Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Helena.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Helena Morozova
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Helena Morozova


Mesaj Sayısı : 1
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Mantıklı oluşu.
Rpg Puanı :
Helena. Left_bar_bleue83 / 10083 / 100Helena. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Helena. Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Helena. Right_bar_bleue

Helena. Empty
MesajKonu: Helena.   Helena. Icon_minitimePerş. Ağus. 18, 2011 12:12 pm

Kabarık, yeşil çiçeklerle bezenmiş beyaz tuvaletinin eteğini nazikçe kaldırdı büyük salona ilk adımlarını atarken. Saray, her zamanki ihtişamına ilaveten bugün ayrı bir düzene sokulmuştu, hükümdarın yeni eşi şerefine düzenlenen şölen için oldukça geniş salonun sağ ve sol yanlarına saraya hâkim yoğunluğa ayak uyduran büyükçe masalar konulmuştu. Baş kalfa terfi umarak hiçbir masraftan kaçınmamıştı, ülkenin en güzel tabak çatal takımını milimetresine kadar eşit hizalarda dizmiş, kırmızı peçeteleri bıçak ve çatalların altına gelecek şekilde tabak başına ikişer tane koymuştu. Tabakların içinde sonradan eklenen yaprak şeklindeki işaret, artık onların saraya ait olduğunu gösteriyordu. Her masa otuz kişilikti ve şölene sadece ülkenin soyluları ve komşu ülkenin kral ve kraliçesi davet edilmişti ki onlar da yeni kraliçenin ailesinden başka kimse değildi. Kralın şölenin başlangıç konuşmasını yapması akabinde salona girecek dansçılar eşliğinde eğlence başlayacak, daha sonra kraliçeye temsili bir taç takma töreni yapılacaktı.

Geç kalmış sayılmazdı, salonda yükselen uğultu ve ortalarda görünmeyen hükümdar bunun işaretiydi. Kendisine en ücra köşeyi seçti ve sessizce oturdu, kimsenin haberi yoktu herhâlde… Elbisesinin yeşilinden daha yeşil, iri gözleri kimsenin görmediklerine şahit olmuştu, sarı, seyrek saçlarının arasında görülmesi olanaksız kulakları kimsenin duymadıklarını duymuştu. Vişneçürüğü rengindeki rujunu iyice bastırdığı dudaklarını birbirine sürterek rujunu tekrar yaydı, sadece biraz gergindi, korktuğu filan yoktu.

Saraydaki pek çok elit kısmın takmış olduğu beyaz peruklardan birisini takan, oldukça yaşlı bir adam sol elinde tuttuğu iki adet bıçakla, dikkatli adımlarla yaklaştı sarayın başköşesine. Kırmızı üniformasının yakasını daralttı ve boğazını temizledikten sonra bir bıçağı diğer eline geçirdikten sonra her iki elini de havaya kaldırdı. “Şölen başlasın!” Sözü biter bitmez ellerindeki bıçakları birbirlerine tokuşturdu, fazla ses çıkarmayan çınlama ve uğultuyu bölen berrak sesiyle orkestra klasik bir müzik çalmaya başladı, salonun giriş kapısı ardına dek açıldı. Peri kızlarını anımsatan altı tane kadın girdi genellikle altın tonlarının kullanıldığı salona, tüm dansçılar mor tülden yapılma, pahalı tulumlar giyinmişti, müziğin hafif temposuna uygun hareketler yapıyorlardı. İçlerinden sadece birisi diğerlerinin aksine yüzünde sahte bir güleçlik barındırıyor, kraliçenin yüzüne bakmak yerine bakışlarını ayaklarına çeviriyordu. Kıvırcık, siyah saçları omuzlarına kadar uzanıyordu, kahverengi gözleri esmer vücuduyla ahenk içindeydi, bir peri kızından çok ‘egzotik’ti. Bir de, boynundan sallanan siyah, su damlası şeklindeki kolye tulumunun üzerinde kamufle olmuştu.

Dikkatleri üzerine çekmemek adına altın bıçağına davrandı ve tabağındaki tavukgöğsünden bir çatal götürdü ağzına. Ara sıra masada uzayan koyu sohbete katılıyor, etrafına gülücükler yayıyordu, buna rağmen gözlerini esmer dansçıdan bir saniye kaçırmıyordu. Şef, orkestraya es komutu verirken dansçılar son selamlarını verdi, Vasilena bir hışım ayaklandı, saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı, alt dudağını ısırdı. Oldukça gergindi fakat bunu belli etmek gibi bir niyeti yoktu, telaşla kalabalığın içine karışmaya gayret etti. Dansçılar kahkaha seliyle odalarına yönelirken Vasilena uzaktan onları takip etti, nihayet hepsi bir odaya doluştuklarında yavaşça araladı kapıyı. Isyllus’un aralarında olduğunu teşhis ettikten sonra yan odaya, çamaşırhaneye, girdi. Oda karanlıktı, rutubet ve pislik kokuyordu. Sarayın tüm kirli çamaşırları tek bir odaya yığılmıştı, işini bitirdikten sonra birkaç kalfayı azarlaması gerekiyordu.

Yan odadan gelen boğuk sesler şiddetlendi ve daha duru bir hâle geldi, dansçılar giyinmiş olacaktı. Vasilena içinde yaşadığı gelgite, tereddüde rağmen dışarı çıktı, sessizliğe bürünmüş odada tek başına kalan esmer dansçının üzerine yürüdü. Zavallı kadın başına geleceklerden habersiz, aynasında görünümüne bakıyor, saçını düzeltiyordu. Sol eli siyah kolyesine uzandı, işaret parmağının ucuyla dokundu su damlasına, yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Tekrar aynaya baktığında kendisininkinden başka bir yansıma daha gördü aynada. Korkuyla arkasına döndü, bir anlığına nefesi kesilmişti. Vasilena ürkerek bir adım geri çekildi, daha sonra bir katil olarak bu yaptığını uygunsuz buldu, verdiği tepkinin içler acısı olduğunu zihninde yüzlerce tekrar etmeyi bıraktı. Ani bir hareketle genç kadının korkuyla sarsılan, zarif bedenini duvara çarptı. Dansçıyla asındaki mesafeyi daralttı, belki o gün bininci kez yaptığı gibi kuşağına dokundu, hançerini yokladı. Dansçı, fazlasıyla hızlı nefes alışverişine hız kesmeden devam ediyordu. Vasilena kadının uzun boynunu ellerinin arasına aldı, onu nefesini keserek öldürecek değildi, sadece… Bir katil gibi davranıyordu. Dudaklarını aralarken ölümcül kelimeleri fısıldandı kendince, öyle mahremdi ki… “Biliyorsun…” dedi. Dansçı, ölecekse eğer, nedenini bilmeliydi. Vasilena’nın yapacağı en büyük iyilik ancak bu olabilirdi, ona hayatını bağışlayamazdı, izin veremezdi. Dansçı kadın korkuyla iki yanına salladı başını, her şeyi unutabilirdi. “Kraliçenin hükümdarımıza ihanet ettiğini biliyorsun,” dedi Vasilena, edindiği bilgiyi dansçının yüzüne vururken. Esmer kadının gözlerinden boşanırcasına dökülen yaşlar neticeyi değiştiremeyecek kadar önemsizdi bu vakitten sonra. Kraliçenin sakladığı günahın şahidi, emir kullarından Alekos’a verilen buyrukla yaşatılmayacaktı.

“Köyün en güzel, en pahalı evini alacağız,” demişti Alekos, rüzgârın okşadığı saçlarını öperken genç kadının. “Sadece bir gece tehlikeyi göze alacaksın ve kraliçe hizmetimizin karşılığında bizi zenginliğe kavuşturacak,” demişti, nereden bilebilirdi zavallı Vasilena sevgilisinin kraliçenin aşığı olduğunu. Kahverengi saçlarının günbatımında yüzünde oluşturduğu gölgeyi seyretti, mavi gözlerinin saflığına, güzelliğine kaptırdı kendini ve kabul etti. Düşünebildiği tek şey Alekos’la ayrı bir eve çıkmak ve doğacak çocuklarıyla birbirlerine yetebilmekti.

Kadının gözyaşlarından çekti bakışlarını, beline onlarca kez sıkıca dolanmış koyu yeşil kuşağından değerli saray hançerini çıkardı, bir evlat olarak en büyük ihaneti ediyordu belki de babasına. Gerçekleri perdeleyen hayalleri, görüşünü kısıtlıyordu. Sıkıca kavradı ve hıçkırıklar eşliğinde gözlerini cesaretle kapamış kadının kalbine gömdü hançerini.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Beatricia Gallagher
Yönetim
Yönetim
Beatricia Gallagher


Mesaj Sayısı : 584
Gerçek İsim : Yağmur
Patronus : Kuğu. Sihirsel Soy : Melez.
Özel Yetenek : Görücü.
En Belirgin Özellik : Ayşinsever
Rpg Puanı :
Helena. Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Helena. Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Helena. Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Helena. Right_bar_bleue

Helena. Empty
MesajKonu: Geri: Helena.   Helena. Icon_minitimePerş. Ağus. 18, 2011 1:22 pm

Betimleme: 30 / 25
Renk ve Paragraf Düzeni: 10 / 8
Uzunluk: 5 / 4
İmla Düzeni: 10 / 8
Anlatım: 30 / 26
Kurgu: 15 / 12
Puanınız: 83
Aramıza hoş geldin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://twitter.com/#!/yagmurayyildiz
 
Helena.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Helena Mattsson

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter İşlemleri :: Puan Belirleme-
Buraya geçin: