Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ateşin Cezbi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
J. Christopher Newell
Seherbaz
Seherbaz
J. Christopher Newell


Mesaj Sayısı : 1671
Gerçek İsim : iq T
Patronus : Smilodon Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Cesaret
Rpg Puanı :
Ateşin Cezbi Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ateşin Cezbi Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Ateşin Cezbi Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ateşin Cezbi Right_bar_bleue

Ateşin Cezbi Empty
MesajKonu: Ateşin Cezbi   Ateşin Cezbi Icon_minitimeC.tesi Eyl. 17, 2011 10:40 am


Sert esen rüzgarın savurduğu yalnızca bedeni değildi. Sevincinin her adımda azalışını bu şekilde açıklayabiliyordu enazından; rüzgar bağlılık hissetmesini sağlayacak tüm duygularını -bir arpın teliyle sevişir gibi- vuruyor, hazının etkisi temas sürdükçe vahşileşiyor ve sonunda uğuldayan bir kurtun dişleriyle koparıyordu. Kopan bağları bir arada tutmak için düğümlemek istiyor, lakin bir sonraki dukunuşlarında kendisini acıtan tek yer olacağından bunu küçük bir çocuğun mazur kusuru gibi görmeyi tercih ediyordu. Ayrılıyordu.

Kırgın, buruk, tedirgin ve aynı zamanda küçük bir sincap gibi ürkek yüreği her lahzada nefretin gri rengiyle doluyordu. Belirsizliğin içindeki yüreği siyah olmayı seçtiğinde adanacak bir kurbanın kanı kadar kutsallaşacaktı bıraktığı tüm duygular. Anılmaya değer kalacaklar ve her hatırlanışta kendileri için akan göz yaşlarına doyacaklardı. Kana kana içmektir bir suyu; gerçekten içmek.

Durdu. Siyah cüppesinin eteklerinden yere damlayan suya asasını doğrulttu. Ergin, olgunlaşmış gücünü kullanarak onları donmuş sarkıklara çevirdi. Asasını karanlık göğe yönlendirdiğinde eteklerindekilerle birlikte tüm sokakta bulunan su damlacıkları sarkık olarak göğe yükseldiler. Sivri uçları sokağın zeminine paralel duruyor, bir sonraki asa hareketini bekliyorlardı ve o hareket bir 'S' harfi oldu. Gökyüzüne çizilen bu harf tüm sarkıkları bir araya toplamaya, hedeflerinin de büyüyü yapan kişi olmasına yetmişti.

Gri yüreğinin habis siyaha bürünmesini istemediğinden yaşamını burada sonlandırmayı seçmişti; henüz ayrıldığı yer ile anıları zihninden silinmemişken... Bu çok daha iyi hissettiriyordu artık. Hiç değilse onu düşünerek ölecekti. Onu düşünerek ve hissederek sonlanacaktı hayatı.

Asasını tekrar hareketlendirdiğinde sarkıklar harekete geçmişti. Bulutların arasından hızla odaklandılar. Bir arı kolonisi gibi kalabalık, hırçın ve kızgın görünüyorlardı. Rüzgarı yarışlarının çıkardığı çınlayan sesleri, ölümün sesi olacaktı; suskun ölümün attığı son çığlık.

Ve ardından mideye geçirilen bir kancanın sizinle birlikte çekilmesi hissi. Düz basılan ayakların altında kurumuş, çıtırdayan yapraklar. Güzel, aydınlık, bulutsuz, çıplak bir gökyüzü. Tertemiz. Derin. Huzur dolu. Cennet'inin güzel bir sonbahar gününe benzemesi çok güzel.

Birden güneşi karartan bir karanlık çökmeye başladı. Korkunç bir histi bu; günahlarının fazlalığı cennetini elinden alıyordu ve birazdan da ateşler içinde olacaktı. Yanakacaktı.

Bir ses duydu. Azrailin sesi olmalıydı. Ne dediğini anlayabilmek için daha önce farkında olmadığı yatış pozisyonu değiştirmeye çalıştı. Doğruldu ve bozuk bir rodyodan çıkan, çızırtılı, kesik kesik sözleri anlamlandırmaya çalıştı.

'Ja- s, Ben- uabl- o- un. Jam- s! James! Beni duyabiliyor musun?'

'Hey! ne oldu?' bozguna uğramış bir sineğin çırpınışlarından önceki kansız tavrı bir hayli trajikti. Kiminle konuştuğunu fark ettiğinde ise duyularını tamamiyle harekete geçirecek davranışlar sergiledi. Bedenindeki herhangi bir uzvu koparılmış canlının perişan hallerini yansıtıyordu ürkek suratı. Kaçmaya çalışıyordu ancak ona zarar veren kişinin kalbinden bir parça olduğunu bilmek bunu engelliyordu. Savaştığın kalbin ollduğunda koyabileceğin tek bend kendin olur. Her halukarda siz etkilenirsiniz; kalbiniz ya da kendiniz...

'Sen!, çıldırdın mı? Neden kendini öldürmeye kaltın? Ölümün beni ne derece perişan ederdi hiç düşündün mü?'

'Ama beni nasıl kurtardın? Az kalmış-'

'Evet öyle: 'Az kalmıştı'! Seni takip ettim. Giderken bana söylediğin o manasız söcüklerin sana ait olmadığını düşünmüştüm. E pek de yanlış olduğum söylenemez.'

'Evet, her zaman haklı çıkarsın.' Yüzündeki ürkek tebessüm annesine sarılan mızmız bebeğin gülümseyişine dönmüştü. Gülümsüyordu artık ve ağrıyan başını tutuyordu. 'Kanıyor mu?'

'Pek değil.' durumun içtenliğine kapılarak koruduğu mesafeli tavrı bir kenara itmişti. James'in yanına eğildi ve asasını yaraya doğrultarak bir kaç iyileştirme büyüsü denedi. Ancak yaptığı büyülerin bir sonuç vermediğini farkedince gözleri yerinden uğradı. 'Karanlık büyü mü kullandın?!'

'Başka nasıl ölmemi bekliyordun? O sarkıklar ancak beni ağır yaralardı.'

'Ölümün hakkında bu denli rahat konuşman hiç hoşuma gitmiyor!'

James tartışmak istemediğinden canı acıyormuş gibi yaparak -acıdığından daha da fazla- doğrulmaya çalıştı. 'Beni nasıl-'

'-kurtardım?' İmalı bakışlarından ve gülümseyen dudaklarına ciddi tavrı yerleştirdikten sonra konuşmasına devam etti. 'Söylediğim gibi seni takip ettim. Evden cisimlenerek ayrılmanı beklemiştim ama yapmadın. Kuşkulandım. Hem söylediklerinden hem de cisimlenmeyip yürümeyi seçmenden. Ben de üstüme hayal bozan büyüsü uygulayıp seni takip ettim. Bir an durdun ve ben o an geri döneceğini düşündüm. Eve cisimlenmeye hazırlanıyordum ki bir de baktım yerdeki su birikindileri hareketleniyor, sivri uçlu sarkıkları oluşturuyorlar. Şok yaşadım. Ne yapacağımı bilemedim. Sana ulaştığımdan bir kaç sarkık kafana çarpmıştı bile. Sonra aklıma ilk gelen yer olan, Milano'daki bu dağ evine cisimlendim. Baygındın. Ayılman dakikalar sürdü ve bana çektirdiğin ısdırap çok fazlaydı.'

'Teşekkür ederim.' Hayranlıkla baktığı gözlerine farklı şekler de söylemek istiyordu. Meslela işin aslı olan terkediş senaryosunun aslında kendisinin iyiliği için olduğunu, beraber kaldıkları sürece tehlike altında olduğunu, her geçen gün hastalığının ilerlediğini...

James'in söylemek istedikleri o kadar çoktu ki haykırmayı seçebilirdi; eğer yanında bir düşmüş melek kadar zarif bir kadın olmasaydı. Bu zarif kadın içindeki gri rengi beyaza döndürmeyi iyi bilmişti. Başlangıçtaki kasfetli karanlığın tam ortasında, gün ışığının araladığı ak yerden çıkıp onu kurtarışından sonra ayrılmayı denediği ve başaramadığı için mutluydu. Her ne olursa olsun onunlaydı; hastalığını yenebilirdi. Bu çekici meleğin etrafında fır dönmenin sonunda ölüm olacaksa bile buna değerdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ateşin Cezbi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Büyücüler Bölgesi - İngiltere :: Godric's Hollow :: Meydan-
Buraya geçin: