Sessizlik... Artık vazgeçilmezim olan sessizlik... İçimi rahatlatan, beni başka yerlere sürükleyen... Eskiden çılgın şeyler yapmayı seven Steph, neredeydi artık? Nasıl bu hale gelmişti? Kendisi de bu sorunun cevabını bilmiyordu.
Hogwarts'ın en sessiz koridorlarından birinde yürüyordum. 4. kat... Herkes dersteydi, benim ise dersim boş... İçimde...
Boş sınıfa girdim. Duygularımı döktüğüm tek odaydı burası... Ne zaman bir derdim, bir sevincim olsa bu odaya gelir içimi dökerdim. Hoşuma giderdi nedense... Oda bomboştu, duvarları kirlenmiş, sıralar tozlanmış ve öğrenciler tarafından mahvedilmiş eşyalarla dolu bir oda... Hiç kimse bu sınıfla ilgilenmiyordu, ben hariç...
Duvara yaslandım. Sessizce odayı süzdüm. Bir süre bu şekilde düşündüm. Neyi mi? Bir çok şeyi... Dersler, ailem ve daha bir sürü şey...
Bir sıraya oturdum. Kendi kendime konuşmaya başladım.:
"Ne oluyor, Steph? Neden böylesin? Eski Steph nerde?" dedim. Gittiğini biliyordum. Onu geri istiyordum. Eskiden herkesi güldürmeye çalışan bir kız olan ben, artık kendimi güldüremez hale gelmiştim.
Gözlerim yaşarmaya başlamıştı. Başımı sıraya yasladım. Fakat yaslamamla kaldırmam bir oldu. Büyük bir patlama sesi duymuştum. Ardından çığlıklar, feryatlar...
Hemen pencereye koştum. Maskeli, siyah cübbeli insanlar... Ölüm Yiyenler...
Ne yapacağımı bilmiyordum. Sanki etrafımda on tane Ölüm Yiyen vardı. Kapı açıldı. İçeriye bir Ölüm Yiyen girmişti. Hemen asamı çıkardım. Ölüm Yiyen bana doğru geliyordu. Ben ise arkaya doğru yürüyordum.
"Hayır küçük hanım, benden kaçamassın." dedi kahkaha atarak. Asasının bi hareketiyle maskesini kaldırdı. Galohorze...
"Galohorze! Sen be-benim dedem-" dedim ve sözümü kesti.
"Ahh, evet. Hafızan bu kadar kuvvetli miydi? Evet dedeni ben öldürdüm. Seni aptal... Sen de benim kurbanım olacaksın." dedi sakin bir sesle.
"Asla! " dedim. Asamı Galohorze'a çevirerek "Expelliarmus!" diye bağırdım. Kolunun bir hareketiyle büyüyü def etti.
"Beni basit büyülerle yenemessin, salak! Senin gibi bir 3. sınıfa yenileceğimi sanmıyorum." diyerek asasını bana çevirdi.
Ben ondan daha hızlıydım. Asamı ona doğru tuttum ve "Pertificus Totalus!" diye bağırdım. Çok az bir süre bedeni kilitli kaldı.
"Gerizekalısın sen! Yeter artık!" dedi. "Crucio!" diye bağırdı.
"Ahhhhhhhhhhhhh!" diye bağırdım. Çok, çok acı çekiyordum. Kendimi kontrol edemiyordum. Ayağa kalkmak istiyordum. Ama yapamıyordum.
"Yeteeeeeeer!" diye bağırdım. Ama Galohorze daha çok zevk alıyordu. Onu öldürmek istiyordum, aynı onun dedeme yaptığı gibi...
Gözümde dedemle yaşadığım o güzel, zevkli günler canlanıyordu. O kadar mutluyduk ki... Ama, sonunda o gün geldi gözlerimin önüne...
Dedemle Hogsmeade'de dolaşıyorduk. Benim ve dedemin elinde vişneli dondurmalar vardı. Ben daha yedi yaşımdaydım. Çok küçüktüm. Kötü şeyleri engelliyemeyecek kadar küçük...
"Dede, hadi hayvan dükkanına gidelim" demiştim dedeme.
"Tamam, hadi gel" diyerek elini bana uzattı. Elini tuttum. Sihirli Hayvan Evi'ne doğru yürümeye başladık. Tam kapını önüne geldiğimizde yeniden çığlıklar duyuldu. Dükkanın içinden... Dedem bir seherbazdı o zamanlar. Emekli seherbaz...
"Stephanie sakın buradan ayrılma!" diyerek beni sakin bir köşeye çekti. Benim adeta dilim tutulmuştu. Konuşamıyordum.
Koşa koşa Sihirli Hayvan Evi'ne girdi. İçeride Ölüm Yiyenlerin olduğunu tahmin ediyordum. Hogsmeade'e bir korku, bir çığlık hakim olmuştu. Çok korkuyordum. Çok...
Yeniden Sihirli Hayvan Evi bir çığlık bastı, aynı zamanda acımasız kahkahalar... İçeriden bir grup Ölüm Yiyen çıktı. Onlardan birini tanıyordum. Dedem bana söylemişti. Ölüm Yiyenlerin en acımasızı... Galohorze... Ona doğru koşmaya başladım. Ama yetişememiştim. Onlar çoktan cisimlenmişlerdi. Dükkana girdim. Dedem... Yerde cansız bir şekilde yatıyordu.
"Dedeeee!!!!!!!! Hayıııııııır!!" diyerek ağlıyordum. Herkes onu benden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Sakinleşmem için... Ama sakinleşebileceğimi sanmıyordum. Buna inanamıyordum. Dedem... Gitmişti...
Boş Sınıfta yankılanacak kadar acılı, korkulu bir çığlık attım. Lanetin etkisinden kurtulmuştum. Asamı Galohorze'a doğru tuttum ve:
"Avada Kedavra!" diye bağırdım. O kadar hızlıydım ki... Galohorze kendini savunamamıştı. Şimdi onun bedeni yerde cansız bir şekilde yatıyordu. Buna çok sevinmiştim ki... Acımasız bir kahkaha attım.
Başımı kaldırdım. Boş Sınıfta uyuya kalmıştım. "Çok ilginç bir rüyaydı" diyerek Boş Sınıftan çıktım.
Rp Out; İnsanın içini baymamak için paragrafları biraz kısa yaptım.