Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yasakları Aşarken

Aşağa gitmek 
+2
Adrian Dwain
Aphrodite Monteque
6 posters
YazarMesaj
Aphrodite Monteque
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Aphrodite Monteque


Mesaj Sayısı : 829
Patronus : Johnny Depp'in burnu. Sihirsel Soy : Depp kan.
Özel Yetenek : YOK
En Belirgin Özellik : Johnny Depp'i tavladı. Var mı dahası?
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue98 / 10098 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue49 / 10049 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimeSalı Tem. 05, 2011 2:34 pm



Yasakları Aşarken Th_120 & Yasakları Aşarken Somerhalder33Bonus1HandsPray & Yasakları Aşarken 12292_1273943543_100_100
Yasakları Aşarken Kevin_flamme_005 & Yasakları Aşarken K37 & Yasakları Aşarken Image2
Aphrodite Monteque & Wieslaw Bozhkov & Veronica Folchart & Adrian Dwain & Feronia Fontaine &Pensieve O'Sheila


En son Aphrodite Monteque tarafından Çarş. Tem. 06, 2011 1:49 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 5 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adrian Dwain
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Adrian Dwain


Mesaj Sayısı : 93
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Kurt Sihirsel Soy : Melez.
En Belirgin Özellik : Zamanla görürüz bence.
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue93 / 10093 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimeSalı Tem. 05, 2011 5:17 pm

    "Size bir not gönderildi efendim." Akşam neredeyse geceye dönerken gelen ev cini bunu demişti Adrian'a. Ufak kağıdı uzattıktan sonra buharlaşıp ortadan kaybolmuştu, Adrian'da yatakhaneye tüymüştü. Hangi büyücü ya da cadının bir not iletmek için ev cini kullanabileceğini düşünüyordu, baykuşlar dururken hizmetkarları kullanmak biraz sıradışıydı. İkiye katlanmış parşömeni açarken umduğundan daha kısa bir yazı buldu karşısında. Bir buluşma, üçüncü kattaki yasak bölgede. Yana yatık yazı ona çok aşina gelirken sırıttı. Aphrodite, tabi. Bu saatte canı sıkıldığında delice bir şey yapmak isteyen tek kişi Aphrodite olabilirdi. Notu ufak bir büyü ile ortadan kaldırırken saatine son bir kez baktı. Etrafına bile bakmadan önce yatakhaneden sonra ortak salondan çıktı. Öğrencilerin dışarıda gezme izni vardı ancak olabildiğince kimseyle karşılaşmamayı umdu. Filch onu yakalarsa dışarıda olduğu için kızmazdı belki ama beş dakikasını onun gereksiz tehditlerine harcamış olurdu. Hızlı ama sessiz bir şekilde üçüncü kata kadar ilerledi. Merdivenler yardımıyla yasak bölgenin kapısının önüne geldiğinde durakladı. Etrafına son bir kez bakıp kimsenin olmadığına emin olunca asasını sallayıp kapıyı açtı.

    Kapıyı açtığında ortalıkta hafif bir toz kalkarken kısa bir süre öksürdü. Uzun zamandır kimse girmemiş gibi görünüyordu, aslında etrafına baktığında odada bir kapı dışında hiçbir şey yoktu. İşten kaytarmak için her türlü bahaneyi arayan hademe de burayı temizleme gereği duymamıştı. Bunların dışında hayat belirtisi gösteren birkaç şey vardı, yanan meşaleler ya da duvara yaslanmış duran Aphrodite. Kapıyı kapatıp döşemede daha fazla toz kalkmamasına dikkat ederek yanına doğru ilerledi. "Şaşırdığımı söylemeyeceğim sanırım." dedi yüzüne bir gülümseme yerleştirerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphrodite Monteque
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Aphrodite Monteque


Mesaj Sayısı : 829
Patronus : Johnny Depp'in burnu. Sihirsel Soy : Depp kan.
Özel Yetenek : YOK
En Belirgin Özellik : Johnny Depp'i tavladı. Var mı dahası?
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue98 / 10098 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue49 / 10049 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimeÇarş. Tem. 06, 2011 2:01 pm

    ''Hadi Fer, gidelim.'' Kızıl saçlarını her yanına dağıtmış olan cadıyı aynanın önünden çekip aldı Aphrodite. Az önce evcininin -adının ne olduğunu bilmiyordu cadı, köleydi kısaca- buharlaştığı yere attı adımını. Eh canı sıkılmıştı ve değişik bir ortam yaratmanın zamanı gelmişti. Ev ciniyle aklına gelen ilk insanlara çok açık bir not gönderdikten sonra artık kendi gitme vaktiydi. Boş bir ortak salonu geride bırakırken ne yapacaklarını düşünüyordu yılan. İçki almamıştı yanına, belki de bir süre ara vermesi gerekiyordu. Özellikle Matthias Collins'le yaşadıklarından sonra. Bir yanı büyücüye haksızlık edebileceğini söylerken bir yanı yaptıklarından memnundu. İçkili bir kafayla bile insanların niyetini ayırt edebilmekten de memnundu. Sanki düşüncelerini kafasından atabilecekmiş gibi salladı başını ve gerçekten de kafasından attı büyücüyü. Tabii bunda başını sallamasının mı yoksa Pensieve'in az önce uzaktan gelen sesi mi etkiliydi bir fikri yoktu. Ama sonunda gibi bir şeyler homurdandı cadı ve Pensieve'in kolunu yakaladı. Birkaç saattir çete yoktu ortada. Adrasteia ve Iona'nın nereye gittiğini biliyordu ama ya çetenin güzel kızı. Gittikleri yeri ona birkaç cümlede anlattı ve yollarına devam etti üç çarpıcı cadı. Nefes nefese kalmıştı Aphrodite çıktığı üç kat merdiven sonucunda. Başı dönerken düşmemek için Fernoia'nın koluna yapıştı ve birkaç saniye beklemelerini sözledi. Elini kalbine götürüp gözlerini kapadı ve kalbinin acısının geçmesi için inanmadığı tanrıya yalvardı. Endişeli iki çift gözün önünde nefesi normala döndü ve devam ettiler. Gelen bir takım sesler karşısında kendilerini bir kapının arkasına attılar. Fazla beklemeden Adrian gelmişti. Büyücü güzel yüzünde çarpıcı bir gülümsemeyle şaşırmadığını belirtti. Cevap olarak ona ender gülücüklerinden birini bahşetti Aphrodite. Sıra diğerlerindeydi.

    tamam fazla fazla iğrenç oldu. diğerinde destan yazacağım. ilhamsızım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pensieve O'Sheila
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Pensieve O'Sheila


Mesaj Sayısı : 107
Gerçek İsim : Yağmur
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Değişken.
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimeÇarş. Tem. 06, 2011 2:48 pm


    Elindeki kitabı karıştırmaya devam ederken yastığına iyice gömüldü, Aphrodite'in ev ciniyle konuştuklarını duysa da aldırmamaya çalıştı. Genç cadı yine bir plan yapıyordu, daha birkaç gün önce yaşadıklarını düşününce bu plana katılmayı reddetmişti Pens. Yine benzer sonuçların doğmasından korkarak uayağında iyice yayılmıştı. Elindeki kitabı yüzüen biraz daha yaklaştırarak okumaya devam etti. Normalde ders çalışmaktan nefret etmesine karşın Aritmansi profesörünün açık bir talimat olarak verdiği konuyu çalışmak zorundaydı. En azından Aphrodite ve Feronia gidene kadar. Aritmansi, üzerinde çalışanların Aritmansici diye adlandığı, rakamların sihirli özellikleri ile ilgilenen bir sihir dalıdır. Okuduğu cümleye odaklanmaya çalışsa da Aphrodite'in sesi bunu engelliyordu. Genç cadının kolunu çekiştirerek onu zorlamasına omuz silkerek cevap verdi. Eh, o kolayca önceki oyunu atlatabilmişti besbelli. Fakat Pens iki gündür duyduğu huzursuzluk yüzünden uyuyamıyordu. Şimdi bir de başına bela alıp iyice huzursuzluğunu arttırmaya niyeti yoktu.

    Elindeki dergiyi yere fırlattı, yüzünü yastığına gömerek uykusu olduğu konusunda bir şeyler homurdandı. Buna rağmen Aphrodite ve Feronia'nın iki kolunuda yakalamasının ardından kalkmak zorunda kaldı.

    "Gelmek istemiyorum."

    Çocuksu bir edayla dudaklarını sarkıtsa da yatağında doğruldu. Aphrodite gidecekleri yerin kısa bir açıklamasını yaptığında çehresi istemsizce buruştu. Eh, yine de ortaya çıkan sırlar yoktu en azından. Ne kadar kötü olabilirdi ki? En kötü ihtimal ceza alırlardı. Aynanın karşısına geçerek altın sarısı saçlarını tepede at kuyruğu şeklinde topladı. Gözlerinin altındaki morluklara dokundu. Uykusuz geçirdiği gecelerin dezavantajı. Gözleri görüntüsünün karşısında devrilirken yatakhanenin kapısının gürültüyle açıldığını duydu. Feronia'nın ardından yatakhaneden çıkarken suratı hala asıktı.

    Zindanlardan üçüncü kata çıkmak oldukça can sıkıcıydı. Olabildiğince yavaş çıkmaya özen gösterselerde kısa zamanda Aphrodite nefes nefese kaldı. Onun nefes düzeninin eski haline dönmesini beklerken endişeli gözlerini ona dikti. İlk kez Aphrodite'i böyle görmüştü, neyi olduğunu merak etmesine rağmen üstelemedi. Üç cadı yavaş adımlarla üçüncü kata ulaştıp bir kapının arkasına geçtiklerinde gözlerini etrafta gezdirdi. Kapı kısa sürede tekrar açılmıştı, bakışları Adrian'ın koyu renk gözleriyle kesiştiğinde gülümsemekle yetindi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Feronia Fontaine
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Feronia Fontaine


Mesaj Sayısı : 27
Gerçek İsim : Fer.
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Arkasındaki kişilerin onu kollamasına sinir olan sayılı kişilerden sanırım.
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue98 / 10098 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue49 / 10049 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimePerş. Tem. 07, 2011 7:19 am

    Yaklaşık altı el büyüsü kitabını karıştırmasından sonra aradığı büyüyü bulamamanın verdiği bıkkınlıkla homurdandı genç cadı. Kırmızı saçlarını muggle aletlerine bırakmaktan her zaman nefret etmişti. Sandığının içinden yaklaşık beş tane ayrı şişe çıkarttı. Biraz sabitleyici ve düzleştirici losyonu eline sıkıp tüm saçına dağıttı. Dalgalı saçlarını kendi haline bırakırsa fırtına oluşuyordu. Tepesi düz, aşağıya doğru dalgalanan saçlarına büyülenmiş gözlerle baktı. Saçları yeterli uzunluğa eriştiğinden yani yaklaşık dört beş yaşından beri annesi saçlarını hep böyle yapar, ona en çok yakışan modelin bu olduğunu söylerdi. Her ne kadar Feronia dağınık, sade fakat çarpıcı bir topuzun ona daha çok yakıştığını düşünse de vakit buldukça saçlarını bu şekilde yapardı. Küçük el aynasına baktı, Fransız el işçiliğinin harika bir örneğiydi. Eiffel* karşısında küçük bir kafede makaron yerken klasik bir aile günlüğü okumayalı çok zaman olmuştu. Her ne kadar Hogwarts'ta çok mutlu olsa da daha sakin günleri özlemiyor değildi. Feronia dalıp gitmişken Aphrodite beklemekten sıkılmıştı.

    ''Hadi Fer, gidelim.''

    Kısa bir zaman önce ev cininin buharlaştığı yerin üstüne basarak ilerlediler. Aphrodite'in elinde içki şişesi yoktu, Feronia önceden bıraktığını düşündü. Genelde Aphrodite'in adım attığı yerde içki olurdu. Aphrodite kendi haline dalmıştı, Fer onun düşüncelerini bölmesinin mutlu bir sona yol açmayacağını düşündüğü için onu rahatsız etmeden sadece yürümeye koyuldu. Feronia düşünmeyi sevmezdi, düşünmek acı çekmesine yol açardı genellikle. Belki de bakışlarının anlamsız olmasının sebebi buydu. Boş bakışları asla duygularını belli etmemesi çok iyi bir avantajdı. İnsanlar yüzüne bakıp ne hissettiğini anlayamazdı. Mutlu gözükürken karşısındaki kişi ile ilgili kötü planlar kuruyor olabilirdi mesela. Her ne kadar düşünmek istemese de kendini düşünmekten alamıyordu, alamazdı da. Aphrodite başını salladı, bu düşünmeyi bıraktığının işaretiydi. Pensieve'in sesini duydu iki cadı. Cadılar Pens'i çekiştirirken Pensieve huysuz, istediği alınmamış bir çocuk gibi kendini yatağa gömdü.

    "Gelmek istemiyorum."

    Feronia bu senin isteğine bağlı değil bakışını attı ama Pens yatağa gömülmekle meşgul olduğu için onu görmedi. İki cadı Pensieve'nin kollarından tutarak onları kaldırdı. Pensieve'nin suratı asıktı ama buna ladırış ettikleri söylenemezdi, sadece onu sürüklüyorlardı. Merdivenleri çıkmak büyük bir sıkıntıydı üç yılan için. Sıkkın bir tavırla basamak basamak ilerlerlerken Aphrodite durakladı, nefes darlığı çekiyormuş gibiydi. Feronia'nın koluna tutundu, Fer onu sıkıca tuttu. Korku dolu gözlerle ona bakarlarken Aphrodite kendini toparladı ve hiç bir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler. En sonunda merdivenler bitince Aphrodite önde bir odaya girdiler. Yaklaşık birkaç dakika sonra Adrian içeri girdi. Gözleri kesiştiğinde Feronia boş bakışlarla gülümsedi. Adrian ile onlar iyi dostlardı, bir yıldan kısa bir zaman önce her neyse, şu anda gerçekten iyi dostlardı ve bundan ötesi yoktu. İki iyi dost, düşünce bitmiştir.





*Esin yaz dedi yazdım ama sıralama hakkında hiç bir fikrim yok.
*Eyfel yazınca yazım hatası diyor, böyle yazdım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica K. Folchart
Beauxbatons V. Sınıf
 Beauxbatons V. Sınıf
Veronica K. Folchart


Mesaj Sayısı : 507
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Eltorn Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Bina arkadaşlarından bayağı farklı.
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimePtsi Tem. 18, 2011 5:56 pm

Yatakhanede yatağının yanında eski kıyafetler giymiş bir ev cini bulduğunda az kalsın elindeki kitapları düşürüyordu genç cadı. Olabildiğince sıkıcı bir gün geçirmişti, bütün gün kütüphanede oturup ders çalışmak zorunda kalmıştı işte. Aslında bir Ravenclaw'dan beklenmeyecek şekilde ödev yapmaktan nefret ediyordu. Belki roman okumayı seviyor olabilirdi evet ama okumayı sevdiği şeylerin arasında ders kitapları yer almazdı. Ravenclaw'a neden düştüğü hakkında bir fikri yoktu zaten. Ne ders yapmayı seviyordu ne de ortada inek gibi dolaşmayı. Sırf zeki diye yedi yılını inek sayılarak geçirmeyi istemiyordu. Dört yılı zaten bitmişti ama dayanması gereken üç yılı daha vardı önünde. Sakinleşmek için derin bir nefes alarak asasını çıkarttı ve ufak bir büyü ile kitapların havalanıp üst üste dizilmesini sağladı. Büyülerde git gide iyi oluyordu, çok çalışmanın nadir faydalarından biriydi bu. Üç yıl boyunca ne kadar berbat olduğunu hatırlayınca ufak bir tebessüm yerleştirdi, sonra neden orada dikildiğini hatırlayınca anında yok etti. "Kimi arıyorsun?" dedi ev cinine doğru. "Miss Folchart'a bir not gönderildi efendim." dedi ev cini öne doğru eğilerek. Veronica ona doğru yaklaşırken ev cini ellerini şaklatıp bir not belirtti önünde. Notu yavaşça neredeyse aynı boyda oldukları sandığın üzerine koyup buharlaştı. Hızla nota doğru ilerleyip birkaç saniye içinde eline aldı ve okudu. Birileri gizli bir buluşma ayarlamaya karar vermişti ve görünüşe göre kendisi de çağrılıyordu. Notu tekrar okuduktan sonra ortadan kaldırdı. Olayı Slytherinlilerden birinin planladığını düşünüyordu, zaten bu saatte gizli bir buluşma ayarlayabilecek yalnızca iki bina vardı ve diğer binadan onu davet edecek birilerini tanımıyordu. Aynanın karşısına geçip üstüne baktı. Fena değildi aslında, bir partiye katılmıyordu sonuçta. Üstündeki eski tişörtten kurtulup daha hoş bir şey seçti eşyalarının arasından. Beş dakika içinde hazırlandığında tekrar aynanın karşısına geçti. Siyah dalgalı saçlarını yukarıdan at kuyruğu yaparak toplamış, perçemini yana doğru attırmıştı. Üstünde rastgele bulduğu ancak çok hoş şeyler olduğunu keşfettiği bir dükkandan almıştı. Üstünde Paris'i simgeleyen birkaç resim ve yazı vardı, onun dışında çok renkli bir şey yoktu üzerinde. Altında yine aynı yerden aldığı fırfırlı eteği vardı, zaten bütün gün onu giymişti. Yatakhaneden hızlıca çıkarken kimsenin onu umursamayacağını umdu, gerçi onun binasındakiler pek fazla şeyi umursamazdı. Hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı doğru inerken üçüncü kata doğru ilerledi. Yasak Bölge'ye doğru ilerlerken etrafına bakınmaya devam etti. Yasak Bölge'nin kapısını gördüğünde adımlarını hızlandırdı. Kapıya yaklaştığında kapı kulpuna uzandı. Aslında çoğu zaman yılların tozu bulunurdu üzerinde, şimdiyse kapıyı açanlar üzerindeki tozları ortadan kaldırmış görünüyordu. Kulpu aşağı doğru çekti ve kapıyı ittirdi.

İlk gözüne çarpan ortada duran öğrenciler olmuştu. Kısa bir süre baktığında hepsinin üzerinde Slytherin arması olduğunu fark etti. Bir Ravenclaw'u çağırmaları ona ilginç geliyordu ama Aphrodite'ten ya da Pensieve'den pek farklı değildi kendisi de. İneklerin olduğu bir binaya düşmesi dışında aynı özellikleri taşıyordu Slytherin ile. "Selam millet." dedi sağ elini havaya kaldırarak. Odadakilerin kim olduğunu daha rahat seçebilmeye başlamıştı. Aphrodite ile Pensieve tabii ki de oradaydı. Geçenlerde tanıştığı kızıl saçlı Feronia onların tam yanında oturuyordu, iyi anlaşıyorlardı. Adrian'da oradaydı birde, gruptaki tek erkek oydu. "Sanırım tek Ravenclaw'lu olmak ilginç bir duygu." dedi etrafını incelerken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Wieslaw Bozhkov
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Wieslaw Bozhkov


Mesaj Sayısı : 21
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Kibir.
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue98 / 10098 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue49 / 10049 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimeÇarş. Tem. 20, 2011 2:25 pm


    Deniz mavisi gözlerini açtığında ranzanın üstündeki yatağın kahverengi altına bakarken buldu kendisini, Wieslaw Bozhkov. Bir beş dakika sadece kahverengi yüzeyi izledi ve kafasını toplarlamaya çalıştı. Lanet olasıca öğencilerin büyük salonda yarattığı gürültü yüzünden erkenden inzivaya çekilmişti ve baş ağrızı anca geçmişti. Lanet ederek doğruldu yumuşak yatağında. Çılgın bir şekilde yattığı için zaten karışmış olan saçlarının arasında dolaştırdı elini. Saat gece yarısını bulmuş olmalıydı. Yatakhane büyük ölçüde doluydu çünkü. Gözlerini ovuşturarak kalmaya çalıştı yerinden. Başarısız olmuş olmalıydı ki acı dolu bir ah sesiyle tekrar oturdu yerine. Elini başına görüterek birkaç saniye, on dakika ya da üç saat boyunca küfür etti ve başını ovuşturdu. Şiddetle üzerindeki yatağa çarptığı başını kanıyor mu diye kontrol etti ve bu ranzayı icad eden saçma insana en içten dileklerini yollayarak bu sefer sağlıklı bir şekilde kalktı yataktan. Güçlü ellerini yumruk yaparak vurdu yatağa onun suçuymuş gibi. Sinir ve acıyla etrafta dolaşırken iki çekmeceli küçük dolabın üzerine bırakılmış katlanmış parşömeni fark etti. İlk başta kendisine ait olduğundan emin değildi ama bu parşömeni açmasına engel olmadı. Ufak yazının en başına süslü bir el yazısıyla yazılmış ismini görünce sırıttı. Yıllardır yazılı sınavlar sayesinde sık sık önündeki sınav kağıdında gördüğü bir yazıydı bu. Kağıt değiştirme numarası işte, Aphrodite Monteque ile vazgeçilmez numaraları. Yasak bölümde buluşuyoruz, bla bla. Güzel yılandan beklenilecek tarzda bir yazıydı. İsteyen gelsin değil, hepiniz geleceksiniz. Hadi gelin eğlenelim değil, hadi gelin ve eğlendirin. Yüzünde muzip bir gülümsemeyle başını iki yana sallayarak geldi gümüş çerçeveli boy aynasının önüne. Aynada ki gülümseyen çocuğa kırptı gözünü. Koyu kahverengi saçları birbine karışmıştı karşısındaki büyücünün. Mavi gözlerinin altı bşraz şişmiş ve kızarmıştı. Kurumuş dudaklarını şapırdattı. Suya ihtiyacı vardı belli ki. Noyun yanına koyduğu asasını aldı ve sallamasıyla havada bir bardak su belirdi. Bir dikişte bitirmesinden çok susadığı da belliyi zaten. Son bir kez aynaya baktı, yakışıklı yüzüne değil bu sefer kıyafetlerine. Basit eşofmanı ve vücudunun şeklini belli etmeyen tişörtü kötü değildi. Asasını cebine atıp çıktı yatakhaneden.



    Ortak salondan çıkmadan önce etrafına göz attı, belki Aphrodite’le beraber giderlerdi. Ama cadı çoktan gitmişti anlaşılan bu geceki olay mekanına. Sallanarak çıktı merdivenlerden. Nefes nefese bir halde üçüncü kata ulaştığında köşeden dönen bir siluet dikkatini çekti. Zaten yorulmuş adımlarını zorla hızlandırdı ve kişiye yetişmeye çalıştı. Yasak odalardan birinin kapısı kapanırken omuzlarını silkti ve peşinden gitti. Kahverengi uzun saçlı cadının. Arkadan kim olduğunu çıkaramamıştı ama narin vücudu ilgisini çekmişti büyücünün. Aphrodite’in akıl almaz arkadaşlarından olmalıydı. Cadının arkasından girerken odaya ‘’Ne kadar güzel bir gece.’’ Diye seslendi içerideki insanlara. Gözleri çevreyi tararken çoğunlukla tanıdık simalar vardı etrafta. Sivri saçları günün sonuna gelindiğini belirterek dağılmış olan Adrian ilk bulduğu yere oturmuştu. Kızıl ve olgun Fernoia ayaktaydı ve hala güzeldi. Sarışın ve güzel Pensieve’in sevgilinin nerede olduğunu merak etti. Javier istediği zaman çok kafadar olabiliyordu. Gecenin mimarı Aphrodite ise, tüm doğallığıyla Pensieve’in yanındaydı. Çete olmalarının özelliğiyle hep beraber olduklarını belli edercesine. İçeriye girdiğini gördüğü güzel fizikli cadıyı gözleri ararken gördü işte orada hemen kapının yanında. Daha önce görmüş olabilirdi ama fazla dikkat etmemişti anlaşılan. Çocuksu bir güzelliği vardı cadının, yüzünde bir gülümseme oluştu. Birinin onları tanıştırmasını bekleyerek karıştırdı ipeksi saçlarını.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adrian Dwain
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Adrian Dwain


Mesaj Sayısı : 93
Gerçek İsim : Esin.
Patronus : Kurt Sihirsel Soy : Melez.
En Belirgin Özellik : Zamanla görürüz bence.
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue93 / 10093 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue46 / 10046 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 1:31 pm

    Üç çekici cadı ile diğerlerinin gelmesini beklerken Adrian düşüncelerine gömülmüştü. Bazen Bulgaristan'ı merak ediyordu, özellikle de ailesine ne olduğu. Aslında bu düşüncesi son zamanlarda sıkça aklına takılır olmuştu. Berbat bir ebeveyn oldukları gerçeği dışında onları tamamen unutmuştu aslında, yinede evden böyle kaçmak zorunda olmasaydı daha mı farklı olurdu düşüncesi beynini tırmalamaya devam ediyordu ve görünüşe göre edecekti de. Başını sallayarak dünyaya dönmeye çalıştı ama bir ise yaramamıştı. Kapıdan tanıdık bir yüzün girmesi üzerine kafasındaki bulut dağıldı. Ravenclaw'un ilginç bir üyesi olan Veronica'ydı bu. Hoş hatlara sahipti, aynı zamanda Slytherin'lilerle takılan nadir Ravenclaw'lulardandı. Kafa kız olduğu da bir gerçekti, bu yüzden onun gelmesine memnun olmuştu. Cadıya gülümserken kapı bir kez dah aaralandı. Gelene bakmak için başını döndürdüğünde Wieslaw ile göz göze geldi. Kısa bir an içindi bu çünkü büyücü gözlerine cadılara taraf çevirmişti bile. En sonunda bakışları kendisine döndüğünde başıyla büyücüye hafif bir selam verdi.

    Wieslaw ile birinci sınıftan beri dostlardı, istediği zaman iyi anlaşabileceği biri olabiliyordu. Diğer zamanlardaysa genelde kibirle dolu , acımasız bir büyücüydü. Elini saçlarının içinde gezdirdi bir süre, sonrasında Aphrodite'in sesini duyunca ona taraf döndü. "Ekip tamam." Ne ekibi? Sahi buraya ne için geldiklerini bile bilmiyordu. Yine de Aphrodite'in düzenlediği bir gecenin sıkıcı olma ihtimali yoktu. Cadı genelde her şeyi en ince detayına kadar ayarlardı. Kalabalık olmaması hoşuna gitmişti, kalabalıktan hoşlanmayan birisi olduğu bir gerçekti. Aphrodite'e doğru dönüp konuştu. "Ne yapıyoruz?" Meraklanmıştı, diğerlerinin de böyle olduğu barizdi çünkü yerlerinde kıpırdanıp duruyorlardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphrodite Monteque
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Aphrodite Monteque


Mesaj Sayısı : 829
Patronus : Johnny Depp'in burnu. Sihirsel Soy : Depp kan.
Özel Yetenek : YOK
En Belirgin Özellik : Johnny Depp'i tavladı. Var mı dahası?
Rpg Puanı :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue98 / 10098 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Yasakları Aşarken Left_bar_bleue49 / 10049 / 100Yasakları Aşarken Right_bar_bleue

Yasakları Aşarken Empty
MesajKonu: Geri: Yasakları Aşarken   Yasakları Aşarken Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 10:30 am

    Ne yapacaklarına dair hiçbir fikri bile olmadığı gecede beş dakika öncesine kadar bomboş olan oda dolmaya devam ediyordu. Kızların hemen arkasından giren güzel ama Aphrodite'in yüzünü biraz çocuksu bulduğu Veronica'da yerini almıştı odada. Bu cadıyı neden Slytherin'lerle dolu bir ortama soktuğunu kendisi de bilmiyordu. Ama uyum sağlayacağından emindi. Daha öncelerinde çeteye uyum sağlamış bir cadıydı Veronica Folchart. Ravenclaw'dan biriyle bu kadar iyi anlaşabileceklerini kim biliebilirdi ki? Ya da seçmen şapkanın aptallık edip böyle bir cadıyı aptal bir binaya koymasını kimin aklı alabilirdi? Sözlerindeki çelişkiye ve Veronica'nında tek Ravenclaw farkını dile getirmesine hafifçe gülümsedi. ''Bunu yadırgayacağını sanmıyorum, V.'' ve ardından gelen hafif kahkahalar. Aklına gelen ilk insanlardan güzel bir ortam oluşacağını biliyordu cadı. Peki tüm bu insanlarla ne yapacaktı? İşte aklında birşey olmadan hareket ettiği için olsa gerek orası koca bir muammaydı. Kafasındaki belirsizliği dile dökmek için vişne çürüğüne boyanmış dudaklarını araladı ama hemen kapatmak zorunda kaldı. Herkesin tamam olduğunu düşünürken Wieslaw'ı unutmuştu anlaşılan. Yakışıklı büyücünün biraz önce Veronica'nın durduğu yere ilerleyişini izlerken sevindi gelmesine. Ekip tamamdı işte. Ama ne için bir ekip kurmuştu ki. Genelde böyle bir grup oluşturduğunda her şeyi planlardı cadı. Ama bu sefer bir şey gelmemişti aklına. Oturup biraz sohbet edemezler miydi hem? Bir plana her zaman ihtiyaç var mıydı? Adrian'ın kafasında soruya ses kazandırmasıyla herkes meraklanmaya başlamıştı. ''Öncelikle Veronica, Wieslaw.'' gülümseyerek cadı ve büyücüyü birbirlerine gösteriyordu. Herkesin birbirini tanıması gerekiyordu değil mi? ''Şimdi ise, bir fikrin var mı Adrian? Ya da bir fikri olan? Bu seferlik plan kısmı sizden millet.'' Muzip bir gülümsemeyle odanın ortasına oturdu cadı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yasakları Aşarken
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: Düşünseli :: Rol Oyunları-
Buraya geçin: