalbi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hogwartsın Müzik grubu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: Düşünseli :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: