Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bela Geliyorum Demez Gelir.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 8:36 pm

Bela Geliyorum Demez Gelir. 2f2248e9
Clarisa Chambers & Brayden Chester
-Kütüphanede karşılaşan iki düşman...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 9:04 pm

    Her zaman ki gibi yeni bir güne merhaba demişti genç kız. Zihninin kendisine gelmesi için sabah yediği çikolatanın geri kalanını şimdi yiyordu. Giydiği uzun cüppe her ne kadar daha minyon gösterse de aslında uzun bir kızdı. İri yapılı değildi ancak cüppesinin içinde belli bile olmuyordu. Sabah ki koşuşturmalara rağmen okul biraz daha sakindi. Derslerin çoğu bitmiş, ya ortak salona gidiliyor ya da bahçede gruplar arası sohbet oluyordu. Clarisa hiç birini istemiyor gibiydi. Tek isteği her zaman ki gibi biraz daha çalışmaktı. Kafası zaten bir karış havadaydı, dersleri boşlamak yerine biraz alıştırma yapmak daha iyi olabilirdi. Hızla ortak salonun bulunduğu koridora saptı. Hareket eden merdivenleri beklerken de bir yandan düşünüyordu. Hiç kimse ona eşlik etmez miydi ders için? Ah nerede? Gryffindorlu öğrencilerin hepsi gerçekten mükemmeldi ancak derslerine olan önemi fazla vermiyor gibiydiler. Clarisa bunu düzeltmenin bir yolunu ararken yedinci kata varmıştı. Pembe ipek bir elbise giymiş şişman kadını görünce gülümseyerek parolayı söyledi. Kapı hızla açılırken Clarisa sabızsızca kıpırdandı. Ortak salona keyifle girerken birkaç öğrenciye el salladı ve beklemeden kızlar yatakhanesine ilerledi. Yatakhanenin kapısından içeri girdiğinde dikkatini çeken tek kişi Jessica olmuştu. Uzun siyah saçlarını kurutuyor bir yandan da müzik dinliyordu. Genç cadı farkında bile değildi hiçbir şeyin. Clarisa kızı rahatsız etmemeye dikkat ederek yatağının yanındaki dolaba doğru ilerledi. Genelde içinde fazla bir şey bulunmazdı, ders kitapları hariç… Ancak ders çalışacaksa bunlara ihtiyacı olabilirdi. İksir dersi hakkında bilgilerin bulunduğu kitabı ararken birkaç tanesini yatağının üstüne atmıştı. Tam o sırada iksir kitabının altındaki defteri gördü. Sarı yapraklı, oldukça eski bir defter… Eline alıp birkaç kere çevirdi ve avuçlarının içinde sabit tutarak defterin üzerinde tozu üfledi. O defter… Her şeyi öğrendiği defter… Sessizce yatağına otururken anılarla buluşmak zorundaydı, geri dönüşü asla yoktu.

    2 yıl önce…


    ‘‘Clarisa! Artık Roxy ile oynamayı kesmelisin.’’ Annesi kıza sesleniyordu ancak kız pekte ayrılmak istemiyordu tüylü dostundan. Yanında yorulmuş olarak yatan köpeğin başını bir kez okşadıktan sonra yavaşça ayaklanıp bahçede ki tahta masaların birinde çayını içen annesine baktı. Kızıl saçları bir alev gibiydi sanki. Kahverengi gözleri ise alevler ile uyumlu biçimde dans ediyordu. Genç cadı başını biraz eğdi ve kendisine kızan annesinin karşısında durdu. Bayan Miller biraz kızgın olabilirdi ancak Clarisa onun her şeyiydi. İnce parmaklara sahip elini kaldırdı ve küçük kızının saçlarına dokundu. ‘‘Tatlım, seni kırmak istemedim. Şimdi lütfen gidip üstünü değiştir.’’ Clarisa hiçbir şey demeden yavaşça beyaz eve girdi. Bembeyaz boyanmış bu ev, semtin en güzel eviydi. Ev demekte hataydı belki… Ne ev kadar küçük, ne de saray kadar büyüktü. İçeriye girince annesinin zevki ile döşenmiş oturma odasına baktı. Oturma odasından bahçeye açılan bir kapı olması fazlaca mantıklıydı. Clarisa ne zaman boğulsa yemekten sonra hızla bahçeye çıkar ve kendini mis gibi kokulu çimenlerin üstüne atardı. Derin bir nefes alıp bu gece yine aynı şeyi yapmaya karar verdi. Yıldızları izlemek kadar güzel ne olabilirdi ki? Tahta merdivenlerin basamaklarına çıkarken dalmıştı bir anlığına… Yine babası ile keşfettiği yıldızları düşünüyordu. Mükemmel bir insandı. Hayatında gördüğü en iyi büyücüydü belki de… Ondan ne kadar çok şey öğrenmişti. Aklına gelen asadan su çıkarma büyüsünü düşününce kıkırdadı. Başını tahta merdivenlerden ayırdığında çatı katına geldiğini fark etti. Ne zaman gelmişti ki buraya? Şaşkınlık başını sallayıp gıcırtılı ve eski tahtaya adım attı. Ses çıkarmamaya özen göstererek etrafı incelemeye başladı. O kadar fazla şey vardı ki burada… Annesi fark etmemiş olsa bir sürü şeyi alıp odasına götürebilirdi ancak genç kadına göre bunların hepsi eski püskü saçmalıklardan başka bir şey değildi. Yuvarlak cam kenarına doğru ilerleyince kenarda bir defter gördü. Yavaşça defteri eline aldı ve üzerindeki tozu üfledi. Üzerinde hiçbir şey yoktu. Kapağı açınca mükemmel bir el yazısı ile yazan yazıyı gördü. ‘Samatha Miller’ın günlüğü…’ Annesinin günlüğü mü? Onun için eski püskü saçmalıklardan biri de günlüğü müydü? Küçük cadı merdivenlere doğru baktı. Kimsecikler yoktu. Eh okusa da bir şey kaybetmezdi. Hem yanına alsa kimse anlamazdı da… Bir günlükten ne kadar zarar çıkabilirdi ki?


    Kendine gelmesi ile karşısındaki kıza baktı. Jessica saçlarını kurutmayı bırakmış endişe ile Clarisa’ya bakıyordu. ‘‘İyi misin Clar? Pek iyi görünmüyorsun.’’ Clarisa hızla kafasını sallayıp ayağa kalktı. Elindeki defteri saklarken Jessica hala endişe ile yüzüne bakıyordu. Clarisa birkaç saçma bir şey söyleyerek genç cadıyı başından atmaya çalıştı. Neyse ki başarmış gibiydi. Elindeki defteri, kitapların en arkasına yerleştirdiğinde tekrar derin bir nefes aldı. O günlüğü okumamalıydı. Daha fazla şey öğrenmek istemiyordu. Yatağına bıraktığı kitapları da yerleştirerek iksir kitabına baktı uzun uzun. Her şeyi unutup derse odaklanacaktı bunu yapmalıydı.

    Bu düşüncelerle boğuşurken çoktan kütüphaneye varmıştı. Sakin olacaktı, kendine söz vermişti. Zihnini en derinlere doğru açarak, bilgileri sadece kendine hapsedecekti. Fazla iksir vardı, çoğunu da biliyordu. Püf noktaları hariç… Hiç yapmadığı bir şeyi yaptı ve kitabının 167. sayfasını açarak ‘Aşk İksiri’ni buldu. Normalde alakası olmazdı ancak çok ilgilenmediği tek iksir buydu. Malzemeleri incelerken bir yandan da not tutuyordu. Otları nasıl doğraması gerektiğini, kazandaki suyun hangi renge bürünmesi gerektiği… Bunlar yorucu ancak eğlenceli işlerdi. Birinin kendisine yardım etmesini dilerken arkasındaki ayak sesi ile gülümsediğini hissetti. Ne olduğunu bilmiyordu ancak kim gelmişse içi bir garip olmuştu. Yavaşça burnunu kaldırdı ve havayı kokladı. O parfüm… Artık mutlu muydu? Pek değil. Bela geliyorum demez, gelirdi.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brayden Chester
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Brayden Chester


Mesaj Sayısı : 150
Gerçek İsim : H&D.
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Sinsi, şimarık, haylaz.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue91 / 10091 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 2:52 pm

    Ayakları serileşmeye başladı hemen, bulunduğu koridorda yürürken. Onu bu kadar çabuk yürütüp bulunduğu alandan uzak tutmaya çalışan tek şey kuşkusuz Percival’ın suratıydı. Bu saatte ofisinden yeni çıkmış olsa gerekti Percival Chester. Brayden kendisini fark edip etmediğini bilmiyordu. Ama koridor bir iki öğrenci dışında o kadar tenhaydı ki, kendisini fark etmemesi neredeyse mümkün değildi. Aniden ardından gelen tak tuk seslerle suratını buruşturdu Brayden. Anlamış gibiydi. Kesin yeğenini fark edip ona doğru yaklaşan kızgın bir amcanın ayak sesleriydi bunlar. Her zaman aynıydı yürüyüşü zaten, hiç değişmemişti. Yürüyüşünden dahi tanıyordu onu. Hızlı yürümenin ya da kaçmanın bir sonuç vermeyeceğini anlayınca çaktırmamak adına başını arka tarafa, ona doğru çevirdi. Fakat çok geçmeden onun kolunu boynunda hissetti Brayden. Ve sürükleyerek yeğenini duvara yapıştırmıştı Percival. Bray ise kaşlarını çatarak elini onu sıkıştıran kola doğru uzatacakken çok geçmeden bir kilit büyüsü ile kollarını duvara yapışmış bir vaziyette buldu. O sırada koridorda bulunan iki Gryffindor öğrencilerinin şaşkın bakışlarına kafasını çevirmiş, laf yetiştirmekle meşgul olmuştu Percival. “ Siz nereye bakıyorsunuz öyle? Kendi işinize dönün, hem de hemen! ” İki kız öğrenci etekleri tutuşmuş gibi alandan uzaklaşırken Percival can çekişmekte olan yeğenine döndü tekrar.

    “ Beni gördüğünde uzaklaşmak da ne demek oluyor Chester. Ben senin öz amcan değil miyim? Yoksa yine gıcık bulduğun sohbetime maruz kalmaktan mı korkuyorsun? Ah!.. Biliyorum, aynı annene benziyorsun Brayden görünüşünün ona benzemesi yetmiyormuş gibi lanet huyun da ona çekmiş. Ancak bu davranışını diğer öğrencilerin yanında tekrar yaparak dikkat çekersen bu sefer hiç acımam bilmiş ol! ” Percival yeğeninin boynuna yapıştırdığı kolunu yavaşça indirirken diğer eliyle tuttuğu asayı Brayden’ın kollarına doğrultmuş ve onun kollarındaki kilidi açıvermişti. Brayden ise sinirle gözlerini amcasına dikmeye devam ediyordu. Bozulmuş kravatını yerine yerleştirirken cevap verdi ona. “Peki Profesör! Siz nasıl isterseniz.” Gözlerini devirerek uzaklaşacaktı ki, amcasının yükselen sesiyle aniden olduğu yerde kala kaldı. “ Ha! Bu arada! Biliyorum aynı konuları duymaktan sıkıldın, ama Lord- ” Brayden ise burnundan soluyarak ona dönerken aynı anda sitemkar bir ifade ile konuşup onun sözünü kesmişti. “Sana bu konu ile ilgili hiçbir şeyin umurumda olmadığını sö-” ” Tamam Chester! Kendini bu kadar zorlama! Böyle diyeceğini tahmin etmiştim. ” Profesör bu sefer yeğeninin burnunun dibine kadar gelmişti. Brayden onun ne diyebileceğini bilememişti bir an. Bir şeylerin peşinde olduğunu biliyordu. Ama Lorda daha yakın olmak adına ve ona daha çok malzeme toplamak adına ondan saçma sapan bir şeyi isteyebileceği fikri hiç mi hiç aklına gelmiyordu. “ Unutma Chester, sen bir safkansın ve bu senin yegane fırsatın olabilir. Neden o kartlaşmış beynin bunu hala anlamak istemiyor? " İşte onun tipik lafları.. Brayden gözlerini bir kere daha devirdi. Ondan bir şeyler isteyeceğini anlamıştı şimdi. Çünkü o bir şeyler isteyeceği sırada lafı sürekli dolandırırdı.

    " Her neyse.. Sana bir görev vermem gerekiyor Chester. Çok özel bir görev. " Brayden suratını buruşturup bakışlarını anlamsızca Profesöre kaydırdı. Neyden bahsediyordu şimdi bu böyle? Çok özel bir görev de ne demekti şimdi? Ne diyeceğini merak etse de laf yetiştirmek adına ağzını açacakken Profesör daha erken davranıp sessizlik büyüsü ile onun çenesini kapatmıştı. “ Hani senin şu uzun zamandır anlaşamadığın kız varya.. Adı neydi.. Tamam, hatırladım; Clarisa Chambers! ” Yeğeninin merak içinde kaşlarının çatılışına aldırmadan konuşmasını sürdürdü Percival. “ O kızı kendine aşık edeceksin. Eğer en ufak bir hatanı ya da karşı koyuşunu sezersem Chester, inan bana soluğu onun karşısında alırsın. Yanlış duymadın! Lordun karşısında. Ve orada bulunmak isteyeceğini hiç sanmıyorum. Artık sana ne yapmak ister bilemem. ” Brayden hırsla bir adım geri çekildi ve sesi geri geldiği anda soluk bile almadan konuşmaya başladı. “Yine neyin peşindesin? Şimdi de Lorda malzeme mi toplamamı istiyorsun benden.” ” Kes sesini Chester! Bir duyan olabilir. ” Adımların gerisin geri ondan uzaklaştırırken son bir kez başını çevirip ona seslendi. “ Unutma Chester! Sonuçlarını iyi düşün. ”

    Chester her şeyi şimdi anlıyordu. Percival Chester kendisini kullanarak Lorda bir kurban sunmayı amaçlıyordu. Onun bu kadar ileri gidebileceğini önceden tahmin etmişti, ama bunun için kendini kullanacağını düşünememişti Brayden. Sonuçta Bray bütün bunlardan uzaktı. O her şeyden uzaktı aslında. Hiçkimseye katlanamaz olmuştu son günlerde. Hal böyle iken amcası yılmamıştı. Belli ki yılmayacaktı da. Oldukça kararlı görünüyordu. Onu iyi tanıyordu Brayden. Bir şeyi elde etmek uğruna neler yapmazdı ki. Özellikle söz konusu Lord olduğunda. Percival kendi öze yeğenini bir casus misali onun önüne atabilirdi. Brayden gözlerini devirdi. Ellerini kumaş pantolonunun ceplerine daldırarak arkadaşlarının onu bulamayacağı yegane yere doğru adımlarını yönlendirdi. Kütüphaneye… Çünkü hiç kimsenin aklına gelmezdi onun orada takılacağı. Braden sırf bu yüzden kafasının içinde yalnızlığı paylaşmak adına kütüphaneye giderdi. Ve her zamanki gibi şimdi de bunu yapıyordu. Artık SBD bile umurunda değildi zaten. Bunun geleceği için ne kadar tehlikeli olduğunu bilse bile. Ancak onu orada fark edebilecek birisi olsa en azından mazeret olarak öne süreceği bir şey vardı. SBD..

    Kütüphaneye giden koridorun sonuna gelip kapıdan içeriye girebilmişti sonunda. Girer girmez de kendini kitap raflarının arasına daldırdı anlamsızca. Fark ettiği boş bir yere oturup daha deminki konuşmayı anımsadı sadece ve umutsuzca iki elini başının arasına aldı. Bir süre öylece kalakalmıştı. Başını bir süre için kaldırıp yan masaya kaydırdığında irice bir iksir kitabını fark etti. Konuyu fark edince de iyice yaklaşıp gözlerini kısarak okumaya başladı. “Aşk iksiri?.. Böyle şeyler için de kütüphaneye gelip araştırma yapmak ilginç doğrusu.” Başını kitaptan doğru hafifçe yukarıya kaldırdığında ise karamel saçlı ve hemen hemen aynı renkteki gözlerini ona dikmiş olan silueti fark etti. “Chambers? Yine karşılaştık ha! Doğrusu çok şaşırdım. Bu konuyu araştırmak için buraya geldiğine göre birine deli gibi aşık olmalısın.” Bunları söyledikten sonra yan yan sırıtmayı da ihmal etmedi. Fakat sonra.. Aklına yeniden amcası ile olan konuşması geldi ve yüzündeki sırıtma ifadesi anında kayboluverdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 3:57 pm

    Neden aşk iksirini araştırması gerekiyordu ki? Neden bu iksiri seçmişti daha doğrusu… İçinde kanatlanan bir şeylerin olduğunu hissedince yüzünü buruşturdu. Biriyle çıkmamıştı ancak flört dönemi yaşamıştı. Bu ona fazla bile gelmişti. Büyücüyü düşünürken gözleri dalıp dalıp gidiyordu. Hogwarts’ta değildi. Kardeş okulların birinde okuyordu. Ayrı okullarda olmak zaten zordu, bir de ilişkisini mi yürütmeye çalışacaktı? Ona göre aşk yoktu, bu kadar basitte olamazdı. Aşk sihirden bile öteydi. Gerçek olmayacak kadar güzel. Yaşamamıştı, yaşamakta istemiyordu. Tek isteği geleceğini düşünmekti. Şuan bile okulun en iyi öğrencilerindendi. Üstelik bir muggle doğumlu olmasına rağmen… Herkes onu safkan diye biliyordu ve kendisi de safkan olduğunu zannediyordu. Ancak üvey annesinin olan o günlükte her şey net bir dille yazıyordu. Masadan biraz geriledi ve pencereden dışarıya mavi buluta baktı. Aklına çoktan o bölümü okuduğu gün geldi. Beyaz çarşaflarla örtülmüş yatağının üstünde sakince oturuyordu. Evde bakıcılardan başka kimse yoktu. Herkes bir telaş içindeydi. Clarisa’yı her zaman ki gibi odasına göndermişlerdi. Genç kız ise sıkıntıdan ne yapacağını şaşırıyordu. Oysa ki ne çok isterdi çimlerde koşmayı… O an aklına defter geldi. Birkaç gündür bulduğu ancak okuyamadığı defter… Elini yastığın altına uzattı ve eski püskü defteri önüne koydu. Her ne kadar bir günlüğü okumak kötü fikir de olsa bunu yapması gerektiğini hissediyordu. Okumak eğlenceliydi, ta ki bir bölüme kadar…



    26 Haziran

    Sevgili günlük… Bugün John bana küçük bir sürpriz yapacağını söyledi. Günlerdir içim içimi yiyordu. İlk mutlu haberi sana vereceğim. John'un bana sürprizi minik bir bebek… Hayatımda hiç bu kadar mutlu olacağımı tahmin etmezdim. Annelik duygusunu tadamayacağım diye ne kadar üzülüyordum hâlbuki. Ancak bu bebek beni hayat kaynağım olacaktı. Her şeyim olacaktı adeta… Kendim gibi yapacaktım onu da, benim gibi başarılı olacaktı. John’un anlattıklarına göre muggle bir ailenin kızıymış. Güzeller güzeli bir kız çocuğu… John ilk gördüğü anda onda sihir olduğunu hissetmiş. Aileyi nasıl ikna etti bilmiyorum ancak benim bir kızım vardı artık. Clarisa… İsmi gibi akıllı ve zeki olacaktı. Üstelik kibar ve nazik… Gerekirse şımarık büyütecektim ama her şeye sahip olacaktı. Her ne isterse o gerçekleşecek ve ailemizin el üstünde tuttuğu tek kişi olacaktı. Herkese söylemek istemediğim için seninle paylaşıyorum. Sadece seninle… Mutlu anımı tek bir varlıkla paylaşabilirdim. Biraz sonra kapı çalacak ve güzeller güzeli kızım, kıymetlim babası ile yeni yuvasına gelecek. Onları iyi karşılamam gerek, hem de çok iyi…



    Günlüğü fazla düşünmüştü belli ki… Gözlerini kamaştıran güneş ışığını bile ancak fark edebilmişti. Neyse ki tam anında gözlerini ışıktan çekmişti. Birkaç saniye bekledikten sonra aşk iksirine geri döndü. Kitabı birazcık daha önüne çekerek okumaya başladı. ‘Dünyadaki en güçlü aşk iksiri… Külbükül hayvanının yumurtaları dondurulur ve kullanılır. Bu yumurtaların olduğu gibi yenmesi sıtma tedavisinde kullanılır. Yumurtalar Aşk İksiri için çok değerlidir. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsiniz. Sizi ne cezp ediyorsa ona göre kokması, kokusunun herkese farklı gelir.’ Demek koku herkese farklı gelirdi. Clarisa gülümsedi. Gerçekten de denenmesi gereken bir iksirdi. Acaba kimin kokusunu hissederdi ki? Büyük ihtimalle vişne olurdu. Vişne en sevdiği içecekti ve sevdiği her şeyin vişne gibi kokmasını isterdi. Dudakları yukarı kıvrılmış hayalleri ile eğlenirken bir ses ile irkildi.
    “Chambers? Yine karşılaştık ha! Doğrusu çok şaşırdım. Bu konuyu araştırmak için buraya geldiğine göre birine deli gibi âşık olmalısın.” Başını yukarı kaldırır kaldırmaz onunla karşılaştı. Platin sarısı mükemmel saçları her zaman ki gibi dağınıktı. Grimsi gözleri bir gümüş gibi etrafa ışık saçıyordu. Genç kız hızla ayağa kalkıp birkaç adım geriledi. O çocuğa fazla yakın olmak değildi. Nihayetin de karşısındaki Slytherin’in prensiydi. ‘‘Bu seni pek ilgilendirmez Chester. Ne zamandan beri benim aşk hikâyelerimle uğraşıyorsun? Ah lütfen…’’ İki elini de göğsünde birleştirmiş merakla genç büyücüye bakıyordu. Bir yandan da ciddi ifadesini koruyordu. Düşmanına karşı akıllı davranmalıydı. Laf darbelerinin ne zaman geleceği belli olmazdı.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brayden Chester
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Brayden Chester


Mesaj Sayısı : 150
Gerçek İsim : H&D.
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Sinsi, şimarık, haylaz.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue91 / 10091 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 8:02 pm

    “Sana bir görev vermem gerekiyor Chester. Çok özel bir görev. “ Bu ses beyninde binlerce kez yankılanmıştı. Hala düşüncelerini bu sözlere kaptırabildiğine inanamıyordu. Demek amcası bu kadar alçalmıştı ha? Lord ona evlenme teklifi etse belki bunu bile yapardı. Ne de olsa onun bir eşcinsel olup olmadığından her zaman şüpheliydi Brayden. Çünkü önüne gelen her kıza burun kıvırıyordu. Yalnız Xandra hariç.. Ki o da zaten Brayden’ın halası ve Percival’ın tek karanlık yoldaşı olan öz kardeşiydi. Brayden bunları düşünürken yüzündeki sırıtma ifadesinin anında kayboluverdiğini çok geç fark etmiş ve toparlanabilmişti. Chambers’a çok yakın durduğunu ancak kız telaş içinde ayaklanınca fark edebilmişti. ‘‘Bu seni pek ilgilendirmez Chester. Ne zamandan beri benim aşk hikâyelerimle uğraşıyorsun? Ah lütfen…’’ Brayden iki elini bağlayıp gözlerini kendisine diken genç cadıya kaydırdı bakışlarını. Oldukça ciddi bakıyordu ona. Fakar Chester’ın aklına yine amcasının o sözleri gelmişti işte. “ O kızı kendine aşık edeceksin. Eğer en ufak bir hatanı ya da karşı koyuşunu sezersem Chester, inan bana soluğu onun karşısında alırsın. “

    Brayden şimdi ise gülmemek için kendini zor tutuyordu. O ve Chambers ha? Bu fikir ne aklına ne de hayaline yatıyordu doğrusu. Gülmemek için kendini zor tutuyor durumdayken elinde olmadan kıkırdadı. Elinin tersiyle ağzını kapatmaya çalıştı bir süre. Hatta gülmemeye çalışmak için yanaklarının iç etini sıkmaya başladı dişleriyle. Percival’ın bunu dediğine hala bir türlü inanamıyordu. Ama inansa iyi olacaktı. Kurnaz bir Slytherin, hele ki karanlık taraftaysa anında şekil değiştirebilirdi çıkarları uğruna. Eh.. Profesör Chester da neticede bir Slytherin mevzunuydu. Lorda hizmet eden bir Slytherin mevzunu. Ama eğer sonuçları dediği gibi olacaksa – ki amcası denen bu şahistan her şey beklenirdi – gerçekten o zaman bu rolü oynamak zorunda kalacaktı. Brayden yine anında sinirleri bozulmuş gibi kaşlarını çatıverdi. Tam da konunun üzerine gelmişti bu aşk iksiri muhabbeti. Kız belki de Brayden’ın beyninde, kendisine cevap yetiştirmek için bin bir türlü aşağılayıcı söz planları kurduğunu düşünmüştü. Ama hayır o yine bir elini çenesine dayayıp masaya yaslanmaktan başka bir şey yapmamıştı bir süre. Tüm bu olanları düşünmüştü. Fakat bir an gözlerini tekrar bu genç cadıya kaydırdı ve bir an kendilerinin sevgili olduklarını düşünmeye çalıştı. Bir süre gözlerini kapatıp bütün bu düşündüklerinin uçması için kafasını silkti. Bunları düşündüğüne inanamıyordu. Bu kabul edilemez bir saçmalıktı. Amcasının bir an ona oyun hazırlamış olduğunu farz etti. Ama bunu düşünemiyordu bile, çünkü söz konusu olan Percival Chester’dı. Neyse ki o şuan da burada değildi. Çünkü eğer burada olsaydı. O zaman Clarisa’ya kur yapıp yapmadığını kontrol etmek adına bir Ruh Emici gibi tepesine dikiliverirdi. Onun heykel gibi duran bu halini fark ettiğinde ise Ruhunu emerdi hiç düşünmeden. Gerçi her halükarda emiyordu ya. Gerçek bir Ruh Emici bile ondan daha şefkatli davranırdı. Hoş ne de olsa o bir ölüm yiyendi ve bundan hiçbir farkı yoktu ya.

    Brayden olduğu yerde doğruldu. Ayaklanmamıştı henüz Clarisa gibi. Belki kız onun bir süre sessiz kalmasına şaşırmıştı. Ama Brayden tabiî ki bu sessizliği bozmadan edemezdi. Önce sol elinin terzini ağzına götürüp genzini temizledi yapmacık bir ifade ile. Daha sonra ise ona söyleyeceği sözlerin provasını yaptı beyninde. Ona öyle bir söz söylemeliydi ki. Ne amcasının hoşuna gitmeyeceği gibi bir aşağılama olmalıydı bu, ne de kızın yanlış anlayacağı türden bir tatlı eleştiri havasında.. İkisini de söylememek oldukça zor olacaktı onun için ve kendini bu durumun içinde bulmak gerçekten midesini bulandırıyordu. “Neyse! Ben senin çalışmanı böldüm. Hiç durma devam et! Clarisa!” Clarisa mı? Ne yapmıştı o öyle? İlk defa ona adıyla hitap etmişti. Ah şu amcası yok muydu! Neler yaptırıyordu ona böyle. Yutkunma pozisyonundayken hemen gözlerini devirdi tekrar, çok rahatmış gibi davranacaktı. O bir Chester’dı ne de olsa. Tipik bir Gryffindor gibi ezik olamazdı. Amcasından ne kadar nefret etse de, bu okuldaki diğer tüm gereksiz öğrencilerden de o kadar nefret ediyordu. Bir oyun için görevlendirilmişti madem, sevmeyerek de olsa acı sonucuna katlanmamak adına bunu yapacaktı. Hem amcasının planına göre kızı kendi ağına düşürüp sonuçta Lorda kendi elleriyle teslim etmeyecek miydi ki? Ancak bir ortada önemli sorun vardı. Chester bu kızın safkan olduğunu biliyordu. En azından öyle duymuştu. Peki Lord neden bir safkanın peşine düşmek istesindi ki? Neden onu kara listesine almış olabilirdi ki? Belki onda Brayden’ın bilmediği bir şeyler vardı. Ona daha da yakın olmak belki bu gizli şeyi de öğrenmesine yol açabilirdi. Şimdi hiç düşünmeden ciddi pozisyonunu koruyarak kıza döndü tekrar. Bu sefer gözleri kendinden daha çok emin bakıyordu. “Clarisa?”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 8:34 pm

    Genç cadı, çocuktan uzak durmaya gayret ediyordu. Okula geldiği ilk günden beri bu Slytherin’li çocuğun elinden kurtulmak için her şeyi yapmıştı belki de… Ancak ne fayda? Chester gördüğü yerde kızı aşağılamaya ve ezmeye devam ediyordu. Clarisa ise aklını ona takmayarak kendine gelmeye çalışıyordu. Chester’ı takan kimdi ki? Kendini Slytherin binasının ve üyelerinin prensi ilan eden ahmak bir züppe… Clarisa bunu düşündükçe gülüyordu. Ne kadarda bencil bir davranıştı bu böyle? Hangi insanın egosu bu kadar tavan yapabilirdi ki? Slytherin olmasından kaynaklandığını sanmıyordu. Çünkü üvey ailesindeki herkes de Slytherin’di. Slytherinler bu kadar kötüyse neden Gryffindor olmasına rağmen ailesi ona iyi davranıyordu? Sıkıntı ile başını salladı ve ara sıra kendisine bakıp dalan çocuğu incelemeye koyuldu. Chester her zaman değişik bir çocuktu. Egosu tavan yapıyordu hatta şımarıktı. Ancak zekiydi. Üstelik Clarisa ile yarışabilecek durumdaydı. Tabi hiç şüphesiz Clarisa bir muggle doğumlu olmasına rağmen daha iyiydi. Bundan fazlasıyla da gurur duyuyordu. Chester’ın aşırı derecede zeka fışkıran gözlerine bakınca donduğunu hissetti. Güzel bir rengi vardı. Ne mavi ne de gri… Bunu anlatmaya kelimeler yetmezdi belki de… Gözlerinin üstüne sanki hafifçe serpilmiş saçları ile aynı renkteki kaşlara baktı. Bir pamuğu andırdığı kesindi ve platin rengi parlayan saçları… Gerçek rengi olduğu apaçık belliydi. Fakat nasıl bu kadar parlıyordu ki? Clarisa bir anlığında midesinde kasılma hissetti. Neler saçmalıyordu böyle? Chester hakkında dedikleri… hayır, hayır. Sadece saçmalıktı. Ötesi de yoktu, olamazdı. Hızla kafasını sallayıp kendine gelmeye çalıştı. Düşmanı hakkında böyle şeyler söylememeliydi. Üstelik bu düşman kendisini aşağılayıp eziyorsa…

    Hüzün kapladı içini. Bugünlerde cidden saçmalamaya başlıyor. Tekrar düşüncelere akıp gidecekti Chester’ın sesi ile irkildi.
    “Neyse! Ben senin çalışmanı böldüm. Hiç durma devam et! Clarisa!” Clarisa mı? Bu bir şaka mıydı? Endişe ile Chester’a baktı genç cadı. Hangi hakla ona Clarisa diyebiliyordu ki? Bunu geçti daha önce hiçbir öğrenciye ismi ile hitap etmemişti o… Her zaman etrafındakilere soyadı ile hitap ederdi. Gerçekten de Clarisa demişti. Ne tepki vereceğini şaşırmıştı. Kafasını sallayıp işine devam mı etmeliydi yoksa neden böyle dediğini sorgulamalı mıydı? Zaten Chester ile bu kadar sessiz kalmaları bile problemdi. İçinde neden olduğunu bilmediği bir tehlike seziyordu. Ondan uzak durmalıydı, bile bile ateşe yaklaşıyordu. Clarisa bunları düşünürken Chester’ın beklenmeyen ifadesi tekrar geri dönmüştü. “Clarisa?” Genç kızın elleri savaşı kaybetmişçesine bırakıvermişti kendini. Ne diyeceğini bilemiyordu. Birkaç adım daha gerilerken merakla genç büyücünün yüzüne baktı. Gözlerine bakmamaya dikkat ediyordu. Eski haline geri dönüp dalgacı bir tavır ile konuşmasına devam etti. ‘‘Chester, kafana saksı mı düştü? Ah Tanrım, yoksa sonunda Sheila’nın sözlerine kulak asmaya mı karar verdin? Emin ol, seninle düşman olmaktan mutluyum.’’ Onu umursamazcasına yerine geçti ve kitaba bakmaya devam etti. Ancak Chester kıpırdamıyordu bile. İçimden arkasını dönüp ona yumruk atmak geldi ancak bunu yapamayacak kadar şaşkındı. Neler oluyordu bu Chester’a? Gitmesini bekliyordu hala… Garip şeyler hissediyordu. Ön hissi bile buna destek vermişken ne yapabilirdi ki? Genç büyücünün gitmediğini görünce karamel rengi saçlarını savurttu ve doğruca büyücünün gözlerine baktı. ‘‘Artık gitsen diyorum, rahat rahat dersime çalışmalıyım. Senin gibi insanları aşağılayıp kızların peşinde dolaşmıyorum Chester!’’ Bu genç cadının sabrını taşıran son damla olmuştu. Onu çekecek durum da değildi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brayden Chester
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Brayden Chester


Mesaj Sayısı : 150
Gerçek İsim : H&D.
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Sinsi, şimarık, haylaz.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue91 / 10091 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 10:08 am

    ‘‘Chester, kafana saksı mı düştü? Ah Tanrım, yoksa sonunda Sheila’nın sözlerine kulak asmaya mı karar verdin? Emin ol, seninle düşman olmaktan mutluyum.’’ Bu sözün ardından Chester tek kaşını kaldırıp genç cadıyı süzmekle yetindi. Önüne dönüp asasını çıkardı hızla. Rastgele bir kitap seçip rafından aşağıya indirirken, bir yandan da onun bu rahat tavırlarına karşı genç cadının huzursuzluğunu hisseder gibiydi. İşte bu durum daha da hoşuna gidiyordu. Onu sinir etme düşüncesi.. Yan yan gülümsedi ve ona bakmadan önüne aldığı kitabı kendine doğru çekmekle meşgul oldu. Kendisinin gitmemekte kararlı olduğunu gören Clarisa ise sonunda dayanamayıp yeniden konuşmaya başlamıştı Chester’a dönerek. ‘‘Artık gitsen diyorum, rahat rahat dersime çalışmalıyım. Senin gibi insanları aşağılayıp kızların peşinde dolaşmıyorum Chester!’’

    Tekrar gülümseyerek kıza çevirdi başını Chester. “Farkındaysanız bayan! Burada ben de ders çalışıyorum. Sonuçta burası bir kütüphane değil mi? Herkesin faydalanabileceği ortak bir alan yani! Kimse diğerlerini kovma hakkına sahip değil.” Dilini çenesinde yuvarlayarak bilmiş bir edayla konuşmasını sürdürdü. “Ayrıca burada sesinizi fazla yükseltmeseniz iyi olur bayan! Eh! Ne de olsa bir kütüphanedeyiz öyle değil mi? Hem…” Bu son lafı tam söyleyecekti ki bir an duraksadı. Fakat daha sonra bu oyunu gerçekten sürdürmeye kararlı bir vaziyette tekrar gözlerini genç cadıya kaydırdı. Onun meraklı ve bir o kadar da Chester’a manasız gelen bakışlarına aldırmadan neredeyse kızın burnuna kadar yapıştırmıştı yüzünü. Burunları belki değmiyordu ama Chester gri mavi renkteki iri gözlerini kıza öyle bir dikmişti ki, onun gözlerine hiç bu kadar yakın durmamış olduğunu hatırladı birden. “Bizim bu konuşmamıza burada bir rastlayan olsa, yanlış anlamaz mı sanıyorsun? Hani anlarsın ya, beraber yan yana oturmuş sanki…” Chester bu cümleyi tamamlayacakken geri çekilip sandalyesinin arkasına yasladı sırtını. “Chester ve Chambers birlikte! Birden bire bu dedikodu her yere yayılabilir. Bunun olmasını istemezsin sanırım Clarisa!” Son kez onun adını bir daha söylerken ses tonunu biraz daha yükseltti vurgu yapmak için.

    Ortam bir süre sessiz kalmışken yanlarından geçmekte olan bHufflepuff’lı bir çocuğun Brayden’ın ağzından son çıkan cümleleri duyabilecek kadar orada bulunduğunu fark etmemişti bile. Brayden ise hafifçe gerinmek için kollarını açarak başını arkaya doğru çevirdiğinde ancak fark edebilmişti bu çocuğu. Çocuk gözleri irileşmiş ve ağzını açmış bir vaziyette öylece ikisine baka kalmıştı. “Nereye bakıyorsun öyle, seni sersem!” Brayden hayretler içinde kekeleyen çocuğa doğru ayaklanmış onun burnunun dibine kadar gelmişti. Diğer masalardan birine kurulmuş ödevini hazırlamakla meşgul olan Ravenclaw’lu bir kız da gürültünün etkisiyle başını kaldırıp onun bulunduğu alana bakmaya başlamıştı. Brayden kızı umursamadı. Fakat ses tonunu daha da alçaltarak Hufflepuff’lı çocuğa konuşmayı sürdürdü. “Başkalarını gizlice dinlemek ha! Yoksa casusluk yapman için seni biri mi gönderdi?” Çocuk tüm bunları yalanlayarak Chester’ın elinden kurtulmak amacıyla hızla alandan uzaklaşırken, Brayden ise zaferin hissi ile sırıtmaya başladı Clarisa’ya çaktırmadan. Çocuğun yanlış anlamasını sağlamıştı. Aralarında bir şey varmış gibi onun da şüphelenmesini sağlamıştı ve böylece eline bir koz geçmişti.

    Clarisa belki en son birlikte olacağı kız tipiydi. Ama Percival’ın elinden kurtulmanın tek yolu da bu dedikodunun Hogwarts’ta yayılmasına izin vermekten başka bir şey olamazdı. Hogwarts içinde belki de onun Clarisa ile aşk dedikodularına şahit olacaktı, ama başında daha büyük bir bela varken buna da katlanabilirdi en azından. Arkasını dönüp tekrar bulunduğu sandalyeyi Clarisa’nın yakınlarına sürükledi. Onun neredeyse baş ucuna sürüklemiş olduğu sandalyesine kurulurken aklına az önceki sorunun yeniden takılmış olduğunu fark edip ona çevirdi bakışlarını yeniden. Bu sefer bu soruyu oynamış olduğu oyununa yeni bir koz olarak kullanacaktı. Yani aslında bir sorudan çok, cevap bekleyen bir önerme niteliğinde olacaktı bu. Lordun neden onun peşine düşmüş olduğunu bu sayede anlayabilirdi. “Merak etme! Aramızda aşk dedikodusu çıksa bile, çevremdeki pek çok Slytherin’li seni aşağılamaya kalkmayacaktır. Eh! Ne de olsa safkansın öyle değil mi? Sadece bina farkı var, onu da anlayışla karşılayacaklardır.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 1:40 pm

    Konuşmasını şaşkınlıkla dinliyordu. Son cümlesi yarım kalmıştı ve onun ne diyeceğini de çok iyi biliyordu. Gözlerini kapatıp sakin olmaya çalıştı. Biraz önce yüzü o kadar yakındı ki dilini yutacaktı neredeyse… “Chester ve Chambers birlikte! Birden bire bu dedikodu her yere yayılabilir. Bunun olmasını istemezsin sanırım Clarisa!” Hayır bu tam bir şaka olurdu. Asla ve asla… Çok komik. Yani Clarisa ve o mu? Bu saçma düşünce bile kahkaha atmasına neden oluyordu. Sakince önüne baktı ve gülme isteğini bastırdı. Belki de bir rüyaydı? Ama yüzüne çarpan nefesi… O da mı bir rüyaydı? Ya da her zaman ki gibi pahalı ancak mükemmel kokan parfümü… Nerede olsa tanırdı bu kokuyu. Nedensizce ilk zamandan beri burnuna hoş gelen tek erkek kokusuydu belki de… Kafasını sallayarak düşüncelerden sıyrıldı. Hayır, yani o Chesterdı! Bu imkansızdı. Clarisa bunları düşünürken Chester’ın aniden ayağa kalktığını yeni fark etmişti. Hufflepuff’lı bir çocuğun üstüne yürüyüp hesap soruyordu. Lanet olsun, bu çocuk böyle olmak zorunda mıydı? Clarisa da ayağa kalkıp onu durdurmak istiyordu ancak ayaklarının bağı çözülmüştü. Ne yapacağını ya da ne diyeceğini bilmiyordu. Gözleri eski püskü duran kitaba bağlanmıştı sanki… “Başkalarını gizlice dinlemek ha! Yoksa casusluk yapman için seni biri mi gönderdi?” Cümleyi duyar duymaz gözlerini devirdi. Bu çocuk çok mu polisiye filmler izliyordu. Tam bunu söylemek için ağzını açacaktı ki susmak en iyisiydi. Sadece susacak ve hiçbir tepki vermeyecekti. İstemsizce önüne dönüp kitabı okumaya çalıştı. Saçma bir şakaydı ve Clarisa bunu takmayacaktı. Öncelikle ‘Aşk İksiri’ hakkında birkaç bilgi öğrenmeliydi. İksir dersi harikaydı ancak harika ötesi olmak istiyordu. Chester’ın harika ötesiydi. Bunu düşününce sinirleri hopladı. Hayır, Chester onun rakibiydi ve onu geçecekti. Bunu başarmalıydı. Bir muggle doğumluya göre beş yıldır savaşıyordu onunla, şimdi pes mi edecekti? Bu düpedüz saçmaydı.

    “Merak etme! Aramızda aşk dedikodusu çıksa bile, çevremdeki pek çok Slytherin’li seni aşağılamaya kalkmayacaktır. Eh! Ne de olsa safkansın öyle değil mi? Sadece bina farkı var, onu da anlayışla karşılayacaklardır.” Yanına geldiğini ancak fark edince önce bir zıpladı sonra başını sağa sola çevirdi. Ondan uzak durması gerekiyordu, neden bu kadar yakınındaydı ki? Keyifsizce arkasına doğru yaslanıp tüylü kalemi ile oynamaya başladı. Safkan değildi, asla da olmamıştı. Bunu ona söyleyecek hali yoktu. Konuyu çevirmek gibi bir aptallık yaparsa Chester bunu kullanabilirdi. Kendisi ne kadar akıllı ise Chester’da o kadar iyiydi. Düşüncelerine dalıyordu durmadan… Gerçek buydu. O bir muggle’dı. Slytherinlerin ve çoğu büyücülerin dalga geçtiği mugglelar… Bütün okula rezil olacaktı. Er geç herkes öğrenmeyecek miydi zaten? Öğrendiklerinde ise Chester bunu yüzüne vuracak ve onunla daha fazla dalga geçecekti. Belki Beauxbatons onun için bir seçenek olabilirdi. Ancak Hogwarts’ı bırakamazdı. Üstüne üstlük gerçek ailesini bile tanımıyordu. Üzüntü ile gözlerini kapadı. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Bunu kimse ile paylaşamazdı, Sheila’yla bile… Neden bir tane bile dostu yoktu ki? Lanet olsun, lanet ki ne lanet… Yavaşça başını kaldırıp Chester’ın gözlerine bakmamaya dikkat etti. ‘‘Benim ne olduğum seni ilgilendirmez. Üstüne üstlük böyle bir dedikodu da çıkmayacak. Komikleşme Chester… Sen ve ben… Bu uyuduğum da bile görmek istemeyeceğim bir kâbus olur ancak.’’ Lafını attığı için memnundu. Hiç değilse Chester’ı sinir edebiliyordu, hala…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brayden Chester
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Brayden Chester


Mesaj Sayısı : 150
Gerçek İsim : H&D.
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Sinsi, şimarık, haylaz.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue91 / 10091 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 8:32 pm


    Onu etkilemenin başka bir yolu olmalıydı. Onu zayıf noktasından vurmalıydı ama lanet olsun ki bu zayıf noktayı bir tülü bilmiyordu. Tamam, belki onun can sıkıcı olduğunu biliyordu. Ama onun hakkında çok fazla şey bilmediği açıktı. O son sözlerini söylemişken kız yine yapacağını yapmış ve altta kalmamak için cevabı yapıştırmıştı. İki inatçı keçi bir köprüde durmazdı. Mutlaka birisi yol vermeliydi. Ve bu kızın yol verecek hali hiç yoktu. Ama Chester hiç de alttan alacak bir tip değildi. Ama istediği zaman amcası gibi tilki olup binlerce beyinde dönmesini de iyi biliyordu. Aklına yeni bir fikir geldi onu etkilemek için. Aslında yakışıklıydı. Hiçbir kızın cazibesi karşısında dayanabileceğini düşünmüyordu. Ama karakteri dolayısıyla genelde sadece Slytherin’li kızlar yüz veriyordu ona. Mesela Euterpe bunlardan birisiydi. Neredeyse karakterleri eşit sayılırdı. Bariz olan tarafkarlık dışında. Aslında soy olarak bu kızla eşitlerdi. Ama karakter ve aile geçmişi bakımından Euterpe kendisine oldukça yakın duruyordu. Chambers da kendisi gibi zekiydi. Hatta biraz bakım yapsa çekici duracağına bile inanıyordu. Doğru olan buydu fakat yine de eksik bir şeyler vardı. Onu kendisine itici gösteren bir şey.. Sanırım bu şey, ikisinin de hırslı oluşuydu, fakat farklı yönlerde.

    Yine de iyice düşündüğünde onun pek kusuru olmadığını anlamaya başlamıştı Brayden. Sonuçta ikisi de safkandı ve onları ayıran şey binaları ve huylarıydı. Üstelik bu kızın anne ve babasının sihir dünyasındaki geçmişlerini neredeyse herkes biliyor gibiydi. Brayden bütün bunları düşünerek kıza yakın olduğu düşüncesini bir an aklına getirmeye çalıştı. Onu etkilemenin bir yolu tam busırada beyninde bir lamba gibi parlamıştı bile. Onun az önceki laflarına her ne kadar dik dik bakmışsa da bir an için bunu unuttu. İkisi de sessizdi artık. Bu durumdan yararlanarak eliyle kızın çenesini yakalayıp kendine doğru çekti. Durumu eşitlemek adına başını onun başına doğru yaklaştırdı. Gözlerini kapattı. Artık tek hissettiği dudaklarının onunkiyle buluşmasıydı…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 9:37 pm

    Çocuğun cevap vermediğini anlayınca gülümsedi kendi kendine. Elbette cevap veremeyecekti. Çünkü laflarının güzel ve sinir edici olduğunu biliyordu. Kendinden emin bir şekilde gülerken tekrar kitaplara döndü. Hala dediklerine şaşırıyordu. Yani Chester ve kendisi mi? Bu kadar komik bir şey olamazdı. Dünya da ikisi kalsa dahi bir şey olamazdı aralarında… Üstüne üstlük Clarisa bir muggledı. Kim bilir bunu ona söylese neler olurdu. Bu muggle düşüncesini kafasından atarken Chester’ı susturduğu için büyük bir mutluluk duyuyordu. Aslında itici ve bazı şeyleri yaşamamış olsalardı her şey daha farklı olabilirdi. Yakışıklı bir çocuktu, hatta belki de okulun en yakışıklısıydı ancak yaşadıkları iyi şeyler değildi. Chester, her zaman Clarisa’yı ezmişti. Clarisa ona nasıl iyi bir duygu besleyebilirdi ki? Kafasını bu düşüncelerden uzaklaştırmaya çalışırken uzun ince parmakların çenesinden tuttuğunu hissetti. Her şey bir anda olup bitmişti. Parmakların yüzünü çevirişi ve yüzüne çarpan nefes… Ardından ise sıcak dudaklar… Kendinden geçmişti adeta, ne yapacağını bilmiyordu. Dudaklarından yüzüne doğru yayılan sıcaklığı yavaş yavaş hissediyordu. Karşılık vermemek için put gibi duruyordu. Verse bile ne yapacağını bilmiyordu. İlk öpücüğünü almak kolay mıydı? Hogwarts kütüphanesinde, düşmanından alıyordu ilk öpücüğünü… Karşındaki çocuğu hayal etti gözlerini açmadan. Brayden Chester onu mu öpüyordu? Bu şakadan başka bir şey değildi. Hızla ayağa kalktı ve çocuğu kendisinden ittirdi. Yumuşak bir öpücük olmasına rağmen alışık değildi dudakları… Birkaç kekelemeden sonra doğru dürüst konuşabilmişti. ‘‘S-Sen ne yaptığını sanıyorsun?’’ Sağ elini dudaklarına götürürken yavaşça geriliyordu. Düşmanı gerçekten sinir bozucu ve… korkutucu olmaya başlamıştı. Şuan tek istediği buradan gidip kızlar yatakhanesine kapanmaktı. Belki hala rüya olduğunu düşünebilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brayden Chester
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Brayden Chester


Mesaj Sayısı : 150
Gerçek İsim : H&D.
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Sinsi, şimarık, haylaz.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue91 / 10091 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 9:28 am

    ‘‘S-Sen ne yaptığını sanıyorsun?’’ Clarisa ayaklandığında Brayden gülmemek için kendini zor tutuyordu. Ciddi görünmeliydi bu kızın karşısında. Öyle de yapıyordu. Gözlerini kaldırıp ona dikti. Kızın titriyormuş gibi bir hali vardı. Bray yine gülümsememek için zor dayanarak önüne döndü. Zaten gereksizce önünde duran kitabı tutup havaya bıraktı. Kitap yukarıdaki eski yerine kavuşurken Brayden ellerini cebine atarak hala daha demin kendisine bakan Ravenclaw’lu kıza aldırış bile etmeden Clar’ın üzerine yürüdü. Kız yine şaşkınca gerilemiş gibiydi. Brayden ise aldırmadan suratını onun suratına doğru yaklaştırdı. Kızın kulağına kendi dudaklarını yaklaştırdı. Arada birkaç santim mesafe kaldığı anda fısıldamaya başladı. “Hiç boşuna çırpınma Clary! Seni çoktan elde ettim bile!” Başını kaldırdı ve gözleriyle kızın gerisinde bulunan alana işaret etti. İşaret ettiği yer en baştan beri onları takip eden Ravenclaw’lu kızın bulunduğu masaydı. Clarisa’nın da bunu fark etmemesi için bir aptal olması gerekirdi. Brayden’ın işaret ettiği şey ise o Ravenclaw’lu kızın hemen kalkıp diğer arkadaşlarına fısıldaşmasıydı. Anlaşılan Brayden ve Clarisa çiftinden bahsediyorlardı. Ve bütün her şeyi yanlış anladıkları aşikardı. Brayden gülümseyerek gözlerini Clarisa’ya kaydırdı. “Bak gördün mü? Biz daha sevgili olmadan birileri bizi öyle bilmeye başladı bile!” Sırıtarak elleri cebinde uzaklaşırken aklında tek bir şey vardı. Oyun daha yeni başlıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 3:37 pm

    Adeta şok olmuştu. Kendisine doğru yaklaşan Chester’ı dikkatli bakınca biraz daha geriledi. Yüzüne yüzüne o kadar yakındı ki… Neyse ki kulağına doğru eğilmişti. Ancak bu kadar yakın olmaları bile yanlıştı. “Hiç boşuna çırpınma Clary! Seni çoktan elde ettim bile!” Elde etmek? Hayır, onu elde edemezdi. Bu, bu imkansızdı! Chester yavaşça başını kaldırıp arkasını işaret etmişti. Neler olduğunu biliyordu Clarisa… Ravenclawlar… Ardından Hufflepuff’te öğrenecek ve her şey arapsaçına dönecekti. Şimdi kim bilir neler diyorlardı. Clarisa sessizce gözlerini kapadı ve bu anın geçmesini diledi. Chester gülümseyerek Clarisa’ya baktı. “Bak gördün mü? Biz daha sevgili olmadan birileri bizi öyle bilmeye başladı bile!” Sevgili olmak mı? Hayır, bunu istemiyordu asla… Genç adamın sırıtarak kütüphaneden uzaklaşmasını izledi. Hiçbir şey yapamıyordu. Durduğu yere çivilenmiş gibiydi. Derin bir nefes alıp, bırakırken Ravenclaw’lu kızların ona bakarak fısıldanmalarını duydu. ‘Demiştim size… Başından beri. Aralarında bir şey vardı’ Ardından kızın laflarına itiraf eden başka bir kız kendisinin söylediğini söylüyordu. Clarisa endişe ile saçlarını karıştırdı ve masadaki kitaplarını alıp kütüphaneden hızla çıktı. Artık her şey için çok geçti. Okulun yarısının duyduğunu biliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clarisa Chambers
Hogwarts V. Sınıf
Hogwarts V. Sınıf
Clarisa Chambers


Mesaj Sayısı : 311
Gerçek İsim : Serena.
Patronus : .Su Samuru. Sihirsel Soy : Safkan olarak biliyor ama Muggle Doğumlu.
En Belirgin Özellik : Cesur, mantıklı ve inatçı.
Rpg Puanı :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Bela Geliyorum Demez Gelir. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Bela Geliyorum Demez Gelir. Right_bar_bleue

Bela Geliyorum Demez Gelir. Empty
MesajKonu: Geri: Bela Geliyorum Demez Gelir.   Bela Geliyorum Demez Gelir. Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 3:37 pm

RP Bitmiştir!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bela Geliyorum Demez Gelir.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kurgusuzluk Başa Bela.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: Düşünseli :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: