Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Marc

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Wesley Gibson
Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi Başkanı
Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi Başkanı
Wesley Gibson


Mesaj Sayısı : 26
Patronus : Sibirya Kaplanı Sihirsel Soy : Safkan
En Belirgin Özellik : x.
Rpg Puanı :
Marc Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Marc Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Marc Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Marc Right_bar_bleue

Marc Empty
MesajKonu: Marc   Marc Icon_minitimeCuma Haz. 17, 2011 5:06 pm

Gözlerini araladığında, genişçe bir odayı aydınlatan tek şeyin döşeğin yanındaki komidinin üzerinde duran küçük bir mum olduğunu farketti. Yırtık bir pantolon, yırtık bir gömlek, kayıp ceket ve ayakkabı teki, ona neler olduğunu açıklayabiliyordu. Hemen elini beline, asasına attı ama yerinde bulamayınca pekte şaşırmadı. Asıl anlayamadığı şey buraya nasıl düştüğüydü. Çünkü en son hatırladığı an barda yanına yaklaşan iki adamdı. Doğrulmaya çalıştığında ayağa kalkamayacak kadar halsiz olduğunu farketti. Fakat kalkmazsa şu anda bulunduğu durumdan daha beter şeyler olacağından emindi. .

Ayağa kalktığında mumu etrafa doğrultarak odayı seçmeye çalıştı. Anlaşıldığı kadarıyla burası sığınma yerleri değildi. Sıradan bir eve amaçları her ne ise onun için girmişlerdi. Kar kadar beyaz dantelli örtüler mum ışığında bile kendini rahatlıkla gösteriyor, ilgi çekiyordu. Aklında ki en basit, en gereksiz soru şimdi aklını karıştırır olmuştu. Danteller. İroniye sırıtarak Döşeğin karşısında bulunan aynada kendine baktı. Fazla kısa olmayan, sarı saçları darmadağın olmuştu. Saçlarını düzeltmek için elini kafasına götürdü ama hareketini yarıda bırakarak bir saniyeliğine kendine baktı. İçinde bulunduğu çıkmaz için ne de gereksiz bir uğraştı. Aynaya bakarken karnında ki yoğun kanı farketti kan pıhtılaşmış ama tam kurumamıştı buda uzun zamandır baygın olmadığını gösteriyordu. Ama yaranın kendine mi ait olduğunu bilmiyordu. Elini karnına değdirdi. Acıdan kasılarak gömleğini yukarı kaldırıp yarasına baktı. Karnına dokunduğu an yaranın kendisine ait olduğunu anlamıştı. Yara, uzun ve büyüktü ama neyse ki derin değildi. Karnını birşeyin kesmiş olabileceğini düşünüyordu , böyle bir büyü hiç duymamıştı çünkü genelde bu tür büyülerin tesiri çok daha şiddetli olurdu. Yarayı incelediğinde de yalnızca dakikalardır baygın olduğunu anladı çünkü yara hala bazı yerlerinden az da olsa kan sızdırıyordu. Ama tüm ilgisini kapıya yönelten sesi duyduğunda yarasının da bir önemi kalmadığını anladı. Ayak sesleri, kapının ardından yankılanıyordu ancak şimdi duyabildiği tek şey belli belirsiz homurtulardan ibaretti. Ses çok yakından geliyordu buda kapının ötesinde her kim varsa saniyeler içinde yüz yüze geleceklerini gösteriyordu. Kapıya yaklaştı ve artık ayak seslerinin kesilmesiyle muma doğru büyük bir nefesle üfleyip mumu söndürdü. Ardından yan tarafta ki sehpaya yavaşça bıraktı. Tahmin ettiği gibi kapının ötesinde her kim varsa kapı kolunu tutmuş ve çevirmişti. Karanlık silüet artık içerdeydi. Ve hiç beklemediği bir karanlığın olması karşısında anlık bir sersemleyle öylece kala kaldı. Ama bilmediği bir şey varsa o da bir saniyelik boşluğun bile Alek'e kurbanına erişmesi için yeterli bir zaman olduğuydu. Kapının hemen yanında bekleyen Alek adamı kafasından yakalayarak odaya doğru çekti ve çenesini kavrayarak olağan gücüyle kafasını çevirdi. Boynu büyük bir kütürtüyle kırılmış olan adamı yavaşça yere bıraktı. Birkaç saniye sonra öleceğinin bilinci ve nefes alamamanın verdiği rahatsızlıkla deliler gibi çırpınan adamın kollarından tutarak yere sabitledi. Adamın çırpınışları son bulduğunda onun ceplerini ve belini yokladı. Tahmin ettiği gibi adamın asası belindeydi. Asayı çekip aldı ve sessizce koridora çıktı.

Zifiri karanlığın içinde sessizce yürüyordu. Merdivenin başına geldiğinde aşağıda ki kişinin oldukça yakında olduğunu hırıltılı nefes seslerinden anladı. Adamın derin derin nefes alışları büyük bir ihtimalle uzandığı yada rahatça oturduğu izlenimi uyandırmıştı. Adam kendini risk altında hissetmiyordu bu da demek ki aşağıda kolay bir lokma vardı. Merdivenin trabzanından Kayarak hızlıca aşağı inmiş neler olduğunu anlayamadığını belirtircesine bir şaşkınlıkla kendine bakan adamın önüne varmıştı. Asayı kaldırıp direk alnının ortasına yerleştirirken adamın kendi asasına davranacak bile zamanı olmamıştı. Adamın şaşkın ve endişeli bakışlarından zevk almıştı.


"Kimsin ve benden ne istiyorsun?"

Dedi. Adamın üzerinde ki şok etkisini bir anda atmış olması hatta adamın bilmiş bir tavırla sırıtması şok dalgasını kendisine çevirmişti bu defa ihtiyatı elden bırakan kendisi oldu. Bu sırıtma bir süre sonra kahkaya döndüğünde ise gerginleştiğini farketti. Adam çürüdüğü her halinden belli olan dişlerini göstere göstere gülmeye devam ederken nasıl bir çıkmazda olduğunu şuan çok belirgin bir şekilde hissetmeye başlamıştı. Kimdi bu adamlar ? Sonuç her ne olursa olsun niye burada olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Adamın devam eden kahkahasına dayanmaya çalışsa da asasını havayı dövercesine çevirip adama Cruciatus laneti yaptı. Adamın suratından silinen kahkahayı ve çıkardığı seslerin aniden acıya dönüşmesini canice bir zevkle izledi. Bu defa eğlenme sırası kendisindeydi acıyı birkaç saniye daha sürdürdükten sonra büyüyü kesti. O an evde ki tek ses yerde yatan adamın belli belirsiz sızlanmalarıydı. Ama saniyeler sonra seslere bir yenisi eklendiğinde, ayak seslerini duyduğunda asasını hemen sesin geldiği yöne, giriş kapısına çevirdi. Acaba sesler mi duyulmuştu ? Şimdi elinde asalarıyla içeri adamlar mı doluşacaktı ? Gözleri kısılmış , kafası dinamo gibi çalışıyordu. Derken ön kapı ardına kadar açıldı. İçeri üç adam girdiğinde onları saliseler içerisinde yorumlamaya çalıştı ve basit tipler olduğunu anladı. Giyimleri olsun surat ifadeleri olsun bakışları olsun hepsi adamların acizliğini gösteriyordu. Buz gibi bakışlarını adamlara yöneltti. Bir savaşı bakışlarla bile kazanabileceğini biliyordu. Gözlerini hiç kırpmadan rakiplerine onlarla savaşabileceğini ve bu savaştan galip olarak ayrılanında kendi olacağını belli etmişti. Evet şuan tek emin olduğu şey buydu. Bu adamları öldürmek zor olmayacaktı...

" Beni buraya niye getirdiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok ama görüyorum ki işverenlerinizde benim kim olduğum hakkında bir bilgiyi size vermemişler. Bu durumda bu böyle devam etmeli. Eğer, birazcık hayatta kalma arzunuz varsa önümden çekilirsiniz. Eline asayı alıpta kendini bir şey zanneden şarlatanları çok gördüm, genellikle onlarında son gördüğü şey benim yüzüm oldu. Savaşırsanız sizi öldürürüm. Benim için ne ilk ne de son olacaksınız. Arkamdaki adam şu anda büyük ihtimalle baygınlık geçiriyor yukardada bir arkadaşınız var, ölü. Asalarınızı bırakmanızı istiyorum. Çünkü ben buradan çıktığımda hayatta kalabilmiş olmanızın tek yolu bu. Haaa unutmadan sizi kimin tuttuğu bilgisinide seri bir şekilde istiyorum"

Dedi. Adamların verdiği isim bildiği ama şahsen tanımadığı birisiydi. Buda bir başka maceranın kapısını açıyordu ama bu sonra düşünmesi gereken bir şeydi. İlgisini tekrar adamlara yöneltti. O kadar emin ve net konuşuyordu ki bu konuşmayla duruşma salonunda ki bir hakimi bile ikna edebileceğini farketti. O an ki özgüveninin, karşısındaki üç adamın üzerinde deprem etkisi yaratacak düzeyde olduğunu biliyordu. Ortamın ürkütücülüğü ve neyle karşı karşıya olduklarını bilmedikleri gerçeği adamları ürkütmüştü. Adamın tehditlerini yemeyip ona saldırabileceklerinin farkındaydılar ama etkisiz hale getirilmiş iki iş ortakları da adamın iddalarını doğrular dereceyken yapabilecekleri tek şeyin adamı dinlemek olduğuna karar verdiler ki üçüde artık daha sakin ve savaşmaya oldukça isteksiz görünüyorlardı. Elinde bulunan asayla onlara uzaklaşmalarını söyledi. Adamlar yolu geçebilsin diye açtılar. Ama iradesi onu şuan çok farklı yerlere çekiyordu. Bu adamların hiçbirine bir vefa borcu yoktu. Yani sözünde durmak zorunda da değildi. Yine ikinci benliği onu reddedemeyeceği bir hazla dürtüyordu. Takip eden saniyede asasını tekrar adamlara doğrulttu...

Şans eseri biraz heyecan aramak için gece geç saatte taşrada ki evlerinden kaçmış birkaç küçük çocuk evin birinden ardı ardına, şimşek gibi çakan ışıkları görmüş ve gizlice evin yakınında ki çalılıklara sıvışarak ne olduğunu anlamak için izlemeye başlamışlardı. Işıklar kesilipte evin açık ön kapısından bir adam hızlıca dışarı çıktığında ürkerek nefeslerini tuttular. Adam gecenin loşluğunda koşturarak evden uzaklaşıyordu. Çocukların o karanlıkta seçebildikleri adamın beyaz gömleğinin karın kısmına birşeylerin döküldüğüydü. Adamın ayak sesleri yavaş yavaş azalır ve silüeti görünmez olurken karanlıktan son kez kulaklarında değişik bir etki yaratan pop sesi geldi. Ertesi gün tüm gazeteler taşra da ki bir çiftlikte biri hariç nasıl öldürüldüğü belli olmayan beş adamın haberini yazıyordu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Beatricia Gallagher
Yönetim
Yönetim
Beatricia Gallagher


Mesaj Sayısı : 584
Gerçek İsim : Yağmur
Patronus : Kuğu. Sihirsel Soy : Melez.
Özel Yetenek : Görücü.
En Belirgin Özellik : Ayşinsever
Rpg Puanı :
Marc Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Marc Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Marc Left_bar_bleue50 / 10050 / 100Marc Right_bar_bleue

Marc Empty
MesajKonu: Geri: Marc   Marc Icon_minitimeCuma Haz. 17, 2011 5:23 pm

Betimleme: 28/30
Renk ve Paragraf Düzeni: 10/10
Uzunluk: 5/5
İmla Düzeni: 9/10
Anlatım: 26/30
Kurgu: 15/15

Toplam:93

Güzel bir kurguydu ve anlatamınız akıcıydı. Görünümde güzeldi fakat size=10 görüntüyü daha hoş kılabilirdi. Biraz daha betimleme rpyi daha iyi kılabilirdi.

Aramıza hoşgeldin. ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://twitter.com/#!/yagmurayyildiz
 
Marc
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Marc
» Marc Alain.
» Marc Leal Canfield
» Marc Leal Canfield

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter İşlemleri :: Puan Belirleme-
Buraya geçin: