Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cloud'

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cloud C. Caelvious
Büyücü
Büyücü
Cloud C. Caelvious


Mesaj Sayısı : 4
Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : Dahabidurbakalım.
Rpg Puanı :
Cloud' Left_bar_bleue90 / 10090 / 100Cloud' Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Cloud' Left_bar_bleue45 / 10045 / 100Cloud' Right_bar_bleue

Cloud' Empty
MesajKonu: Cloud'   Cloud' Icon_minitimeÇarş. Tem. 06, 2011 5:27 am



Kehanet”




1979, İngiltere.

Soğuk yağmur damlalarının dövdüğü kasvetli gecede, en az gece kadar kasvetli loş odada ihtiyar adam ve kadın uzun süre öylece beklediler. Aralarına mutlak bir sessizlik ve hareketsizlik girmişti, öyle ki odanın bir köşesinde ufak çatırtılarla yanmaya devam eden şömine dışında odada en ufak bir hayat belirtisi yoktu. Birbirine kenetlenmiş gözlerden cadıya ait olanlar umutsuzluk ve hezeyan taşırken, adam hayal kırıklığı ile kararsızlık arasında bir noktada bakıyordu cadıya. Cadının odasına gelirkenki beklentilerinin biraz daha yüksek olduğunu kabul ediyordu ve her ne kadar cadının beklentilerini karşılamadığını düşünse de ona ihtiyacı olduğunu da hissediyordu. Bakışlarını zifiri karanlıktan başka bir şeyi göstermeyen kirli cama kaydırdı ve bir süre düşünmeye devam etti. Cadı sessizliği bölerken sesi havada kaybolacak kadar kısıktı. “Profesör… cevabınızı bekliyorum. Cassandra Trelawney’nin eşsiz görü yetenekleri… nesil atlamaksızın soyumuzda yaşıyor. Kehanet dersi için benden daha uygun birini bulabilecek misiniz?” Albus Dumbledore, bakışlarını pencereden ayırıp yeniden cadıya odaklandığında kadının kendini beğenmişlikle maskelemeye kalktığı çaresizliği gördü. Aslına bakılırsa onun tam olarak görücü olduğundan bile emin olamamıştı, ancak kadının bu iş için istekli olduğu aşikârdı ve Albus da bir profesöre ihtiyaç duyuyordu. Elbette konuştuğu ilk aday değildi Trelawney, ondan önce tercih edebileceği birçok kişi vardı ancak şartlar onu buraya, cadının Domuz Kafası’nda kaldığı odada bulunmaya, onunla konuşmaya mecbur bırakmıştı. Uzun bir konuşmanın ardından ise gelirken ne kadar umutsuzsa bu görüşmeden, eşit derecede, belki biraz daha umutsuz haldeydi. Yetersiz yeteneğiyle bu ders için en iyi kişi değildi kesinlikle cadı. Ancak Albus hala, cadının kâhin atalarından bir şeyler taşıdığını umuyordu.

Temkinli ses tonu tok ve özgüvenliydi, özenle seçtiği kelimeler tane tane döküldü dudaklarının arasından. “Bayan Trelawney, görüşmemizin çok verimli geçtiğini söylemek haksızlık olur sanırım.” Duraksayıp derin bir nefes alırken, fazla ileri gitmeyip genç kadının onurunu zedelememenin yolunu tartıyordu kafasında. Yanlış kelimelerin nasıl büyük hasarlara sebep olabileceğini tahmin edebiliyordu elbette, sonuçları ile karşılaşmak istemezdi, bu sebeple kelimelerini seçmekte zorlanıyordu o an. Konuşmaya tekrar başlayacağı sırada hissettiği tuhaf his onun susmasına neden oldu. Almış olduğu nefes ciğerlerinde donarken, kelimeler dudaklarının arasında kalakaldı ve bakışları titremeye başlamış cadıya sabitlendi. Cadı olduğu yerde titremeye başlamışken göz kapakları çok büyük bir ayıbı örtmeye yeltenir gibi hızla ve sert bir biçimde yumuldu. Kemikli elleri oturduğu tahta iskemlenin alt kısmını sıkı sıkı kavrarken Albus’a göre bir anda devrilecek gibi duruyordu. Yaşlı adam, sırtı istemsiz bir tepkiyle usulca dikleşirken neler olduğunu anlamaya çalıştı. Bir çeşit büyü yahut hastalık olma ihtimalini ve bu durumlarda yapması gerekenleri gözden geçiriyorken genç kadının dudakları zorlukla aralandı ve tamamen başkasına ait gibi, fısıltıyı andıran, hırıltılı ve koyu bir sesle konuşmaya başladı cadı. “Karanlık Lord’u alt edecek güce sahip olan geliyor…” Sesi derin bir kuyudan gelir gibi boğuk ve zor çıkıyordu. “… ona üç kez karşı çıkmış olanlardan, yedinci ay ölürken doğacak! Ve Karanlık Lord bu erkek çocuğu kendi dengi olarak işaretleyecek, ama o Karanlık Lord’un bilmediği bir güce sahip olacak. Ve ikisinden biri diğerinin elinde ölecek, çünkü diğeri varlığını sürdürürken ikisi de yaşayamaz…”

Cadının göz kapakları uzun bir uykunun mahmurluğuna benzer bir uyuşuklukla aralanırken Albus’un düşünceleri allak bullak oluvermişti. Anın şoku bir yana, cadının sözlerinin üzerinde bıraktığı tesir çok daha güçlüydü, öyle ki doğru olma ihtimalinin vereceği coşku kadar içerdiği güçle tehlikeli sayılabilecek bu bilgiyi algılamakta zorlandı bir an için. Albus cadının gözlerindeki boş ifadeyi yakaladığında bu sefer gerçek bir kehanetle karşı karşıya olduğunu anladı. Cadının birazdan söyledikleri, düşüncelerini doğrular nitelikteydi. “Affedersiniz… Bir an… Ne diyorduk?” Cadı başını birkaç kez iki yana sallayarak kendine gelme girişiminde bulunurken, avuçları şakaklarına kapanmıştı. Albus kadının bu çaresiz halini bir süre daha, kapının hemen ardından gelen gürültüyü duyana dek sessizce izledi. Sessizliğin ve loş ışığın sağladığı büyülü anı yırtarcasına geçen bu ses, boğuk, bir şeyin devrilmesiyle çıkabilecek türden bir sesti. Albus olduğu yerden hızla fırlayıp, kapıya yönelirken bileğini kavrayan kemikli el onu kendine doğru çevirdi. “Profesör, bir şey söylemeden mi gidiyorsunuz?” Bir an ne söylemesi gerektiğini bilemeyen Albus hızla kapıya baktı, ardından aynı hızla gözleri cadının gözlerini buldu. “Emin olun sizinle daha sonra mutlaka görüşeceğiz.” Kolunu kurtarıp kapıya yöneldiğinde, bu söylediğinden, bir kez daha görüşeceklerinden emindi.

Kapıyı açtığında, kasvetli ancak yine de odaya göre çok daha aydınlık hole gözlerinin alışması için bir süre beklese de, hızla ilerleyen karanlık silueti gördüğünde fazla zaman kaybetmeden peşinden atıldı. Yaşlılığın verdiği hantallığın yanı sıra uzun süredir o odada oturuyor olmak onu uyuşturmuştu, bu nedenle silueti takip etmekte zorlandı. Barın hemen çıkışında genç bir erkekle çarpışana dek hız kesmeden ilerleyen siluet, öfkesine yenik düşüp genç adamı yakalarından kavrayarak duvara çarptığında, Albus ona çoktan yetişmişti. Kısa bir an göz göze gelmelerinin ardından genç adamı yere bırakıveren büyücü hızla arkasına dönüp kapıya yönelirken, Albus da asasını sıkı sıkıya kavrayarak arkasından fırladı. Bu adamın ne kadar çok şey bildiğinden emin değildi ancak şu ya da bu sebeple konuşmalarını dinlediğini biliyordu ve her zaman güvendiği sağlam iç güdüleri ise bu adamın bir ölüm yiyen olduğu yönündeydi. İçgüdüleri doğru söylüyordu ya da yanılıyordu ancak Albus o anda bunu riske atamazdı. Kehanet güç demekti, böyle bir bilgilinin başıboş dolaşması, hele de Karanlık Lord’a ulaşması ihtimali felaket demekti. Yağmurlu ve zifiri karanlık caddeye adımını attığı sırada asasını birkaç metre önündeki karanlık bedene doğru doğrulttu. Sesi karanlık cadde boyunca yankılandı. “Sersemlet!” Kızıl ışıklar asanın ucundan akıp büyücünün sırtına ulaştığında sert bir inleme sesi duyuldu, ardından büyücünün bedeni yuvarlanırcasına sırılsıklam zemine yığıldı. Nefes nefese kalmış Albus ağır ve aksayan adımlarla adamın yattığı yere ilerlerken yağmur damlaları hızla bedenine iniyor, yanaklarından süzülüp uzun gümüşi sakalına değin iniyordu. Yanına ulaştığında yerde diz çöküp adamın yüzünü gizleyen yağlı siyah saçlarını aralayıp adamın suratına baktı. Bayılmış büyücünün suratında, o olası en masum halde bile kötülük kol geziyordu.

Adamı Domuz Kafası’na taşıdıktan sonra, kendine gelmeden önce cübbesinin yenini sıyırıp bileğine bakmıştı. Kendi kuyruğuna dolanmış tanıdık yılan deseni oradaydı. Albus Hogwarts’a döndükten sonra dahi düşüncelerden sıyrılamadı. Ölüm yiyen, bildikleriyle birlikte Azkaban’a gönderilmişti. Ve gerçek olduğundan emin olunmasının mümkün olmadığı kehanet yalnızca Albus Dumbledore’a aitti. Albus odasında, koltuğuna yaslanmış halde ayı seyrederken geleceği düşündü. Neler olacağını tahmin edemediği geleceği.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Beatricia Gallagher
Yönetim
Yönetim
Beatricia Gallagher


Mesaj Sayısı : 584
Gerçek İsim : Yağmur
Patronus : Kuğu. Sihirsel Soy : Melez.
Özel Yetenek : Görücü.
En Belirgin Özellik : Ayşinsever
Rpg Puanı :
Cloud' Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Cloud' Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Cloud' Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Cloud' Right_bar_bleue

Cloud' Empty
MesajKonu: Geri: Cloud'   Cloud' Icon_minitimeÇarş. Tem. 06, 2011 6:25 am

    Betimleme: 28 / 30
    Renk ve Paragraf Düzeni: 8 / 10
    Uzunluk: 5 / 5
    İmla Düzeni: 10 /10
    Anlatım: 28 / 30
    Kurgu: 11 / 15

    Toplam:90

    Anlatımınız güzeldi, yine de farklı bir kurgu daha yaratıcı bir şey olsa iyi olurdu. Renk olarak daha pastel tonlar çok daha iyi dururdu, size=11 görünümü düzgünleştirirdi. Yazım veya imla hatasına rastlamadım. Betimlemeye biraz daha önem vermelisiniz. Yine de genel olarak iyi bir rpiydi.

    Aramıza hoş geldin.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://twitter.com/#!/yagmurayyildiz
 
Cloud'
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter İşlemleri :: Puan Belirleme-
Buraya geçin: