Üç süpürge, 20.35
Şahsa özel cinsellik içerikli bir notun altına yazılan basit mekan adını okuduğunda tiz bir kahkaha patlattı. Birkaç gündür sadece yatağında kullandığı büyücü tüm bakışları üzerine çekebilecek kadar yakışıklı olabilirdi fakat gerek yatakta gerek normal yaşantısında olsun ultra ilginç fantezileri vardı. Neredeyse yetişkinliğe adım atmaya hazır iki bireyin o çocuklarla dolu yerde ne işi olabilirdi ki? İstemsizce gülümsemesini sürdürerek üzerine mini elbiselerinden birini geçirdi. Dikkatleri üzerine toplamak için fazladan bir şey yapmasına gerek yoktu. Masum görüntüsüne ve minyon bedenine tezat kaçan tehlike ve arzu dolu bakışları zaten insanların görmezden gelebileceği türdün değildi. Her zaman dışarı çıkabilmek için yeterli düzeyde olan saçlarını karıştırarak dağınık bir şekil verdi. Bulduğu ilk ışık kaynağını kullanarak kendi türüne ait cisimlenme büyüsünü kullandı. Uzun, ince olan beyaz yolu aştı ve kendini tamda hayal ettiği gibi Üç Süpürgenin kapısında buldu. Tahta kapıyı gıcırtılar çıkartarak iki yana açtı. Girişte cezp edici bir şekilde dikilerek içerisini inceledi. Pek kalabalık olduğu söylenemezdi. Üstelik yakışıklısını ortalıklarda göremiyordu. Erken mi gelmişti? Bakışları eski duvardaki saate kaydı. 20.18 Çok güzel! Beklemekten nefret ederdi. Sakin olmak için uğraşarak Üç Süpürgenin ortalarına doğru ilerledi. O sırada kendini seyreden birini fark etti tesadüfen. Garsonla konuşan bu kadını.. Eh, evet. Tabii ki de tanıyordu. Andrei gelene kadar biraz eğlense hem onu beklerken canı da sıkılmazdı. Topuklu ayakkabılarının düzensiz ritmi ortamı sararken kadının oturduğu masaya doğru ilerledi. Uyuz edici gülümsemesiyle yüzüne bakarken izin istemeden oturdu. Baştan sağma el hareketiyle garsonu def etti. “Niobe, tatlım. Zaman sana hiç acımasız davranmamış.” Bir bacağını diğerinin üzerine atarken kibirli gülümsemesiyle bakıyordu alımlı vampire.