"Neler oluyor genç adam?"
Birisi ona mı sesleniyordu? Ne önemi vardı? Devin yerde yatmış gökyüzünü seyrediyordu. O gün bir sokak serserisi ile düello etmişti. Yorulmuştu.
Gökyüzü kara bulutlarla kaplıydı. Sanki dünyanın geleceğini gösteriyor gibiydi. Büyücülerin diğer ırklara baskısı,doğaya verdikleri zarar,içki,kumar...Tüm kötü alışkanlıklar,günahlar...
Yüze çarpan rüzgar,insanın içini yakıyordu. Bir ateş yakılmıştı sanki az önce. Ciğerlere dolan hava,insana sanki baskı uyguluyordu.
"Beni duyabiliyor musun?"
Artık umursamazmış gibi yapamazdı Devin. Şimdi yerde oturuyordu.
Karşısındaki adama bakıyordu. Az önce yendiği serseriydi bu.Karnından oluk oluk kan akıyordu. Kızıl bir kan.
Sırıttı Devin kendi kendine.
"İyi misin genç adam?"
Yaşlı bir adamdı konuşan. Devin'a bakıyordu. Buruşuk yüzünde bir endişe ifadesi vardı.
Devin gülmeye başladı. Kesik kesik fakat zevkle gülüyordu. Nefesi yetmiyordu sanki. Yavaş yavaş ayağa kalkıyor ve gülüyordu. Yaşlı adamın üzerinde yırtık bir gömlek,onun üzerine geçirilmiş yer yer yamalı bir ceket. Altında da yırtık bir pantalon(!) vardı.
"Sizce nasılım?" dedi keyifle Devin.
Yaşlı adamın yüzündeki endişe ifadesi korku ile karıştı. Adımları geriye gidiyordu sanki. Gözü yerdeki serseriye gitti ve sonra dudakları korku ile titreşti.
"Korkmanızı istemem.Özür dilerim." dedi Devin. Yaşlı adam geri adımlarla ondan uzaklaştı. Devin tarif edemeyeceği bir duygu içerisindeydi. Bir yandan bir serseriyi haklamıştı ve bu düello adrenalin doluydu. Müthiş bir zevkti bu Devin için. Bir taraftanda belkide birkaç gün sonra ölecek birisini korkutmuştu.
1 saat sonra
Koşuyordu. Sonsuzluğa. Bir taraftanda bağırıyordu deli gibi. Geçmişin acısını söküp atmak istermiş gibi bağırıyordu. Fakat hiçbir şey eskisinden değişik değildi. Bedeni sağlamdı fakat ruhu acı içindeydi. Belkide gülmesini sağlayan buydu. Kendine gülüyordu. Yapamadıklarına...
4 sene önce
"Hadi kalk Devin.Bugün noel.Noelde tembellik yapılmaz."
Seslenen Devin'in annesiydi.Toplu,sarı bir saçı vardı.Çelik mavisi gözleri ve çıkık bir çenesi vardı.
Devin sinirle gözlerini açtı.
"Babamı bulmalıyım." dedi büyük bir kinle.
"Devin,hayır.Onu Bakanlık bulacak ve..."
"Anlamıyorsun anne!" diye bağırdı Devin."O kardeşimi öldürdü.Kendi çocuğunu öldürdü.Sırf kendi canı için."
Annesinin gözleri dolmuştu fakat hiçbir şey demiyordu.Devin onun gözlerinin içine baktı.Annesinin ne düşündüğünü biliyordu.
"Azkaban'a gitmem anne." dedi usanmış bir ses ile.
1 saat sonra...
"Yapma oğlum.Ben senin babanım."
"Yo hayır,hayır.Şimdi karşıma geçip bana babalık taslayamazsın."
"Oğlum..."
"Kapa çeneni!"
Devin'ın içinde somut bir öfke vardı.Taş gibi sert,acı verici...
"Beni öldüremezsin oğlum.Daha lanet bile bilmiyorsun."
Babası bir anda gülümsemeye başladı.Kahverengi saçlarının altındaki yüzde korkuyu saklama ifadesi vardı.
Birden Devin'da gülmeye başladı.
"Ya öyle mi?Görelim.AVADA KEDAVRA!"
Sesi sessizlikte yayıldı sanki.Bir kılıç gibi kesti sessizliği.Devin sonunda rahatlamıştı.Hiç acımadan babasının cansız bedenine baktı.Sonra onu yanlarındaki uçuruma attı...
İşte bu uçurumun yanında koşuyordu.Keşke babası hayatını mahfetmeseydi.Keşke bunlar hiç olmasaydı.
Durdu,ellerine baktı.Öldürdüğü veya acı çektirdiği kişileri düşündü.İçindeki o müthiş duyguyu bastırdı.Atlama duygusunu...