Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cornelia O'Shéa

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Stephanié Moore
Luminight
Luminight
Stephanié Moore


Mesaj Sayısı : 7
Gerçek İsim : Selin.
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Annelerin akşamları çocuklarına anlattıkları masallardaki kötü kişiyim ben, uzak durun!
Rpg Puanı :
Cornelia O'Shéa  Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Cornelia O'Shéa  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Cornelia O'Shéa  Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Cornelia O'Shéa  Right_bar_bleue

Cornelia O'Shéa  Empty
MesajKonu: Cornelia O'Shéa    Cornelia O'Shéa  Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 7:23 pm

Mayıs, 2011
Cumartesi 20.50


İçi boş şarap bardağını çalışma masasının üstüne koydu ve arkasındaki
aynaya döndü. Vücudunu saran siyah mini elbisesine şöyle bir baktı. Bu
gece için annesinin özel koleksiyonundan olan bu parçayı giyebilmek için
elinden geleni ardına koymamıştı. Yüzünde küçük bir gülümseme belirdi.
Sean onu böyle gördüğü zaman yüzünde oluşacak ifadeyi acayip merak
etmiyor değildi hani. Endişeyle duvarındaki özel tasarım saate baktı.
Partiye 10 dakika kalmıştı ve hâlâ Sean’den bir haber yoktu. Aslında
kendisine itiraf etmek istemese de endişesi Sean’a bir şey olmasına
yönelik değildi. Tüm yıl boyunca bu partiyi beklemişti ve şimdi partiye
yetişememe fikri bile tüylerini diken diken ediyordu. El çantasından
telefonunu çıkardı ve Sean’ı aradı. Cevap yoktu. İşte şimdi sinirlenmeye
başlıyordu. Her şeyin en iyi şekilde göründüğü konusunda kendini ikna
ettikten sonra hızlı adımlarla alt kata indi. Annesi masanın başına
geçmiş, çizim defterine bir şeyler karalıyordu. Sessiz adımlarla
dışarıya çıktı. Annesi iş başındayken onu rahatsız etmemek üzere
tembihlenmişti tüm hayatı boyunca. Şimdi de onların meyvesini veriyordu
işte. Büyük bahçelerine şöyle bir göz attı. Hava daha şimdiden kararmaya
başlamış olmasına rağmen ışıklandırma sayesinde aklı hâlâ gündüzmüş
gibi algılıyordu. Bir süre gözlerini hiç kırpmadan öylece kaldı. Fakat
gözleri kamaştığından olacak ki sonra küçük bir çocuk gibi elini yumup,
gözlerini ovdu. İşte tam o salak anında duyduğu korna sesi onu kendisine
getirdi. Bakışlarını sesin geldiği yere yönelttiğinde muhteşem
gülümsemesiyle, BMW’ sinin camından sarkan Sean ona bakıyordu. Koşar
adımlarla ona doğru koştu. Koşarken koyu kırmızı saç tutamları her
yerini sarmıştı. O oraya varana kadar Sean arabadan inmişti. Dağınık
siyah saçlarıyla, çıkık elmacık kemikleriyle, yapılı vücuduyla bahçe
ışıklarının altında parıldıyordu. Kız yanına geldiğinde ona sıkıca
sarılıp dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu.
“Vay canına Christine. Harika görünüyorsun.”
Christine’nin gözleri parladı. Sean’ın kulağına yaklaştırdı ve sesinin
geçen izlediği filmdeki kadının sesi gibi çıkmasını umarak fısıldadı.
“Öyle mi yakışıklı? Ah, o zaman seni baştan çıkartıp kötü
emellerime alet edebilirim, ha?”

Christine durakladı ve sonra tekrar Sean’ı öpmeye başladı. Sean’ın
elleri yolunu şaşırınca da hiçbir şey olmamış gibi arabanın kapısını
açıp ön tarafa oturdu. Sean umutları kırılmış bir biçimde sürücü
koltuğuna otururken Christine yüzüne bir gülücük kondurdu. Sean arabayı
çalıştırmadan önce ona doğru döndü ve gözlerini Christine’nin gözlerine
dikti. Bir şey söyleyecek gibi açtı ağzını ama sonra vazgeçmiş olacak ki
döndü ve arabayı çalıştırdı. Yol boyunca hiç konuşmadılar. Sean
arabanın hâkimiyetini korumakla meşguldü, Christine partide olacakları
düşünmekle. Arabadan indiklerinde Christine, Sean’ın koluna girdi ve
yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Sean’ın ona olan karşılığıysa sadece
minik bir tebessümdü.


Mayıs, 2011
Cumartesi 22.45


Christine dans ederken kalp atışları müzikle uyumlu atıyordu. Yaklaşık
iki saattir partideydiler. Normalde Christine bu partiyle ilgili her
detayın bir yıldır planını yapıyor olmasına rağmen ortama girdiği anda
yanlış yaptığını anladı ve kendisini müziğin uyumuna bıraktı. Bu yüzden
partiye geldiklerinden beri bir kere olsun oturmamışlardı ya. Enerji
depolamak için çözümleri ise elbette ki içkiydi. Aslında Christine’nin
içi acımıyor değildi. Elinden kalori dolu martini bardakları gidiyor,
yağ dolu bira şişeleri geliyordu. Ayrıca kafası da bulanmaya başlamıştı.
Müziği duymadan delice dans ediyor, aptal kız portresi çiziyordu. Bir
de bu yetmezmiş gibi bir bardak beyaz şarap dökülmüştü elbisesinin
üstüne. Elbette hiçbir suçu olmayan zavallı bir kızı herkesin ortasında
rezil ederek bu durumu kendince telafi etmişti ama bu eve döndüğünde
annesinin tepkisini değiştirmeyecekti. Arka fonda çalan dans şarkısı
yerini daha slow bir şarkıya bıraktığında Christine birisinin onu
belinden çektiğini hissedip, direndi ama arkasını dönüp suçlunun Sean
olduğunu görünce hiç diretmeden ona sarıldı ve dans etmeye başladılar.
“Sean sana bir şey söylemeliyim ama darılmak
yok?”

İçkinin bulandırdığı kafasıyla kendisini bir çocuk gibi hissediyordu.
Sanki arkadaşına bu oyunda oynayamayacağını söylemek zorunda kalan kişi
gibi. Sean gözlerini ufak bir merakla Christine’nin gözlerine kilitledi.
Christine utana sıkıla aklından geçenleri Sean’a aktardı.
“Sana seni seviyorum demek istesem bile hâlâ kendimi buna
hazır hissetmiyorum. Lütfen bağışla beni…”

Sean’ın cevabını beklemeden başını onun omzuna yasladı. Ne onun yüzünü
görmek istiyordu şu an, ne de onun sesini duymak. Sadece onu anlamasını
istiyordu. Daha önce çıktığı kişilerde bu sorunu hiç yaşamamıştı. Belki
de aralarında en çok Sean’ı sevmişti ama yine de diğerlerine rahatlıkla 2
‘Seni Seviyorum’ diyebilmişti. Peki, o zaman sorun ne? dedi iç
sesi. Açıkçası bunu o da bilmiyordu. Sarhoşluğun etkisiyle aklından
geçenleri dışa vurmuştu işte. Keşke yapmasaydım… diye düşündü.
Bir süre öylece sallandılar. Christine zorlukla nefes alıyor, Sean’ın
onu anlaması için neler yapabileceğini, neler diyebileceğini
planlıyordu. Ama Sean tüm o süre boyunca hiçbir şey demedi.


Mayıs, 2011
Pazar 00.45


“Hey, Sean!”
İkisi de sesin geldiği yöne döndüler. Sean’ın yakın bir arkadaşı Noel
yanında çok güzel bir kızla yanlarına geliyordu. Christine, Sean’a
kaçamak bir bakış attı. Açıkçası kendisi bile kızdan etkilenmişti. Ama
Sean’ın yüzünde hiçbir değişim yoktu. Hatta kıza bakmıyordu bile. Noel
ve kız yanlarına geldiğinde Sean kızı hiçe sayarak Noel’e döndü.
“Hey, dostum. Partiye gelmeyeceğini sanıyordum ben. Ne
oldu da son anda değiştirdin fikrini?

Sonunda kıza döndü ve başıyla selam verdi. Kız gözlerini Sean’dan
ayıramıyordu ve bu tabii ki Christine’nin dikkatini çekmişti. Nasıl
çekmezdi ki?
“Aslına bakarsan partiye son anda gelme kararı aldım ve
bu küçük melekle burada tanıştım.”

Dedi Noel ve ‘küçük meleğine’ bir öpücük armağan etti. Kız ise gözlerini
Sean’dan zorlukla alarak öpücüğüne karşılık verdi. O zamana kadar
konuşmalarına katılmamış olan Christine, Noel ile kızın öpüşmesi
bittikten sonra Noel’e ‘Merhaba’ diye mırıldandı ve kıza dönerek kendini
tanıttı.
“Sanırım şimdiye kendimi tanıtmam gerekirdi. Ben
Christine, tanıştığımıza memnun oldum.”

Kız bakışlarını ona çevirip, ona bir pislikmiş gibi baktı. Sonra yüzünü
buruşturup, zoraki bir gülümseme takındı Christine’e ve alaycı bir ses
tonuyla ismini ithaf etti.
“Angelica.”
Christine'nin tüm sıcakkanlığı gitmişti o soğuk ses karşısında.
Numaradan bile olsa gülemiyordu. Sanki Angelica'nın sesi tüm vücudunun
kaskatı kesilmesine sebep olmuştu. Dış görünüşü ışık saçan bu kızın
içini düşünmek bile istemiyordu Christine. Başını Sean'ın omzuna koydu.
Kızın gözleri Sean'dan ayrılamazken ve Sean da Noel'le sıkı bir
muhabbete dalmışken açıkçası üstünde büyük bir rahatsızlık oluşmuştu.
Alışkanlıktan olsa gerek kollarını Sean’a doladı ve gözlerini yumdu.
Burada sonsuza kadar böyle kalabilirdi. Onu düşlerinden alıkoyan
Angelica’nın buz gibi sesiydi.
“Söylesene Noel, bana bir şişe kırmızı şarap
getirebilecek misin?”

Christine gözlerini yavaşça açtı. Gördüğü manzaradan iğrenmişti.
Angelica gözlerini işveli bir edayla Noel’e dikmiş, nasıl olduysa bir
heykele aitmiş gibi görünen bacaklarını biraz öncekinden daha çok
sergilemeye başlamıştı. Christine bu kızla yeni tanışmış olmasına rağmen
ondan nefret etmişti. Noel ise gözlerini kocaman açmış, Angelica’nın
bacaklarına bakmamaya çalışırken kekeliyordu. Sonra hiçbir şey
söylemeden arkasını döndü ve şarap avına çıktı. Christine, Angelica ile
Sean’ı baş başa bırakmaması gerektiğinin farkındaydı ama yine de alkol
ihtiyacına yenilmiş bir biçimde Noel’le birlikte gitti. Geri döndüğünde
Sean’ın gözleri gülümsüyordu. Christine ona ne olduğunu sorunca ağzında
bir şeyler geveleyip durdu. Birkaç dakika sonra Christine’in gözlerine
bir şey çarptı. Sean biraz önce aldırmadığı Angelica’dan şimdi gözlerini
ayıramıyordu. Christine bir ara Sean'ın dudaklarında Angelica'nın
rujuyla aynı rengi gördüğüne yemin edebilirdi. Dayanamadı Christine.
Partinin geri kalanı boyunca kendisini içkiye adadı.


Mayıs, 2011
Pazar 02.10


"Sana inanamıyorum, bunu biliyorsun değil mi?"
Christine bir kez daha Sean'a öfkeyle baktı. Sean'sa ona aldırmadan
arabasına binip, kapıyı sertçe kapatmakla yetindi. Christine ona doğru
koşmaya yeltense de yüksek topuklu ayakkabıları ona izin vermedi.
Christine sert hareketlerle çıkardı ayakkabılarını. Yalınayak yürüdü
arabaya doğru. Kapıyı açıp binerken göz ucuyla Sean'a bakmayı ihmal
etmedi. Az öncekinden daha rahat görünüyordu.
"Söylesene Sean, biranın ağzına değil de elbiseme
geldiğini fark etmemenin nedeni Angelica'ydı, değil mi?"
diye
çıkıştı elbisesini düzeltmeye çalışırken. Annesine nasıl açıklayacaktı
acaba bunu?
"Sana söyledim! Özür dilerim, tamam mı?" diye
bağırdı Sean en sonunda. Christine küçük bir kızmışcasına alt dudağını
sarkıttı ve kollarını birbirine dolayıp arkasına yaslandı. Partiden
ayrılan diğerlerini izliyordu. Mutlu olanları... Sean bir kaç
dakika öylece durdu ve sonra gazı körükleyerek sarhoş bir sürücünün
ulaşmaması gereken bir hızla arabayı sürmeye devam etti.



Mayıs, 2011
Pazar 02.20


Christine'nin evine sadece iki sokak kalmıştı. Sean kapanan gözlerini
zorlukla açıyordu. Christine bir şey dememeye çalışmasına rağmen en
sonunda dayanamayarak sordu.
"İstersen ben sürebilirim?" Sean cevap vermedi
bile. Gözünü açık tutabildiğince açık tutmaya çalışıyordu, ki bu zaten
yeterince zordu. Aniden karşı şeritten geçen bir araba kontrolünü
kaybedip yolda daireler çizmeye başladı. Christine daha ne olduğunu
anlamadan Sean direksiyonu kırdı. Ama artık çok geçti.
Güm!


Mayıs, 2011
Pazar 02.28


Zorlukla açtı gözlerini. Kafasındaki büyük bir acıydı onu tatlı
uykusundan uyandıran ve bakırımsı bir koku. Kan kokusu... Aniden
hatırladı her şeyi ve doğrulmaya çalıştı. Başarmıştı neyseki. Göreceği
manzarayı az çok biliyor olmasına rağmen büyük bir korkuyla yan tarafına
baktı. Sean'ın olduğu tarafa. Onlara çarpan araba Sean'ın olduğu
taraftan çarpmıştı, yani büyük hasarı o taraf almıştı. Ama o da
ne?!
Sean'ın gözleri açıktı ve Christine, doğruca onun gözlerine
bakıyordu. Christine hıçkırıklarını engellemeye çalıştıysa da
başaramadı.
"Ah, Sean... Ben- Ben böyle olsun istememiştim."
Sean gülümsedi. Konuşacak hâlde değildi. Christine onu kıpırdatmaması
gerektiğini biliyordu ama elleriyle, Sean'ın kana bulanmış saçlarına
dokunmadan edemedi.
"Seni seviyorum Sean." dedi fısıldayarak. Sean'ın
onu duyduğunu biliyordu. Christine de Sean'ın pek zamanının kalmadığını
biliyordu. Bir kez daha hıçkırıklara boğuldu. Sean hiçbir şey yapamadan
onu izliyordu. Uzaktan, çok uzaktan ambulans sesini duydular. Sean
gülümsedi ve son bir kez daha baktı Christine'e. Saf sevgiyle. Christine
vedalaşma vaktinin geldiğini bilerek ona uzun soluklu bir öpücükle veda
etti. Dudakları ayrıldığında Sean'ın gözleri boşluğa bakıyordu.
Christine yavaşca kapadı onu gözlerini. O da kapattı gözlerini bir süre.
Uykuya dalması ne kadar iyiydi bilmiyordu ama şu an istediği tek şey,
uyanıp bunların bir rüya olduğunu görmekti. Bu gerçek olamazdı. Birazdan
kalkıp, Sean'ı telefondan arayacaktı ve rüyasını anlatacaktı ona. Bunun
verdiği rahatlıkla o da kapattı gözlerini. Ambulansın sesi gitgide
yaklaşıyordu.
Dadidadidadi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pensieve O'Sheila
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Pensieve O'Sheila


Mesaj Sayısı : 107
Gerçek İsim : Yağmur
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Değişken.
Rpg Puanı :
Cornelia O'Shéa  Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Cornelia O'Shéa  Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Cornelia O'Shéa  Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Cornelia O'Shéa  Right_bar_bleue

Cornelia O'Shéa  Empty
MesajKonu: Geri: Cornelia O'Shéa    Cornelia O'Shéa  Icon_minitimePerş. Ağus. 25, 2011 8:08 pm

Betimleme: 30
Renk ve Paragraf Düzeni: 10
Uzunluk: 5
İmla Düzeni: 10
Anlatım: 30
Kurgu: 15
Toplam:100
Aramıza hoş geldiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Cornelia O'Shéa
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Cornelia Scarlett
» Cornelia Scarlett
» Cornelia Scarlett

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter İşlemleri :: Puan Belirleme-
Buraya geçin: