Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Adreanna Aceline Belle

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Adreanna Aceline Belle
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
avatar


Mesaj Sayısı : 7
Sihirsel Soy : safkan
En Belirgin Özellik : kendini beğenmişliği
Rpg Puanı :
Adreanna Aceline Belle Left_bar_bleue90 / 10090 / 100Adreanna Aceline Belle Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Adreanna Aceline Belle Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Adreanna Aceline Belle Right_bar_bleue

Adreanna Aceline Belle Empty
MesajKonu: Adreanna Aceline Belle   Adreanna Aceline Belle Icon_minitimePtsi Haz. 27, 2011 7:39 pm

İsim/Soyisim: Adreanna Aceline Belle

Karakterin Özellikleri: Dış görüntüsüne çok önem verir. Her zaman mükemmel görünmek ister. Süslüdür. Kendi albenisinin farkında bir bayandır. Bu yüzden hareketlerini çok iyi kontrol eder. Bulunduğu ortamda ilgi odağı olmayı sever.


Rp:

~*~


Sabah olmuştu. Güneşin umut dolu ışıkları pencereden içeriye süzülmüştü. Güneş nazik parmaklarıyla odanın içinde her şeyi okşuyor, hayat veriyordu. Geceye kıyasla bir anne gibi huzur verici dokunuşlarıyla Adreanna’ yı kucaklamıştı. Güne güzel başlamanın verdiği huzurla yatağında doğruldu. Savaş ya da sınırı tehdit eden bir düşman yoktu. Sadece sessizlik vardı. Huzur verici bir sessizlik… Yatağında oturduktan sonra mercan rengi saten sabahlığını almak için uzandı. Bu rengin kendisine yakıştığını düşünüyordu. Gerçi pek asil bir renk değildi ama sabahlığı içinde onu kendisinden başka kimse görmüyordu. Yatağının yanında asılı duran sabahlığı aldıktan sonra ayağa kalkıp giydi. Kollarındaki işlemeler gümüş rengiydi. Bu işleri kendisi yapmıştı. Uzun kış gecelerinde yemekten sonra yapacak pek bir şey kalmıyordu. Adreanna’ da odasına çekilip cılız mum ışığında ya kitap okuyor ya da kendisine bir şeyler dikiyordu. Dikiş dikmeyi ona annesi öğretmişti. Biricik annesi… Kardeşini doğururken can vermişti ve kardeşi de hayatta kalamamıştı. Adreanna’ nın hayatındaki en kötü anılardan biriydi. Bu yüzden doğum yapmaktan çok korkuyordu. Yatağın tam karşısında bulunan konsolun gümüş varaklı aynası vardı. Annesini düşünürken farkında olmadan oraya doğru yürümüştü. Kafasını kaldırdığında birden annesini gördüğünü zannetti. Hayalet görmüş gibi korktu. Rengi bembeyaz olmuştu. Ama zaten gerçekten görmüş olsaydı bir hayalet gördüğü doğru olacaktı. Fakat gördüğü kişi kendisiydi. Aynada ki görüntü kendisine aitti. Büyüdükçe annesine daha çok benziyordu. Pamuk gibi beyaz ve eşi, benzeri olmayan pürüzsüz teni, kömür gibi siyah, elmas kadar parlak, kalçalarına kadar uzun saçları ve gökyüzü kadar engin, okyanus kadar derin gözleri… Hepsi annesine benziyordu. Kendisini kısa bir süre seyretti. Korktuğu için kalbi ağzının içinde atıyor gibiydi. Soluğu düzene girene kadar hareketsiz kaldı. Sonra farkında olmadan tuttuğu nefesini verdi ve gözlerini yavaşça kapattı. İçinden üçe kadar saydı. ‘ Une, deux, trois ‘ Gözlerini açtı ve rahatlamıştı. Bu yüzünede yansımıştı. Aynadaki görüntüsüne tehlikeli bir gülümseme yolladı ve kendisini çok zarif bir şekilde selamladı. Artık hazırlanmaya başlamalıydı. Bu gün sipariş ettiği yeni elbiseler için provası vardı.

Kişisel temizlik işlerini bitirdikten sonra sıra kıyafet seçmeye gelmişti. Dolabını açtı. Elbiselere şöyle bir göz ucuyla baktıktan sonra kırmızı elbisesini askıdan aldı. Adreanna’ nın bir nedimesi vardı. Ona çok fazla güvenmiyordu. Bu yüzden samimi değillerdi. Sert bir ses tonuyla ona seslendi. Kapıyı tıklatıp içeri girdi kız. Adreanna elini yukarı kaldırdı ve avcu yukarı bakarken parmaklarını şıklattı. İnce, uzun kibar parmakları çok güzel görünüyordu. Nedimesi ne yapması gerektiğini anlamıştı. Koşar adımlarla Adreanna’ nın yanına geldi ve arkasında durup sabahlığını üzerinden aldı. Giyinmesine yardım etti. Daha sonra da uzun ipek gibi saçlarını taradı. İşi bittiği zaman ayağa kalkıp nedimesine döndü. “ Çıkabilirsin. Kahvaltının hazır olup olmadığına bak. Daha sonra kahvaltıya gideceğim.” dedi ve kadının kendisini selamlayıp kapıdan çıkışını seyretti. Daha sonra boy aynasının karşısına geçerek kendisine baktı. Elbisesinin kolları dirseğinden sonra genişleyerek ellerine doğru uzanıyordu. Bileğinde ipek kumaş bitip danteller başlıyordu ve parmaklarının başladığı yere kadar gidiyordu. Elbisesinin eteklerinde ise ipek kumaş üzerine Fransız güpürleri ağır işlemesiyle dikkat çekiyordu. Elbisenin üst kısmı vücuduna tam oturuyor ve tamamen sarıyordu. Vücut hatları belli oluyordu. Bu bölümde de ipek kumaşın üzerine kırmızı saten kumaşla çiçekler işlenmişti. Eteklerindeki desenle aynıydı. Daha parlak görünmesi için saten kumaş tercih edilmişti. Nefes kesici görünüyordu. Acaba bu gün Aleron kendisini ziyarete gelir miydi? Onu uzun süredir görmüyordu. Nişanlısını özlemişti.

Kahvaltı ettikten ve dua ya gittikten sonra terzileri gelmişti. Zamanlamaları mükemmeldi. Üç tane elbise provası vardı. Yorgun bir gün olacaktı. Yeşil, krem ve buz mavisi renklerinde olacaklardı. İlk önce Krem elbisenin provasının yapılmasını istemişti. Üzerinde lame işlemeler vardı. İleride benzerinin dore işlemeli olanını yaptırmayı düşünüyordu. Provayı dört bayan yapıyordu. Hepsi etrafında dönüyordu. Salondaydılar ve bu saatte direk güneş ışığı aldığı için şatonun en sıcak odası burasıydı. Boş ve sıcak oda… Annesi ölünce babası tekrar evlenmemişti. Çok seviyorlardı birbirlerini ve tekrar evlenmenin eşinin hatıralarına haksızlık olacağını düşünmüştü babası. Annesi öldükten sonra babasıyla birbirlerine çok sıkı bağlanmışlardı. Bir birlerinin en iyi dostlarıydılar. Annesinin eksikliğini babasıyla doldurmaya çalışmıştı Adreanna. Şimdi şato kendisinin ve babasınındı ama daha çok kendisinin. Babası iyi bir komutandı. Aileden gelen bir yetenekti. Bu yüzden ülkenin en tehlikeli bölgesindeki şato onlarındı. Babası genelde askerleriyle birlikte savaş meydanında, sınırda olurdu. Yine öyle zamanlardan biriydi. Babası evde değildi. Koca şato Adreanna’ nın hizmetindeydi.

Adreanna sessizce dikilmiş elbisesinin provasını yaptırırken birden büyük ahşap kapı savrularak açıldı. Kadınlar korkup geri çekildi. Gelen babasının askerlerinden biriydi. Üstü başı batmıştı ve çok telaşlıydı. Kötü bir haber getirdiği belliydi. İçinde bir kuş sıkışmıştı Adreanna’ nın. Kanat çırpıyor kurtulmaya çalışıyordu ama daha da kötü canı yanıyordu. Asker Adreanna’ yı selamladıktan sonra ayağa kalktı ve konuşmaya başladı. “Barones, size iyi olmayan haberlerim var. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum.” Adam derin bir nefes alıp devam etti. “ Babanız sınırdayken yaralandı. Size durumunun ağır olmadığını, endişelenmenize gerek olmadığını söylemek isterdim ama söyleyemiyorum” dedi ve başını eğdi. Adamın son sözleri o kadar boğuk ve derinden bir ses olarak gelmişti ki anlamakta zorlanıyordu beklide beyni anlamak istemiyordu. Yer ayağının altından kaydı ve her yer dönmeye başladı. Son hatırladığı adamın boynu bükük, perişan halde karşısında duruşuydu.

