Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Venedik Tatili

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Elais Anja Brennt
-
avatar


Mesaj Sayısı : 841
Rpg Puanı :
Venedik Tatili Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Venedik Tatili Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Venedik Tatili Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Venedik Tatili Right_bar_bleue

Venedik Tatili Empty
MesajKonu: Venedik Tatili   Venedik Tatili Icon_minitimePerş. Tem. 15, 2010 12:40 pm

~San Clemente Otel


Kucağına Venedik haritası ile oturuyordu, dikkatlice inceliyordu haritayı. Bazı yerlere işaretler koymuştu. Ela'nın bu düşünceli hali kolay görülmeyen bir şeydi. Kaşlarını çatmış, sadece haritaya odaklanmıştı. Öyleki Cris'in geldiğini farketmemişti bile. Ani bir hareket ile, odaya karanlık çöktüren perdeleri, yere kadar uzanan pencerelerin sonuna kadar çekti. Odanın içersine bir anda güneşin saçtığı ışık doldu. Gözleri kamaştı ve kısmak zorunda kaldı. Sonra hafif bir tebessüm ile odanın diğer ucunda duran Cris'e baktı. "Ne yapıyorsun?" hafif bir tebessümle bakıyordu Ela'ya. "Bugün gezeceğimiz yerleri seçiyorum." Bunu söylerken, mutluluğu gözlerinden okunabiliyordu Ela'nın. Biraz sonra tekrar işe koyuldu. Bir elinde kalem, diğer elinde broşürler... Oldukça meşgul görünüyordu. Bu işe fazlasıyla önem verdiği belliydi. İşin en iyi yanı Cris her zaman ona karşı çok anlayışlı ve sabırlı olmuştu. Ne söylese tamam derdi. Ela bazen onu ciddiye almıyormuş hissine kapılırdı. Tam bilemezdi.
Ela elindekileri bir kenara bıraktı. Yalnızca haritayı alarak Cris'in yanına gitti. "Büyük kanaldan başlarsak, Dükler Sarayı, Porta della Carta, Saat kulesi, Procuratie Vecchie, Procuratie Nove, Campanile ve Biblioteca Marciana'yı da kolaylıkla gezmiş oluruz. Ardından San Marco ve Fondaco dei Turchi. Günün sonuna doğru Fenice Tiyatrosu'na gideriz. Daha sonraki günlerde diğer kanal, köprü, meydanları gezeriz. Ne dersin?" Cris'in mavi gözleri birden şok içersindeymiş gibi açıldı. Dudadığını hafif büküp Ela'ya baktı. "Bunları ne zaman ayarladın?" dedi gülerek. "Sen uyurken. Gidecek miyiz?" Ela masum masum bakıyordu eşine. Eşi onayladıktan sonra Ela tatlı bir telaş içersine girdi. Eli ayağına dolaşmıştı sanki. Elbise dolabını açtı. Ne giyeceğine hemen karar vermesi lazımdı.
Üzerini değiştirdikten sonra çantasını hazırlamaya koyuldu. Aynaya dönüp baktığında beyaz, askılı bluzunun altına giydiği açık mavi, kot kaprisini, beyaz babetlerle tamamladığı kıyafetine uygun bir saç modeli yapmaya karar verdi. Sıradan bir şey yapacaktı. Kahverengi, dalgalı ve ipeksi yumuşaklığını görünüşünede yansıtan saçlarını tarayıp, üçe ayırdı. Hızlı bir şekilde saçlarını örmeye başladı. Aynaya bakarken Cris'in yansımasını gördü. Ona bakıp gülümsüyordu. Ela ördüğü saçını siyah, küçük bir lastik toka ile toplayıp, sol omzunun üzerinden öne doğru attıktan sonra "Ne? Olmamış mı?" diye sordu, endişeli bakışlarla. "Gayet iyi olmuş. Sana gülmedim." Cris gülmeyi kesmiş, yine ciddi olmuştu. Ela çantasını alı kapıya yöneldiğinde Cris eline beyaz bir şapka tutuşturdu. Ardından odanın kapısını açıp dışarı çıktılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jacques Le Guédon
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Muggle'sınız lütfen rütbenizi bir an önce belirleyiniz.
Jacques Le Guédon


Mesaj Sayısı : 28
Gerçek İsim : Enes.
Sihirsel Soy : Safkan.
En Belirgin Özellik : Özgür ruhlu. Elais dışında başka bir şeye bağlı kalamaz.
Rpg Puanı :
Venedik Tatili Left_bar_bleue90 / 10090 / 100Venedik Tatili Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Venedik Tatili Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Venedik Tatili Right_bar_bleue

Venedik Tatili Empty
MesajKonu: Geri: Venedik Tatili   Venedik Tatili Icon_minitimePerş. Tem. 15, 2010 3:48 pm

Sabah olduğu zaman, bunu anlamak isterim hep. Uyandığım zaman, gözlerimi güneşten dolayı açamamam gerek. Her sabah böyle oluyordu. Bu sabah ilk defa, gece uyanmışım gibi hissettim. Kendimi toparlayıp yataktan kalktım. İçeri gidip baktığımda, oranın daha karanlık olduğunu gördüm. Hemen gidip perdeleri sonuna kadar açtım. Perdeleri açmamla birlikte gözlerimin kamaşmsı bir oldu. Şimdi yeni bir güne başladığımı hissetmiştim. Arkamı döndüğümde Ela'nın bir şeylerle uğraştığını gördüm. Harita, broşürler, kalem... Toplu olmasına rağmen saçlarının her teli başka bir yere savrulmuştu. Duvara dayandım. Ela'ya bakmaya başladım. Yüzünde ufak bir gülücükle bana baktı. "Ne yapıyorsun?" diye sordum. Aslında ne yaptığı apaçık ortaydı. Gezi planı... Yine de sorma ihtiyacı hissetmiştim. "Bugün gezeceğimiz yerleri seçiyorum." Heyecanı ve bunu gerçekten önemsediği gözlerinin parıltısıyla anlaşılabiliyordu. Elindekileri, üzerinde benim anlamsız bulduğum bir hekelin olduğu, sehpaya bıraktı. Kucağında duran haritayı alıp yanıma geldi. Büyük bir istekle konuşmaya başladı. Bir yandan haritaya bakıp bir yandan onu dinliyordum. Tüm planı yapmıştı. Tek istediği benim cevabımdı. Ela'nın en sevdiğim yönlerinden biri buydu. Plan yapma konusunda iyiydi. Bana pek bir şy bırakmıyordu. Bana bu saçmalıkları bırakmıyordu. Evet, bu tür şeyler bana hep saçma gelir. Ancak Ela yapınca bir başka oluyordu doğrusu. Söyledikleri kafama yattı her zaman olduğu gibi. Onayladım. Heyecanının içine biraz panik ve yüksek miktarda sevinç katmıştı. Telaş içinde dolabındaki renkli kıyafetlerini gözden geçirmeye başladı. O kıyafet seçerken ben çoktan giyinmiştim. Eşyalarımı toparlamak için oturma bölümüne gittim. Cebimde taşıyabileceğim ufak eşyalardı bunlar. Fakat cebimde taşımazdım. Ela'nın çantasına koyardım hep. Sesini çıkarmazdı. İçeri tekrar gittiğimde saçlarını örüyordu. Aklıma öğrenci olduğu zaman geldi. Farklı okullardaydık. Bir turnuva için Hogwarts'a gittiğimizde görmüştüm onu. Yine saçları örülüydü. İster istemez güldüm. Kuşkuyla bana baktı. "Ne? Olmamış mı?" dedi biraz buruk bir ses tonuyla. Ona şimdi açıklamak istemedim. "Gayet iyi olmuş. Sana gülmedim." diye geçiştirdim. Ciddi ifademi takındım tekrar. Ama hala gülüyordum içimden. Hızla içeri gittik birlikte. Çantasını aldı. İçine eşyalarımı koydum. Koltuğun üzerinde duran beyaz şapkayı alıp, kapıdan çıkmakta olan Ela'nın narin elleri arasına tutuşturdum. Sonra çıktık birlikte. Resepsiyona inip anahtarımızı teslim ettik. Kapının önünde bulunan taksilerden birine atlayıp, Doğruca Büyük Kanal'a doğru yol aldık.

Manzarayı görünce, buraya neden Büyük Kanal dediklerini anlamıştım. Venedik'te kırık küsür kanalın hepsi buraya bağlıydı. Kanal mavi, gri arası değişken bir renge sahipti. Mavi olan yerler gerçekten göz alıcıydı. İnsan bütün duygularını bir kenara bırakıyor, sadece buraya odaklanabiliyordu. Güneş ışıkları, bir yemeğin üzerine serpilmiş baharat gibi ya da kahverengi dağların doruk noktalarını kaplamış kar gibi son derece harika gösteriyordu kanalı. Ben bunları düşünürken Ela fotoğraf çekmeye başlamıştı bile. "Biz bugün gondola bineceğiz. Çünkü gideceğimiz yerler belli. Kanalın sonuna kadar gitmeyeceğiz." Bir yandan rehber ile konuşurken. Bir insan bu kadar işi nasıl bir arada yürütebilirdi? Bundan şikayetçi olduğum söylenemez. Gondolumuzda o sırada gelmişti. Bir gondol ancak bu kadar mekana uyum sağlayabilirdi. Dışarıdan küçük gibi görünsede aslında içi genişti. Oturacak yer çoktu. Ela'nın önüne geçip, indim gondola. Ardından ince belinden tutarak onuda yanıma indirdim. Bulduğumuz bir yere, yanyana oturduk. Boynuna astığı fotoğraf makinesini eine almış, çekmek için güzel pozlar bekliyordu. Sonra karşımızda oturan tur rehberi Valerio'ya makineyi uzattı. Beklediğm anlardan yalnızca biriydi. Fotoğrafımın çekilmesini pek sevmezdim. Küçüklükten beri. Yinede gülümsemeye gayret ettim. Makineyi tekrar aldığında, fotoğrafa baktım. Güzel bir kareydi. İkimizde iyi çıkmıştık. Ela fotoğrafa baktıktan sonra, yanağıma bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elais Anja Brennt
-
avatar


Mesaj Sayısı : 841
Rpg Puanı :
Venedik Tatili Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Venedik Tatili Right_bar_bleue
Düello Gücü :
Venedik Tatili Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Venedik Tatili Right_bar_bleue

Venedik Tatili Empty
MesajKonu: Geri: Venedik Tatili   Venedik Tatili Icon_minitimePerş. Tem. 15, 2010 7:43 pm

Fotoğraf makinesini boynuna astıktan sonra, eşinin yanağına bir öpücük kondurmuştu. Bu ikisinide mutlu etmiş gibiydi. Şimdi bu güzel sabah manzarası eşliğinde Fondaco dei Turchi Sarayı'na gidiyorlardı. Saray uzaktan orta boylarda görünüyordu. Kıvrımlı bağlantıları ve ince sütunları ile Bizans mimarisi olduğu hemen anaşılabiliyordu. Sonradan binanın yapısı kısmen değiştirilmiş gibiydi. Sabit olan yerler dışında kalan yapı biraz hamamı anımsatıyordu. Kubbelerinde sonradan eklendiği anlaşılabiliyordu. Kanal ön tarafında yer alıyordu. Girişi bir han girişiymiş gibi görünüyordu. Gondol sarayın önüne yanaştı. Yine Cris önden çıkarak Ela'ya çıkmasında yardımcı oldu. Saray yakından çok daha büyüktü. Tavanları oldukça yüksekti. Ela hemen fotoğraf çekmeye başladı. İçeri girdiklerinde Ela'nın pek ummadığı bir manzara vardı. Saray Venedik Doğa Tarihi Müzesi'ne ev sahipliği yapıyordu. Değişk motifler ile süslenmiş duvarları, oldukça dikkat çekiciydi. Sarayda değişik bir koku vardı. Daha çok vanilya kokusu gibi ama değil. Ela ve Cris geziyordu, Valerio anlatıyordu. Ela mümkün olduğu her yerde fotoğraf çekiyordu. Cris ise gördüklerini aklının bir köşesine koymayı tercih ediyordu. Saray turu bitmişti. Tekrar gondola binip, San Marco Meydanı'na doğru yol aldılar. Tura son anda Valerio'nun önerilerini dikkate alarak ters yönden başlamışlardı. Kanalda giderlerken arasıra yanlarına gelen gondollardaki Muggle'lar ile konuşuyorlardı. Her şey çok güzel devam ediyordu.

'Avrupa'nın en güzel şenlik alanı.' Napolyon haklı görünüyordu. San Marco gerçekten çok büyüktü. Çok kalabalık bir yerdi. Burada kafe ve restaurantlarda bulunuyordu. Cris ekmek kırıntısı dolu poşeti Ela'nın çantasından çıkardı. Güvecinler meydanın her yerinde vardı. En az turistler kadar güvercinlerinde uğrak yeri gibi görünüyordu. Cris biraz avucuna kırıntı döktükten sonra geri kalanları Ela'ya verdi. Ela poşeti kapatıp çantasına koydu. "Beslemeyecek misin?" dedi Cris şaşkınlıkla. "Şimdilik fotoğraflarını çekeceğim. Sonra beslerim." Cris güvercinlere doğru yönelirken Ela'da fotoğraflarını çekiyordu. Tepede duran güneş, yere en güzel biçimde yansıyordu. Müthiş bir görüntü tüm meydana hakim olmuştu.

Daha sonra diğer meydanlardan bazılarını gezdiler. Zaman su gibi akıp geçmişti. Saat altı olmuştu bile. Az vakit alır diye düşünülen tüm yerleri gezmek çok vakit almıştı. Yarım saat sonra Fenice Tiyatrosu'nda olmalıydılar. Biletler saat altı buçuğa göre ayarlanmıştı. Cris operayı çok seven iri değildi. Ancak yinede gelmek istemişti. Ela'da bu duruma şaşırmıştı. Fenice Tiyatrosu'na nihayet gelmişlerdi. Spor kıyafetle opera izlemek bir hayli ilginç olacaktı. Geç kalmamış olsalardı, üstlerini değiştirip geleceklerdi. Valerio ile birlikte localardan birine oturdular. Fenice Tiyatrosu'nun tavanları fazla yüksekti. İçersi kocaman bir oval biçimindeydi. Klasik motifler ve renkler kullanılmıştı doğal olarak. Locada sadece biz olduğumuz için Muggle'ların garip bakışları altında değildik. Bir tek Valerio vardı. O da garip bakmıyordu. Zaten o da onlar gibi giyinmişti. Kısa zamanda da alışmışlardı birbirlerine.

Opera bitmişti. Ela sanatçıları ayakta alkışlarken, Cris'in uyukluyormuş gibi bir hali vardı. Böyle olacağı belliydi. Çünkü Cris hep sıkılırdı böyle şeylerden. Neyseki onun için minik işkence sona ermişti. Fenice Tiyatrosu'nun çıkışına geldiler. "Akşam yemeği?" diye sorarken bunu pek istemediği belliydi Cris'in. "Yarın?" Ela'nın yorgunluğu ses tonundan bile anlaşılıyordu. "Seve seve." Cris sevinmişti bu duruma. Ardından Valerio'ya dönüp bir şeyler konuştular. Telefon numaralarını aldılar. Geziye yarında devam edeceklerdi. Valerio onlara bir taksi çağırarak yanlarından ayrıldı. Birlikte taksiye bindiler. San Clemente Otel'ine geldiler kısa bir sürede. Resepsiondan anahtarı alıp odalarına çıktılar. Odaya girer girmez Ela hemen banyoya gidip, elini yüzünü yıkadı. Daha sonra odaya gidip üzerine, bulduğu bir pijamayı geçirdi. Kendini yumuşacık yatağa bıraktı. Soluna baktığında Cris çoktan uyumuş gibiydi. Ela'da ışıkları kapatıp uyumaya hazılandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Venedik Tatili
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dünya Şehirleri :: Roma :: Venedik Ada Şehri-
Buraya geçin: