Sabahım bir çığlıkla başladı, kendi çığlığımla. Kulağımda bir rahatsızlık hissetmiştim. Kafamı kaldırıp baktığımda, bir baykuş gördüm. Baykuşu görmemle, çığlık atmam bir olmuştu. Gagasındaki mektubu gördüğümde hemen çekip aldım. Mektup uzaklardan gelmişti, Barselona, Carlsson Malikhanesi'nden. Ama Elais'ten değil, Ares'ten. İsmi gördüğümde, kalbim kanatlandı Barselona'ya doğru.
Odaya Elyssa girdi o sırada. "Dii, iyi misin tatlım?" diye sordu heyecanla, meraklanmıştı. "Evet, evet. İyiyim." dedim tedirgin bir ses tonuyla. "Çığlık attığını..." Cümlesini tamamlamasına izin vermeden, "Baykuş kulağımı gagaladı, uyanır uyanmaz yanıbaşımda bir baykuş görmek çok olağan olmasa gerek." diye kestim sözünü. "Hey, bu mektup da ne? Kimden? Bu baykuş mu getirdi? Şmdi mi geldi?" diye bir yığın soru sıraladı. "Ares'ten." dedim sevinçli bir sesle. Bu ses tonum, dikkatini çekmiş olmalıydı ki tek kaşını kaldırdı, imalı bir biçimde. "Ee, ne diyor?" diye sorduğunda zarfı, yırtarcasına açıp içinde birkaç satır yazılı kağıdı aldım.
"Seninle konuşacaklarım var. Yarın saat 13:00'da Balyumruk'ta olabilir misin? Cevabını bekleyeceğim."
Sonrasında, bir çığlık attım, nedenini bilmediğim bir şekilde. ama rahatlamıştım. "Accio parşömen. Accio tüy kalem." Parşömen ve tüy kalem gelince, hemen yanımdaki konsolun üzerinde yazmaya başladım.
"Ares,
Saat 13.00'de orada olacağım."
"Accio zarf." Mektubu zarfa koyduktan sonra baykuşu elime aldım, pencereye yaklaştım. Mektubu baykuşun gagasına verdikten sonra onu saldım. Gözden kaybolana kadar ardından baktım. Sonra Elyssa'ya baktım, 'Artık pijamalarını çıkarıp güne başlamalısın.' der gibi bakıyordu. Omuz silkip muzipçe gülümsedikten sonra, tekrar yatağıma uzandım.
Konu: Diana'nın Odası. 
Çarş. Ocak 27, 2010 5:24 pm