Gözlerini açtığında odasındaydı. Tavana bakıyordu. Bayılmıştı. Hemen doğruldu. Bütün hizmetçiler yanındaydı. Hepsinde korku vardı. Adreanna tek bir kelime bile etmedi. Her kes sırayla iyi olup olmadığını soruyordu ama hiç birini duyamıyordu. Haberci askerin söylediği son sözler başının içinde yankılanıyordu. Gözlerinden boncuk boncuk yaşlar süzülmeye başladı. Başının içindeki ses daha da büyüyordu. Annesini kaybetmişti birde babasını kaybetmeye asla dayanamazdı. Beyaz olan rengi daha da solmuş hayalet gibi olmuştu. Gözleri tek bir noktaya odaklanmıştı. Beyaza yakın dudaklarını araladı. Gözlerini kapattı ve yaşlar daha hızlı akmaya başladı. “ Neden!? “ diye çığlık attı. Sesi çok tiz ve sarsılmış çıktı. Üzerindeki yorganı tutmuş sıkıyordu. Etrafındaki herkes ne yapacağını şaşırmıştı. Onlara bakıp “ Dışarı çıkın! Beni yalnız bırakın! “ diye bağırdı. Herkes bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordu ama kimse karşı çıkmadı. Herkes odayı boşalttığında Adreanna hıçkırıklara boğulmuş ağlıyordu. Ellerinin göğsünde kavuşturmuş, babası için dua etmeye çalışıyordu fakat ağlamasına engel olamıyordu. Hem ağlıyor hem de Tanrı’ dan yardım diliyordu. Uzun bir süre ağladı, bağırdı, dua etti. Babasını kaybetmekten, yalnız kalmaktan korkuyordu. Şimdi sarılacak omzunda ağlayacak, kendisini rahatlatacak birinin olmasını ne kadar çok isterdi. Düşünceler birbirini kovalıyordu. Gözlerinden yaşlar hiç eksik olmuyordu. Bu olaya gülüp geçemezdi, hayatına kaldığı yerden hiç bir şey olmamış gibi devam edemezdi…


~*~


(Daha önceden yazdığım farklı kurguda bir rp. Eğer sorun olursa yeni bir rp bırakabilirim^^)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Beatricia Gallagher
Yönetim
Yönetim
Beatricia Gallagher


Mesaj Sayısı : 584
Gerçek İsim : Yağmur
Patronus : Kuğu. Sihirsel Soy : Melez.
Özel Yetenek : Görücü.
En Belirgin Özellik : Ayşinsever
Rpg Puanı :
Adreanna Aceline Belle Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Adreanna Aceline Belle Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Adreanna Aceline Belle Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Adreanna Aceline Belle Right_bar_bleue

Adreanna Aceline Belle Empty
MesajKonu: Geri: Adreanna Aceline Belle   Adreanna Aceline Belle Icon_minitimeSalı Haz. 28, 2011 8:25 am

Betimleme: 28/30
Renk ve Paragraf Düzeni: 8/10
Uzunluk: 5/5
İmla Düzeni: 8/10
Anlatım: 28/30
Kurgu: 13/15

Toplam:90

Anlatımınız akıcıydı, kısa zamanda rpyi okudum. Görünüm ve paragraf düzeni iyiydi ama size=11 daha hoş görünmesini sağlardı. Birkaç yerde yazım hatası vardı ama onlarda çok önemli değildi. Kurgu hoştu.

Aramıza hoş geldin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://twitter.com/#!/yagmurayyildiz
 
Adreanna Aceline Belle
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Adreanna Lilah*

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter İşlemleri :: Puan Belirleme-
Buraya geçin: