Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yardım etmeli mi? Etmemeli mi?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alexandra Rhea Galibina
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Alexandra Rhea Galibina


Mesaj Sayısı : 258
Gerçek İsim : aslısu l
Patronus : Ejderha. Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Yeşil gözleri onu çekici kılıyor. Ayrıca fazla zeki.
Rpg Puanı :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue92 / 10092 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue

Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Empty
MesajKonu: Yardım etmeli mi? Etmemeli mi?   Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 4:29 pm

Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Hollowart_bp182xYardım etmeli mi? Etmemeli mi? Bela-lj-lauren-cohan-19106363-100-100
Alexandra Rhea Galibina x Cassandra Masen

Yardım etmeli mi? Etmemeli mi?
Gece saat üç sıraları.
Yasak Orman.



En son Alexandra Rhea Galibina tarafından Salı Ağus. 16, 2011 3:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra Masen
Hogwarts IV. Sınıf
Hogwarts IV. Sınıf
Cassandra Masen


Mesaj Sayısı : 122
Gerçek İsim : Ceren.
Patronus : Kurt. Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Kurnaz.
Rpg Puanı :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue84 / 10084 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue42 / 10042 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue

Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Empty
MesajKonu: Geri: Yardım etmeli mi? Etmemeli mi?   Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 5:25 pm

Ayaklarının soğuk zemine değdiğini hissettiğinde, kalbi o kadar hızlı atıyordu ki diğerlerini uyandırmaktan korktu Cassandra. Belki de bu yapacağı şeyi unutmalı, yeniden sıcak yatağına uzanıp güvenli bir şekilde eğitimine devam etmeliydi. Yapacağı şeyde hiçbir mantık yoktu, tam bir aptal gibi davranıyordu. Ama içinde bir yerlerde bunu yapmayı çok istiyordu kız. Hogwarts'a geldiğinden beri, en çok görmek istediği yere gitme şansını kaçıracak mıydı? İçinden ihtiyacı olabilecek büyüleri tekrar etti yavaşça. Hızlı ama sessiz hareketlerle üstünü değiştirdi. Siyah sade bir tişörtün üzerine, kot ceketini giymişti. O ceketin kendisini sıcak tutacağına inanıyordu. Kimsenin onu izlemediğinden emin olmak için uyuyan kızlara baktı. Hiçbiri uyanık olduğuna dair bir tepki göstermemişti. Rahat bir nefes aldıktan sonra, asasını eline alarak yatağından çıktığından beri yaptığı gibi hızlı ve sessiz hareketlerle yatakhaneden çıktı. Ravenclaw ortak salonuna inmeden önce, yeniden kimsenin uyanık olup olmadığından emin olmak için duraksadıktan sonra, sessiz olma kuralını unutarak koştu ve kartal şeklindeki kulpu çevirip yedinci kat koridoruna adım attı. Yaptığı şey yüzünden nefes alış verişi ve kalp atışları hızlanmış, kızı heyecanlandırmıştı. Herhangi bir profesörün onu yakalama ihtimaline karşılık, fazla oyalanmaması gerektiğinin farkındaydı. Giydiği spor ayakkabıların ses çıkarmamasına sevinerek koşmaya başladı. Ölü ya da canlı birini gördüğü an saklanıyor, onların geçmesini bekliyordu. Hogwarts'ın bahçesine yaklaşırken aklına sürekli ortak salonuna geri dönmek geliyordu. Ama sonra kurtarıyordu kendini bu düşünceden. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu, ama tepede Ay tüm parlaklığı ile çevresini aydınlatırken, neden korkacaktı ki kız? Bahçede koşusuna devam ederken, rüzgarın dalgalı saçlarını uçurduğu zamanki histen çok hoşlanmıştı. Ormana giden yolda, bunu daha önceden denemediği için kendisine kızacaktı neredeyse. Bir süre sonra, koşmayı bırakıp yürümeye başladığında, ayaklarının altında ezilen nemli çimlerin ve ormanda yaşayan yaratıkların çıkardığı sesleri duyabilmeye başladı. Cesaretini biraz olsun yitirirken yutkundu. Asasını sıkan elinin beyazlaştığını fark etmemişti bile. Neredeyse kıracak kadar sıkıyordu onu seçen asayı. Onu, o an koruyabilecek tek şey asası olacaktı şüphesiz.

Ağaçlara ulaştığında başını kaldırıp, gökyüzüne ulaşmaya çalışıyormuş gibi uzayan ağaçlara baktı. Başını oldukça kaldırması gerekmişti. İstemsiz olarak geriye doğru attığı iki adımdan nefret etti. Tam bir korkak gibi davranıyordu. "Lumos." dedi asasını kaldırıp. Asanın ucunda parlayan mavi ışığa bir süre baktıktan sonra, üç kere derin nefes aldı ve ilerlemeye başladı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki yerinden çıkacak gibi hissediyordu Cassandra. Bastığı her daldan duyduğu ses başkasınınmış gibi geliyor, asasını doğrultup çevresine bakmasına, takip edildiğini hissetmesine sebep oluyordu. Defalarca bir şeyin olmadığını hatırlatması gerekmişti kendine. Ay, sanki kıza tüm bu yaptıklarının yanlış olduğunu hatırlatmak istercesine, ormana girdiğinden beri etrafı yeterince aydınlatmıyor, Cassandra'yı asasının ışığı ile başbaşa bırakıyordu. Son attığı adımda, yeni bir çıtırdı duydu. Sesin yeniden kendisinden geldiğini düşündüğü için ilk başta dikkat etmedi. Ama onu bakmaya zorlayan bir şey vardı. İç sesine güvenerek, asasını yere doğrulttuğunda, o sesi çıkartabileceği bir dal olmadığını gördü. Panik olmamaya çalışarak, bir kez daha derin nefesler aldı. Aklına neden hemen kötü şeyleri getirirdi ki? Fazla karamsar takılıyordu Cassandra. Orman, tehlikeliydi ve korkunçtu belki. Fakat iyi şeylerin de olduğunu duymuştu. Belki bir tekboynuzdu o sesi çıkaran. Sentor da olabilirdi. Cassandra'nın ormana gelmesine sebep olacak tek şeyler de onlardı ya. Kızın bunca tehlikeye girmesine sebep olacak şeyler. Bir süre sonra sakinleştiğini hissetti. Yeniden önüne döndü ve yürümeye başladı. Az önce yaşadığı korkusundan dolayı terlemişti, belki de gelirken yaptığı koşmadan olmuştu bu. Ama ıslanmış tişörtü, esinti hafif bile olsa üşümesine ve titremesine sebep olmuştu. Ceketine biraz daha sıkı bir şekilde sarıldı kız. Titremesinin devam etmesi, ona soğuktan mı yoksa başka bir sebepten titreyip titremediğini düşündürmüştü. Yeniden takip edildiğini hissettiğinde, daha fazla dayanamayıp arkasını döndü. Az önceki korkusunu unutmuş gibiydi. Asasını sesin geldiği yöne doğru doğrulturken "Kimsen çık ortaya!" diye bağırdı. Herhangi bir öğrencinin çıkmasını ve ona şaka yapmasını bekledi. Ama çıkanın bir insan olduğundan bile şüpheliydi. Çıkan şey kurda benziyordu, ama aynı zamanda insan gibiydi de. Kızın gözleri şaşkınlıkla açıldı. Yaratığın ağzından akan salyalar kızı ne kadar iğrendiriyor ise, Cassandra'ya sanki atıştırmalık bir şeymiş gibi bakan bakışları da korkutuyordu. Çığlık atamazdı kız, o zaman ormanda olduğunu öğrenirler ve onu okuldan atabilirlerdi. O an için yapabileceği en iyi şeyi yaptı. Kaçmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexandra Rhea Galibina
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Alexandra Rhea Galibina


Mesaj Sayısı : 258
Gerçek İsim : aslısu l
Patronus : Ejderha. Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Yeşil gözleri onu çekici kılıyor. Ayrıca fazla zeki.
Rpg Puanı :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue92 / 10092 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue

Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Empty
MesajKonu: Geri: Yardım etmeli mi? Etmemeli mi?   Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 6:58 pm

    Dolunay...

    Eşsiz ve tüm parlaklığıyla aydınlatıyordu geceyi yine. Eşsiz bir gece daha kendisini gösteriyordu. Odadaki soğuk ve ahşap zeminden gelen çıtırtılar, uyumamasının yanında kendisini merağa bırakmıştı. Uykulu gözlerini saniyelerce yatakhanede çevirdikten sonra uyuyormuş gibi yapıp gözlerini kapamaya koydu kendini. İçinde sıcacık uyuduğu yorganı kendisine iyice çekerek sarındı. Odadaki sessizliğe birkaç saniyede bir çıtırtılar hakim oluyordu. Belli belirsiz, sanki gizli bir iş çevrileceğine haber veren çıtırtılar gibiydi bunlar. Yavaşça gözlerini kısarak bakınmaya çalıştı yatağından. Cam kenarında heyecanla ama tereddütle duran bir kız olduğunu görünce daha da dikkatlice bakmaya çalıştı. Kim olduğunu tam olarak kestiremese de sağ tarafındaki yataklara bakmaya çalıştı göz ucuyla. İlk olanı değil, doluydu orası. İkinci olan yatak orası da değil. Başını sol tarafına çevirdikten sonra dikkatlice baktı. Yanındaki yatak boş olmasına rağmen orada birisinin yatması imkansızdı. Çünkü orada uyuyan arkadaşı, birkaç gün önce revire yatırılmıştı. Onun yanındaki yatağa baktıktan sonra sonunda anlamıştı ayakta olan kişinin kim olduğu. Cassandra Masen. Kendini bildi bileli bu kıza karşı hiçbir olumsuzluk ya da pozitif bir düşünce besleyemiyordu Alexandra beyninde. Kalbinde de öyle. O kızın sinsi birisi olduğunu hep düşünür, ama binadaşı olduğu için ona güvenirdi. Cassandra, her ne kadar Alexandra'yı başından sağmaya ve ondan uzak kalmaya çalışsa da genç kız, Cassy'ye yakın davranmaya çalışıyordu. Karanlıkta görünmeyen, sadece küçük bir belirtiyi takip etti hızlıca. Gıcırdayan kapının sesini ve ayak seslerini duyabilmişti sadece. Odadaki çıtırtı seslerinden eserti kalmayınca üzerindeki yorganı üzerinden fırlattı. Hızlıca dolabına doğru ilerleyerek uzun kollu ince tişörtünü ve dar olan siyah renk pantolonunu çıkardı. Ayaklarında da converse tarzı ayakkabılarını giydikten sonra yatağına doğru ilerledi. Hızlıca beyaz teniyle bütünleşmiş olan elini beyaz yastığının altına sokarak, asasını yokladı. Kavradıktan sonra hızlıca çekerek asayı cebine koydu ve gıcırdayan kapının rahatsız edici sesine tekrar tanık oldu, yatakhaneden çıktı.

    Genç kızı takip etmek zor olmayacaktı onun için. Koşuşturan kıza biraz daha hızlı olsa yetişebilecek gibi duruyordu. Fakat kaçırmıştı. Koşarak, bulmaya çalışırcasına ilerlerken birkaç saç tutamını görmüştü ileride. Bunun Cassandra olduğundan şüphesi yoktu çünkü onun da saçları dalgalı ve kahverengi idi. Eğer yakalanmalarına çaba gösteren bir harekette bulunurlarsa, ikiside profesörler tarafından yakalanır ve Hogwarts'tan atılma tehlikesinde bile olabilirlerdi. Binadan çıkıp hızlıca koşan kıza daha da hızlı koşmaya çalışarak onu yakalamayı tercih etti Alexandra. Ama yapmadı, daha hızlı koşarak onu takip etmeyi seçti. Kim bilebilirdi ki? Belki de Cassandra gizli işler çeviriyor, hatta bir ölüm yiyenle beraber bile olabilirdi. Genç kızı takip ederken esen rüzgar, kumral saçlarını geriye doğru tıpkı ahenkli bir danstaymış gibi savuruyordu. Alexandra'yı bekleyen bir süpriz olacaktı. Cassy, yasak ormana gelmiş ve heyecanla koşmaktaydı. Derin soluklarını alıp verirken elini hızlıca kot pantolonun arka cebine sıkıştırdığı asasına gitti. Ahşap ve üzeri sarmaşık deseniyle süslenmiş asasını elinde gezdirdikten sonra sakince tuttu. Asasını karşıya doğru dikmiş dururken derin bir şekilde baktı Cassandra'ya. İçinden söylendi."Ne yapmaya çalışıyorsun Cassy?" Yasak ormanın karanlık ve kuşkusuz güzelliğinde hapsolurken, arada bir sivri gözleriyle bakan baykuşlara bakıyor, dolunayda ağaçların en yüksek dallarında duran kargalara korkuyla çeviriyordu yemyeşil gözlerini. Birkaç saniye sonra yerinde durduğunu gördü Cassandra'nın. Hızlıca etrafına bakarak kendisine en yakın ağaca baktı ve gövdesine saklanmak için ses çıkarmadan ilerledi. Göz ucuyla, gövdenin kenarından başının bir kısmını çıkartmış, öylece bakıyordu genç kıza. Birden kırmızı rengin baskın olduğu köpek tarzı bir canavar çıkmıştı. Aksiliğe ve şanssızlığa da bak ki, Cassandra yasak ormanın macerasını tek başına yalnız yaşıyordu. Bu yüzden ne yapması gerektiğini bilemeyebilirdi. Şimdi, ormanın derin sesine kurt adamın vahşi sesi ve Cassandra'nın solukları hakim olmuştu. Genç kızın üzerine doğru hızlıca atılan yaratığa baktıktan sonra hızlıca ağacın gövdesinden bağırdı Alexandra. Asasını kurda doğru yönelterek ormanın en sessiz seslerine bile hakim olacak şekilde bağırdı. "Sersemlet." Hızlıca uyku moduna geçermişçesine yerde yattı birden kurt adam. Cassandra ise, titreyen bedenine hakim olmaya çalışarak hızlıca ayağa kalktı ve Alexandra'ya yaklaştı. Genç kız, arkadaşına yaklaşarak "Cassy?" İyi olduğundan emin olmak zorundaydı. "İyi misin?" Hızlıca asasını cebine sıkıştırmaya çalışarak yakşamayı sürdürüyordu korkusuzca. Ama karşısındaki kız, buna fazlasıyla sinir olmuş olacaktı ki bir aslan gibi kükremeye başladı. "Seni aptal. Kendi başımın çaresine bakabilirim ben." Yüzüne dalga geçermişçesine bir ifade takınan Alexandra, aynı ses tonuyla bağırmaya devam etti. "Yasak ormana bu saatte tek başına gelmek fazla korkusuzca Cassandra." Birkaç dakika bekledikten sonra derin bir nefes aldı ve devam etti. "En azından sadece seni korumaya çalışıyordum." Kaşlarını çatarak, sinirli bakışlarıyla Alexandra'yı süzen genç kız umursamazca davrandı. Gözlerini kaldırıp gökyüzüne ve manikürlü tırnaklarına baktı. "Evet evet kesin öyledir." Hızlı bir bağırışın ardından ne cevap vermesi gerektiğini bilemedi. Sadece susmakla yetindi. .

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cassandra Masen
Hogwarts IV. Sınıf
Hogwarts IV. Sınıf
Cassandra Masen


Mesaj Sayısı : 122
Gerçek İsim : Ceren.
Patronus : Kurt. Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Kurnaz.
Rpg Puanı :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue84 / 10084 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Left_bar_bleue42 / 10042 / 100Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Right_bar_bleue

Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Empty
MesajKonu: Geri: Yardım etmeli mi? Etmemeli mi?   Yardım etmeli mi? Etmemeli mi? Icon_minitimeÇarş. Ağus. 17, 2011 12:35 am

"Evet evet kesin öyledir." Demişti sinirlerine hakim olmaya çalışarak. Çabuk sinirlenen bir kız değildi, ama bir kez sinirlendiği zaman eski haline dönmesi uzun sürebiliyordu. Aslında Cassandra'yı sinirlendiren şey yakalanmak değildi. Bir profesöre yakalanma ihtimalinin de bulunduğunu düşünmek kızı rahatlatabilirdi. Onu sinirlendiren şey, bir kurtadama karşı savunmasız bir kızmış gibi gören Rhea olmuştu. Beyaza yakın sarı saçları ile oynamaya başlarken, içinden ona kadar sayıyordu. Devam etmek üzere olan sessizlikte bir kez daha ağzını açmak üzereyken duyduğu bağırış ile sustu ve sesi duyduğu tarafa doğru döndü. Az önceki savunmasız görüntüsünü yok etme isteği ile dolmuştu genç kız şimdi. Asasının yeniden çevresini aydınlatmasını istediği kişi kaldırdığı sırada, ormana girmeden önce yaptığı büyüsünün hala geçerli olduğunu gördü. Umursamaz bir tavırla derin nefes aldıktan sonra, yerdeki kuru dallara basmamaya çalışarak ilerledi. Rhea'nın onun takip ettiği, kuru yapraklara bastığında çıkan sesten anlamıştı. Kızın daha fazla onu takip etmesini istemiyordu, ama içinde az da olsa kalmış olan mantık arayan yanı yararlı olabileceğini düşünüyordu. Sonuçta az önce Cassandra'nın hayatını kurtarmamış mıydı? Bir anda geriye doğru sıçraması, onun birkaç adımlık mesafede yürüyen Rhea'ya çarpmasına sebep oldu. "Bunu ne yapmış böyle?" Konuştuğunda, sesi kendisini şaşırtacak derecede sakindi. Korkmamıştı, biraz iğrenmişti belki. Asasının ucunda parlayan mavi ışığı, yapışkan sıvının durduğu yere doğrulttuğunda, üstünde çok birikmiş her şeyi emen toprağa rağmen kıpkırmızı kanı görebiliyorlardı. Rhea, gördüklerinin şaşkınlığı eşliğinde eğilip kanın birikmesine sebep olan şeyi bulmaya çalışırken, sessiz bir şekilde onu izledi. "Burada değil." Yerdeki kanı incelemekte olan Cassandra başını kaldırıp kıza baktı. Gözleri, merakını göstermek istercesine ay ışığı altında parlıyordu. "Bu şey her ne ise çok kan kaybetmiş, yine de yürümeyi başarabilmiş. Gördün mü? Kan izleri, ormanın derinliklerine doğru ilerliyor." İlgisini çekmişti Cassandra'nın.

"Olay olduktan sonra bir süre olduğu yerde kalmış. Kan o yüzden birikmiş olmalı. Sonra da burada beklemenin iyi olmayacağını düşünüp gitmiş ya da kaçmış." Konuşmasının ardından hafif bir şekilde gülümsedi. Rhea'yı gülümsemesi ile şaşırttığını bilmek de eğlendiriyordu kızı. Yaşadıkları yerde edindiği muggle arkadaşları sayesinde, onların polis dediği muggle'ların güvenliklerini sağlayan kişiler gibi konuşmuştu. "Peki ala Galibina. Doğruyu söylemek gerekirse orada ne olduğunu merak ediyorum. Bu kadar kan akıtan şeye ne olduğunu da. Ben gitme taraftarıyım, ya sen?" Bir an için, olumsuz yanıt alacağından korksa da, Rhea'nın cevabı gülümsetmişti kızı. Olumluydu ve ikisi de bu işin sonunu merak ediyordu. Az önceki korkusundan eser yoktu kızda. Belki yanında birinin olması iyi geliyordu. "Saçmalık..." Diye mırıldandı düşüncelerine karşın. O yalnız olmayı hep sevmişti, yalnız olduğunda dilediği kadar anormalliğini gösterebiliyor, özgür olabiliyordu. Arkadaşlarına, ailesine bile hakkındaki her şeyi söylemezken, onların yanında güvende hissetmezken bu kızın yanında nasıl güvende hissedebilirdi. 'Sadece anlık bir güven duygusu, güven duymaya ihtiyacın var çünkü yasak ormanda bulunuyorsun.' Mantıklı tarafını dinlemeye karar verdi Cassandra, zaten o anda yapabileceği başka bir şey yoktu. Asasından yayılan ışığın ısıttığı eline baktı bir an için. Kan akışı bir an için azalsa da, ilerledikçe yeniden arttığını fark etmişti iki kız da. Yaklaşıyor olmalıydılar o şeye. Rhea'ya bakmıyordu artık Cassandra, sanki onun varlığını unutmuş gibiydi. Sürekli değişen davranışları, bir kez daha gösteriyordu kendisini. Adımları hızlanırken, asasını yere doğru tutmaya özen gösterdi ve suratına sertçe çarpan dalları iterken, birden bir bedene çarptı. Vücuduna değen kılları hissettiğinde, şaşkınlık ve onun getirdiği merakla o şeyin ne olduğuna baktı. Asası, refleks hareketi olarak saldırmaya hazır bekliyordu. Yolun sonuna gelmişlerdi. Cassandra, neden ormana gelmemesi gerektiğinden tam olarak emin olmuştu artık. Griye çalan mavi gözler, o korkmuş sarı gözlere bakarken anladı Cassandra ne olduğunu. Rhea'ya dönerken koşmasını söyleyerek bağırdı. Bir kurtadam tarafından ısırılır ve yaşarsan, sen de kurtadam olursun. Küçüklüğünden beri biliyordu bunu. Anlaşılan, o gördükleri kişi de biliyordu. Dönüşümü tamamlanırken, kurdun dolunaya doğru uluduğunu duydular. Bir süre oluşan sessizlikte, ikisi de dinlenme fırsatı bulsa da, onlara yaklaşan şeyi ayak seslerini duyduklarında yeniden kaçmaya başladılar. Cassandra arkasına dönüp asasını sallarken, bir an için gözünde bir görüntü belirdi.

    Asanın ucundan çıkan yeşil ışık onları kovalayan kurtadama isabet ediyor. İki kız, o büyünün şoku ile bir an için durup birbirlerine bakıyorlar. Sadece korunmak içindi diye düşünmek istiyor Cassandra ama yapamıyor. Yasaklanmış laneti kullanıp, sabah olduğunda normal yaşantısına dönmeye çalışacak genç bir insanı öldürmüş oluyor çünkü. Böylece sırlarına bir yenisi daha ekleniyor. Rhea'nın bembeyaz olmuş suratındaki ifade, kalbine bıçak saplanmış etkisi yaratıyor...


"Avifors!" Diye bağırdı o görüntüden sıyrılmak istercesine. Asasından çıkan karga sürüsü kurtadamın dikkatini dağıtırken, çiziklerle dolu yüzündeki tüm kanın çekildiğini biliyordu. Bir an için öldüren laneti yapmayı düşünmüş olması bile saçmalıktı. Bunu Rhea'ya söylemeyi de düşünmüyordu. Sadece güvenli yatağına dönmek istiyordu kız. Hiçbir zaman bu kadar mantıksız bir şey yaptığını hatırlamıyordu. 'Ravenclaw'a uymuyorum.' diye düşündü bir kez daha. İstemsiz bir şekilde aklına geliyordu bunlar belki ama elinde değildi kızın. Hogwarts'ın koridorlarından koşarak geçerken, yanındaki kişinin sessiz olmasından mutluydu. Konuşmak istemiyordu. Kartal tokmağının sorusuna cevap verebilecekmiş gibi de hissetmiyordu. Bu durum, onun için bile sinir bozucuydu. Yatakhanelerine parmak uçlarına basarak çıktıklarında, Rhea'ya iyi geceler dileyip cam kenarına geçti. Dolunay, yerini Güneş'e bırakırken, kız hala kendisiyle konuşmasına devam ediyordu.

Rp sonu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yardım etmeli mi? Etmemeli mi?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: Düşünseli :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: