Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mutlu Yıllar, Aphrodite.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aphrodite Monteque
Durmstrang V. Sınıf
Durmstrang V. Sınıf
Aphrodite Monteque


Mesaj Sayısı : 829
Patronus : Johnny Depp'in burnu. Sihirsel Soy : Depp kan.
Özel Yetenek : YOK
En Belirgin Özellik : Johnny Depp'i tavladı. Var mı dahası?
Rpg Puanı :
Mutlu Yıllar, Aphrodite. Left_bar_bleue98 / 10098 / 100Mutlu Yıllar, Aphrodite. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Mutlu Yıllar, Aphrodite. Left_bar_bleue49 / 10049 / 100Mutlu Yıllar, Aphrodite. Right_bar_bleue

Mutlu Yıllar, Aphrodite. Empty
MesajKonu: Mutlu Yıllar, Aphrodite.   Mutlu Yıllar, Aphrodite. Icon_minitimeSalı Ağus. 23, 2011 1:39 am


    Aphrodite'in minnetini kabul et lüften, Adam Gontier. Ruhunu yaşattığın bu bedenin parmakları sayende dolaştı klavyenin üzerinde bu defa. Tam ihtiyacım olduğu anda beni bulan sonsuz ilhamın için teşekkürler. Ve senden özür dilerim Slim Shady, senden nefret ettim. Özür dilerim ve teşekkür ederim, When i'm gone için. Ve iyi ki varsın Willa Holland. Yazılarımı destekleyen yaşam tarzın için, yıllardır bu zihinden çıkan psikopat karakterlerime hayat verdiğin için teşekkürler. And when I'm gone, just carry on. Don't mourn, rejoice. Everytime you hear the sound of my volice. Just know that, I'm lookin' down on you smiling.

    O'Sheila Malikanesi - Madrid.

    Dünyanın en yapmacık zamanlarını yaşatır, doğum günleri. Herkes kendi mutlu maskesini çıkarmıştır tozlu yatak altlarından ya da açmayı unuttuğu saklı çekmecelerinden. Bir pasta alınır önce, dünyanın her yerinde değişmez kural olan insanın bedensel yaşı kadar mumla donatılır üzeri. Her bir mumu yakarken farklı düşünceler vardır zihinlerde. Yuvarlak bir masaya konur, yuvarlak pasta. Dönüp dolaşıp aynı yere geleceğinin işaretidir bu. Hayatın size lanet etme biçimidir. Ve insalar vardır yuvarlak masanın etrafında. Bu dünyada ne kadar yer edinebildiysen, sayıları o kadar çoktur. Ve son olarak bir kişi daha vardır çemberin tam ortasında yuvarlak pastanın önünde. Dilek dile der arkadan birileri. Yüzüne o gece için kalıcı bir büyüyle yapıştırdığı sahtelik maskesine uyarak gülümseme oluşur dudaklarında. Dünyayla arasında tek perde olan gözlerini kapatır dikkatle onu izleyen suretlere. Derin bir nefes alır ve tek dileğini geçirir içinden. İç sesi ne söyleyeceğini biliyordur zaten senelerin reddedilmişliğiyle tekrarlar sonunda gerçekleşmesini istediği dileği. Ya gerçek cehennemine al beni ya da burada yaşattığın cehenneme son ver. Derin bir nefes daha alınır bu sefer göz kapaklarının ardına dolan yaşları içeri akıtmak içindir. Tanrının varlığına lanet ederek üflenir sadece birkaç sayıdan ibaret olan mumlar kulağa umutsuzca gelen el çırpışları ve gürültüden başka birşey ifade etmeyen mutlu yıllar sözleri eşliğinde.

    Yalan, hiçbir zaman böyle değildir doğum günleri. Hiç bir zaman maske takmaz insanlar, ihtiyaçları yoktur. Dünyanın en mutlu günleridir, doğum günleri. Asla gözlerini kapattığında ölmeyi dilemez bir insan. Gerçek olacağına inandıkları tek bir dilek hakları vardır çünkü. Mağazanın vitrininde gördüğü ipek gibi altın sarısı saçları olan güzel bebeği diler küçük kız çocuğu. Ailesinin alacak daha gerekli ihtiyaçları vardır çünkü. Aşık olduğu kızdan karşılık bulabilmeyi diler genç oğlan. Kızın arkadaşım diyen melodik sesi kulaklarında çınlarken daha fazla dayanamıyordur. Kız arkadaşıyla yargılanmadan aşkını yaşamayı diler mesela hırpalanmış kız. Onların dünyasında hiçbir zaman uygunsuz davranışlarda bulunulmamalıdır. Ama ölmeyi dilemez kimse, hele ki öylesine etrafı gülen onu sevdiğini gösteren yüzlerle doluyken. Doğum günlerinin hakimi olan mutluluk o kadar meşguldür ki bazen hak etmeyen insanların yanına uğramaz. Monteque'lerin lanetli kanını hala damarlarında taşıyan Aphrodite'in de pek hak ettiği söylenemez tabii ki. Karanlığın içinden doğduğu ve kötülüğün sütüyle beslendiği içindi belki de içinde bir yerlerde her zaman karamsarlığın uyuması. Öyle günlerde benliğini ele geçiren kahrolası bir virüs gibiydi işte, karamsarlık. Ve gücü yetmiyordu yine, yaşadığını hatırlatan çok özel birkaç gün dışında bu yılın güçsüzlüğü damarlarına işlemişti artık.

    Bir yabancının sesi kahkaha attı karşısındaki kişiye, son anını da bu gürültüyle harcamıştı. Pili bitmişti maskesinin, yüz hatları gevşiyor sesi yok oluyordu. Gitmesi gerektiğini mırıldanırken sesini kendisi bile duymuyordu Monteque. Acı çeker gibi gerilen dudaklarının diğerleri tarafından gülümseme gibi görülmesini umarak büyük ihtimalle Iona'nın nereye gittiğini soran sesini es geçti. Gücü tükenmişti. Hızlı adımlarla O'Sheila malikanesinin devasa salonunu geçti. Kapıyı ardından kapatır kapatmaz saçma bulduğu filmin ölen birinin son bir vuruşla tekrar hayata döndüğü sahnesi canlandı tekrar gözünde. Sırtını kapıya yaslayıp derin bir nefes aldı ve siyaha boyanmış bir damla yaşın gözlerinden akmasına müsade etti. Kulağını müzik gibi gelen topuklularının duvarda yankılanan sesi eşiliğinde yavaşca inmeye başladı merdivenleri. Eğer Hogwarts'da olsaydı bu yol zindanlara varacaktı. Zindanların dibinde yere çökecek ve bağırarak küfredecekti. Bir yudum votka ve düğmelerinin artık sıktığı kalbinden bir ilmek daha açacak bir lanet. Bu malikanede yoluna neyin çıkacağını bilmiyordu. Bir bodrum katı? Ya da bir depo. Elinin tersiyle gözünden akmakta olan isyanın damlalarını sildi. Ne zaman depo köşelerinde ağlayacak kadar düşmüştü? Boğazına takılan hıçkırığı kuru kuru yutarak midesini delmesine izin verdi. Karanlık bir yere vardığında başka merdiven olmadığını fark etti. Tek bir kapı. Dokunarak anladığı kadarıyla tahtaydı. İçeri girip arkasından kapattı kapıyı. Tek ışığın genç cadının gözlerini kaplayan kalın göz yaşı tabakası olduğuna bakılırsa yerin altında olmalıydı. Elini başına götürdü ve saçlarını bir arada tutdan uzun kalın birçubuğu tek bir hareketle çekti. Dağılan saçları yüzünün ıslanmış kısımlarına içindeki büyük acı gibi yapıştığında kılını bile kıpırdatmadı. Sadece ufacık bir büyü fısıldadı, elindeki uzun çubuğun aydınlanmasıyla içindeki karanlıkta yarılsaydı keşke. Gözüne giren saçlarının arasından ve asasından yayılan küçücük ışıkla etrafa baktı. Yerin altında bir tavan arasıydı burası galiba. Tozlu koliler her taraftaydı. Ve her gün Pensieve'in kolundaki bileklikte gördüğü O'Sheila amblemi vardı sır dolu unutulmuş sandıkların üzerinde.

    Kırmızı bir mum buldu gümüş bir mumluğa takılı. Asasının ucunu değdirip yaktı. Tek bir taneydi bu yukarıdakiler gibi yan yana dizilmiş lanet olası on altı sayısı kadar değil. Ellerini masaya dayayıp alevin karanlıkla dansını izlemeye başladı. Gözeri kızılın yarattığı renk kolonisinden yorulmuştu. Görüşü bulanıklaşmaya başladığında alevlerin içinde Iona'nın başını gördü. Gözlerinde acıma ve tiksinme vardı. Sanki diyordu ki, sen benim yaşadıklarımın hangisini yaşadın? Bu sefer bastıramadığı bir hıçkırık ve Iona'nın yüzünün kaybolmasına neden olan iri bir göz yaşı. Alevler Mathias'ın güzel yüzü çevrelerken kendinden utanıyordu yılan. Iona hayatına devam edebilirken kendisi o iğrenç şeylerin hangisi yaşamıştı da burada oturmuş hayatına lanet ediyordu. Dağılmış yüzündeki yaşları tekrar sildi elinin tersiyle. Mathias'ın alevlerin içinden bile koyuluğunu yitirmemiş gözleri dikkatini hapsederken kendi hayal ürünü olan yüzüne bakmaya bile utandı. Dudakları kıpırdamamıştı alevdeki yüzün ama zihnini hapseden ses Matthias'a aitti tümüyle. Sana değer veriyorum. İnanmadığına lanet etti, kimseye güvenenemeye lanet etti. Kahrolası zihnine lanet etti. Eğer ona güvenseydi o gün. Kahrolası bir sürtük gibi davranmasaydı. Matthias'ın güçlü kolları onu sarıyor olurdur şu an. Silemeyeceği kadar çok damla gözlerinden dökülürken çığlık attı. Bütün gece, bütün yıl içine attığı herşeyi göz yaşlarıyla birlikte dışarı atan bir çığlık. Başka birini görmemek için elini mumun üzerine kapattı. Sönmeden önce bir asa hareketiyle silebileceği bir yanık bıraktı avcunda ve asla silemeyeceği bir iz bıraktı kalbinde. Elini masanın üzerinden hiddetle geçirdi üzerindeki herşey odanın zemine rastgele saçılırken derin derin soluyordu cadı.

    Başını kaldırdığı anda gördü o şeyi. Gözlerini delilik kaçmıştı, kirpiklerinden aşağı inen siyah şeritler boynuna ulaşmıştı. Kumral saçlarının önleri gerçek göz yaşıyla ıslanmıştı ve yüzünün her yerine yapışmıştı. Hızla dönüp arkasına baktı Pensieve'in azimle süsleyip püslediği kişiolamazdı bu gördüğü. Ellerini aceleyle yüzünde dolaştırdı. Saçlarını arkaya attı, yumruklarıyla siyah yaşları silmeye çalıştı ama tek yaptığı daha da bulaştırmak oldu. Sinirle hırladı aynadaki görüntüye. Gözleri asasını aradı. Yerdeydi işte, orada adına hiç de yakışmayan bir biçimde ucunda hala tiz bir ışıkla parıldıyordu. Eğilip aldı hemen. ''Reducto!'' haykırmasıyla birlikte Karanlığın Fısıltısını doğrulttuğu ayna paramparca olmuştu. Sinirden ve korkudan titreyen elini odada tekrar dolaştırdı. Bir ayna daha, korkunç mahluk onun da içine girmişti. ''Reducto!'' aynanın her yere saçılan parçalarından tatmin olmadı. Daha güçlü bir şey yapmalıydı, daha yok edici. ''Yuspar Avorus Maxima!'' Kör edici alev topu ondan daha uzağa fırlayıp değdiği yeri içine alırken ayaklarının boşaldığını hissetti. Kendini yerde bulduğu gibi attığı sağır edici kahkaha deliceydi. ''Mutlu yıllar, Aphrodite.'' Şeytani gülümseme kırmızıya boyanmış dudaklarını kaplarken gözlerinin kapandığını hissetti. Doğum günün son anlarını teslim ediyordu yorgunluğa. Lanet ettiği hayatının ilk ve son hediyesiydi, kapanan gözlerindeki deli bakışlar.

    Passion O'Sheila tamamen başka bir amaçla indiği bodrum katında beklemediği bir şeyle karşılaştı. Her yere dağılmış cam parçaları, hiç bir yere yayılmdan olduğu yeri yakan alevler ve hepsinin ortasında cenin pozisyonunda yatan Aphrodite Monteque. Cadıyı orada uyandırdı ve toparladı. Başka hiç kimsenin onu böyle görmesine izin vermedi, bu sır aralarında asla dile getirilmeyen yaşanmamış bir olay olarak kaldı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mutlu Yıllar, Aphrodite.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Aphrodite
» Monteque , Aphrodite .
» Monteque, Aphrodite.
» Rosalie Aphrodité Jackson
» Rosalie Aphrodité Jackson

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dünya Şehirleri :: Madrid-
Buraya geçin: